• Sonuç bulunamadı

3. METROPOLLERDE DÖNÜŞÜM

3.2 Metropollerde Dönüşüm İhtiyacı

3.2.1 Metropolleri dönüşüme iten etmenler

3.2.1.4 Yaşam tarzındaki değişim

Andy Bennet’e göre; gündelik yaşam bir mücadele ve çabalama alanıdır. Hayatın fiziksel ve sembolik düzenindeki yerlerini ve diğerleriyle olan ilişkilerini tanımlayan bireylerin rekabet anlayışlarını arttıran, çoklu bir kültürel değer alanıdır (Lim, W. S. W., ve diğ. , 2007).

Metropollerdeki hız ve gelişmiş ağ sistemlerinden etkilenen yaşam tarzları, buna adapte olmuş. Mobilitenin en baş koşulda olduğu, bilgiye ilk ve hızlı ulaşmanın hedeflendiği, ne kadar hızlı olunsa da yetişilemeyen zaman kavramının yerleştiği metropollerde yaşam tarzları da, esnekliği gerektiren, hızlı ulaşım sistemleriyle entegreli, en son teknolojiyi kullanan, tüketimin baskın durumunun yerini çevreye ve sürdürülebilirliğe duyarlılığın bir hale gelmiştir.

20. ve 21’inci yüzyılda kent yaşamında kimliğe kayışı Thorns şu şekilde ifade eder: “Moderniteye bağlı olarak ahlaki ve sosyal değerlerin değişmesiyle ortaya çıkan büyük farklılıklar ve önceki yüzyılın son yıllarında bireyselcilik ve neoliberalizmin daha çok vurgulanması, şehirlerimizin çoğunda birden çok kimlik etrafında kurulu sosyal bir dünya yarattı. Şehir sakinleri için kimlikler artık yaş- genç kültürün ve yaşa özel etkinlik ve derneklerin gelişimi ile-veya alternatif olarak ırk, cinsiyet ve cinsellik etrafında kurulabilir. Şehirler içinde eşcinsel bölgelerin ortaya çıkması ev çeşitli cinsel tercih ve yaşam tarzının kabul edilmesiyle cinsellik dönüşümün önemli bir alanı oldu. Şehrin tüm halk için erişilebilir ve elde edilebilir olmasını amaçlayan ‘tam’ hareketlilik programları ve olanaklarına duyulan ihtiyaca daha çok dikkat çekilmesiyle birlikte, yeterlilik/yetersizlik, kentsel planlama ve karar vermede kimliğin göze çarpan diğer bir yönüdür” (Thorns, D. C., 2004). Bu durum aslında kimlik politikalarını gündeme getirmiş ve kentsel kimlik konusunun da önemini vurgulamıştır. Yaşam tarzında meydana gelen farklı ve marjinal olanı dışlama yerine onu çeşitliliğin bir parçası olarak kabullenme, kent yaşantısındaki algıyı tümden değiştirmiştir. Mahremiyete saygı artmış ve farklılıklara hoşgörü ile yaklaşılmaya başlanmıştır. Önceleri marjinal ve etnik azınlıkların dışlanması durumu günümüzde onların kültürlerini de bir kent kimliğine dönüştürme haline gelmiştir. Yukarıda da belirtildiği gibi her türlü kimlik kentin bir yüzü olarak algılanmaya başlamış ve kent bu farklı kimliklerin taleplerine cevap vermeye başlamıştır. Kentsel mekanların bir ev gibi hissedilmesi politikaları gündeme gelmiş ve bu da kamusal mekanın önemini arttırmıştır. Kentsel algıdaki değişimi sağlayan diğer bir durum da zenginleşen kent

kullanıcılarının Hong Kong’daki kule apartman bloklarında olduğu gibi dış dünya ile bağlantısı sınırlı yaşama alanları değil, kentsel aktiviteler ve (ya) doğal yaşamla içiçe ve farklılaşmış özellikler sunan yaşama alanları talep etmeleridir. Belirtilen durumlar, kentlerin algısının ve kentlerden beklentilerin değişmiş olduğunu göstermektedir. Kullanıcıların hepsine ve eşit ve çeşitli imkanlar sunan kent beklentisi oluşmaktadır.

Bunun yanısıra, metropollerdeki artan dinamik nüfusun bağımsız, hareketli, teknolojiyi çok yakından takip eden, yetenekli, her konuda ilgili ve kendini geliştiren, araştırmacı, atılgan profile sahip ve kendilerini dünya vatandaşı olarak gören bireyler olmaları kentsel yaşamda farklılaşmayı gerektirmektedir. Şöyle ki, bahsedilen profildeki kullanıcıların kentsel bilinci, kenti sahiplenmesi üst düzeydedir. Hareketliliğin getirmiş olduğu her mekanın ev-ofis-dinlenme alanı olmasıyla yere bağlılık en az seviyeye inmektedir. Küreselleşme, ilerleyen teknoloji, uzmanlaşan iş ağlarının dünya kentlerini birbirine daha sıkı bağlamasıyla birlikte, kullanıcılar tüm dünyayı kendi ev ve iş yerlerine çevirebilmektedirler. Örnek olarak, evini arabasını satan, yaşadığı kentlerde otellerde kalan ve dünyayı evi olarak gören Nicolas Berggruen alınabilir. Başaran’ın röportajıyla gündeme gelen, dünyanın çeşitli bölgelerinde çevresel projeler yaparak; Avusturalya’da buğday tarlaları, Türkiye’de rüzgar değirmenleri vb. hem para kazanan hem de sürdürülebilirliğe destek vermektedir (URL-59). Bu kent kullanıcısı günümüz/gelecekteki kent kullanıcısı profilini hareketlilik, kentsel bilince sahip olma açısından çok başarılı bir biçimde tariflemektedir.

Kent kullanıcılarının artan mobilitesi, her mekanın eve dönüşebileceğini göstermektedir. Brower; günümüzde kentsel nüfusun büyük bir bölümü göçebe bir hayat sürmektedir. Jets sosyete göçebeleri evlerindeki yataklarından çok otellerdeki suitlerde kalırlar. Evden işe gidip gelen göçebeler evle işyeri arasındaki uzun yolculuklarında zamanlarının çoğunu trafikte geçirdikleri için orası ev haline gelirken, gerçek evleri genişletilmiş yatak odaları olarak düşünülür. Turist göçebeler kalabalıklardır, süreksiz nüfusu oluştururlar ve gittikleri yer evleri olur. Bir de gerçekten evsiz insanlar vardır, kentteki kamusal alanlarda yaşarlar (Brower, J. ve diğ., 2002).

Teknolojik değişimler kent yaşamını etkileyen faktörlerden biridir. İnternet teknolojisinin hayatımıza girmesiyle her noktada karşımıza çıkan internet kafeler

kent yaşamına teknoloji vasıtasıyla girmiş bir fonksiyondur. İnternet üzerinden yapılabilen alışveriş, buluşma, topluluk kurma, eğitim, ticaret vb. aktiviteler kullanıcılara zaman kazandırmakta ve yeni iş alanları açmaktadır. Bu durum mekansızlığı ya da internete bağlı mekanlara bağımlılığı getirmiştir. Kablosuz internet teknolojisinin gelmesiyle ise, bu bağımlılık tümüyle ortadan kalkmış ve kablosuz internet hizmeti kafeler arası tercih sebebi olmuştur. Arık işlerini internet üzerinden yürüten kullanıcılar için her gün aynı ofis odasına kapanmak yerine keyfili mekanlarda iş yapmak tercih edilir hale gelmiştir. Bu durum hem kentteki mekanların hizmet kalitelerini arttırmayı sağlamakta hem de mekana bağımsızlıkla kullanıcılara zaman kazandırmaktadır.

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler aslında kent yaşamını direkt etkileyecek değişikliklere neden olmaktadır. Kent içinde kullanıcıları bilgi bombardımanına tutan elektronik ekranlar, gps vb. kent kullanıcısının kent ile olan iletişimini arttırır. Ayrıca internetin kent yaşantısındaki yeri ve önemi yadsınamaz. Online eğitimler, uzaktan eğitimler ile kişiler kendi gelişimlerini sağlayabilmekteler bu durum gelecekte artık okulların, eğitim veren kuruluşların farklılaşacağının, mekansal olarak teknik donanımları artan bir hale geleceğinin göstergesidir. E- alışverişin hayatımızın bir parçası olmaya başladığı aşikardır. Kapıya serviste bulunan süpermarketler aslında ileride sadece depolardan oluşan mekanlar haline gelebilir. Sadece kapalı ürün satımı şeklinde özelleştiklerinde, süpermarketlerde ürünler ve fiyat karşılaştırmaları internet üzerinden görülebildiğinden alışveriş için markete gelmeye gerek kalmayacaktır.

Teknolojinin gelişimiyle küçük işletmeler kendilerini dünya çapında pazarlama fırsatını kullanıp, büyüyebilirler ya da online ticaret ile sattıkları malı görmeden bile internet üzerinden ticaretini yapabilirler. Genelde sigortacılık gibi iş dallarında daha yaygın görülmektedir.

Süreç içinde yaşam tarzındaki değişimler mekan kullanımlarımızı da etkiler. Yaşam tarzındaki en belirgin değişimi belki de eskiden misafir odası olarak kullanılan ve hiçbir şekilde çocuk sokulmayan ancak, zamanla ya oturma odasına dahil edilen, ya yemek odası yapılan ya da ütü odası/ hobi odası/ çocuk odası/ bilgisayar odası şeklinde kullanılan mekan üzerinde görebilmekteyiz. Bu durum artık eskisi kadar çok olmayan misafircilik durumunu göstererek yaşam tarzındaki kısa bir süre içerisindeki değişimi belirtmektedir.

Çağdaş dünyada, sosyal normlar ve değerler, sürekli olarak kapital ekonominin şiddetli hızı ve açlığı tarafından yok edilme veya dengesinin bozulması tehlikesiyle karşı karşıyadır (Lim, W. S. W., ve diğ., 2007). Tüketim kentleri haline gelen metropollerde değişim o kadar hızlı olmaktadır ki biri bitmeden öbürünün başladığı trendler kenti daha karmaşık hale getirmektedir.