• Sonuç bulunamadı

EVRE KONU ANLATIM ARAÇ GEREÇ YARG

III. 2 2 11-13 Yaş Dönemi Sanatsal Gelişim Özellikler

Çocuk resimleri sistematik bir gelişme göstermektedir. Çocuğun resimleri, sahip olduğu kişilik özellikleri ile şekillenmektedir. Her yaşta bireyin kendine özgü çevreyi algılama, kavrama ne bu deneyimlerini anlatış biçimi vardır. Özellikle bireyin sanatsal gelişimi açısından bakıldığında bireydeki çizgi gelişimimin sanatsal öğrenimine temel oluşturması için her yaşın sanatsal gelişim gereklerinin karşılanması gerekmektedir (Read, 1974).

11-13 yaş döneminde bulunan bir çocuk, nesnel gerçekçilik aşmasına ulaşır. Bu yaşlarda çocuğun figürleri devinim içindedir. Figürlerdeki uzullar artık kaslı bir şekil alır.

Bunların dışında önceki yaş döneminde çözümsel bir anlayış içinde olan çocuk bireşim anlayışı içine girer. Bu yaş döneminde şema özelliği sona ererken buna karşılık, nesne ve figürlerde kişilik ayrıntıları belirginleşir. İlkel bir perspektif anlayışı gelişir. Bu yaşlarda belirli bir amaca yönelik bir gerçekçilik ile çocuklukta olan şiirsellik ve ilginçlik ortadan kalkar. Bu olumsuz duruma karşın bu yaşlarda yaşanan en önemli gelişme bireyin estetik duygusunun gelişmeye başladığı görülür (Keskinok, 2001).

Başkaldırma ve guruplaşma dönemi olarak adlandırılan 11-13 dönemde realist bir anlayışın geliştiği katı gerçekçi yansımalar belirgin bir şekilde görülmektedir. Perspektif, renk ve oran kavramları gelişmiştir. Geçmiş çağda kullanılan geometrik çizimlerin yerini daha karakteristik çizgiler alır. Gerçekçilik kaygısı ile yapılan resimlerin beğenilme korkusu içinde olan birey, çekingen davranışlar içinde olabilir. Konu seçimlerinde bireysel farklılıklar dikkati çeker. Bu bireysel farlılıkların yanı sıra cinsiyet farkından doğan farklılıklar da dikkati çeker. Erkek öğrenciler daha çok otomobil, avcılık, süper kahramanlar gibi konulara eğilirken, kız öğrencilerin; moda, dekoratif süsleme, çiçek, kadın yüzleri gibi konulara eğildikleri görülür. Bu yaş dönemi içinde olan bireylerde figürler artık sık görülmeye başlar. Figürler belli hareketler içinde resmedilir; koşan, yürüyen oynayan figürler gibi. Perspektif ve mekan duygusu gelişmiştir. Her nesne yerine göre ve anlam ve amacı doğrultusunda resmedilmiştir (Artut, 2001).

Kırışoğlu (2002) ‘na göre bu yaşlarda çocuk, gerçeği yansıtmak isterken diğer taraftan da çizgisel olarak kendine özgü çizgi formları arar. Kendisi ve çevresindeki bir çok imgeyi duyguyu ve düşünceyi anlatmak için çeşitli yollar arar. Bu yolu bazen kendi kendine bulur. Bazen de bazı kaynaklardan bu yola ulaşır.

Yavuzer (2003) ‘e göre; sanatsal gelişimini incelediğimiz bu yaş gurubundaki çocuklar artık toplumun bir üyesi olduklarının farkındadır. Bu farkında oldukları durumu çizgilerine sanatsal etkinliklerine yansıtmaya başlarlar. Önceki dönemine göre bu çağda çocuk, çalışmalarını daha ayrıntılı ve gerçekçi olarak üretir. Ayrıntıya ilgi duyan çocuk, resimlerini önceki dönemdekilere göre daha az paylaşır ve gizler. Özellikle renkler gerçeğine uygun olarak seçilir. Bu dönemde kişiliklerinin oluştuğu göz önünde bulundurulursa, birey kendi güçlerinin farkına varır ve grup içinde kendisinin bir birey olduğunu fark eder. Bu yolla birey, çevresini oluşturan nesneler ve malzemeler ile olan

ilişkisini keşfeder. Bu yaş döneminin bir başka özelliği de bireyin yaşadığı toplumun bazı zevk ölçütlerine uyma kaygısının ortaya çıkmasıdır.

Mantık ve soyut işlemler basamağı olarak adlandırılan bu çağda birey kendi ürünlerin farkına varabilir. Birey içinde yaşadığı toplumun diğer bireyleri hakkında bilgi edindikçe kendisinin yaşıtları arasındaki yerini bulur. Bu çağda ergenlik dönemini yaşamaya başlayan birey çevresine ve kendisine eleştirel bir gözle bakmaya başlar. Bu davranışın bir sonucu olarak birey sanatsal faaliyetlerine de eleştirel bir yaklaşım içindedir. Hatta kendi ürünlerini bazen beğenmez ve paylaşmak istemez. Eğer bireye doğru bir yönlendirme yapılmassa, birey sanat derslerinden soğuyabilir (Gökay, 1998).

III. 3. Görsel Sanatlar Eğitiminde Öğretim Alanları

Görsel sanatlar eğitim alanlarını şöyle sıralayabiliriz. a. Uygulama boyutunda yaratıcı çalışmalar, görsel sanatların; resim, heykel, grafik, seramik, dokuma gibi uygulamalı alanlarda araç ve gereç kullanılarak gerçekleştirilen alan. b. Sanat eleştirisi; sanat yapıtını inceleme. c. Sanat tarihi, sanatın tarihsel gelişimi ile ilgilenen kültürel alan. Son olarak c. Estetik, sanatta ve doğada güzeli arayan alan.

Mary Stokrocki ve Olcay Kırışoğlu Milli Eğitim birleştirme Projesini hazırlarken ve görsel sanatlar eğitimi ve eğitim konuları birleştirilirken şu hususlar göz önünde bulundurmuşlardır. İçerik, denge, öğrencinin hazırbulunmuşluk düzeyi, kapsam ve önem sırasına dikkat edilmelidir. Görsel sanatlar eğitiminde dört sanat disiplini olan uygulama, estetik, eleştiri ve sanat tarihinin kullanılmasına özen gösterilmelidir. Sanat eğitimi dersleri işlenirken soru sorma, araştırma yapma, örnekler oluşturma, anlatma, tartışma, grupla çalışma, örnek çalışmalar üzerine konuşma, alan gezileri, öykü anlatma gibi çağdaş metotlardan yararlanılmalıdır. (Pasin ve Yücebaş, 2004).

Kendine has yöntemleri içindeki bu dört alan, dayandıkları bilim ya da sanat alanlarının gereklerine uygun olarak öğretilir. Her öğrenim alanının bireye kazandıracağı davranışlar, o alanın kapsamı içinde yer alan konulara bağlıdır. (Kırışoğlu, 2002). Bu alanlar daha ayrıntılı bir şekilde ele alabilir.

III. 3. 1. Uygulama Alanı

Bu alan görsel sanatların okul düzeyinde yapılabilecek bütün faaliyetleri kapsamaktadır. Bu etkinliklerin yapılmasında okulun fiziki şartları, okulun çevresel yapısı ve öğrencilerin sosyo-ekonomik özellikleri önemli rol oynar. Bütün bu koşulları el verdiği oranda sanat uygulamalarına önem verilmelidir. Uygulamalı çalışmalarda öğrenci, bilgi, beceri, ve ustalık deneyimlerini alıştırmalarla geliştirebilir. Her çalışmanın sonunda öğrencide biriken bilgi kuramsal öğreti olmaktan çok, her çalışma sonunda öğrencide oluşan niteliksel birikimdir. Bu birikim teknik becerinin yanı sıra belirli bir süre tekrarlı bir şekilde yapılan çalışmalar sonunda oluşur. Bir sanatçı gibi çeşitli malzemeleri kullanan çocuk, yaptığı etkinlik ile bir bağ kurar. Her türlü izlenimlerini, düşüncelerini, imgelerini çalışmasına katan çocuk bir yaratma sürecine girmiştir. Çalışmasını bitirine kadar çocuk haylindeki çalışma ve yaptığı çalışma ile bir savaşın içindedir. Çocuğun çalışmasında, önceki yaşantıları, deneyimleri ve gözlemleri etkindir (Kırışoğlu, 2002).

Uygulamalı çalışmalarda öğrenci öncelikle görmeyi öğrenir. Yani çocuk, görsel alan içindeki bir sanat yapıtındaki renk, çizgi, form, doku gibi değerleri çalışmasında görmeyi öğrenir. Daha sonra araç ve gereçleri beceri ile kullanmayı ve bu gereçlerin sınırlılıkları içinde çalışmasının tamamlamayı ve izleyiciyi doyuma ulaştırmayı öğrenir. Ayrıca öğrenci yarattığı formda estetik değerlerin yanı sıra güçlü bir anlatım yapmayı öğrenir (Kırışoğlu, 2002).