• Sonuç bulunamadı

Yürütme organının Kuruluşu, Görev ve Yetkileri ile Sorumluluğu a) Kuruluşu

Yapılmasına Dair K anun Teklifi (10 Aralık 2016)

C) UYARI VE ÖNERİLER: ANAYASA DENGE VE DENETİM DÜZENEKLERİ YOLUYLA ÇÖZÜM

2. Yürütme organının Kuruluşu, Görev ve Yetkileri ile Sorumluluğu a) Kuruluşu

Teklife göre yürütme organı tek kanatlı ve cumhurbaşkanından oluşuyor� Teklif metninde Anayasanın 7� maddesinde yapılan “Yürütme yetkisi ve görevi, cumhurbaşkanı tarafından Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir�” yönündeki değişiklikle Anayasanın 104/1� maddesine eklenen “Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir�” hükmü yürütmenin tekçi yapısına işaret ediyor� Bu çerçevede, bakanlar kurulunun kuruluşu, görev ve yetkileri ile sorumluluğuna ilişkin Anayasanın 109, 110, 111, 112� ve tüzükleri düzen-leyen 115� maddeleri yürürlükten kaldırılıyor� Başbakan ve bakanlar kurulu ibarelerinin bulunduğu 96/2� madde de metinden çıkarılıyor�

b) Cumhurbaşkanının Seçimi

Teklif, cumhurbaşkanı seçilme koşullarını değiştirmiyor (md�101)� Buna göre, cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından seçilecektir� Anayasanın yürürlükteki 101� maddesinde de bulunan seçilme yeterlik şartları içinde Türk vatandaşlığının ayrıca sayılmasının, vatandaşlığın milletvekili seçilme yeterliğinin koşullarından biri olması nedeniyle gereksiz olduğu söylenebilir� Öte yandan, cumhurbaşkanlığına aday olabilmek için öngörülen kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış olma koşulları eleştiriye açıktır� Yürütme yetkisinin tek kişiden oluştuğu demokratik başkanlık sistemlerinde başkan seçilmek için bu ölçüde yüksek yaş ve eğitim koşulu aranmıyor� Türkiye’de de bu koşullar yürütmenin gerçek başı olan başbakan için değil, tarafsız ve simgesel yetkilerle donatılmış cumhurbaşkanı için öngörülüyor� Yürütme organının tek kişiden oluştuğu bir hükümet sisteminde cumhurbaşkanı seçilmenin bu koşullara bağlanmasının, seçkinci bir siyaset anlayışının işareti olduğu ve seçilme hakkını

gerekli olmayan ve ölçüsüz biçimde sınırladığı söylenebilir� Ayrıca, getirilen koşullar, teklifteki milletvekili yaşının 18’e indirilmesine ilişkin düzenlemedeki anlayışla da çelişiyor�

Teklife göre, cumhurbaşkanlığı seçimi doğrudan ve beş yılda bir yapılacaktır� Bir kişi, yukarıda açıklanan istisnalar dışında kural olarak en fazla iki defa seçi-lebilir� Cumhurbaşkanlığına, siyasi parti grupları, son yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde beşini almış olan siyasi partiler ile en az yüz bin seçmen aday gösterebilir� Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday cumhurbaşkanı seçilir� İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır� Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday cumhurbaşkanı seçilir� İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin herhangi bir nedenle seçime katıl-maması halinde ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır� İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum biçiminde olur� Aday, geçerli oyların salt çoğunluğunu aldığı takdirde cumhurbaşkanı seçilir� Oylamada, adayın geçerli oyların çoğunluğunu alamaması halinde, sadece cumhurbaşkanı seçimi yenilenir�

Teklifin Anayasanın 67� maddesine koyduğu geçici düzenlemeyle, “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz�” hükmünün bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra birlikte yapılacak ilk milletvekili genel seçimi ile cumhur-başkanlığı seçimi bakımından uygulanmaması öngörülüyor� Bu düzenleme, ilk seçimlerde TBMM çoğunluğunun kendi siyasal tercih ve amaçları doğrultusunda seçim sistemini değiştirebilmesini sağlayacak olması bakımından eleştiriye açıktır�

Seçimlerin tamamlanamaması halinde, yenisi göreve başlayıncaya kadar mevcut cumhurbaşkanının görevi devam eder� Teklif, cumhurbaşkanlığına seçilen milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin sona erece-ğini belirtmekte, ancak tarafsızlığına ilişkin bir hüküm getirmemektedir� Bu durumda, cumhurbaşkanının bir siyasi partinin üyeliğini, hatta genel başkan-lığını sürdürmesi olanaklı hale gelmektedir� Oysa ki, Türkiye’deki demokrasi tarihi bu ayrımın yapılması mücadelesinin örneklerini verir� Demokrat Parti, 1947’de yayımladığı Hürriyet Misakında “Devlet reisliği ile fiili parti reisli-ğinin bir zat uhdesinde birleşmemesi esasının kabulü”nü talep etmiş, 1949 tarihli Tüzüğünün 18/2� maddesine “Parti başkanı Cumhurbaşkanlığına seçi-lirse, Parti başkanlığından çekilmiş sayılır” hükmünü koymuştu� Uygulamada da Demokrat Partili milletvekillerinin seçtiği cumhurbaşkanıyla parti genel başkanı ayrı kişiler olmuştur� Teklifin, cumhurbaşkanının aynı zamanda bir

partinin üyesi, hatta genel başkanı olabilmesine olanak veren düzenlemesi, devletle partiyi cumhurbaşkanının kişiliğinde bütünleştirme tehlikesi yaratır� Bu nedenle, düzenlemenin “parti devleti”ne yol açacağına ilişkin eleştirilerde haklılık payı vardır� Söz konusu düzenlemenin, bu bakımdan Türkiye’de pek çok açıdan sorunlu olan 1950’lerdeki çoğunlukçu demokrasi anlayışının bile gerisine düştüğü görülüyor�

c) Görev ve Yetkileri

Anayasa değişiklik teklifi, cumhurbaşkanına geniş yetkiler veriyor� Bu yet-kilerin bir bölümü 1982 Anayasasının ilk biçiminde de bulunuyor� Örneğin, Anayasanın 104� maddesine göre, cumhurbaşkanı devletin başıdır� Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder� Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder� Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşması yapar� Kanunları yayımlar� Yayımlanmasını kısmen veya tamamen uygun bulmadığı kanunları tekrar görüşülmek üzere TBMM’ye geri gönderir� Kanunların, TBMM İçtüzüğünün tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde iptal davası açar� Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunar� Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyetinin temsilcilerini gönderir, Türkiye Cumhuriyetine gön-derilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul eder� Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil eder� Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verir� Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır� Cumhurbaşkanı ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır� Cum-hurbaşkanı, yukarıda sayılanlar arasında yürürlükteki Anayasaya göre karşı imza kuralına bağlı olan yetkilerini, bu kural kaldırıldığı için artık tek başına kullanacaktır� Bunun bir gereği olarak, yürürlükteki Anayasada “Milletlerarası anlaşmaları onaylamak ve yayımlamak” olarak yazan ifade teklifte “milletlerarası anlaşma akdeder ve yayımlar” biçimine dönüştürülüyor�

Öte yandan teklif cumhurbaşkanına yeni yetkiler de veriyor� Buna göre, cumhurbaşkanı ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise mesaj verir� Milli güvenlik politikalarını belirler ve gerekli tedbirleri alır� Yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir� Cumhurbaşkanı yardım-cıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir� Üst kademe kamu yöneticilerini atar ve görevlerine son verir� Kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilir�

Teklif, Anayasanın 104� maddesinin yanısıra başka maddelerinde de cum-hurbaşkanına yetki ve görevler veriyor� Örneğin, cumhurbaşkanı belli koşullarda TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar verir (md�116)� TBMM’yi ara verme ya da tatil sırasında toplantıya çağırabilir (md�93)� Olağanüstü hal ilan edebilir ve olağanüstü hal KHK’si çıkarabilir (md�119)� Hakimler ve Savcılar Kuruluna ve Anayasa Mahkemesine üye atar (md�159 ve md� 146)� Bütçe ve kesin hesap kanun tekliflerini TBMM’ye sunar (md� 161)� Devlet Denetleme Kurulunun başkan ve üyelerini atar (md�108)� Milli güvenliğin sağlanmasından sorumludur ve Genelkurmay Başkanını atar (md�117)� Milli Güvenlik Kuruluna başkan-lık eder� Kurulun gündemini düzenler� Kurulun aldığı kararları değerlendirir (md� 118)� Mahallî idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile kendi aralarında birlik kurmasına izin verir (md� 127)� Yükseköğretim Kurulu üyelerini seçer ya da atar (md�131)� Ekonomik ve Sosyal Konsey’den istişari nitelikte görüş alır (md�166)� Yürürlükteki Anayasada bakanlar kuruluna tanınan, vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi (md� 73/son) ile dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi amacıyla kanunla verilecek yetki çerçevesinde ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek malî yükümlülükler koymak ve bunları kaldırmak (md� 167/son) yetkisi de teklifte cumhurbaşkanına veriliyor�

Genel olarak, Anayasa değişikliği teklifinin cumhurbaşkanına geniş ve kanunla daha da genişletilmesi mümkün yetkiler verdiği söylenebilir� Bu durum, yasama ve yargı organları karşısında cumhurbaşkanının aşırı güçlenmesini sağlayan ve cumhurbaşkanını diğer iki organın çok sınırlı denetimine bağ-layarak güçler ayrılığı ilkesini zayıflatan bir sonuç yaratıyor� Öyle ki, teklifle cumhurbaşkanına tanınan bazı yetkilerin başkanın güçlü, yasama ve yargı organlarının görece güçsüz olduğu Latin Amerika tipi başkanlık sistemlerinde bile görülmeyen nitelikte olduğu söylenebilir�

Cumhurbaşkanına tanınan önemli yetkilere örnek olarak, cumhurbaşkanının yürütme alanını hemen hemen sınırsız ve denetimsiz biçimde düzenleyebilmesi verilebilir� Gerçekten de, teklife göre, cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardım-cılarını ve bakanları atar ve görevlerine son verir (md� 104 ve 106)� Ancak bu atamalar TBMM ya da başka bir organın denetimine ya da onayına bağlı değil-dir� Oysa ki, başkanlık sisteminde başkanın üst kademe kamu yöneticileri için yaptığı atamalar parlamento tarafından denetlenir� Teklife göre, cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanlar cumhurbaşkanına karşı sorumludur� Anayasanın 106� maddesi, TBMM üyelerinin cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakan olarak atan-maları halinde üyeliklerinin sona ereceğini belirtiyor� Oysa ki pek çok başkanlık

sistemi Anayasası cumhurbaşkanının bakan atama yetkisine sınırlama getiriyor� Örneğin, Bolivya Anayasasına göre, başkan kabinesini belirlerken ülkenin çok uluslu yapısına ve cinsiyet eşitliğine saygı gösterir (md� 158)� Yaş ve vatandaşlık dışında, Anayasa, bakan olabilmek için devletle sözleşmeye dayalı ilişkisi olan ya da çıkar çatışması bulunan finans kurumlarının ve şirketlerinin ortağı ya da sahibi olmama gibi başka ölçütler de getiriyor� Meksika, Brezilya, Venezüela, Şili, Kolombiya, Arjantin, Uruguay ve Costa Rica gibi çok sayıda başkanlık anayasasında da benzeri düzenlemeler bulunuyor� Bolivya, Arjantin ve Peru’da başkanın bakanları görevden alma yetkisi bulunmuyor� Kısaca, başkanlık sisteminde başkana bakanları atama ve görevden alma yetkisi sınırsız biçimde tanınmıyor [Araujo, Silva, and Vieira, 2016: 17]�

Bakanların hangi görev ve yetkilere sahip olduğu teklifte düzenlenmiyor� Anayasanın 106/son maddesi, “Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri ile teşkilat yapısı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenir” diyerek bu alanda da cumhurbaşkanını tek yetkili kılıyor� Cumhurbaşkanının yaptığı işlemlerle ilgili olarak Anayasanın 105� maddesinde yer alan karşı-imza kuralının da kaldırılıyor olması, cumhurbaşkanının yürütme erkinin tek sahibi olduğunu gösteriyor� Başkanın yürütme yetkisini paylaşmasını sağlamak amacıyla çok sayıda başkanlık sisteminde karşı-imza kuralının bulunduğu not edilebilir� Örneğin, Brezilya’da ve Bolivya’da bakanlar başkanlık kararnamelerini imzalar� Kolombiya’da olağanüstü yönetim usullerinden birinin ilanı, halkoylaması gibi bazı konularda başkanın aldığı kararlar karşı imza kuralına bağlıdır (md� 213-215)� Arjantin, Şili, Uruguay ve Paraguay’da da bu kural geçerlidir [Araujo, Silva, and Vieira, 2016: s�18]� Teklife göre, cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcılarıyla bakanların dışında üst kademe kamu yöneticilerini de atar ve görevlerine son verir� Teklif metninde üst kademe kamu yöneticilerinin kimler olduğu belirtilmiyor� Diğerlerinde olduğu gibi, bunların atanmasında da TBMM ya da başka bir organa denetim yetkisi tanınmıyor� Cumhurbaşkanının atama yetkisini ve diğer yürütme yetkilerini kullanmada neredeyse sınırsız yetkiye sahip kılınması, hiçbir demokratik başkanlık sistemi örneğinde bulunmuyor�

Teklifin cumhurbaşkanına tanıdığı önemli yetkilerden biri, kararname çıkarma yetkisidir� Teklif, 1982 Anayasasının bakanlar kuruluna verdiği KHK çıkarma yetkisini kaldırıyor� Anayasanın, “Kanun Hükmünde Kararname Çıkarma Yetkisi Verme” başlığını taşıyan 91� maddesi ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine ilişkin olarak cumhurbaşkanına kararnameyle düzenleme yapma yetkisi verilen Anayasanın 107� maddesini çıkarıyor� Teklif, cumhur-başkanının kararname çıkarma yetkisini bazı açılardan sınırlamış gözüküyor� Buna göre, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi

haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemez� Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda ve kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz� Cumhurbaş-kanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır� TBMM’nin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir (md�104)� Bu durumda, kanunla düzenlenmeyen bir konuyu kararnameyle düzenlemek ya da yasal boşlukları kararnameyle doldurmak mümkün hale geliyor� Teklif, ayrıca çeşitli maddelerde yaptığı değişikliklerle bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görev-leri, yetkileri ve teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilâtlarının kurulması (md� 106); Devlet Denetleme Kurulunun işleyişi, üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri (md�108); Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin teşkilatı ve görevleri (md�118); kamu tüzel kişiliğinin kurulmasının (md�123); Üst kademe kamu yöneticilerinin atanmalarına ilişkin usul ve esasların (md�104) cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenmesini öngörerek çok geniş bir alanda cumhurbaşkanına yasama niteliğinde düzenleme yapma yetkisi veriyor�

Teklifin getirdiği cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarma yetkisinin parla-menter sistemlerde bakanlar kuruluna verilen KHK çıkarma yetkisinden çok daha geniş olduğu söylenebilir� KHK çıkarma yetkisi, parlamentonun kabul edeceği ve konu, amaç ve süre gibi unsurlar açısından sınırlandırılmış bir yetki yasasına dayanır ve sonrasında da parlamentonun KHK’yi onay yoluyla denet-lemesini içerir� Oysa ki söz konusu düzenleme, cumhurbaşkanlığı kararname-lerinde TBMM’nin denetim olanaklarını tamamen ortadan kaldırıyor� Devlet başkanına kararname çıkarma yetkisi verilmesi, Latin Amerika tipi başkanlık sistemlerinde görülmekle birlikte bu yetki Meksika, Uruguay, Paraguay, Costa Rica’nın da içinde bulunduğu sekiz ülkenin anayasalarında başkana tanınmıyor� Kararname çıkarma yetkisinin verildiği anayasaların önemli bir bölümünde de bu yetkinin konu olarak sınırlandığı ve parlamentonun denetimine bağlı olduğu görülüyor [Escamilla Cadena y Sánchez Gayosso, 2015: 117-118]� Kararname çıkarma yetkisinin en geniş biçimde verildiği Şili, Arjantin ve Kolombiya gibi ülkelerde, başkanlar parlamentodaki birden çok partiyle işbirliği içinde, bir başka deyişle koalisyona dayalı olarak ülkeyi yönettiklerinden, başkanların bu yetkilerini çok sınırlı biçimde kullanabildiğini de eklemek gerekir� Öte yandan, konu sınırlaması ve parlamento denetimi öngörülen ülkelerde de kararname çıkarma yetkisinin başkanlar tarafından ülkeyi tek başına yönetmek amacıyla kötüye kullanıldığı çok sayıda örneğe rastlamak mümkün� Örneğin, Brezilya’da başkan Fernando Collor de Mello, göreve başladığı 1990’da ortalama 48 saatte bir kararname çıkarmıştı [Soberg Shugart y Scott Mainwaring (2002): 54]� Teklif, kararnamelerin anayasaya uygunluk denetimi konusunda Anayasa

Mahkemesini yetkilendiriyor� Ancak, öndenetimin kabul edilmemiş olması ya da denetimin belli bir süreye bağlanmamış olması cumhurbaşkanının bu yetkisini ölçüsüz biçimde kullanmasını uygulamada kolaylaştıracaktır� TBMM çoğunluğunun cumhurbaşkanını desteklemediği durumlarda cumhurbaşkanı TBMM’deki siyasal partilerle işbirliği ve uzlaşma yoluna gitmek istemezse, parlamentonun muhalefetini aşmak amacıyla kararnamelerle ülkeyi yönetmeye yeltenebilir� TBMM çoğunluğunun cumhurbaşkanını desteklediği durumlarda da cumhurbaşkanının işlemlerine karşı herhangi bir Meclis denetimi olmadı-ğından cumhurbaşkanı kararnamelerle ülkeyi yönetebilir� Yasama organının denge unsuru olmadığı ve yargı organının denetiminin de sınırlı kaldığı bu durumlarda sistem hiper başkanlık haline dönüşecektir� [Bu pratiğin yaşandığı başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerden biri olarak Arjantin örneği için bkz� Ferreira Rubio y Goretti, 1994: 76-93]� Teklif, cumhurbaşkanına cumhurbaş-kanlığı kararnamesinden başka yönetmelik biçiminde düzenleyici işlem yapma yetkisi de tanımaktadır (md� 124)�

Anayasanın 73/son ve 167/son maddelerinde cumhurbaşkanına verilen yet-kiler yasama yetkisinin devri niteliğindedir� Bunlar nitelik olarak KHK’lerden daha geniş bir düzenleme yetkisine ve daha sınırlı bir denetime konu olur� Çünkü bunlar için yürürlükteki Anayasanın KHK’ler için öngördüğüne benzer sınırlamalar öngörülmemekte, Anayasa Mahkemesinin denetimi dışında tutul-makta ve çok sınırlı bir idari yargı denetimine konu oltutul-maktadır [Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, 2014: 204-205]�

Cumhurbaşkanına verilen bir başka önemli yetki bütçe ve kesinhesap kanun-larına ilişkindir� Teklifte bütçe ile ilgili düzenlemeler Anayasanın “Bütçe ve Kesinhesap” kenar başlığı ile yeniden yazılan 161� maddesinde düzenleni-yor� Anayasanın 162�, 163�, ve 164� maddeleri metinden çıkarılıdüzenleni-yor� Teklifin, Anayasanın 161� maddesinde değişiklik yapan düzenlemesinde en dikkat çekici yönlerden biri, bütçe kanun teklifini, malî yılbaşından en az yetmişbeş gün önce, TBMM’ye sunma yetkisinin cumhurbaşkanına veriliyor olmasıdır� Cumhurbaşkanına tanınan bu yetki sert güçler aykırılığı ilkesine aykırıdır� Örneğin, ABD’de başkan Kongreye doğrudan bütçe kanun teklifi sunamaz� Bütçe kanun teklifi mutlaka bir Kongre üyesi tarafından sunulur� Bütçe kanun teklifi Bütçe Komisyonunda görüşülür� Komisyonun ellibeş gün içinde kabul edeceği metin Genel Kurulda görüşülür ve malî yıl başına kadar karara bağla-nır� Merkezî yönetim bütçesiyle verilen ödenek, harcanabilecek tutarın sınırını gösterir� Harcanabilecek tutarın cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle aşılabilece-ğine ilişkin bütçe kanununa hüküm konamaz� TBMM üyeleri, teklif Genel Kurulda görüşülürken gider artırıcı veya gelirleri azaltıcı önerilerde bulunamazlar� Bu maddenin eleştirilecek hükümlerinden biri, bütçe kanununun süresinde

yürürlüğe konulamaması durumunda geçici bütçe kanunu çıkarılması; geçici bütçe kanununun da çıkarılamaması durumunda, yeni bütçe kanunu kabul edilinceye kadar bir önceki yılın bütçesinin yeniden değerleme oranına göre artırılarak uygulanacak olmasıdır� Bu düzenlemeyle cumhurbaşkanı TBMM onayı olmaksızın harcama yapabilecektir� Bütçenin kabulü ve denetimi bütün parlamentoların en eski ve önemli yetkilerinden biridir� Teklif, getirdiği bu düzenlemeyle TBMM’nin en önemli denetim yetkilerinden birini etkisiz hale getiriyor� Teklif, merkezî yönetim kesin hesap kanunu teklifini de, ilgili olduğu malî yılın sonundan başlayarak en geç altı ay sonra cumhurbaşkanının TBMM’ye sunmasını öngörüyor� Bu teklifin de cumhurbaşkanı kaynaklı olması ABD tipi başkanlık sistemlerindeki güçler ayrılığı ilkesiyle bağdaşmıyor� Teklife göre, kesinhesap kanunu teklifi, yeni yıl bütçe kanunu teklifiyle birlikte görüşülür ve karara bağlanır� Merkezi yönetimin bir yıl boyunca yaptığı giderlerin bütçe kanununa uygun olup olmadığının Meclis tarafından denetimi olan kesinhesap kanun teklifinin bir sonraki yılın bütçe kanunuyla birlikte görüşülmesi Ana-yasanın yürürlükteki 164� maddesinin tekrarıdır� Kesinhesap kanun teklifinin bütçe kanun teklifiyle birlikte görüşülmesi, Merkezi yönetimin harcamalarının TBMM tarafından bütçe kanunundan ayrı olarak, sağlıklı biçimde denetlen-mesini engellemesi nedeniyle eleştirilebilir�

Teklif olağanüstü hal yönetim usullerinde değişiklikler yapıyor ve bu usul-lerin yürürlükte olduğu dönemlerde cumhurbaşkanına geniş yetkiler veriyor� Teklif, olağanüstü yönetim usulü olarak yalnızca olağanüstü hali 119� maddede düzenliyor� Anayasanın olağanüstü hali düzenleyen 120� ve 121� maddeleri ile sıkıyönetimi düzenleyen 122� maddesi metinden çıkarılıyor� 1982 Anayasasının yürürlükteki 119� ve 120� maddelerinde yer alan olağanüstü hal ilan sebeplerine 122� maddede belirtilen sıkıyönetim ilan nedenleri de ekleniyor� Olağanüstü yönetim usulü olarak yalnızca olağanüstü hale yer verilmesi ilk bakışta eleştiriye konu olmayacak bir değişiklik olarak düşünülebilir� Hatta, özellikle kolluk ve bazı yargı yetkilerini askeri makamlara bırakan sıkıyönetimin kaldırılmasının sivil yönetimi güçlendirdiği bile ileri sürülebilir� Oysa ki bu değişikliğin sonuçları göründüğü kadar olumlu olmayabilir� Teklif, olağanüstü hal ilan nedenlerini artırmıştır� Bu nedenlere bakıldığında savaş, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, seferberlik, ayaklanma, doğal afet, salgın hastalık ve ağır ekonomik bunalım gibi toplumsal ve siyasal etki ve sonuçları birbirinden tamamen farklı olan, dolayısıyla alınacak önlemler ve bunların sınırları açısından birbirinden