• Sonuç bulunamadı

EVRE KONU ANLATIM ARAÇ GEREÇ YARG

III. 3.4.1.6 Kurumsalcı Kuram

Gökay (1998) ‘a göre; kurumsalcı kuram bir sanat eserini kendi değer yargıları içinde ele alan sanat olarak değerlendiren kuramları ele alan bir kavramdır. Ortak düşüncelere sahip kişilerin oluşturduğu bu kuram bir müze, bir şirket ve ya devletin

herhangi bir birimi olabilir. Bu kuruluşlar hangi sanat eserinin kurum için iyi olup olamadığına karar verirler.

III. 4. Estetik Beğeni- Estetik Kaygı

Yaşam; iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış gibi zıtlıklar arasında bir karar verme mücadelesi ile geçer. Bu gibi durumların arasında karar verme ve ya seçim yapmanın arkasında pek çok sebep yatabilir. Bireye verilmiş bu hakkı kullanmak, önce bir birey olmanın sonrada bir kişi olmanın tek kanıtı gibi görünmektedir.

Günlük yaşamımızda ilişki kurduğumuz her şey karşısında bazen bilinçli bazen de bilinçsiz olarak bir tavır alırız. Takındığımız bu tavır eğer doyuma ulaşırsa bu durumdan mutluluk duyarız. Duyduğumuz bu mutluluğu belirtmenin yollarından biri de mutluluk veren nesneyi beğendiğimizi ifade etmektir. Beğeni güzeli, iyiyi, doğruyu, çirkinden, kötüden ya da yanlışlıktan ayırmakla gerçekleşir. Yani beğeni olumsuzu olumludan ayırmakla gerçekleşir. Beğenilen bir nesne bizde duygusal bir doyum yaratması gerekir. Eğer bu duygusal doyum sanatta ise buna estetik beğeni denir.

Güzel karşısında alınan tavrın kaynağını üç kısımda ele almak mümkündür. Bunlar: a. Bilişsel-düşünsel-entelektüel tavır alma, b. Ekonomik-pratik tavır alma, c. Salt duygusal doyuma tavır alma. Estetik beğeni bu üç tavrın gerçekleşmesi koşuluyla ortaya çıkar. Estetik beğeni, hem sanatçının, hem de alıcının bir tavrıdır. Sanatçı gerçekleştireceği ürüne karşı estetik bir beğeni duyar. Bu beğeni sanatçının seçimini yansıtır. Seçilen konu esin kaynağı olarak kabul edilir ve o konuya karşı bir beğeni duyulur.

Sanat izleyicisi açısından, estetik obje karşısında gösterilen beğeni, izleyicinin bilgisi ile doğrudan ilgilidir. İzleyicinin o alandaki bilgisi hem derinlemesine hem genişlemesine arttıkça, beğeni konusunda o denli seçici davranır. Estetik beğeni sanatla ilgilenen herkes için bir gereksinimdir. Estetik beğeni gücü bir insanda ne kadar gelişirse insanın sanatla olan ilişkisi de o denli gelişir. Bu gücü geliştirmek ancak, bilgi ile sağlanabilir ve eğitimle geliştirilebilir (Erinç,1998).

Estetik beğenini geliştirilmesinde eğitimin önemli bir etkendir. Okullarda verilen sanat etkinlikleri derslerinde öğrencilerin beğenilerinin geliştirilmesi çok önemlidir. Çevresine, sanata ve kendisine bir tavır içinde olan çocuk, doyurulan beğenme duygusu ile hareket eder. İşte bu noktada sanat etkinlikleri derslerinde öğrencilerin beğenisini geliştirmeye yönelik etkinlikler düzenlenmelidir.

III. 5. Estetik Değer

Estetik değer geçmişten bugüne estetik için merkezi bir problem olarak ele alınmıştır. Estetik değer güzel olan şey, yani objedir. Estetik değeri taşıyan da objedir. Ancak bu obje nasıl bir objedir. Var olan objeler arasında estetik değer taşıyan objenin belirli bir yeri vardır. İstenmeyen komik ve trajik tarafları ile hayatta bilgi objesi olan herşey, estetik algının ve hazzın objesi olabilir. Ancak bilgi ile estetik algısı arasında fark vardır. Estetik değer gerçek bir nesne ile ayı değildir. Objenin estetik bir değer taşıtabilmesi için, estetik değerinin yetkin şekilde gösterdiği bir sanat eseri içinde yer alması gereklidir. Bir nesnenin estetik değeri, nenenin analizinden sonra ortaya çıkabilir (Tunalı, 2002).

Görsel sanatlar eğitiminde estetik değer verme süreci öğrencilerin seviyelerine uygun şekilde hazırlanmış oyunlar aracılığı ile kolaylaştırılabilir. Bu konuda Stokrocki ve Kırışoğlu (1997)’ nun hazırlamış olduğu İlköğretim Sanat Eğitimi Projesinde yer alan bir oyun örneği verilebilir. Oyunda estetik bir disiplin olarak ele alınmıştır. Oyununun hedefleri şunlardır:

-Estetikte, değer, tercih ve yargı kavramları arasındaki farkı görebilme

-Ekonomik, zihinsel, tarihsel, politik, sosyal ve estetik gibi değerleri tartışabilme -Görsel simgeler kullanarak değerleri sınıflandırabilme. (örneğin paranın ekonomiyi temsil etmesi)

-Öğretim aracı olarak kendi görsel simgelerini tasarlayabilme ve yapabilme. -Değişik roller üstlenerek bir oyunu canlandırabilme.

-Estetik oyununu değerlendirebilme ve seçenekler önerebilme.

Bu oyunda öncelikle, değer, tercih, yargı gibi tanımlar açıklanır. Her öğrenci kendi estetik değer kartlarını hazırlar. Bu kartlara ek olarak seçilen eserlerin simgeleri de

hazırlanır. Küçük gruplara ayrılan sınıfta sanat eserleri tahmin edilmeye çalışılır. Öğrencilerden bu oyunun ismini koymaları istenerek bir değerlendirme yapılır.

Lankford (1992), sanat değerleri, ekonomik, estetik, politik, kişisel, eğitsel ve tarihsel gibi kültürel değerlere dayanmaktadır. Bu değerler insanları sanat yaratmaya, sanata sahip olmaya, onu korumaya, sergilemeye ve sanatı taktir etmeye yöneltir (Stokrocki ve Kırışoğlu,1997).

III. 6. Estetik Eğitim Yaklaşımı

Sanat dili, suni alanlar kadar, doğal formlara da uygulanabilir. Aslında öğrencilerin dikkatini çizgiye, dokuya, renk vb elemanlara çekmenin en güzel yolu, konuya sanat ve doğal dünya asasındaki paralel referanslarla başlamaktadır. Bu duruma örnek olarak:

• Çizgilerde olduğu kadar gökyüzüne karşı görünen çıplak dallarda yaşayan çizgiler,

• Yeşilin çeşitleri, izlenimci bir ressam tarafından bir orman manzarasında olduğu kadar, ilkbahardaki ağaç ve bitki yapraklarında da fark edilebilir, • Karşılaştırma, Georgia O’Keeffe’nin resimlerinde olduğu kadar, beyaz

binalara karşı oluşturulmuş ağaç ve bitki yaprakları arasında yaşar,

• Geniş ritimler, üst üste binmiş dağ sıralarında ve yeni sürülmüş tarlalar gösterilebilir.

Sanatçılar konularını kuvvetlendirmek için belirli unsurlara güvendiklerinde, bağlantılar öğrencilerin ayırt etmesi için en kolay yoldur. Aynı unsurlar tamamen soyut eserlerde de yaşarlar (Hurwitz ve Day, 2001).

Bazı sanat eğitimcileri öğrencilerin; sanat, sanatçılar, sanat tarihi hakkında konuşmaları ile ilgilenirler. Bazı eğitimciler ise öğrencilerin duygularını tecrübe ve duyarlılıkla özdeşleştirmeleri gerektiğine inanırlar. Flannery “Hayat gri ve tatsız bir kabuk haline gelir” diyerek insan hayatının anlamsızlığının duygulardan habersiz olmasından kaynaklığını vurgular. Flannery (1973) estetik eğitimini bireyin insani özelliklerini kurtarma aracı olarak algılamaktadır. Bu düşüncesinin kaynağı ise, Alaxander Baumgarten tarafından tanımlanan duygu ve estetiğe dayanmaktadır. Flannery ve Modenfort, öğrenciler ile hayatın kendisi arasında anlamlı bir bağ oluşturmasının, yani

deneyim kazanmasının önemli olduğu fikrini savunurlar. Bu deneyim kazanılırken bütün duygular vurgulanır. Süreç bu noktada çok önemlidir. Estetik eğitim yaklaşımı metodu, öğrencilerin kendi duygularına katılmaları ve onlara odaklanmaları konusunda cesaretlendirir. Ayrıca bu yaklaşım öğrencileri karın ağaçlardan yavaşça düşüşünü izlemeye, dalların gök yüzüne karşı duruşunu fark etmeye ve birinin ayak izinin kuma çıkması izleye ve bunun gibi estetik durumları denemeye davet eder. Görmek, duymak, tat almak, hareket etmek ve hissetmek sanat eğitiminin temelidir. Öğretim programı; duyuları içeren ve duyuları duyarlı hale getiren pek çok tecrübeden biri haline gelir. Bu yaklaşımla hazırlanan programlar ile öğrencilerin estetik ve duyumsal özelliklerinden haberdar olunur. (Michael, 1983).