• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

4.2. Sosyal Bilgiler Programının Uygulanması ile İlgili Açıklamalar

4.2.5. Yapılandırmacı Yaklaşımda Öğrencinin Rolü

Yapılandırmacı öğrenme, öğrencinin kendi yetenekleri, güdüleri, tutumu ve tecrübelerinden edindikleri ile oluşan bir karar verme sürecidir. Öğrenmenin kontrolü bireydedir. Öğrenmeye öğretmenle birlikte yön verir. Bu yön verme sürecinde öğrencinin geçmiş yaşantıları, bakış açısı, hazır bulunuşluk düzeyi etkilidir (Şaşan, 2002).

Öğrenci, öğrenme sürecinde etkili olabilmek için eleştirel ve yapıcı sorular sorar, diğer öğrencilerle ve öğretmeniyle etkileşim ve iletişim içinde bulunur. Yapılandırmacılık sürecinde öğrenci öğrenmeyi kendisine sunulan şekliyle değil de, zihninde yapılandırdığı biçimi ile gerçekleştirir. Yapılandırmacılıkta öğrenci; meraklı, girişimci ve sabırlı olmalıdır.

4.3. 2005 PROGRAMININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Yaşadığımız dönem bilgi çağı olarak adlandırılmakta ve bu zamanda bilgi her gün katlanarak çoğalmaktadır. Bu çağda teknolojik imkânlar ile de bilgiye ulaşmak artık çok kolay olmaktadır. İnsan oturduğu yerden hiç kalkmadan dünyanın öbür ucunda bulunan bilgilere kolaylıkla ulaşabilmektedir.

Bilgi çağı olarak adlandırdığımız çağımızda artık bilgiye ulaşmak ve bilgiyi öğrenmek ikinci planda kalmaktadır. Bilgiye ulaşmak ve bilgiyi öğrenmek ülkeleri, çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmamaktadır. Çağımızda önemli olan, elde edilen bilgileri zihinde yapılandırarak mevcut bu bilgilerden yeni bilgilere ulaşmak, yeni çıkarımlarda bulunmak ve yeni bilgiler üretmektir. İşte bunu gerçekleştiren toplumlar dünyada söz sahibi olmaktadırlar.

Eğitim öğretimde çocuklarımıza bilgiyi sadece öğretmek, hatta en kötüsü ezberletmek çağımızda önemini yitirmiştir. Önemli olan çocuklarımızın, öğretilen bilgilerden yeni bilgilere ulaşabilmeleridir. Yani çocuklarımız, öğrendikleri mevcut bilgilerden hareketle yeni bilgilere kendileri ulaşabilmelidir. İşte, yapılandırmacı

127 yaklaşım da bu amaca hizmet etmektedir. Yapılandırmacı yaklaşım bu temel felsefe üzerine kurulmuştur.

128 SONUÇ VE ÖNERİLER

İlköğretimin toplum ve birey için taşıdığı önem her türlü tartışmanın dışında tutulmaktadır. Çünkü, ilköğretim çocuk için gerçek fırsat eşitliği ve şanstır. Çocuğun yaşadığı topluma ait bir varlık ve öge olması ancak ilköğretim sayesinde olmaktadır. O yüzden de eğitimin bu kademesi, çoğu ülkede olduğu gibi ülkemizde de, ilköğretim olarak adlandırılmaktadır.

Osmanlı Devletinde ilköğretim seviyesinde eğitim kurumları sıbyan okulları olmuştur. Ayrıca medreselerde eğitim sisteminin en önemli eğitim kurumlarından olmuştur. Ancak Osmanlı Devletinin Avrupa’da yapılan yenilikleri yakından takip etmemesi, ıslahatları yapmakta geç kalması ve bunların yanında 1699 Karlofça antlaşmasından sonra toprak kayıplarının artması da ekonomisinin bozulmasına neden olmuştur. Ekonominin bozulması ile beraber devletin eğitim kurumlarında da bozulmalar meydana gelmiştir.

Cumhuriyetin ilânıyla beraber 3 Mart 1924 yılında çıkarılan Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği Yasası) ile tüm öğretim kurumları Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde toplanmış ve okul programları üzerinde kapsamlı değişiklikler yapılmıştır. Eğitim programlarındaki değişikliklerin özünü Varış’ın da dediği gibi lâiklik, batıya dönüş ve müspet ilimler ve ulusal bütünlük oluşturmuştur.

Eğitim sistemimizin özellikle ilk ve ortaöğretim programlarını geliştirme görevi Talim ve Terbiye Kurulu tarafından yerine getirilmektedir. Bu Kurul kuruluşundan bu yana sistem düzenleme çalışmaları yanında, toplum ve fert ihtiyaçlarında meydana gelen değişmeleri, bilim ve teknolojideki hızlı ve sürekli ilerlemeleri yakından takip ederek bilimsel araştırma sonuçlarına dayalı program geliştirme çalışmaları içerisindedir.

Cumhuriyetten günümüze ilköğretimde aralarda taslak niteliğinde olanların dışında 1926, 1936, 1948, 1968 ve 2005 olmak üzere belli başlı beş program uygulamaya konmuştur. Bugün ilköğretimde uygulanan programda özellikle sekiz

129 yıllık zorunlu ilköğretim uygulaması nedeniyle 1970’li yıllardan beri sürekli değiştirilmiş ve geliştirilmiş olup halen de geliştirme çalışmaları devam etmektedir

1936 tarihli program, 1926 programına göre daha dikkatli hazırlanmıştır. Türk devriminin gerekli kıldığı yeni ihtiyaçlara göre düzenlenmiştir. 1936 İlkokul programında eğitim ve öğretimle ilgili fikirler taranmış çocuğun okula geldiği ilk günden başlamak üzere bütün okul hayatında göz önünde tutulması gereken ilkeler, maddeler hâlinde ve hiçbir yanlış anlama ve yoruma meydan vermeyecek biçimde tespit edilmiştir. Bu programda ulusal hayatın gerektirdiği ilkelere özellikle yer verilmiştir.

1948 programı öncesinde Türkiye’de ilkokullarda iki tip program uygulamada bulunuyordu. Yukarıda açıklanan 1936 programı Şehir ilkokullarında, 1930 yılında çıkarılan“Köy Mektepler Müfredat Programı” ise köylerde uygulanıyordu. Özellikle 1930 Köy Mektepleri Müfredat Programı ile köy şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun ve köy çocuklarının çevrelerine daha etkin bir şekilde uymalarını sağlayacak bir eğitim- öğretim uygulaması hedeflenmekteydi.

Binbaşıoğlu’nun da dediği gibi köy ve şehir ilkokul programlarının birbirinden ayrı bir durumda bulunması, zorunlu olan ilköğretimin“eğitim-öğretim standartları bakımından birbirine denk olmadığı” yönünde toplumda yaygın bir düşünce gelişmesine neden olmuştur.

Milli eğitimin amaçları ilk kez 1948 programında belirlenir. Daha önceki 1936 programı, iktidardaki CHP programında yer alan eğitim amaçlarının aynısı idi. 1948 programında milli eğitimin amaçları şu şekilde belirlenir.

1.Çocuğun ve gencin iyi bir vatandaş olarak“TOPLUMSAL BAKIMDAN” gelişmesini sağlamak.

2. Çocuğun ve gencin bir“birey” olarak“KİŞİSEL BAKIMDAN” gelişmesini sağlamak.

130 3.Çocuğun ve gencin bir“Aile üyesi” ve diğer insanlarla “Beşerî ilişkileri” olan sosyal bir varlık olarak“İNSANLIK MÜNASEBETLERİ BAKIMINDAN”

gelişmesini sağlamak.

4. Çocuğun ve gencin bir “Ekonomik varlık” olarak“EKONOMİK HAYAT BAKIMINDAN” gelişmesini sağlamak.

Bu programda derslerin hedefleri hem kısaltılmış hem de yeniden yazılmıştır. Ders araç gereçleri, sınıf ve okul kitaplıkları, okul müzelerine dair açıklamalar yer almıştır. 1948 programı, daha önceki 1936 programına göre daha iyi düzenlenmiştir denilebilir.

Programda yukarıdaki amaçların gerçekleştirilmesini ilkokulun üstündeki eğitim kurumlarının alanına girdiği kabul edilmekte ve “İlkokuldaki öğrenciler, hemen hemen bütün amaçların elde edilmesine yarayacak KÜÇÜK TECRÜBELERİ YAŞAMAK fırsatını bulacaklardır” ibaresi yer almaktadır.

Bununla beraber 1948 programının ilkokulun genel amaçlarını çok ağırlaştırdığını ve ilköğrenim süresi içerisinde ulaşılamayacak nitelikte olduğunu belirtmek gerekmektedir. 1948 tarihli ilkokul programına eğitim ve öğretimin getirdiği ilkeler açısından bakıldığında; 17 ilkenin bulunduğu ve bunların 14’ünün 1936 ilkokul programında da yer aldığı görülmektedir.

2. Dünya savaşından sonra dünyada yeni devletlerin kurulması, yeni fikir akımlarının ortaya çıkmasıyla beraber ülkemizde de değişimler kaçınılmazdı. Devletlerin çağdaşlaşması için eğitimin sürekli geliştirilmesi gerekliydi. Bu da ancak eğitim programlarını geliştirerek olabilirdi.1968 yılında Talim Terbiye kurulunun 1512 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan yeni program uygulanmaya konulmuştur.

1948 programında işlenmesi gereken konuların çok oluşu, öğrencilerin derslerin zihin düzeyleri üzerinde olması ünitelerin birbirini tamamlamadığı programın daha çok bilgiye yönelik olduğu, beceri ve alışkanlık kazandırmak için fırsat olmadığı, programın esnek olmadığı, bireysel farklılıklara yer vermediği

131 şeklinde eleştirilmesi 1968 programını gerekli kılmıştır. Ayrıca 1946’da demokratik yaşama giriş, okullarda demokratik eğitime olan ihtiyacı artırmıştı.

1968 programında 1948 programının I. Döneminde ki toplu öğretim, Sosyal Bilgiler ve Fen Bilgileri olarak ikiye ayrılmıştır. Sosyal Bilgiler bu adla ilk kez 1968 programında, daha önce Tarih, Coğrafya, ve Yurttaşlık Bilgisi’ne yüklenen önemli misyonu devralmıştır.

Cumhuriyet döneminde yürürlükte olan daha önceki programlar da olduğu gibi, 1968 programında da John Dewey’in İlerlemecilik akımı etkili olmuştur. Buna göre okul küçük bir demokratik toplumdur. Öğrenciler burada demokratik yaşam için gerekli bilgi, beceri ve tutumları öğrenirler. Toplumlar ve gerçekler sürekli olarak değişir. Bireyin bu değişime ayak uydurabilmesi için, problem çözme ve bilimsel araştırma yöntemlerini öğrenmesi gerekir. Türkiye’de bu ilkeler doğrultusunda 1968’den bugüne kadar yayınlanan programlarda bunlar göz önünde bulundurulmuştur.

Türkiye’de uygulanan Sosyal Bilgiler programları ilerlemeciliğin etkisiyle hazırlanmıştır. Nitekim 1998 İlköğretim Sosyal Bilgiler programı eğitim ve öğretim yolu ile Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihsel, kültürel siyasal; dünü bugünü, yarını ile ilgili değerlere karşı olumlu tutum geliştirmiş, bu bağlamda, dil, tarih, kültür ve yurt bilincine sahip; demokrasi ve insan hakları konularında duyarlı, yurttaşlık görev ve sorumluluklarını bilen, bilgi, beceri ve ahlak sahibi vatandaşlar yetiştirmeyi amaç edinmiştir.

Bilgi çağı olarak adlandırılan çağımızda, eğitimin işlevi ve bunun sonucunda eğitimin amaçları da değişmektedir. Ancak mevcut Sosyal Bilgiler dersinin amaçları 1968 programında geliştirilen programın amaçları ile aşağı yukarı aynıdır. 1998 yılında ilköğretimin 8 yıla çıkarılması ile yeniden düzenlenen sosyal bilgiler programında içerik, kapsam ve sıra yönünden biraz değişirken, amaçların hiç değişmediği görülmüştür.

Avrupa Birliğine girmeye çalıştığımız günümüzde, programı küreselleşme açısından değerlendirdiğimizde çağa çok da uyum sağlamadığı görülmüştür. 1998

132 öncesi ortaokullarda Milli Tarih, Milli Coğrafya derslerinin adı değiştirilmesine karşın, ulusal- evrensel tarih dengesi açısından bakıldığında komşu ülkeler ve Türk Dünyası dışındaki ülkelere hiç yer verilmediği görülür. Bu yüzden mevcut program, kendi dışımızdaki kültürleri tanıma ve onlara karşı hoşgörü ve anlayış geliştirme açısından oldukça sınırlıdır. Programın bilgi beceri ve tutum dengesi açısında çok uyumlu olmadığı söylenebilir. Bilgi daha çok ön planda iken, değer ve özellikle beceri boyutu oldukça sınırlıdır.

Ancak bunların yanında 2005 yılında yeniden düzenlenen Sosyal Bilgiler programında felsefi olarak yapılandırmacılık ön plandadır. Bununla öğrencinin bilgiye doğrudan ulaşması yerine öğretmenin öncülüğünde bilgiyi kendisinin keşfetmesi amaçlanmıştır. Öğretmen öğrenci için sadece yol göstericidir, rehberdir. Öğrenci öğretmenin öncülüğünde becerilerini, tutumlarını geliştirerek, proje ve ödevler hazırlayıp, araştırmalar yaparak, ipuçlarıyla bilgiye kendisi ulaşması hedef alınmıştır.

Eğitim sisteminde ortaya çıkan problemlerin çözümü, bir ülkede izlenen milli eğitim politikasına, okuldaki öğrencinin davranışına dönüştürmesi söz konusu olan eğitim programının geliştirilmesine bağlıdır. Eski programların problemleri çözmede yetersiz kalması ve ihtiyaca cevap verememesi, yeni programların hazırlanarak uygulanmasını gerekli kılmıştır. Yeni sosyal bilgiler programı 2005 yılında ilköğretimin birinci kademesinde ki 6. sınıfların tamamında, 7. sınıflarda ise yurdun çeşitli illerinden seçilen pilot okullarda uygulanmaya başlanmıştır.

Yapılandırmacı yaklaşımda öğrencinin okuldan aldığı bilgileri gerçek hayatta uyarlayabilmesi, birtakım bilgi parçalarını ezberlemesinden daha değerlidir. Öğretmenlerin öğretim programlarını sabit, değişmeyen yapılar, kendilerini de bilginin yegâne kaynağı olarak görmeleri yerine hem öğretim programlarını hem de ders işleme yöntemlerini sürekli analiz etmelerini gerektirir.

Bu çalışmanın sonucunda Sosyal Bilgiler programlarının sürekli değişim ve gelişim gösterdiği ama henüz öğrencileri yaparak yaşayarak öğrenmeye yönelik olmadığı içerik ve muhteva açısından eksikliklerin bulunduğu, özellikle 6. sınıfta yer

133 alan Coğrafya konularının 7. Sınıfa alınması gerektiği düşünülmektedir. Çünkü 5. Sınıftan 6. sınıfa geçen öğrenci somuttan soyut öğrenmeye henüz başlayan öğrencilerden ancak bir veya ikisi sınavlarda bu konu ile ilgili soruları eksiksiz cevaplandırabilmektedir. Bu konuda okullarda üç boyutlu modellerin olmayışı konunun kavranmasını zorlaştırmaktadır. Programların geçmişten günümüze geliştiği ancak yeterli düzeye ulaşmadığı görülmüştür.

ÖNERİLER Öğretmenlere Yönelik Öneriler

• Öğretmenler sosyal bilgiler dersi işlenişinde öğrencilerin fiziksel, sosyal ve ruhsal gelişim özelliklerini göz önünde bulundurarak öğrenci katılımlarını artırmalıdır.

• Öğretmenin öğretim sürecini yönlendirme rolü dikkate alınarak, sadece kendisine başvurulan bir bilgi kaynağı değil aynı zamanda bilgiye erişim aracı olarak görülmesi sağlanmalıdır.

• Öğretmenlerin alanlarında ve meslekî konularda hizmet içi eğitimden geçirilerek; program geliştirme, değerlendirme, öğretim metotları, materyal geliştirme ve kullanımı gibi konularda eğitim görmeleri, konferans, seminer gibi etkinliklere katılımları sağlanmalıdır.

• Öğrencilerin ilgisini çekecek ders etkinliklerine yer vermelidir,

• Proje ve performans görevleri öğrencilerin yaşadıkları çevre koşullarına, öğrenci seviyesine göre verilmeli, öğrencilerin çok sayıda dersin proje ve performans görevleri konusundaki eleştirileri dikkate alınarak zamanlama konusunda esnek olunmalıdır.

• Öğretmenlerin öğrenci velileri ile belli aralıklarla iletişim kurarak öğrencilerin araştırma yapmalarını, onların aile içerisinde demokratik tutum kazanmalarına yönelik fikirlerini dinlemelerini, sorumluluklarının farkında olmalarını sağlayacak uygun ortam oluşturmaları yönünde paylaşımlar yapmalıdır.

134 Konulara Yönelik Öneriler

• Konular ilk ve ortaöğretimdeki öğrencilerin yaş ve gelişim düzeyleri dikkate alınarak düzenlenmelidir.

• Konuların seçiminde öğrencilerin ilgisi ile geliştirilmek istenen bilgi, beceri ve tutumlar göz önünde bulundurulmalıdır.

• Öğretimde yer alan aşırı tekrarlar azaltılmalı, bunlar öğrencilerde ilgi ve öğrenmeyi azalmaktadır.

• Siyasî ve askerî tarihten çok kültürel ekonomik ve bilimsel tarihe ağırlık verilerek ,insanlığın ortak mirası üzerinde durulmalıdır.

İçeriğin Uygulanmasına Yönelik Öneriler

• Programlar karşılaştırılmalı yeni bir anlayışla disiplinler arası ilişkilendirmeler yapılarak düzenlenmelidir.

• Öğretimde bireylerin eğitsel süreçlere etkin katılımını özendirecek, eleştirel düşünme ile araştırma ve yorumlama becerisini geliştirecek ve dersi sevmelerini sağlayacak tartışma, örnek olay, çözümleme, rol yapma, ekip çalışması gibi yöntemler kullanılmalıdır.

• Yalnızca kitap ya da geleneksel eğitim materyalleri ile yetinmemeli; bilgisayar, video, televizyon, internet gibi bilgi ve iletişim teknolojileri ve bunlara ait yazılım, kaset, CD vb. gibi materyallerin kullanımı yaygınlaştırılarak öğrencilerin bilgiye doğrudan erişimi sağlanmalıdır.

• Öğrenilen bilginin yanı sıra, öğrencilerin gösterdiği çaba ve geliştirdiği tutumları da dikkate alan, çok yönlü değerlendirmeler yapılmalıdır. Ezber bilgileri değil üst düzeyde kazandırılması istenen davranışları ölçen sınav tipleri ve soru cevap modelleri uygulanmalıdır. Sınıf geçme sistemi de buna göre yeniden ele alınmalıdır.

135 • Kitaplarda kullanılan resim, harita, grafik ve şekiller öğrencinin ilgisini çekmeli, öğrenciyi ders kitaplarından soğutmamalıdır. Diğer taraftan ders kitaplarında kullanılan dil ve anlatım, öğrenci düzeyine uygun, sade, anlaşılır ve açık olmalıdır.

Genel Öneriler

Türkiye'de eğitim, özellikle son dönemlerde önemli bir sorun haline gelmektedir. Ağırlıklı olarak devlet tarafından sunulan eğitim, hem nitelik hem de nicelik açısından artık günümüz şartları için yetersizleşmektedir. Çözüm olarak genellikle kaynakların azlığına dikkat çekilmiş ve kaynakların arttırılması gerektiği düşünülmektedir. Nitekim sorunlar kaynaklar artarken de devam etmektedir. Eğitime ayrılan bütçenin miktarı, öğretmen yetiştiren kurumların sayısı, öğretmenlerin eğitim düzeyi ve okul sayısı gibi nitelik belirleyiciler iyileştirildiği halde eğitimde yaşanan sorunlar artarak devam etmektedir. Tüm bu sistem içerisinde birbirine benzeyen bireyler yetiştirilmekte ve her öğrencinin aynı seviyede olması istenmektedir. Halbuki her birey birbirinden farklı özelliklere sahip olmakla beraber her bireyin zeka alanı farklı düzeylerde geliştirilebilir.

Milli Eğitim Bakanlığı, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde, fırsat eşitliğini sağlamak için burslar vermeli, ulusal düzeyde veriler toplamalı, araştırma-geliştirme (ARGE) etkinliklerini , insan gücünün geliştirilmesi ve hizmet içi eğitim çalışmalarının yapılmasına yönelik çalışmalarını artırmalıdır. Eğitim, sadece eğitimcilere bırakılmayacak kadar önemli bir iştir. Nitekim iyi bir eğitim sistemine sahip olan ülkelere baktığımızda eğitimin yönetilmesinde ve geliştirilmesinde eğitimci olmadığı halde önemli rol oynayan kişilerin olduğunu görmekteyiz. Aynı durum eğitimin bilimsel olarak geliştirilmesi gereken zemin olan eğitim bilimi çalışmalarında da söz konusudur. Özellikle ABD'de siyaset bilimi, sosyoloji, ekonomi, psikoloji, antropoloji ve felsefe gibi alanlarda olup da eğitim ile ilgilenerek katkı sağlamış çok önemli akademisyenler bulunmaktadır. Kısacası, eğitimi geliştirme çabalarında yer alma, gidişatı sorgulama ve denetleme düzeyinde halkın, kuramsal düzeyde de eğitim biliminin dışında başka alanlarda çalışan akademisyenlerin eğitim konusuna el atması gerekmektedir.

136 KAYNAKÇA

Akyüz, Yahya (1996). Türk Eğitim Tarihi. İstanbul. Alfa Yay.

Akyüz, Yahya (2001). Türk Eğitim Tarihi İstanbul: Alfa Yay.

Barth, James L. ve A. Demirtaş (1997). İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretimi. Ankara: YÖK, Dünya Bankası Milli Eğitim Geliştirme Projesi.

Binbaşıoğlu, Cavit (1995). Türkiye’de Eğitim Bilimleri Tarihi, Ankara: Araştırma- İnceleme Dizisi MEB Basım Evi.

Brooks, J. G. and Brooks, M. G. (1993). The Case For Constructivist Classrooms. Virginia: ASCD Alexandria.

Çelenk, Süleyman, Tertemiz, Neşe ve Kalaycı, Nurdan (2000). İlkokul Programları ve Ge1işmeIer. Ankara: Nobel Yayıncılık.

Eğitim Reformu Girişimi (2005). “Yeni Öğretim Programlarını İnceleme Ve Değerlendirme Raporu”,http://www.erg.sabanciuniv.edu/, 9.05.2006.

Erden, Münire, Tarihsiz, Sosyal Bilgiler Öğretimi. Ankara: Alkım Yayınları.

Erden, Münire (1996). Sosyal Bilgiler Öğretimi. Ankara: Alkım Yayınları.

Ergin, Osman Nuri.(1977). Türk Maarif Tarihi, İstanbul: C. I-II.

Gelişli, Yücel (2005). Türkiye’de İlköğretimin Gelişimi. Ankara: Sistem Ofset Matbaa.

Gözütok, F.Dilek (1994) “İlkokul 1, 2, 3. Sınıf Hayat Bilgisi Dersi İhtiyaç Belirleme Araştırması” Ankara.

Gündem, S. (1995). İlköğretim Kurumlarında Sosyal Bilgiler Öğretimi ve Sorunları. Türk Eğitim Derneği Öğretim Dizisi. Ankara: Şafak Matbaacılık.

137 Güngördü. Ersin (2001). İlköğretim Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler. Ankara: Nobel

Yayın Dağıtım.

Karagözoğlu, A. Galip ( 1966) İlkokullarda Sosyal Bilgiler Öğretimi, MEB, Ankara.

Kodaman, Bayram (1991). Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, Ankara.

Köstüklü, Nuri (2003).Sosyal Bilimler ve Tarih Öğretimi. Konya. 3. Baskı.

MEB, (1948) İlkokul Programı, T.C. Maarif Vekâleti, İstanbul. Millî Eğitim Matbaası.

MEB, (1930) İlk Mektep Müfredat Programı, T.C. Maarif Vekaleti, İstanbul. Devlet Matbaası.

MEB, (1983). Cumhuriyet Döneminde Eğitim, İstanbul.

MEB, (1956) İlkokul Programı, Türkiye Cumhuriyeti Maarif Vekaleti, İstanbul. Maarif Basımevi.

MEB, (1995) İlköğretim Okulu Programı, Ankara. Milli Eğitim Basımevi.

MEB, (1998), İlköğretim Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programı, Tebliğler Dergisi, Sayı: 2487.

MEB. (1997). Program Hazırlama ve Geliştirme Kılavuzu. No: 1. Ankara: Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı Yayını.

MEB. (2000). 2001 Yılı Başında Millî Eğitim. Ankara: MEB Yayınları.

MEB. (2003). Türkiye’de İlköğretim (Dünü-Bugünü-Yarını), İstanbul: MEB Yayınları. Erişim: <http://ttkb.MEB.gov.tr/ogretmen/>

MEB. (2005). Sosyal Bilgiler 6. – 7. Sınıf Programı. T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı. Ankara: Devlet Kitapları Müdürlüğü.

138 Özden, Y. (2003) Öğrenme ve Öğretme. Genişletilmiş 5. Baskı. Ankara: Pegem

Yayıncılık.

Özden, Y. (2006). “21. Yüzyılda Eğitimi Yeniden Canlandırma Çabaları”, Türkiye’de Eğitim Bilimleri: Bir Bilanço Denemesi.

Öztürk, Cemil. (2003) Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Öğretimi. ANKARA: Pegem Yayıncılık.

Öztürk, Cemil. (2006) Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Öğretimi ANKARA Pegem Yayıncılık.

Paykoç, Fersun. (1995). İlköğretim Kurumlarında Sosyal Bilgiler Öğretimi ve Sorunları. Türk Eğitim Derneği Öğretim Dizisi. Ankara: Şafak Matbaacılık. Safran, Mustafa. ve Ata, Bahri. (2003). Öğrencilerin Tarih Metinlerinden Anlam

Çıkarmalarına Yönelik Araştırmalara Bir Bakış. Cemalettin Şahin (Editör): Konu Alanı Ders Kitabı İnceleme Klavuzu Sosyal Bilgiler. Ankara: Gündüz Eğitim ve Yayıncılık.

Sönmez , Veysel (1999), Sosyal Bilgiler Ögretimi ve Ögretmen Kılavuzu, İstanbul:MEB Yayınları.

Sönmez, Veysel (1998). Sosyal Bilgiler Öğretimi ve Öğretmen Kılavuzu. Ankara. Anı Yayıncılık.

Sönmez, Veysel (1999). Sosyal Bilgiler Öğretimi Kılavuzu. MEB: Öğretim Kitapları Dizisi.

Şaşan, Hasan. (2002). Yapılandırmacı Öğrenme, Yaşadıkça Eğitim Dergisi 74-75, 49-52

Tazebay, Atilla (2000). İlköğretim Programları ve Gelişmeler. Ankara: Nobel Yayınları.

139 Varış, Fatma (1976). Eğitimde Program Geliştirme, Ankara Üniversitesi Eğitim

Fakültesi Yayınları, Ankara.

Varış, Fatma (1996) Eğitimde Program Geliştirme: Teori ve Teknikler, 6. Baskı, Ankara. Alkım Yayınları.

Yapıcı Mehmet. (2005). Gelişim Ve Öğrenme Psikolojisi, Ankara: Anı Yayıncılık.

Yapıcı, Mehmet. (2005). “Milli Eğitim Bakanlığı Ve Yeniden Yapılanma”, Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi, 22 Ekim 2005, Yıl: 19, Sayı:970.

Yapıcı, Mehmet. (2005). “Milli Eğitim Bakanlığı Ve Yeniden Yapılanma”, Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi, 22 Ekim 2005, Yıl: 19, Sayı:970.

Yıldırım, Ali. ve Hasan. Şimsek, H. (2006). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Seçkin Yayınevi.

Yıldırım, Ali ve Hasan Şimşek.1993 Nitel Araştırma Yöntemleri Ankara: Seçkin Yayınevi.

140

EKLER

141 Ek:1

142 EK:2

143 EK:3

144 EK 4:

145 EK 5:

146 EK 6:

147 EK 7:

148 EK 8:

149 EK 9:

150 EK 10:

151 EK 11:

152 EK 12:

153 EK 13:

154 EK 14:

155 EK 15:

Benzer Belgeler