• Sonuç bulunamadı

Yönetim Anlayışı

C- İSLAM FETHİNDEN HASANVEYHÎLER’E KADAR CİBÂL TARİHİ

III- ABBASİLER DÖNEMİNDE EMİRLİKLERİN DOĞUŞUNA ORTAM

1.4. HASANVEYH’İN ÖLÜMÜ VE BEDİR’İN İKTİDARI

2.1.1. Yönetim Anlayışı

Daha önce de bahsi geçtiği gibi İbnü’l-Esir onu, “Zeki, akıllı, basiretli, cömert ve yumuşak huylu” biri olarak tanıtmıştır. Bedir b. Hasanveyh’in yönetin tarzı, iç ve dış siyaseti, kendi aşireti ve diğer komşu aşiretlerle olan ilişkileri hakkında İslam tarihi kaynaklarında bazı bilgiler bulmak mümkündür. Çokça namaz kılan ve Allah’ı zikreden Bedir b. Hasanveyh, mütedeyyin bir kişi olarak İslâm’ın emrettiği sosyal adaletin tahakkuku için son derece hassas davranmış, fakiri korumuş, iktisadî ve sosyal hayat için çok adilane bir siyasetin sahibi olmuştur.278

Rûzrâverî Tecaribü’l-Ümem’e yazdığı Zeylinde Bedir b. Hasanveyh’i anlatırken önce ideal bir liderde olması gereken sıfatları sırlayarak şu ifadeleri kullanmıştır “Bedir’in davranış ve adabına göz attığımızda, onun ne kadar temkinli ve dahi biri olduğunu söyleyebiliriz. Doğru bir liderlik, ancak liderlik yapacak kişinin siyasî konularda bilge, askerleri üzerinde etkili, halkı arasında adil, her türlü mali konularda deneyimli, ileri sürdüğü görüşlerinde basiretli, hayrat konusunda istekli, iyilik üzere yâd edilen, musibetler karşısında ileri sürdüğü görüşlerinde kararlı ve savaşlarda metanetli olmasıyla mümkündür. Doğru ve isabetli görüşler liderlere otoriterlikten daha çok yarar sağlar. Otoriter kişiler ancak bir kişi veya bir aşireti idare edebilirken doğru ve isabetli görüş sahibi liderler ulusları yönetebilir. Bedir b. Hasanveyh bu güzel hasletleri ve doğru davranışları kendisinde toplayabilen bir kişidir. Bedir, zülüm, düşmanlık, isyan, yeryüzünde bozgunculuk, yol kesme, başkalarının mallarını kendine mubah görme ve kan dökme gibi kötü hasletlerle tanınan kendi aşireti Berzikanîler’i dahi yola getirmesini bilmiştir. O, gerektiğinde kendi aşiretine karşı diğer Kürt aşiretler ile ittifak kurmaktan çekinmemiştir. Bu sayede

61

yeryüzünü onların zulmünden kurtarmış ve kötülük üzere olan birlikteliklerini bozabilmiştir. Bunu yaparken de asla merhamet göstermemiştir.”279

Bedir, kendi aşiret mensuplarından bazılarının yeryüzünde bozgunculuk yapıp ekinlere zarar verdiklerini görünce bunun cezasının ölüm olduğunu herkese duyurdu. Onun bu uyarısından sonra artık kimse bozgunculuk yapmaya ve ekinlere zarar vermeye cesaret edememiştir. Böylece insanlar hiçbir endişe ve korkuya mahal kalmadan güvenli bir ortamda tarlalarında rahat rahat çalışabildiler. Bedir’in bu kararı sayesinde emirliğinin sınırları içinde güvenlik sorunu çözülmüş ve insanlar hem diledikleri gibi seyahat edebilmişler, hem de güvenli bir çalışma ortamına sahip olabilmişlerdir. Öyleki yol kenarına bırakılan bir eşyaya sahibi onu oradan alıncaya kadar kimse dokunmamıştır. Bütün bunlardan Bedir b. Hasanveyh’in, emirliğin sınırları içinde can ve mal güvenliğinin sağlanmasının garantisi olduğu anlaşılmaktadır.280

Rûzrâverî, Bedir’in adil yönetimi ve mevkii ne olursa olsun kimseye bir ayrıcalık tanımadığıyla ilgili olarak şöyle bir olay anlatmaktadır. Rivayete göre; Bedir bir gün tebdili kıyafetle tebasının ahvalini görmek için gezintiye çıkar. Yolda sırtındaki odunları yol kenarına bırakıp bekleyen bir odun hamalına rastlar. Odun hamalı onun Bedir b. Hasanveyh olduğunu anlayınca ona seslenerek “Ey emir, ben bir odun hamalıyım, yanımda açlığımı gidermek için bulundurduğum iki ekmeğim vardı. O ekmeklerle beslenip güç alıyor ve odunlarımı pazara satmaya götürüyordum. Odunları pazarda satıp çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayacaktım. Ancak yolda karşılaştığım, senin orduna mensup bir asker beni gasp ederek elimden ekmeklerimi zorla aldı” diye şikâyette bulundu.281

Bedir b. Hasanveyh ona “Adamı görsen tanır mısın?” diye sordu. O da; evet diye cevap vererek o askeri tanıyabileceğini söyledi. Bunun üzerine Bedir, askerlerin önlerinden tek tek geçmelerini emretti. Hamal kendisini gasp eden askeri tanıyınca Bedir o askere atından inmesini ve odunları sırtlayarak şehre girdikten sonra pazara gidip odunları satmasını ve elde ettiği parayı da odunların sahibine vermesini emretti.

279 Rûzrâverî, Zeyl..., c.6, s.173.

280 Rûzrâverî, Zeyl..., c.6, s.173; Mer‘î, el-İmaratü’l-Kurdiye..., s.196. 281 Rûzrâverî, Zeyl..., c.6, s.173.

62

Asker, şehirde bilinen biri olduğu için odunların ağırlığı kadar fidye ödemek istemiş, ancak Bedir adaletin yerini bulması için bunu ret eder. Asker, odunların ağırlığından daha fazla fidye vermek istese de bu talebi de kabul görmez. Çaresiz bir şekilde Bedir’in emirlerini yerine getirmek zorunda kalır ve pazarda sattığı odunların parasını gasp ettiği odun hamalına getirdikten sonra kendisini Bedir’in vereceği cezadan kurtarır.282

Bedir, bununla adaletin tahakkuk ettirilmesinde kimseye ayrıcalık olamayacağını ve zararın da telafi edilmesinin gerektiğini göstermek istemiştir. Çünkü ona göre adalet ilkesi ancak bu şekilde gerçekleşebilirdi. Onun bu tür uygulamalarından sonra kimse aksi davranmaya cesaret edememiştir.283

Bedir b. Hasanveyh’in Cibâl ve çevresinde güvenilir, sığınılabilecek ve yardım talep edilebilecek biri olduğu hemen hemen herkes tarafından biliniyordu. Onun bu özelliği sayesinde Hasanveyhî emirliği, başta Büveyhî muhalifleri emir ve vezirler olmak üzere herkes tarafından sığınılacak güvenli bir liman olarak görülüyordu.284 Ülkesinde sağladığı güven ortamını gören birçok kimse ona sığınmış ve ondan yardım talebinde bulunmuştur. O kendisinden yardım isteyen ve sığınan kişileri asla geri çevirmemiştir. Örneğin; Büveyhî hükümdarlarından Mecdüddevle’nin veziri Ebü’l- Abbas ed-Dabbî başı sıkıştığında Bedir’e sığınmıştır.285 Yine Ahvaz’da Bahaüddevle’ye karşı savaşan Basra’nın valisi Ebü’l Abbas b. Vasıl’ın286 yardım talebini de geri çevirmemiş ve 3000 kişilik bir kuvveti onun yardımına göndermiştir.287

282 Rûzrâverî, Zeyl..., c.6, s.174. 283 Mercûne, Tarihü’l-Ekrad, s.221.

284 Sıbt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-zamân…, c.18, s.230. 285 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Tarih, c.8, s.26.

286 Ebü’l Abbas b. Vasıl: önceleri Kerh’de Mühezzebüddevla adına şehri yönetiyordu. Burada güçlenince bir ordu kurarak Basra ve Siraf’ı ele geçirdi. Daha sonra Ahvaz’a yöneldi ve Batiha’yı ele geçirdi. Fahrülmülk ile giriştiği savaşta askerleri ile birlikte bozguna uğrayınca kaçmak zorunda kaldı. Daha sonra sığındığı yerden Ebü’l-Feth Muhammed b. Annaz tarafından esir alınarak Amidü’l-Cüyüş’a teslim edildikten sonra 397/1006 yılı Şaban ayında öldürüldü.(İbn Kesîr, Ebü’l- Fidâ el-Hafiz, el-Bidâye ve’n-nihâye, Mektebet el-Mearif, Beyrut 1991, c.11, s.338).

287 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Tarih, c.8, s.40; ez-Zehebî, el-İ‘ber fi Haber men Ğaber, Ebû Hacer Muhammed es-Said b. Besyunî Zağlul (thk.) Dar el-Kutub el-İlmiye Yayınevi, Beyrut 1985, c.2, s.191.

63

Basra ve Vasıt arasında bulunan Batiha288 bölgesinin yöneticisi A‘mir b. Ümran’ın oğlu Ebü’l-Heyca Muhammed, aynı şekilde başı sıkıştığında Bedir’e sığınmıştır. Bedir, kendisine sığınanlara karşı en ufak bir sorumluluktan kaçınmamış, hatta onlar için savaşmayı bile göze alabilmiştir.289 Ayrıca Büveyhî emirlerinden İzzüddevle Bahtiyar’ın iki oğlu Ebû Nasr ve Ebü’l-Kasım 389/999 yılında Şiraz’da Bahaüddevle’nin ordusu ile giriştikleri savaşta büyük bir yenilgiye uğradılar. Bu yenilginin akabinde esir düşmek istemeyen iki kardeşten Ebû Nasr Deylam’e sığınırken Ebü’l-Kasım, Hasanveyhî emirliğine sığınmış, Bedir’den aldığı destek ve yardımlar sayesinde Batiha’ya geçmiştir.290

Bedir b. Hasanveyh’in hayırseverliği hakkında İslam tarihi kaynaklarında birçok örnek aktarılmıştır. O emirliğinin sınırları içinde yol güvenliğini sağlamaya ve yolların onarılmasına çok önem vermiştir. Bedir, kutsal topraklarda bulunan Ensar ve Muhacirin’in çocukları ile kurralara, fakirlere, Mekke ve Medine’nin ileri gelenlerine ve Medinetü’s-Selamda (Bağdat) mukim hane sahiplerine harcanmak üzere 100.000 dinar tahsis etmiştir.291 Birçok İslam tarihi kaynağı onun her Cuma dul kadınlara ve fakirlere düzenli bir şekilde sadaka dağıtmayı kendisine adet edinmiş biri olduğunu aktarmaktadır. Verdiği sadaka ve mali yardımların fakirlere, yetimlere, kâdılara, ilim ehline ve toplumun ileri gelenlerine de ulaştığını görmekteyiz. Bu yardımları alan kişilerin vefatı durumunda bu hak çocuklarına intikal ederdi. Hiç kimsenin aldığı yardım işlediği bir suçtan dolayı kesilmezdi.292

Bedir’in 405/1014 senesinde ölümünden sonra Horasan hac yolu tehlikeye girdiğinde Horasan’ın ileri gelenleri yol güvenliğinin tekrar sağlanması için Gazneli Sultan Mahmud’a (ö. 421/1030)293 gitmiş ve Bedir b. Hasanveyh’i örnek olarak göstererek ondan hac yolunun güvenliğini sağlamasını istemişlerdir. Gazneli Mahmud’un huzuruna çıkan heyet, ona Bedir b. Hasanveyh’in yirmi yıl aralıksız bir şekilde hac yolunun güvenliğini sağladığını, bunun için hazinesinden gerekli mali

288 Batiha: Irakın güney doğusunda Vasıt ve Basra arasında bulunan geniş topraklardır.(Yâkût,

Mu‘cemü’l-büldân, c.1, s.450.

289 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Tarih, c.8, s.134. 290 Rûzrâverî, Zeyl..., c.6, s.196.

291 İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam..., c.15 s.105.

292 Rûzrâverî, Zeyl..., c.6, s.172; İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam..., c.15 s.105; Sıbt İbnü’l-Cevzî,

Mir’âtü’z-zamân…, c.18, s.231.

64

yardımları yaptığını ve bu konuda adamlarını seferber ettiğini söyledikten sonra aynı hassasiyeti kendisinin de göstermesini istemişlerdir.294

Bedir b. Hasanveyh 405/1014 yılında kendi adamları tarafından öldürülünceye kadar yaklaşık 36 yıl Hasanveyhî emirliğinin başında kaldı. O, adaleti, askeri kabiliyeti, dehası ve temkinli davranışları sayesinde, doğru ve kabul gören bir liderlik sergileyerek uzun süre emirliğin başında kalmayı başarabilmiştir. İslam tarihi kaynaklarının verdiği bilgilerden; Bedir b. Hasanveyh’in bilge bir siyasetçi, askerler üzerinde etkili, zorluklar karşısında metanetli, mali konularda deneyimli, kararlı, birçok güzel hasletlere ve doğru davranışlara sahip adil bir lider olduğu anlaşılmaktadır. Onun en önemli özelliklerinden biri de karşılaştığı sorunlar karşısında pratik çözümler getirmesidir. Ayrıca o hac yolunun güvenliği sağlama konusunda örnek olarak gösterilmiştir.