• Sonuç bulunamadı

Yalnızlık Hissi, Manevi Boşluk ve Bunalım

C. Hesap Sonrası Hayat

4. Yalnızlık Hissi, Manevi Boşluk ve Bunalım

Yalnızlık hissi; hakkında bir hayli kuramsal bilgi bulunan evrensel bir yaşam tecrübesi olmasına karşın, açık ve cümle âlemin üzerinde fikir birliği ettiği bir tanıma sahip değildir. İnsan hayatı için, hem iç gözleme teşvik edip olgunluğa vesile olmak gibi olumlu getirileri hem de topluma ve kendine yabancılaşmak gibi olumsuz neticeleri olabilen bu çetin duygunun308 çalışmamızı ilgilendiren yönü; kontrolden çıktığı vakit -yıkıcı ve acı verici tarafı ile- insanı önce bunalıma sonra da intihar uçurumuna sürükleyebilmesidir.

Daha çocukluktan itibaren her şeyi sorgulayıp anlamaya çalışan insanoğlu, bu dünya hayatında daima bir neden ve anlam arayışı içerisinde olmuştur. Bu arayış; beslenme, güvenlik ve benzeri temel fizyolojik ihtiyaçlardan farksız, Frankl'ın da işaret ettiği gibi, insan yaşamındaki temel bir güdüdür.309 Bu noktada ifade etmek gerekir ki bugün, hayatın esas anlamını özümseyememiş olan bireylerin içine düştükleri "depresyon" hâli, ölümle sonuçlanan intihar girişimlerinin -ne yazık ki- çok büyük bir bölümünü oluşturmaktadır.310 Bilhassa yaşanan karşılıksız hissi duygular, aile içi yahut kişinin çevresi ile yaşadığı sorunlar, uğranılan haksızlıklar ya da başarısızlıklar; bireyin manevi anlamda hayata dair yeterli donanımı da olmadığı takdirde, ona yalnızlık hissi vermekte ve onu bunalıma sürükleyebilmektedir. Elbette intiharı tetikleyen ailevi ve toplumsal-çevre koşullarını tamamen yok etmek mümkün değildir; ancak bu kışkırtıcı unsurlar ile kavga etmek yerine, pekâlâ önüne maneviyatla örülü sağlam bir duvar inşa edilebilir.

Bilinmelidir ki âdemoğluna yaşamı boyunca -her hâlükârda- olumlu bir bakış açısı sunan, hayat ve ötesinin o merakları cezbeden bilinmeyenleri hakkında ilim sağlayan ve başka bilgi kaynaklarının muktedir olamayacağı açıklama ve teselliyi veren İslam dini dışında, insanın, tam olarak zihnini ve kalbini tatmin edici cevaplar alabileceği başka bir bilgi kaynağı mevcut değildir. Nitekim ODTÜ Makina Mühendisliği mezunu 35 yaşındaki Pişkin, bir yazılım şirketinde, adından başarıyla

308 Çok yönlü bir fenomen olan yalnızlık hissinin hem pozitif hem de negatif yönlerine işaret eden

geniş bilgi için bk. Karnick Paula, "Yalnızlık Hissi: Teorik Yaklaşımlar", Dinbilimleri Akademik

Araştırmalar Dergisi, çev. Selçuk Zengin ve Muhammed Kızılgeçit, C 11, S 3, 2011, ss. 217-229.

309 Viktor E. Frankl, İnsanın Anlam Arayışı, 5. bs., çev. Selçuk Budak, Okyan Us Yay., Kasım 2010,

s. 113.

söz ettiren ve çevresinde çok sevilen bir yönetici idi. Sosyal paylaşım sitesinde intihar notu niteliğinde 14 dakikalık bir video paylaştıktan sonra hayatına son verdi.311 Dostları, bedeni, serveti ve kariyeri -ne yazık ki- onu hayata bağlamaya yetmedi. Bugün çağdaş medeniyetin kaydettiği onca başarıya rağmen, insanın kalbinde hissettiği boşluğu dolduracak, iç sıkıntısına derman olacak doğru bir görüş geliştirebildiğini söylemek görüldüğü üzere imkânsızdır. Kitlesel bir afet hâlini almış olan "iç sıkıntısı", çağdaş insanın huzur arayışı önünde bir set gibi durmaktadır. Ne yazık ki çağdaş kültür, insanın "mana arayışı"na yardım edebilecek duyarlılık ve kabiliyette görünmemektedir. İşte, seküler kültür ortamına karşın, dünyanın neredeyse her yerinde, dinî öğretilere karşı insanlarda uyanmaya başlayan ilgi, çağdaş kültürün dolduramadığı bu manevi boşluktan ileri gelmektedir.

Bugün, dünyada yapıp edilenlerin sonuçlarıyla karşılaşılacak olan bir ölüm ötesi hayata inanmayan, bu bağlamda belli görev ve hedefler yüklenmeyen, başarısızlıklarda dahi gayretinin mükâfatını bir gün muhakkak alacağını bilmeyen yahut bu dünyada güç yetiremediği, kendisine zulmetmiş olan o zalim kişilerden, hiçbir zaman hesap sorulamayacağını ve adaletin de tam anlamıyla gerçekleşemeyeceğini düşünen insan; önce kalbinde derin bir boşluk hissetmeye, akabinde hayatı ve yaşadıklarını anlamlandıramamaya başlamakta; huzursuzluk ve stres döngüsü içerisine düşünce de, yok olup gitmeyi arzular hâle gelebilmektedir. Hâlbuki insan, ahirette, herkesin hakkı olanı alacağını, iyilikler ile gayretlerin kesinkes karşılık bulacağını ve tüm mazlumlar adına Yüce Allah'ın zalimlerden hesap soracağını idrak edebilse, kendini daha güçlü hissedip, metanetli ve vakur bir duruş sergileyecek; yenilgiyi kabul edip Allah'ın kendisine emanet olarak verdiği can nimetine zarar vermek yerine, sabır ve yiğitlik ile haksızlıklara ve her türlü başarısızlıklara karşı en soylu mücadeleyi verecektir.

Ahirete iman etmesine rağmen intihar edenler yahut teşebbüsünde bulunanlar da az değildir. Hatta bazılarının bu olumsuz eylemleri nedeniyle zarara uğramayacaklarına inandıklarına da şahit olabilmekteyiz. Kişinin o an akli dengesi

311 Haberin ayrıntısı için bk. https://www.haberturk.com/gundem/haber/1000220-mehmet-piskinin-

yerindeyse eğer, bu durumu ancak pasif bir ahiret inancı ile açıklayabiliriz.312 Nitekim Adıyaman'da, arkadaşı vefat ettiği için bunalıma girip intihar etmiş olan 19 yaşındaki gencin geride bıraktığı notlar, bu durumu en acı bir şekilde gözler önüne sermektedir. İntihar etmeden önce sosyal medya üzerinden bütün arkadaşlarından helallik isteyen genç, "Tek sen gitmezsin merak etme, yakında yanındayım. Sen sakın üzülme. Mekânın cennet olsun."313 şeklinde sözlerine devam etmiştir. Cennet inancını haiz olduğu aşikâr olan bu gencimiz; doğru bir ahiret inancında, cennet kilidinin ancak "sabır" anahtarıyla açılacağını idrak edebilmiş olsaydı, kendisine bu kötülüğü yapar mıydı acaba?!