• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: ÖĞRETMENİN NİTELİKLERİ AÇISINDAN SÛRENİN TAHLİLİ …

2.10. Yaşayarak Örnek Olma

Bu başlık altında anlatmak istediğimizi genel kabul gören şu kaideyle ifade etmemiz mümkündür: “Temsil tebliğden öndedir.” Eğitimde anlatma tabii ki çok önemlidir. Lakin ondan daha da önemlisi kişinin anlattığı şeyleri bizzat temsil etmesi, yaşayarak örnek olmasıdır. Nitekim en büyük örneğimiz olan Hz. Muhammed (s.a.s.) de ﺎَﻤَآ ْﻢِﻘَﺘْﺳﺎَﻓ

1 Bkz. 1. Blm., “Anlayabilme” başlığı.

2 Lokman, 31/16.

3 El-Karadâvî, “Durûsun Terbeviyyetün Min Hilâl-i Vesâyâ Lokman el-Hakîm”

46

َتْﺮِﻣُأ “Öyleyse ey Resulüm, sana nasıl emredilmişse öyle dosdoğru hareket et.”1 ve ُعْدا َأ َﻮُه َﻚﱠﺑَر ﱠنِإ ُﻦَﺴْﺣَأ َﻲِه ﻲِﺘﱠﻟﺎِﺑ ْﻢُﻬْﻟِدﺎَﺟَو ِﺔَﻨَﺴَﺤْﻟا ِﺔَﻈِﻋْﻮَﻤْﻟاَو ِﺔَﻤْﻜِﺤْﻟﺎِﺑ َﻚِّﺑَر ِﻞﻴِﺒَﺳ ﻰَﻟِإ ُﻢَﻠْﻋَأ َﻮُهَو ِﻪِﻠﻴِﺒَﺳ ْﻦَﻋ ﱠﻞَﺿ ْﻦَﻤِﺑ ُﻢَﻠْﻋ

َﻦﻳِﺪَﺘْﻬُﻤْﻟﺎِﺑ “Sen insanları Allah yoluna hikmetle, güzel ve makul öğütlerle dâvet et, gerektiği zaman da onlarla en güzel tarzda mücadele et. Rabbin, elbette yolundan sapanları en iyi bildiği gibi kimlerin doğru yola geleceğini de pek iyi bilir.”2 ayetlerine uygun olarak sözü ile yaptıkları her zaman uyumlu ve tutarlı bir şekilde tebliğ görevini yapmış ve davette bulunmuştur. Öyle ise bugünün din eğitimcilerinin de söz ve fiilleri uyumlu olmalıdır.3

Günümüzde nasihatlerinin, öğrencileri - çocukları üzerinde tesirsizliğinden yakınan pek çok anne, baba ve öğretmen vardır ve bunlardan karşı tarafı suçlayıp kendilerini temize çıkarmakta hiç beis görmeyenlerin sayısı az değildir. Hâlbuki kâl dili ile birlikte hâl dili ile de anlatsalar sözlerinin tesirin artacağını müşahede edeceklerdir. Zira doğru sözün yanında doğru hareket de çok mühimdir. Sözlerinin muhatapları üzerinde ekili olmasını arzu eden bütün öğretmenler, babalar ve anneler, söylemek istedikleri şeyleri evvela kendileri kemâl-i hassasiyetle yaşamalı sonra onu başkalarından istemelidirler.4 Bu yüzden anne, baba ve öğretmenler, söz ve davranışları ile çocuklarına iyi örnek olma durumundadırlar.5

Başkalarına bir şeyler öğretmek, bazı davranışları kazandırmak kaygısında olan öğretmenin; öğretmek, kazandırmak istediği şeyleri ilk önce kendi hayatında tatbik etmesi gerekir. Öğretmenin düşünceleri ve hareketleri uyumlu olmalıdır.6 Çocuklar genellikle kendilerine örnek olarak benimsedikleri kişilerle özdeşlemek isterler.7 Öğretmenler, çocukların bu durumunu dikkate alarak kendi davranışlarına dikkat etmeli ve bunun yanında davranışlarıyla iyi örnek olmaya çalışmalıdır ki bu sûretle çocuklara

1 Hud, 11/112.

2 Nahl,16/125.

3 M. Öcal, Din Eğitimi-Öğretiminde Metotlar, s.124.

4 M. Emin Ay, Çocuklarımıza Allah’ı Nasıl Anlatalım, s.168.

5 M. Öcal, Din Eğitimi-Öğretiminde Metotlar, s.54.

6 S. Ünal, S. Ada, Öğretmenlik Mesleğine Giriş., s.56.

47

iyi alışkanlıklar kazandırabilsinler.1 Kişi yapmadığı bir şeyi başkasına tavsiye ederse bu tavsiye arzu edilen etkiyi gösteremez. Zira Yüce Allah َنﻮُﻠَﻌْﻔَﺗ َﻻ ﺎَﻣ َنﻮُﻟﻮُﻘَﺗ َﻢِﻟ اﻮُﻨَﻣﺁ َﻦﻳِﺬﱠﻟا ﺎَﻬﱡﻳَأ ﺎَﻳ َنﻮُﻠَﻌْﻔَﺗ َﻻ ﺎَﻣ اﻮُﻟﻮُﻘَﺗ ْنَأ ِﷲا َﺪْﻨِﻋ ﺎًﺘْﻘَﻣ َﺮُﺒَآ “Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz. Yapmayacağınız şeyleri söylemek, Allah’ın en çok nefret ettiği şeylerdendir.”2 diye buyurarak böyle davrananları kınamaktadır.3

Lokman sûresine baktığımızda eğitici rolündeki Hz. Lokman’ın bir bilge (hakîm) olduğu Kur’an tarafından belirtilmiştir.4 Hikmet sahibi diye nitelendirilen birinin yaptığı yaptığı tavsiyeleri, kendi hayatında yaşamaması hikmete muhalif bir durum olması

hasebiyle düşünülemez.5 Kişi ilim sahibi olmalı, ilmi ile amel etmeli ve ilmini

başkalarına öğretmelidir. Doğru olan da budur. Nitekim Hz. Lokman, oğluna iyiliği emredip kötülükten sakındırmayı öğütlemeden önce ona namazı dosdoğru kılmasını tavsiye etmiştir.6 Burada sadece namaz zikredilmekle beraber “cüz’ü zikredip küllü kastetme” sanatına dayanılarak kastedilenin kişinin mükellef olduğu bütün ibadetler olduğu da söylenebilir. Zuhayli bu ayette Hz. Lokman’ın oğluna tevhit için gerekli amelleri işlemeyi emrettiğini ve bu amellerin en mühimi olan namaza vurgu yaptığını belirtmiştir. Zira namaz dinin direğidir.7 İmanın ve yakînin delilidir. Allah'a yaklaşma ve O'nun rızasını kazanma vesilesidir. Namaz ayrıca hayâsızlık ve çirkin fiillerden alıkoyar8 ve gönül temizliğine yardımcı olur.9 Seyyid Kutub bu ayeti tefsir ederken “Bu “Bu ayette kişinin davetçiliğe kalkışmadan evvel gerekli azıkla yeterince azıklanmasına işaret vardır.”10 diyerek kişinin anlattığıyla evvela kendisinin amel etmesini, yola çıkan birinin azığını yanına almasına benzetmiştir. Elmalılı da kişinin namaz kılması ve sair sâlih amelleri işlemesinin kendisini kemale erdirdiğini; iyiliği emredip kötülükten sakındırmasının ise toplumu kemale erdirmek için atılan adımlar olduğunu ifade

1 A. Dodurgalı, Ailede Çocuğun Din Eğitimi, İstanbul 1998, s. 305; B. Yeşilyaprak, Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi, s.219.

2 Saff, 61/2,3.

3 S. Kutub, Fî zilâli’l-Kur’an, 61/2,3.ayetlerin tefsiri.

4 Lokman, 31/12.

5 Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, 31/12. ayet tefsiri.

6 Lokman, 31/17.

7 Aclûnî, a.g.e., 2/231.

8 Ankebut. 29/45.

9 Zuhayli, et-Tefsîrü’l-Münîr , 31/17. ayet tefsiri.

48

etmiştir.1 Asr sûresindeki ziyana uğramamak için gerekli şeyler (iman - amel-i sâlih - hakkı ve sabrı tavsiye) ifade edilirken takip edilen sıra da tesadüfi değil hikmete mebnîdir. O hikmetlerden birinin de “tebliğden evvel temsil” hikmeti olduğu söylenebilir. Bütün bunlardan amel olmadan eğitimin arzulanan ölçüde verimli olamayacağı açıkça ortaya çıkmaktadır.2 Kemâle ermeden de kişinin başkalarını tam manasıyla kemâle erdirmesinin düşünülemeyeceğini “Kendi himmete muhtaç bir dede, nerde kaldı gayra himmet ede.” sözü ne güzel ifade etmektedir. Kur’an’ın bu hususa verdiği önemi ْﻢُﻜَﺴُﻔْﻧَأ َنْﻮَﺴْﻨَﺗَو ِّﺮِﺒْﻟﺎِﺑ َسﺎﱠﻨﻟا َنوُﺮُﻣْﺄَﺗَأ “Halka iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz yoksa? Halbuki siz Tevrat’ı okuyup duruyorsunuz.”3 ayetinde de görmekteyiz. görmekteyiz. “İnsanlara iyiyi emredip kendini unutmak, yani o “iyiyi” tatbik etmemek, eğitim açısından çok sakıncalıdır. Tatbik edilmeyen bir şeyin başkalarına öğüt olarak verilmesi aklın tabiatına aykırı düşmektedir. Emrettiğini yaşamak veya yaşadığını öğütlemek eğitimin temel ilkelerinden biridir. Modern eğitim bu kuralı daha keşfetmeden önce Kur’an onu dünyaya ilan etmiş ve geniş bir şekilde açıklamıştır.”4 Ana - babalar ve eğitimciler çocuklarına ve öğrencilerine iyiyi emredip de kendileri

yapmazlarsa onlara güven telkin edemez ve etkili olamazlar.5 Söz ve davranışlar

arasındaki tutarsızlıklar, aile eğitimini ve okul eğitimini kirletmekte ve Allah’ın nefretine sebep olup eğitimin etkinliğini, tutarlılığını, bereketini yaralamakta ve insanların şahsiyetini incitmektedir.6

Yaşayarak örnek olmanın önemini gerekçesiyle birlikte ifade eden “Çocuklar eğer işaret parmağınızın gösterdiği yöne doğru gitmiyorsa ayak izleriniz başka yönü gösteriyor demektir. Zira onlar işaret parmaklarını değil ayak izlerini takip ederler.” sözü konumuz açısından oldukça manidardır. Sonuç olarak kişi önce amel etmeli, ameliyle örnek olmalı ve gerektiğinde de diliyle gerekli öğütleri vermelidir. Halk arasında yaygın bir söz olan “Eğri cetvelle düzgün çizgi çizilemez.” sözü de bu gerçeğe işaret etmektedir. Ancak buradan “yaşamadığımız, uygulamadığımız fakat doğru olan şeyleri anlatmamak

1 Daha geniş bilgi için bkz. Elmalılı, 31/17. ve Asr, 103/1,2,3. ayetler tefsiri.

2 Mevdudî, Tefhimu’l-Kur’an., Asr, 103/1,2,3. ayetler tefsiri.

3 Bakara, 2/44.

4 B. Bayraklı, a.g.e, 1/384.

5 S. Ünal, S. Ada, Öğretmenlik Mesleğine Giriş., s.64.

49

gerekir” gibi bir sonuç çıkarmak yanlış olur. Bizim söylediğimiz şeyleri yaşamamamız sözümüzün tesirini azaltabilir. Ancak bazen muhataplarımız bizden daha anlayışlı çıkıp bizim amelimize değil de söylediklerimizin doğruluğuna bakıp ona göre hareket edebilirler. Binaen aleyh doğru bildiğimizi yaşamaya çalışıp onu anlatmak en güzelidir. Ancak yaşayamasak da anlatmamız gerekir.

Benzer Belgeler