• Sonuç bulunamadı

Yabancılara Türkçe Öğretmek Amacıyla Hazırlanacak Ders

II. BÖLÜM

4.5. Yabancılar İçin Türkçe–1 Adlı Ders Kitabının A1 Düzeyinde Yer Alan

5.3.3. Yabancılara Türkçe Öğretmek Amacıyla Hazırlanacak Ders

* Ders kitaplarında dil bilgisi öğretimi dört temel dil becerisinden bağımsız olarak ele alınmamalı, dil bilgisinin dört temel becerinin kazandırılmasında destekleyici bir araç olduğu unutulmamalıdır. Ders kitaplarında, anlama ve anlatma etkinlikleriyle birleştirilerek bütünlük içerisinde yapılan dil bilgisi öğretimine “evet”; fakat ders kitabından kopuk farklı öğreticinin girdiği ayrı bir derste, ders kitabı dışında bir dil bilgisi kitabıyla yapılan dil bilgisi öğretimine “hayır” demekteyiz. Bu şekilde yapılan dil öğretiminin öğrenci yanlışlarının anında tespit edilip düzeltilmesini de engelleyerek dil öğretim ve öğrenimini olumsuz etkilediğini düşünmekteyiz.

* Dil öğretiminde amaç dilini öğrettiğiniz ülkenin tarihî, kültürel, sosyal değerlerini de öğretmektir. ADP öğretilen dilin bu boyutlarda da resmîleşmesini,

yaygınlaşmasını amaçlamaktadır. Bu yüzden ADP paralelinde hazırlanan ders kitapları dili öğretilen ülkenin kültürel, tarihî, sosyal…değerlerini barındıracaktır. Bu durum dili öğretilen ülkenin saygınlığını artıracaktır. Bu yüzden yabancılara Türkçe öğretmek amacıyla yazılan ders kitaplarında ADP temel alınmalıdır.

* Dünyada dil öğretimi belli standartlara göre yapılmaya başlanmıştır. ADP sayesinde yabancılara Türkçe öğretmek amacıyla resmî kurumlarda kullanılan bütün ders kitapları belli bir standarta göre hazırlanacak, ders kitaplarındaki dil bilgisi öğretiminde de birlik sağlanarak ortak sonuçlar alınacaktır. Her kurumun kendi çalışanları tarafından onların uygun gördüğü yaklaşım ve yöntemler ile hazırlanan ya da kurumlarda çalışan bireylerin kişisel tecrübelerine dayanarak hazırladıkları ders kitapları ile Türkçenin yabancılara öğretiminde standart bir başarıya ulaşılamaz. * Ders kitapları, her görev ve yapının kendisine göre farklı yöntemler gerektirebileceği yaklaşımıyla, öğretilen konuya uygun yöntem ya da yöntemlerin kullanılabileceği esneklikte hazırlanmalıdır.

* Kitaplarda dil bilgisi konuları temel yaşam alanlarındaki ihtiyaçları ön plâna çıkaran anlamsal–işlevsel yaklaşıma göre sıralanmalıdır. Aynı zamanda sıralı ve yapılandırmacı bir yaklaşım ile bağlamlar da öğretilen dil bilgisi yapı ve kurallarıyla oluşturulmalıdır. Her kazandırılan yapı bir sonrakine sezdirmelerle temel olmalıdır. Özellikle sarmal bağlamlarda öğretilen dil bilgisi konularıyla bir ya da iki ders sonra öğretimine yer verilecek dil bilgisi konularının birlikte kullanımı çok önemlidir. * Yabancılara Türkçe öğretmek amacıyla yazılan ders kitaplarındaki dil bilgisi konuları Türklere Türk dil bilgisini öğretmek amacıyla yazılan ders kitaplarındaki gibi ana başlıklar altında sınıflandırılmamalı, dil bilgisi yapılarının günlük hayattaki kullanım sıklığı, anlamsal- işlevsel özellikleri, yapısal açıdan öğretim kolaylıkları dikkate alınarak oluşturulacak mantıkî bir sıralama ile uygun aralıklarla öğretimine yer verilmelidir. Örneğin, “Zarflar” başlığı altında Türkçedeki bütün zarfların öğretimine yer verilmemelidir.

* Öğrencinin dil bilgisi yapılarının işleyişini sezebilmesi için sözlü ve yazılı iletişimde karşılaştığı yapılarda sık kullanılan sözcüklerin anlamlarını ve anlamsal çeşitliliklerini kavrayabilmesi gerekmektedir. Bu yüzden ders kitapları hazırlanmadan önce günlük hayatta ve Türk kültüründe sık kullanılan sözcükler belirlenmeli ve ders kitaplarında bu sözcük ve kalıpların kullanımına sık sık yer verilmelidir.

* Ders kitaplarında deyimler, atasözleri, ikilemeler….gibi günlük hayatta sık kullanılan kalıplaşmış kullanımlara da yer verilmelidir.

* Ders kitaplarında, ortak bir terminoloji kullanılmalı ve terimler günlük hayatta kullanılan herkesin bildiği terimler ile aynılaştırılmalıdır. Ayrıca ders kitaplarında öğrencinin anadilindekinden farklı olan ya da yapısal olarak öğrenilmesi gerekli olan terimlere yer verilmelidir. Bu şekilde öğrenci zihninde oluşabilecek karışıklık önlenecektir ve öğrenci dil bilgisi terimleri içinde boğulmak zorunda kalmayacaktır. Örneğin; belirtme-yönelme hâl ekleri Türkçede en çok kullanılan eklerdir. Yabancıların da kendi dillerindeki kullanımlarından dolayı (kullanım çeşitliliğinden dolayı) en çok karşılaştıkları bu ekleri “akuzatif–datif” gibi terimlerle vermek yerine, anlam inceliklerini verecek şekilde adlandırmak dil bilgisi öğretimi açısından daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

* Ders kitaplarında terimler verilirken “koşaç tümcesi”, “koşaç tümcesinin hikâyesi”, “koşaç tümcesinin rivayeti”… gibi günlük hayatta kullanım sıklığı bulunmayan terimler yerine “isim cümlesi”, “isim cümlelerinde belirli geçmiş zaman”, “isim cümlelerinde belirsiz geçmiş zaman” ifadeleri tercih edilmelidir. Bu kullanımlar hem anlaşılmayı kolaylaştırır hem de yapısal bağlantıların daha kolay kavranmasını sağlar. Bu yüzden “isim cümlelerinde hikâye ve rivayet” terimlerinin kullanımlarına gerek yoktur.

*Dil bilgisi çalışmaları, alıştırmaları yapay bağlamlar üzerinde yaptırılmamalıdır. Yaşayan dilden ve edebiyatımızın seçkin eserlerinden alınan parçalar, incelenerek örnekler oluşturmalıdır. Ders kitaplarında yer alan alıştırmaların çözümüne yönelik yeterli örneğe yer verilmelidir.

* Ders kitaplarında yer alan bağlamlarda, öğrencinin bilmediği dil bilgisi yapı ve kurallarına fazla yer verilmemelidir. Alıştırmalarda öğretimi yapılmayan dil bilgisi konularına yönelik sorulara yer verilmemelidir. Bu durum öğrenciyi dil öğretiminden soğutur. Bir derste kullanımları sezdirilen bir yapının öğretimi bir-iki ders sonra yapılmalıdır.

* Ders programları ve ders kitapları hazırlanırken, dil bilgisi öğretiminde anlamsal– işlevsel odaklı yaklaşımdan yola çıkılmalıdır. Türkçede en sık kullanılan dil bilgisi yapılarının işleyişi günlük dilde sık kullanılan sözcüklerin geçtiği bağlamlarla öğrencilere sezdirilmelidir. Bağlamlar yaşayan dil ile oluşturulmalı, ders kitapları en az beş yılda bir gözden geçirilerek günlük hayatta eskisi kadar sık kullanılmayan

sözcük ve yapılar kitaplardan çıkarılmalıdır. Dil canlı bir varlıktır. Bu yüzden sürekli değişim ve gelişim göstermektedir.

* Dil bilgisi öğretiminde öğrenci düzeyine uygun temel ve gerekli bilgilerin verilmesi gerektiğini belirtmiştik. Ayrıca bu bilgiler içerisinde özellikle bilinmesi gereken noktalar belirginleştirilerek öğrencinin bu bilgilere odaklanmasına yardım edilmelidir.

* Ders kitaplarında dil bilgisi bölümlerine ünitelerin sonunda ayrı bir başlık altında ya da kitabın sonunda ayrı bir bölüm hâlinde yer verilmesi dil bilgisi öğretim ve öğrenimi açısından doğru değildir. Dil öğretimi bir bütündür. Dil bilgisi yapı ve kurallarıyla ilgili bilgiler, gerekli olduğu ölçüde, üniteler içerisine serpiştirilmelidir. Üniteler içerisinde dil bilgisi kuralları yoğun bir şekilde verilmemeli, öğrenci dil bilgisi kuralları içinde boğulmamalıdır. Dil öğretiminin bilgi öğretimi değil, beceri kazanımı olduğu unutulmamalıdır.

* Ders kitaplarında “yanlışı göstermek” yoluyla öğretimde, yanlışı gösterirken kullanılan görsel teknikler çok önemlidir. Bu örnekleri gösteren yönergelerin eksik olması ya da belirgin olmaması yanlışın anlaşılmasını engelleyerek bu kullanımların öğrenci zihnine yerleşmesine sebep olabilir. Yanlışı gösterme, yanlışa özendirme olmamalıdır. Anadilinden farklı bir dil öğrenen öğrencinin yanlış kullanımları öğrenme eğilimi her zaman daha fazladır. Bu yüzden, her ne sebeple olursa olsun, ders kitaplarında yanlış kullanımlara yer verilmemesi gerekir.

* Ders kitaplarında yer alan basit ve birleşik zaman çekimlerinde “olumlu–olumsuz– olumlu soru–olumsuz–soru” çekimlerinin tümü verilebilir ya da bazı çekimler verilmeyebilir. Fakat kullanımında anlam farkı oluşan çekimler, muhakkak, verilmelidir.

* Ders kitapları öğrencinin bireysel olarak da Türkçeyi öğrenebileceği ve kendini değerlendirebileceği nitelikte hazırlanmalıdır.

* Öğretilen dil bilgisi konularını pekiştirerek kalıcı hâle getirmeyi amaçlayan konunun niteliğine ve öğrenci düzeyine uygun alıştırmalara yer verilmelidir.

* Öğrencilerin seviyesine göre basitten karmaşığa doğru sıralanmış metin, diyalog ve dil bilgisi yapılarının resimlendirilerek ve diğer görsel unsurlarla desteklenerek verildiği ders kitapları, öğretimin başarısında oldukça önemli yer tutmaktadır. Özellikle tablolar ile desteklenen dil bilgisi öğretimi dil bilgisi terimlerinin daha kolay öğrenilmesini ve akılda kalmasını sağlayabilir. Tabloların altında ve üstüne yerleştirilen terimler, çeşitli renklendirme ve işaretler ile ilgi çekici hâle

getirildiğinde, görsel hafıza tarafından kolayca algılanabilecektir. Tablolar Türkçenin yapısını (kök-ek birleşmeleri, ses hâdiselerinden dolayı meydana gelen değişimler…) sezdirecek şekilde hazırlanmalıdır. Ayrıca zamanların öğretiminin yapıldığı tablolarda her kişi farklı bir fiil ile çekimlenerek öğrenciye aynı anda birden çok fiilin kullanımı öğretilebilir. Böylece fillerin öğretimi de daha kolay ve zevkli hâle getirilebilir. Tablolarda öğrencinin ilgisini çekecek işaretlere, renklendirmelere, büyük puntolu yazılara yer verilmelidir. Tablolar öğrenci zihninde soru işaretlerine yol açmamalı, öğrencinin bireysel olarak da kolayca yorumlayabileceği nitelikte olmalıdır.

* ADP’de belirlenen dil becerilerinde yeterlilik düzeylerine uygun olarak her düzey için bir ders kitabı hazırlanmalıdır. (A1, A2, B1, B2, C1 ve C2 düzeylerine uygun olarak dil bilgisi konularının sıralandığı altı ders kitabından oluşan seriler hazırlanmalıdır.)

* Dil bilgisi yapıları verilirken “–dİ, - EcEk…” gibi dil bilimsel yaklaşım ile adlandırmalar yapılmamalıdır. Bu tür kullanımlar yerine ekin bir şeklinin yapıyı temsilen verilip diğer şekillerinin parantez içinde sunulduğu daha anlaşılır bir yöntem kullanılmalıdır. Bu şekilde, öğrencinin yazılı anlatımlarda yaptığı hatalar azalacaktır.

* Her düzeye uygun hikâye kitapları hazırlanarak ders kitapları desteklenmelidir. Bu hikâye kitaplarında günlük hayatta kullanılan dil kullanılmalıdır.

5.3.4. Dil Bilgisi Konularının Öğretimini Kolay Ve Zevkli Hâle Getirebilecek