• Sonuç bulunamadı

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin123 4.maddesinde “hasta hakları” şu şekilde

tanımlanmıştır: “Sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin, sırf

121

5510 sayılı Kanun 16.06.2006 tarih ve 26200 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 15.12.2006 tarihli, 2006/111 E., 2006/36 K. sayılı yürütmeyi durdurma kararından sonra 15.12.2006 tarihli, 2006/111 E., 2006/112 K. sayılı kararı ile de kimi madde hükümleri iptal edilen, yürürlük tarihi önce 5565 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 01.07.2007’ye, 5655 sayılı Kanunun 2.maddesi ile 01.01.2008’e, 5724 sayılı Kanunun 28. maddesiyle de 01.06.2008’e ertelenen ve nihayet 5754 sayılı Kanun ile de bir bütün olarak 01.10.2008’de yürürlüğe girmiş olan 5510 sayılı Kanun ile ilgili olarak ileride yeri geldikçe açıklama yapılacaktır.

122

Anayasa Mahkemesi 15.12.2006 T., 2006/111 E., 2006/112 K. (30.12.2006 tarih ve 26392 sayılı (5. Mükerrer) Resmî Gazete’de yayımlanmıştır).

123

42 insan olmaları sebebiyle sahip bulundukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası andlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan haklarını ifade eder”.

Halkın Sağlık Eğitimi Yönetmeliği’nin124 4.maddesinde de Hasta Hakları

Yönetmeliği’ndeki “hasta hakları” tanımına benzer bir şekilde “sağlık hakları tanımına yer verilmiştir: “Kişilerin sağlıklarının devamı için; sırf insan olmaları sebebiyle sahip bulundukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası andlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile güvence altına alınmış bulunan temel insan haklarını ifade eder”.

43 İKİNCİ BÖLÜM

BAŞLICA SOSYAL GÜVENLİK VE SAĞLIK SİSTEMLERİ I. SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMLERİ

A. Genel Olarak

Sosyal adaletin gerçekleşmesinde başlıca araçlardan biri olan sosyal güvenlik İkinci Dünya Savaşı’nın ardından özellikle uluslararası hukuk belgeleri ve ulusal anayasalarda temel bir insan hakkı olarak düzenlenmiştir. Her insan için evrensel bir ihtiyaca dönüşen ve çağdaş uygarlığın sembolü olan sosyal güvenlik kavramı, Güzel/Okur/Caniklioğlu tarafından, özde, bireyin karşılaşacağı ve yaşamı için olumsuzluk oluşturan risklere karşı bir güvence arayışının ürünü olarak tanımlanmıştır125. Bunun yanında, Tuncay/Ekmekçi sosyal güvenliği, çeşitli sosyal risklere karşı bireylerin uğradıkları gelir kayıplarına ve gider artışlarına karşı bir ülkede yaşayan insanların ekonomik güvenliklerini sağlamak olarak ifade etmiştir126. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 1944 tarihli “Philadelphia Konferansı”nda yaptığı tanımlamaya göre de sosyal güvenlik “halkın, hastalık, işsizlik, yaşlılık, ölüm sebebiyle geçici veya sürekli olarak kazançtan yoksun kalması durumunda düşeceği yoksulluğa karşı, çocuk sayısının artması ve analık halinde korunmasına ilişkin alınması geren önlemler sistemidir”127.

İlk çağ dönemlerinde ortaya çıkan sosyal yardımlaşmaya duyulan gereksinimler günümüze kadar gelerek, artan sosyo-ekonomik ihtiyaçları doğurmuş ve sosyal güvenlik kavramının içeriğini genişletmiştir. Nitekim XIX. yüzyıldan itibaren Batı Avrupa’dan başlayarak yayılan Sanayi Devrimi’nin ve kapitalist üretim ve çalışma ilişkilerinin neden olduğu bir takım sorunlara çözüm olma niteliği ile

125 Güzel/Okur/Caniklioğlu, s. 2. 126

Tuncay Can/Ekmekçi Ömer, Sosyal Güvenlik Hukuku’nun Esasları, İstanbul 2008, s. 2. 127 Tuncay/Ekmekçi, s. 1.

44 doğan sosyal güvenlik kavramının günümüzdeki anlamıyla ortaya çıkması ve bir hak olarak anayasalarca tanınması da bu aşamadan sonra olmuştur128.

Tarihsel gelişim içinde işçiler yararına ilk olarak, “İş Kazası ve Meslek Hastalıkları”nın doğurdukları zararların tazminine ilişkin sistemler oluşturulmuştur. Gerçekten XIX. yüzyılın sonunda ve XX. yüzyılın başında birçok batı ülkesinde sanayi kesiminde çalışan işçileri bu türden risklere karşı korumaya yönelik yasalar çıkarıldığını görmek mümkündür. Bunlar, 1883 tarihli İtalyan, 1884 tarihli Alman, 1894 Norveç, 1897 İngiliz, 1898 Fransız ve Danimarka, 1903 Belçika ve Hollanda yasalarıdır ve bu yasalar hukukî sorumluluk ilkesini mesleki risk alanına uyarlamışlardır129.

Sosyal güvenliğin ilk çekirdeğini teşkil eden iş kazası ve meslek hastalıklarına ilişkin yasalardan sonra, Avrupa ülkelerinin de model alacağı ilk sosyal sigorta sistemi Bismarck tarafından oluşturulmuştur.

Talas, sosyal güvenlik terimi için “çok eski bir ülkünün yeni adı” ifadesini kullanmıştır130. Buradan hareketle terim olarak kısa bir geçmişe sahip olan “sosyal güvenlik” kavramının131, resmi olarak ilk defa 1935 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde çıkarılan Sosyal Güvenlik Yasası (Social Security Act) kapsamında kullanıldığını belirtmek gerekmektedir132. Bu aşamadan sonra, 1942 yılında İngiltere’de Sir William Beveridge tarafından gerçekleştirilen raporda (Beveridge

128 Talas tarafından, sosyal güvenliğin, sosyal politika içinde bazı durumlarda işsizlikten sonra ikincil bir sorun olarak görülmesi gerektiği belirtilmiştir. Herkese mesleklerine ve yeteneklerine uygun ve gelir getirici bir iş sağlamanın her toplumda temel sorun olarak görülmesi gerektiği haklı olarak vurgulanmıştır (Talas Cahit, “Türkiye’de Sosyal Güvenlik ve Karşılaşılan Sorunlar”, AÜSBFD, C. 31, S. 1, 1976, s. 1, 2).

129 TOBB, s. 25; Tunçomağ Kenan, Sosyal Güvenlik Kavramı ve Sosyal Sigortalar, 2. bası, İstanbul 1982, s. 17.

130

Talas Cahit, “Türkiye’de Sosyal Güvenlik ve Karşılaşılan Sorunlar”, AÜSBFD, C. 31, S. 1, 1976, s. 2

131 Sosyal güvenlik kavramı oluşana kadar sosyal risklere karşı korumalar, aile içi, kişisel ve toplumsal yardımlaşmalar, ticari sigortalar, işverenlerin sorumluluğu ilkesi ve sosyal sigortalar şeklinde yer almaktaydı (Dilik, Tarihsel Gelişim, s. 41–80; Talas, s. 3).

132 Akad Mehmet, Teori ve Uygulamada Sosyal Güvenlik Hakkı, Anayasa Mahkemesi-Yargıtay Kararları-İlgili Mevzuat, İstanbul 1992, s. 19, 20; Altan Mikail/Aslanlar İsmail, “Sosyal Güvenlik Kuruluşlarımızın Özel Sigorta Şirketleriyle Entegrasyonu Temelinde Bir Özelleştirme Modeli”, Resürör, S. 42, Ekim 2001, s. 19.

45 Report) sosyal güvenlik kavramı anlamını bulmuş ve İkinci Dünya Savaşı’nın da ardından büyük ve düzenli gelişmeler başlamıştır133.

Bütün ülkelerde yıllardır sosyal güvenliğin sistemi ve ilkeleri tartışılmakta ve sık sık da değişikliğe uğramaktadır. Buna rağmen evrensel bir model oluşturmak başarılamamıştır. Az gelişmiş ülkelerde de gelişmiş ülkelerde de sosyal güvenlik uygulaması boşluklar içermektedir. Ancak gerçek şudur ki, halkların birçoğunda insanlar hâlâ açlık, yoksulluk ve sefalet içersinde yaşamaya devam etmektedir.

B. Türk Sosyal Güvenlik Hukukunda Sosyal Güvenlik Sistemlerinin

Benzer Belgeler