• Sonuç bulunamadı

İnatçı ve Değişime Kapalı Olmama

BÖLÜM 3: ÖĞRENCİNİN NİTELİKLERİ AÇISINDAN SÛRENİN TAHLİLİ 52

3.7. İnatçı ve Değişime Kapalı Olmama

3.7. İnatçı ve Değişime Kapalı Olmama

Eğitim öğretim faaliyetlerinden istifade edebilmenin en önemli şartlarından birisi de öğrencinin inatçı ve değişime kapalı olmamasıdır. Zira öğrenci inatçı oldu mu iletişime kapıları kapatmış demektir. Çünkü inatçı bir öğrenciyle sağlıklı bir iletişim kurmak çok zor hatta imkânsızdır denebilir. Sağlıklı iletişimin olmadığı bir yerde ise başarılı bir eğitimden söz etmek mümkün değildir. Ayrıca başarılı bir eğitim için öğrencinin inatçı olmamasının yanı sıra değişime de kapalı olmaması gerekir. Çünkü eğitim, özü itibariyle davranış değiştirme ve davranış kazandırma faaliyetidir. Böyle bir faaliyeti ise değişime kapalı ve inatçı insanlar üzerinde icra etmek arzulanan neticeyi veremez. Bundan dolayı eğitici konumundaki şahısların öğrenciyi iyi tahlil edip söz konusu

1 Lokman, 31/10, 20, 29 ve 31.

2 Bu ayetlerin ayrıntılı tefsiri ve ihtiva ettikleri mesajlar için bkz. Muhsin Demirci, 2001: 57,85,120,124.

3 S. Kutub, Fî zilâli’l-Kur’an, 31/29,31. ayet tefsiri.

60

özelliklerin öğrencide olduklarını tespit ederlerse evvela bu özellikleri düzeltmeye çalışmaları gerekir.

Bu açıdan Kur’an’ı Kerim’e baktığımızda en büyük günah olan küfre düşmenin sebeplerinden biri olarak inatçılığa işarette bulunduğunu görmekteyiz. Örneğin şeytanın inat edip kibirlenerek Hz. Âdem’e secde etmediğini ve bunun neticesinde kafir olduğunu bizlere bildirmektedir.1 Söz konusu ayette geçen ve şeytana nispet edilen “ebâ” fiili diretmek, inat etmek, yüz çevirmek, isyan etmek ve kerih görüp iğrenmek anlamlarına gelir.2 Demek ki yanlışta inat etme tavrı şeytanî bir tavır olup Rabbu’l âlemîn olan Allah’ın terbiyesinden nasipsizliğe ve neticede küfre kadar varabilecek kötü sonuçlara sebep olabilmektedir.3

Bu açıdan Lokman sûresine baktığımızda ِضْرَﻷا ﻲ ِﻓ ﺎ َﻣَو ِتاَوﺎَﻤ ﱠﺴﻟا ﻲ ِﻓ ﺎ َﻣ ْﻢ ُﻜَﻟ َﺮﱠﺨَﺳ َﷲا ﱠنَأ اْوَﺮَﺗ ْﻢَﻟَأ َﻌِﻧ ْﻢُﻜْﻴَﻠَﻋ َﻎَﺒْﺳَأَو ٍﺮ ﻴِﻨُﻣ ٍبﺎ َﺘِآ َﻻَو ىًﺪ ُه َﻻَو ٍﻢ ْﻠِﻋ ِﺮ ْﻴَﻐِﺑ ِﷲا ﻲ ِﻓ ُلِدﺎ َﺠُﻳ ْﻦ َﻣ ِسﺎ ﱠﻨﻟا َﻦ ِﻣَو ًﺔ َﻨِﻃﺎَﺑَو ًةَﺮِهﺎَﻇ ُﻪَﻤ

ُﻢ ُﻬَﻟ َﻞ ﻴِﻗ اَذِإَو

َﻳ ُنﺎَﻄْﻴ ﱠﺸﻟا َنﺎ َآ ْﻮ َﻟَوَأ ﺎ َﻧَءﺎَﺑﺁ ِﻪ ْﻴَﻠَﻋ ﺎَﻧْﺪ َﺟَو ﺎ َﻣ ُﻊ ِﺒﱠﺘَﻧ ْﻞ َﺑ اﻮُﻟﺎ َﻗ ُﷲا َلَﺰْﻧَأ ﺎَﻣ اﻮُﻌِﺒﱠﺗا

ﺮﻴِﻌ ﱠﺴﻟا ِباَﺬ َﻋ ﻰ َﻟِإ ْﻢُهﻮُﻋْﺪ “Allah’ın

göklerde ve yerdeki (nice varlık ve imkânları) sizin emrinize verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi? Yine de, insanlar içinde, -bilgisi, rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı yokken- Allah hakkında tartışan kimseler vardır. Onlara “Allah'ın indirdiğine uyun!” dendiğinde: Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız, derler. Ya şeytan; onları alevli ateşin azabına çağırıyor idiyse!”4 ayetleriyle bu konuya işaret edildiğini görmekteyiz. Zuhaylî bu ayetleri tefsir ederken ayetteki söz konusu vasıfları taşıyanları “bilgisiz ve inatçı” diye nitelendirmektedir.5 Zira bu tür insanlar Allah’ın gösterdiği delillere karşın kendileri hiçbir delile dayanmadan inkârlarında inat edip ﺎَﻧَءﺎَﺑﺁ ِﻪْﻴَﻠَﻋ ﺎَﻧْﺪَﺟَو ﺎَﻣ ُﻊِﺒﱠﺘَﻧ ْﻞَﺑ اﻮُﻟﺎَﻗ “Biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız.” derler. Bu ise eğitim açısından istifadeye engel ve apaçık bir şeytanî tavır olan “inat”tır. Böyle bir inat ise insanı küfre kadar götürebilir. Zaten küfrün türlerinden biri de “küfr-ü inadî”dir.6

1 Bakara, 2/34.

2 İsfahânî, Müfredâtü Elfâzi’l-Kur’an, ebâ md.

3 B. Bayraklı, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri, 1/320.

4 Lokman, 31/20,21.

5 Zuhayli, et-Tefsîrü’l-Münîr , 31/20,21 ayetlerin tefsiri.

61

İnadın kardeşlerinden biri de “kibir”dir. Kibrin de tarih boyunca inatla birlikte şeytanın yolunda yürüyüp Allah’a kulluğu reddedenlerin değişmez bir özelliği olduğu görülmektedir.1

İşte eğitim sistemi insana nerede ve hangi konularda direteceğini; nerede, hangi koşul ve konularda inat etmeyip itaatkâr olacağını öğretmelidir.2 Eğitimin kişi için en önemli kazanımlarından biri de budur.

Yüce Allah bu ayetlerden3 önce Hz. Lokman’ın diliyle ﻲِﻓ ِﺶْﻤَﺗ َﻻَو ِسﺎﱠﻨﻠِﻟ َكﱠﺪَﺧ ْﺮِّﻌَﺼُﺗ َﻻَو رﻮُﺨَﻓ ٍلﺎَﺘْﺨُﻣ ﱠﻞُآ ﱡﺐِﺤُﻳ َﻻ َﷲا ﱠنِإ ﺎًﺣَﺮَﻣ ِضْرَﻷا ُتْﻮَﺼَﻟ ِتاَﻮْﺻَﻷا َﺮَﻜْﻧَأ ﱠنِإ َﻚِﺗْﻮَﺻ ْﻦِﻣ ْﺾُﻀْﻏاَو َﻚِﻴْﺸَﻣ ﻲِﻓ ْﺪِﺼْﻗاَو

ٍ ِﺮﻴِﻤَﺤْﻟا, “Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez. Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.”4 diye buyurarak kibirlenmenin zararlarını anlatıp mütevazı olmayı öğütlemiştir. Daha sonra kibirlenmenin ve inadın zararlarını ﺮﻴِﻌﱠﺴﻟا ِباَﺬَﻋ ﻰَﻟِإ ْﻢُهﻮُﻋْﺪَﻳ ُنﺎَﻄْﻴﱠﺸﻟا َنﺎَآ ْﻮَﻟَوَأ “Ya şeytan; onları

alevli ateşin azabına çağırıyor idiyse!”5 sözüyle anlatarak bu vasıfların insanı

vardırabileceği kötü neticeden bahsettikten sonra َﻚَﺴْﻤَﺘْﺳا ِﺪَﻘَﻓ ٌﻦِﺴْﺤُﻣ َﻮُهَو ِﷲا ﻰَﻟِإ ُﻪَﻬْﺟَو ْﻢِﻠْﺴُﻳ ْﻦَﻣَو ِرﻮُﻣُﻷا ُﺔَﺒِﻗﺎَﻋ ِﷲا ﻰَﻟِإَو ﻰَﻘْﺛُﻮْﻟا ِةَوْﺮُﻌْﻟﺎِﺑ “İyilik yaparak kendini Allah'a veren kimse, şüphesiz en sağlam kulpa sarılmış olur. İşlerin sonucu Allah'a aittir.”6 diye buyurarak nasıl davranılması gerektiğini ve eğitimden istifadenin nasıl mümkün olabileceğini insanlara ta’lim etmektedir. Evet, öğrenci eğitimden istifade etmek -“en sağlam kulpa tutunmak”- istiyorsa inatçı ve kibirli değil; muhsin olup Allah’a ve -aynı ölçüde olmasa da- gerekli

vasıfları haiz eğitimciye teslim olması gerekir.7 Zuhayli, “Muhsin” kavramını

açıklarken “Muhsin, Allah'a O'nu görür gibi ibadet eden; her ne kadar o Allah'ı görmese de Allah'ın kendisini gördüğünü düşünen yahut imanın şartlarını yerine getirip şirk ve inatçılıktan sakınan kimsedir.” demektedir.8

1 M. Demirci, Kuran’ın Temel Konuları, s. 138.

2 B. Bayraklı, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri, 1/320.

3 Lokman, 31/20,21.

4 Lokman, 31/18,19.

5 Lokman, 31/21.

6 Lokman, 31/22.

7 Muhsin kavramı ve eğitimcinin taşıması gereken özellikler için önceki bölümlere bakılabilir.

62

Sonuç olarak diyebiliriz ki öğrencinin eğitim faaliyetinden en üst seviyede faydalanabilmesi için körü körüne inattan ve kibirden uzak durması gerekir. Bu, öğrencinin her şeye -meşhur teşbihte olduğu gibi- Ahfeş’in keçisi gibi kafa sallaması anlamına gelmez. Elbette öğrencinin, kafasına yatmayan şeyleri sor(gula)ması/araştırması gerekir. Ancak bunu hangi koşullarda ve nasıl bir üslupla yapacağını bilmesi gerekir. Bu noktada eğitimcilere büyük iş düşmektedir. Tabii çocuğun kişiliğinin önemli oranda teşekkül ettiği 0-6 yaşlık zaman diliminde de kendisinin biricik eğiticileri olan anne babasının çocuğu -farkında olmadan- inatçılığa ve kibirlenmeye itecek tarzda yetiştirmemeye çokça dikkat etmeleri gerekir.

63

Benzer Belgeler