• Sonuç bulunamadı

Yaşam kalitesi ve Fiziksel Aktivite Düzeyi İle İlgili Çalışmalar

2. KURAMSAL BİLGİLER VE LİTERATÜR TARAMASI

2.6. Yaşam kalitesi ve Fiziksel Aktivite Düzeyi İle İlgili Çalışmalar

Literatürde fiziksel aktivite ve yaşam kalitesinin etkileşimini araştıran çalışmaların daha çok özel hasta gruplarında yapıldığı görülmektedir (kanser, kalp rahatsızlığı, diabetes mellitus, cerebral parci vb). Bu çalışmalarda kimi zaman doğrudan yaşam kalitesi ölçekleri kullanıldığı, kimi zaman yaşam kalitesi veya yaşam kalitesinin bileşenleriyle ilgili (ruhsal iyilik, algılanan sağlık, genel sağlık vb) ölçekleri kullanıldığı görülmektedir.

Courneya ve arkadaşlarının (2005) 386 endometriyal kanser hastalarıyla yapmış oldukları çalışmanın sonuçlarına göre halk sağlığı önerilerine uygun bir şekilde fiziksel aktiviteye katılanların yaşam kalitesi katılmayanlara göre anlamlı bir şekilde yüksek olmuştur. Çalışmada beden kütle indeksi ile fiziksel aktivitenin önemli sosyo demografik ve tıbbi değişkenler kontrol edildiğinde bile yaşam kalitesi üzerinde etkili olduğu bulunmuştur.

Kronik kalp rahatsızlığı (yetmezliği) olan hastalar üzerinde yapılan sistematik araştırmada kısa süreli fiziksel egzersiz çalışmasının bu hastalar üzerinde psikolojik faydaları olduğu ve yaşam kalitesi üzerine pozitif etkileri olduğu bulunmuştur (Williams 2002). Benno (2006) ve arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmada ise egzersiz çalışmasının klinik olarak egzersiz kapasitesi ve yaşam kalitesi üzerinde önemli olduğu bildirilmiştir.

Collins ve arkadaşları tarafından (2004) kronik kalp rahatsızlığı olan bireyler üzerinde aerobik kapasite ve yaşam kalitesini araştırmak amacıyla yaşları 64±10 aralığında değişen 31 erkekten 15’i ılımlı fiziksel egzersiz programına dahil edilmiş, 16 erkek hasta ise kontrol grubu olmuştur. 12 hafta sonunda uygulanan testler sonucunda deney grubundaki bireylerin yaşam kalitesinin alt boyutu olan algılanan fiziksel fonksiyonlarında ve maksimal oksijen geri alım noktasında anlamlı bir şekilde gelişme olduğu kaydedilmiştir.

Teoman ve arkadaşları (2003) postmenapozlu kadınlar üstünde yaptıkları araştırmada 6 haftalık egzersiz çalışmasına katılan deney grubundaki kadınların kontrol grubundakilere göre fiziksel fitnesslerinin ve yaşam kalitelerinin daha yüksek olduklarını bulmuşlardır.

Fiziksel aktivite yaşlanmayla birlikte gelişen biyolojik değişiklikleri asgari düzeye indirmesi bakımından özellikle yaşlı popülasyonda etkileri sıklıkla araştırılan bir alandır. Bu popülasyonda da genç popülasyonda elde edilen bulgulara paralel olarak 60 yaş üstü bireylerde özellikle kadınlarda erkeklere nazaran düzenli fiziksel aktiviyete katılımın daha az olduğu bulunmuştur. Bu popülâsyonda kadınların %70-80’inin halk sağlığı standartlarınca belirlenen fiziksel aktivite standartlarına uymadığı bildirilmiştir (Koltyn 2001).

Yaşları 86-99 aralığında değişen huzurevinde yaşayan bireylerde yapılan 6 aylık egzersiz uygulaması sonucunda egzersiz programına katılan bireyler devinim ve dengelerinin öncesine göre daha iyi olduğunu, kendilerini daha güçlü hissettiklerini belirtmişler ve bu bağlamda yaşam kalitelerinin de arttığını bildirmişlerdir (Stathi vd. 2007).

Yumurtalık kanseri geçirmiş bireylerde fiziksel aktivitenin yaygınlığını değerlendirmek ve fiziksel aktivite ile yaşam kalitesi arasındaki ilişkinin etkileşimini belirleyebilmek amacıyla Stevinson ve arkadaşları (2007), 391 kadın üzerinde araştırma yapmışlardır. Çalışmada, halk sağlığı önerilerine (her hafta için en az 60 dakika şiddetli ya da en az 150 dakika ılımlı fiziksel aktivite) uygun bir şekilde fiziksel aktiviteye katılan kadınlar diğerlerine göre anlamlı bir şekilde yüksek yaşam kalitesi rapor etmişlerdir. Önemli demografik veriler ve medikal değişkenler sonucu değiştirmemiştir.

USDDHS’nin (1996) açıkladığı rapora göre fiziksel aktivite psikolojik iyilik halini ve fiziksel işlevselliği yükselterek yaşam kalitesinin yükselmesine destek olmaktadır. Araştırmacılar fiziksel aktivitenin pozitif bir şekilde kendilik saygısı, iyilik hali, ruhsal durum ve yaşam kalitesiyle ilişkili olduğunu iddia etmektedirler.

Netz ve arkadaşlarının (2005) klinik olarak psikiyatrik rahatsızlığı olmayan yaşlı bireylerde ruhsal iyilik hali ve fiziksel aktivitenin ilişkisini inceleyen meta analiz çalışmalarında ılımlı fiziksel aktivitenin yaşlı bireylerde özellikle ruhsal iyilik hali

,fiziksel öz etkinlik, kendine bakış ve anksiyete ile anlamlı bir şekilde ilişkili olduğunu bulunmuştur.

Düzenli fiziksel aktivitenin mortalite ve morbitideye olan faydaları iyi bilinmekle birlikte genel popülasyonda halk sağlığı ya da uzmanlar tarafından önerilen fiziksel aktivite düzeyi ile yaşam kalitesi arasındaki ilişki tanımlanmamıştır (Brown vd. 2003). Brown ve arkadaşları belirttikleri bu duruma paralel olarak (2001) Behavioral Risk Factor Surveillance System (BRFFS) araştırmasına katılan 175.850 yetişkin birey üzerinde U.S. Centers for Disease Control and Prevention’un (CDC) geliştirdiği yaşam kalitesi ölçeği (HRQOL)’ni kullanmışlardır. Bu ölçek son 30 günde fiziksel ya da ruhsal olarak geçirilen sağlıksız günleri, algılanan ruhsal ve fiziksel iyilik halini sorgulamaktadır. Araştırmaya katılan bireylerde bundan başka, fiziksel aktiviteye katılım durumları, kronik bir rahatsızlığa sahip olup olmadıkları ve diğer sosyo demografik veriler sorgulanmıştır. 18-44 yaş aralığındaki grupta önerilen şekilde fiziksel aktivitiye katılanların rapor ettikleri fiziksel ya da ruhsal bakımdan sağlıksız gün sayıları diğer gruba göre anlamlı bir şekilde düşük bulunmuştur. Kadınlarda daha yüksek fiziksel aktiviteye katılanlarda ruhsal iyilik hali puanı yüksek bulunurken erkeklerde bu oran daha düşük bulunmuştur. Tüm grupta ruhsal açıdan sağlıklı olma boyutunda yeteri derecede fiziksel aktivite yapmamak ile önerilen düzeyde fiziksel aktivite yapmak fark yaratmazken, bu karşılaştırmanın bedensel alanda fark yarattığı bulunmuştur. Araştırma sonuçları önerilen fiziksel aktivite düzeyi ile yaşam kalitesi ve algılanan sağlık arasında iyi ve kapsamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bu ilişki bütün yaş, etnik grup ve cinsiyetlerde mevcuttur. Ayrıca iyi bir yaşam kalitesinin önerilen şekilde fiziksel aktiviteye katılanlarda daha yüksek olduğu bulunmuştur (Brown vd. 2003).

Japonya’da 12-13 yaşlarındaki çocuklarla yapılan bir araştırmada çocukların hayat stilleri (beslenme alışkanlıkları, boş zaman etkinlikleri ve fiziksel aktivite durumları) ile yaşam kaliteleri araştırılmıştır. Araştırmada sağlıksız yaşam stiline sahip olan çocuklarda yetişkinlerdeki yapılanmaya benzer bir şekilde yaşam kalitesinin fiziksel uygunluk, sağlık, duygulanım boyutlarının zayıf olduğu bulunmuştur (Chen vd. 2004).

Genel popülasyonda yaşam kalitesi ve boş zamanda yapılan fiziksel aktivite düzeyine yönelik çalışmaların sayısı çok azdır. Vuillemin ve arkadaşları tarafından (2005) Fransa’da genç yetişkinlerden 2333 erkek ve 3321 kadın üzerinde yaşam kalitesi

ve fiziksel aktivite arasındaki ilişki araştırılmıştır. Çok yönlü varyans analizleri sonucu fiziksel aktivite düzeyi bayanların yaşam kalitesinin alt boyutlarından olan bedensel ağrılar hariç diğer alanlarla (fiziksel işlevsellik, fiziksel rol, ruhsal sağlık, emosyonel rol, sosyal işlevsellik, zindelik, genel sağlık) bağlantılı bulunmuştur. Çalışmaya göre önerilen düzeyde fiziksel aktiviteye katılan kadınlarda ve erkeklerde yaşam kalitesi skorları katılmayan gruba göre daha yüksek bulunmuştur. Çalışmada yüksek (şiddetli) derecede fiziksel aktivitenin, yaşam kalitesinin en yüksek oranda zindelik boyutu, daha sonra fiziksel işlevsellik boyutu üzerinde belirleyici etkiye sahip olduğu bulunmuştur.

Tessier ve arkadaşları yaşam kalitesi ve boş zamanda yapılan fiziksel aktivitenin ilişkisini araştırmaya yönelik olarak 1998 yılından 2001 yılına kadar vitamin, mineral ve antioksidanları destekleme çalışmasına katılmış 3891 yetişkin kişiyi izlemişlerdir. 3 yılın sonunda fiziksel aktivite düzeyindeki artış her iki cinsiyet için de pozitif bir şekilde yaşam kalitesinin boyutlarıyla (fiziksel işlevsellik, ruh sağlığı, zindelik) ilişkili bulunmuştur. Bayanlar için sosyal işlevsellik boyutu erkeklerden farklı olarak fiziksel aktivite düzeyiyle ilişkili bulunmuştur. Erkeklerde fiziksel aktivite düzeyindeki değişiklikler yaşam kalitesinin fiziksel işlevsellik, sosyal işlevsellik boyutlarında küçük değişikliklere yol açarken, kadınlarda fiziksel aktivite düzeyindeki değişiklerin fiziksel işlevsellik, ruhsal sağlık, sosyal işlevsellik, zindelik ve sosyal işlevsellik boyutlarında anlamlı değişikliklere yol açtığı bulunmuştur (Tessier vd. 2006).