• Sonuç bulunamadı

Godwin, aklı esas alan toplumun ilkelerinin açıklanmasını yaptıktan sonra yönetim konusunu ele almaktadır. Öncelikle Godwin’in, yönetimle ilgili görüşlerine geçmeden onun yönetim için gerekli olduğunu söylediği otorite ve itaat gibi kavramlardan ne anladığı açıklanacaktır. Devletin vazgeçilmez unsuru olarak gösterilen otoritenin kurumlaşması, insanlığı devlet düşüncesine ulaştırmıştır. Devletin yürütme işini üstlenen otoriteye hükümet adı verilmektedir. Hükümet, devlet adına otoriteyi ve siyasal kontrolü kullanan organ olarak somut bir yapıya sahiptir. Devlet ile hükümet arasındaki en önemli fark, devletin devamlı, hükümetin ise değişebilir olmasıdır.207

Rousseau, devletin kendiliğinden var olduğunu, hükümetin ise ancak egemen varlıkla var olabileceğini bu nedenle de hükümdarın başat istencinin, genel istençten ya da yasadan başka bir şey olmadığını ve olmaması gerektiğini; gücünün de, kendisinde toplanan kamu gücünden başka bir şey olmadığını söylemektedir.208 Ona göre hükümet “uyruklar ile egemen

206 Crowder, a.g.e., s.62-63.

207 İşçi, a.g.e., s.6-7.

208 Rousseau, a.g.e., s. 108.

varlık arasında iletişimi sağlamak için kurulmuş; yasaları uygulamakla ve gerek yurttaş özgürlüğünü, gerekse siyasal özgürlüğü korumakla görevli, aracı bir topluluktur (grup, küme, yığın, oyru, crop). Hükümet ya da yüce yönetim diye, yürütme gücünün meşru biçimde kullanılmasına; hükümdar ya da yüksek görevli diye de bu yönetim işini üstlenen kimseye ya da bütüne denir.”209

Kropotkin’e göre de devlet ile hükümet birbirlerinden çok farklı karakterlerde iki kavramdır. Devlet, toplum üzerinde yalnızca egemenliğin varlığını değil, herhangi bir yerdeki yaşamın yönetiminin tek bir merkezde toplanmasını, yani bölgesel konsantrasyonu ve toplumsal yaşama ilişkin pek çok yürütme görevinin küçük bir azınlığın elinde toplanmasını öngörür. Toplumun farklı kesimleri ve üyeleri arasında yepyeni ilişkileri öngörür. Yasama ve polis ise toplumun belli bazı sınıflarının, öbür sınıflar üzerinde egemenlik kurmaları için tasarlanmışlardır.210

Godwin, geçmişten dönemine kadar tüm çağ ve ülkelerdeki insan topluluklarında, toplumun iyiliği için bireysel yargının ortadan kaldırılması ve bireyin fiillerinin kontrol edilmesini zorunlu kılan koşulların olması gerektiğine inanıldığını ifade etmektedir. O, şiddetin en küçük derecesinde bu kontrolün tatbik edilebiliyor olmasının ve bireyin yetkisinin gasp edilmesi nedeninin yönetimin doğasını sorgulamak için avantaj sağladığı düşüncesindedir. Bu nokta, en iyi şeklinde bile hükümetin içerisine karışan kötülüğün niceliğini ve hükümetin müdahale etmesinin düşünüldüğü durumun tespit edilmesi konusunda kendisini desteklemektedir.211 Ona göre tam yetişkin insanın durumu çocuğun durumundan farklıdır ve bunun için kendi kendini idare eder. O, daima üyesi olduğu siyasal topluluğun bir derece kontrolü altındadır. Kişiyi belli açılardan kontrol eden siyasal kurumlar onu aynı zamanda belli bir dereceye kadar katil ve hırsızdan veya kendisine kötülük edecek her türlü kişilerden korur. Hükümete ait siyaset ise onu çeşitli kötülüklere maruz bırakır.212

Siyasal sürecin özünü meydana getiren sorunlardan biri otoritenin kaynağı sorunudur.

Devletin elinde yurttaşlarına hizmet edebilmek amacıyla kullanabileceği bir kudret, bir güç bulunmalıdır, işte bunun için de otorite sorunu nazik bir sorun olmaktadır. Bu güç ve kudret hükümetin eline verilmiştir. Yöneticiler otoriteyi istemekle kalmazlar, onu haklı göstermeye de çalışırlar; yönetilenler ise siyasal iktidar üzerindeki son ve kesin denetim yetkinsi kendi ellerinde tutmaya uğraşırlar.213 Bir devlet söz konusu ise otoritenin olması gerektiğini düşünenlere göre “toplumdaki düzenin, hakların, kolektif düşüncenin kısaca toplum hayatının

209 A.g.e., s. 104-105.

210 Kropotkin, Çağdaş Bilim ve Anarşi, s.217.

211 Godwin, Political Justice, Vol:I, s.183-184.

212 Godwin, Thoughts on Man, s. 50-51.

213 Lipson, a.g.e., s.15.

temel şartıdır. Bunu, insanın yaşaması için gerekli olan hava ve suya benzetebiliriz. Nasıl ki, insan bunlarsız hayatını devam ettiremez ise, toplumlar da otoritesiz yaşayamaz. Şu halde;

otorite toplum hayatının esas unsurudur.”214

Otoritenin meşru iktidar olarak tanınması “onu kuvvetten ayırır. Otorite herkesçe meşru kabul edilen hükümet demektir. Onun için de belli bir işlemi ya da temsilciyi onaylayanlar otoritenin müeyyidesini koyarlar, otoriteyi onaylamayanlar ise ona katlanırlar.

İktidarla karşılaşan yurttaş ona uyup uymamakta özgürdür. Ama otorite ile karşılaşan yurttaş ona uymakla yükümlüdür. İktidara karşı koymak meşrudur; otoriteye karşı koymak ise meşru değildir. Otorite meşruiyete bürünmüş olan iktidardır.”215 Rousseau’ya göre hükümetin elinde toplanan güç, her zaman için devletin gücü olduğundan, hiç değişmez. Bundan da şu sonuç çıkar: Hükümet bu gücü kendi üyeleri üzerinde ne denli çok kullanırsa, halkın tümü üzerinde kullanmak üzere elinde kalan güç o ölçüde azalır. Bu durumda yöneticiler ne denli çok olursa hükümet o denli güçsüz olacaktır.216

En basit şekliyle otorite “meşru iktidar olarak tanımlanabilir. İktidar, başkalarının davranışlarını etkileme gücü iken, otorite bunu yapma hakkıdır. Dolayısıyla otorite herhangi bir şekilde zorlama veya manipülasyondan ziyade, kabul edilmiş bir itaat ödevine dayanır. Bu anlamda otorite meşruluk veya haklılıkla örtülü iktidardır.”217 Otorite “iktidarın bir dışavurumudur, ama onunla özdeş değildir. İktidar otoriteden farklıdır, çünkü ikincisinin komuta etme ve itaat ettirme hakkına sahip olduğunu iddia ettiği yerde, birincisi, zor kullanarak ya da zor kullanma tehdidiyle itaate zorlama yeteneğidir. Anarşistler, genelde sadece iktidarın yozlaştırdığına ve mutlak iktidarın mutlak biçimde yozlaştırdığına değil, iktidarın hem uygulayıcıyı hem de kurbanı tahrip ettiğine inanırlar. İktidarın çürütücü yapısının farkındadırlar.”218 Tüm anarşistler otoriteyi reddederler, bir çoğu da ona karşı savaşır. Ama otoriteyi yadsıyan ve ona karşı savaşan herkesi anarşist olarak adlandırmak mümkün değildir. Tarihsel olarak anarşizm; var olan toplumu eleştiren bir doktrindir, arzu edilen bir topluma ilişkin görüştür ve birinden diğerine geçmenin bir yoludur.219

Anarşistlere göre otorite, “baskıyı zorunlu kılar ve insanları belirlenmiş kalıplar içerisinde tuttuğu için gelişimlerini engeller. Bu nedenle anarşist düşüncede otorite kavramına eşlik eden diğer kavram, otoritenin zorunlu sonucu olan ve özgürlüğün zıttı olan ‘kölelik’tir.

Anarşistlere göre otoriter yapıların hüküm sürdüğü toplumlarda eşitlik mümkün olamaz.”220

214 İşçi, a.g.e., s.5.

215 Lipson, a.g.e., s.87.

216 Rousseau, a.g.e., s.109.

217 Heywood, a.g.e., s.5.

218 P. Marshall, Anarşizmin Tarihi, s. 84-85.

219 Demirci, a.g.m., s.146-147.

220 Felsefe Ansiklopedisi, “Anarşizm” Maddesi, s. 376.

Anarşizmin otorite karşıtı olarak tanımlanması, “devletin belirli bir bölgede yüksek otorite olarak tanımlanmasından kaynaklanır ve bütün anarşistler devlete karşı oldukları için otoriteye de karşıdırlar. Ne var ki otorite daha temeldir ve varoluşu devletin kuruluşundan öncedir. Ayrıca, anarşiyi bir otorite yokluğu olarak tanımlamak yanıltıcı olabilir, çünkü kesin konuşmak gerekirse, belirli bir otorite formu içermeyen bir toplumun neredeyse anlaşılmaz olduğu görülecektir.”221

Anarşistler politik aktiviteleri toplumda değişime izin vermeyen, daha çok değişimleri engelleyen yapı olarak görürler. Godwin'e göre hükümet otoritesi “sadece sahip olduğu gücü kullanır, felsefi kavrayışı, zekayı değil. Protestanlar Katolik Kilsesi deyince ne anlıyorsa Godwin de hükümet kavramından onu anlar: İletişimi kısıtlayan ve gerçeği araştırmaya engel olan kurum.”222 Bütün anarşistlere ve Godwin'e göre “yüksek çatışma otoritesine sahip hükümet, insanın bütün otonomisine ve kişisel yaşamına müdahale etmektedir. İnsanları, otoritenin sahip olduğu güce kayıtsız, şartsız boyun eğmeye mecbur etmektedir ve insanların kendi başlarına kendi akıl ve iradelerine güvenerek kendi ihtiyaçlarını karşılamaya muktedir olmadıkları konusunda onları şartlandırmaktadır. Hükümetin deyişine göre hükümet topluma geç kalınmış bir değişimi sunmaktadır. Fakat gerçekte hükümetler hâla modası geçmiş, terkedilmiş uygulamaları yine devam ettirmekte, değişime hazırlanan insanların hevesini kursağında bırakmaktadırlar.”223

Godwin, yönetim teorisinin dayandığı iki büyük sorunun kuruluş içinde diğerleri ile en iyi uyumlu olan siyasi otorite hangisidir? Bizi siyasi itaate zorlayan düşünceler nelerdir?224 sorunlarının olduğunu belirtmektedir. Ona göre, uzmanlıktan kaynaklanan otorite en kötü otorite formudur, çünkü kişisel kanaati zayıflatır, entelektüel ve ahlâkî gelişimi engeller.

Belirli bir alanda, özel bilgilere sahip olma anlamında otorite olabilir ve özel bilgelik anlamında otoriteye sahip olabilirsiniz, ancak hiç kimse bir komuta zinciri içinde özel bir yeri gerektiren bir bilgi ya da bilgelik tekeline sahip olamaz.225 Açıkça görülmektedir ki Godwin üstün bilgiye güven duymayı otoritenin en zararlı şekli olarak görmekte ve insanın bağımsız düşünmesini engelleyeceğini ve kişiye bağımlılık ruhu aşılayacağını söylemektedir.

Godwin'in düşüncesinde bütünün ilişkilerini yönlendirmede herkesin bir hisseye sahip olmasının uygun olduğu kabul edilerek, kişinin temsilciler kurulunun seçiminde aynı fikirde olması gerektiği görülmektedir. Eğer o kişi büyük bir hükümetin üyesi ise, ya da küçük bile olabilir, görevlilerin ve vekillerin atanmasında yardımcı olmalıdır, burada ilk olarak ima

221 P. Marshall, Anarşizmin Tarihi, s.80-81.

222 Scrivener, a.g.m., s.617.

223 Clark, “On Anarchism In An Unreal World: Kramnick’s View of Godwin and the Anarchists”, s.166-167.

224 Godwin, Political Justice, Vol:I, s..223.

225 P. Marshall, Anarşizmin Tarihi, s. 881.

edilen otoritenin bu görevlilere dağılımı, ikinci olarak da zımnî muvafakat ya da daha ziyade bir gereksinimin kabulü, bu da tartışılan sorunlarda çoğunluğun kararına uyulması biçimindedir.226

Godwin bireyin yönetime katılımı ile ilgili şunları söylemektedir: Bunlardan ilkine göre; toplumun geri kalan bireylerine liderlik yapmak için belirlenmiş tatmin edici kriterler belli bir insanda ya da insan grubunda yoktur. İkincisine göre; tüm insanlar ortak iktidarın iştirakçisidirler, sebep olarak da ortak eğitici ile iletişim gösterilebilir. Ek bir bilgeliğin reddedilebileceği çok ciddi ilişkilerde ve bazen de işinin ustası ve ihtiyatlı bir bireyin arkadaşları için deneyim sonunda bu kanı yanlış olabilir. Üçüncüsüne göre ise; hükümet bireylerin güvenliği için tertiplenmiş bir kurumdur ve herkes kendi güvenliğini sağlayacak bir parçaya sahip olmalıdır ve muhtemelen haksızlık ve komplo etkin biçimde dışlanacaktır. Son olarak da, şahsi kararın kontrol edilemeyen denemelerinden kurtulabilmek için toplumda herkesin görüşüne yer verme temel amacımızı asla kaybetmeyeceğiz. Böylece herkes kendi öneminin bilincine varacak ve bilinmeyen üstün varlıkların güçleri küçülecektir.227

Godwin'e göre “baskıya maruz kalan bir insan bile içsel bir bütünlüğü korur. Böyle bir insan sadece daha üstün bir güce itaatin kaçınılmazlığını kabul eder ve diğer yanda kendi yargısını sağlam bir şekilde korur. Fakat bu içsel bütünlük bile hükümet tarafından telkin yolu ile yok edilebilir. Güvenin dışında hareket etmek iradi hareket etmektir fakat insanın, yargısını ya da emirlerini zorlayıcı ya da zorunlu kabul ettiği birisinin itaati altında. Böyle bir insanın ya uzman bilgi temelinde ya da kanuni, politik ya da toplumsal durum temelinde – itaat edilmesini ya da tavsiyelerinin kabul görmesini- talep eder.”228

Düşünürümüze göre “her insanın takdir yetkisi vardır. Bu alan komşusunun aynı derecede olan alanıyla sınırlıdır. Bu sınırların korunması ve hiç kimsenin aşmamasını sağlamak hükümetin ilk işidir. Bu açıdan bakılırsa, bireylerin güçlerinin bileşimi hükümetin gücünü sağlar. Bireyler ya da temsilcileri tarafından gücün kontrol edilmesi, bu kontrol despot bir biçimde ya da gereksiz aşırılığa kaçmadan yerine getirilmelidir.”229 Godwin, kamuoyu etkisinin hukukun tiranlığına tercih edilebilir olduğunu kabul ederken, baskının kişiyi ikna edemeyeceğini, uzlaştıramayacağını, tam aksine onun zihnini kendisini istihdam edenlere karşı yabanlaştıracağını haklı olarak ve ısrarla belirtir. Onun için insanlar bir bireye tavsiye ve ihtarda bulunabilir, ancak o bireyin başkalarının niyetine göre değil kendi niyetine göre davranması gerekir.230

226 Godwin, Political Justice, Vol:I, s. 216.

227 A.g.e., s.215-216.

228 Crowder, a.g.e., s. 78.

229 Godwin, Political Justice, Vol:I, s.218.

230 P. Marshall, Anarşizmin Tarihi, s.83.

Godwin'e göre zorunluluğu sorgulayacak çok küçük bir alan olabilir ve dolayısıyla adalet, bazı durumlarda birey ile bireyin arasına giren bir güçtür. Şiddet, görüş farklılıklarında ve ihtiras çarpışmalarında pek çok insanın şaşmaz biçimde başvuracağı bir tavır olacaktır.231 İşte Godwin için sorun bu gücün kullanılması sonucunda çok trajik etkilerinin olabileceği bu şiddet olgusu nasıl bastırılabilir ya da engellenebilir sorunudur.

Ona göre bir fikri dikte ettirmek suretiyle tartışma yerine şiddeti kullanmak tartışmasız yanlış bir tutumdur. En iyi ve en çok arzu edilebilir davranış kişinin kendi hataları konusunda ikna edilmesidir. Ancak durumun aciliyeti dostça eleştirme ya da ikna için gerekli zamanın olmamasına yol açabilir. Savunma görevi ve dürüstlük bu yüzden gereklidir.232 Anarşistlerin çoğunluğu, “insanların kendi ortamlarının ürünü olduklarına, ancak bu ortamı değiştirebileceklerine inanır. İçlerinde daha varoluşçu zihniyete sahip olanlar, “insan doğası”nın değişmez bir öz olarak var olmadığını savunurlar. Belirli bir durumun içine doğabiliriz, ancak genellikle kendi kendimizi oluştururuz. Bu nedenle amaç hükümet ve devlet yükünü atarak “öz benliği” özgürleştirmek değil, başkalarıyla yaratıcı ve gönüllü ilişkiler içinde benliği geliştirmektir.”233

Godwin bir toplumda, toplumun kendi üyelerinin itaatsizliği ya da yabancı bir düşmana karşı savunma eşit oranda gerekli değil midir? sorusunu sormakta ve hükümet kurumunun savunulması için ortaya konulan delillerin en önemlisinin bu olduğunu ifade etmektedir.234 Ona göre hükümet özellikle düşünce üzerine inşa edilmiştir, insanı yönetmek üzere girişilecek her şey kendi görüşlerine uygunluğu kanıtlamak durumundadır. Bir siyasi kurumun kamu isteği dikkate alınmaksızın tek bir görüş bakımından mutlak üstünlüğü saçma ve inciticidir. Şüphesiz ki siyasi toplumun en iyi şekli bireylerin aydınlatılmış olduğu biçimidir. Bireyler çöküntüye karşılık himaye altına alınmış olmalıdır. Hükümetin güvenli ve hayırlı bir şekilde tesisi için tek model genel tercih çerçevesinde kayrılması ve iltimasıdır.235

Pek çok anarşist, “pozitif hukukun yokluğunda başkalarının davranışını etkileme aracı olarak kamuoyu baskısı ya da toplumsal baskı biçiminde bir tür kınamanın etkili olacağı görüşündedir. Bu türden kınama, insanları bir tehditle karşı karşıya bıraktığı için son derece otoriter olabilir. Aslında Godwin, kamu otoritesinin olmadığı bir toplumda “genel denetim”in,

“kamçı ve zincirden daha az dayanılabilir olmayan” bir güç sağlayabileceğini yazmıştır.”236 Anarşistler, baskıcı ve karşılıksız olan her türlü iktidara, özellikle zor kullanmayı ve iki taraf arasında çatışmayı gerektiren hakimiyet anlamındaki iktidara karşı çıkarlar. Ancak başkalarını

231 Godwin, Political Justice, Vol:I, s.184.

232 A.g.e., s.184-185.

233 P. Marshall, Anarşizmin Tarihi, s.875-876.

234 Godwin, Political Justice, Vol:I, s.185.

235 A.g.e., s.242.

236 P. Marshall, Anarşizmin Tarihi, s.82.

etkilemeye çalışırken bazen bir iktidar formuna başvurular. Aslında Godwin ve Kropotkin, yanlış yapanları düzeltmek için hukukun yerine kamusal kınamaya başvurulmasını istemektedirler.237

Anarşistlere göre devlet “otoriter yapıların en güçlüsü olması nedeniyle insanları baskı altına almakta ve özgürleşmelerini engellemektedir.”238 Godwin itaat kelimesinin oldukça hassas ve anlamının gölgelenmemesi gereken bir kelime olduğunu ifade etmektedir. Ona göre

“her gönüllü eylem bir itaat davranışıdır. Bu davranışı gerçekleştirmek için bazı görünümlere gireriz ve bazı teşvik ve motivasyonlardan etkileniriz.”239

Godwin'e göre itaatin “en saf türü şahsi yargımızın bağımsız kanaatinden doğan bir eylemdir. Bu eylem, bir başkasının güvenilmez ve değişken araya girmesinden dolayı değildir. Ama esas ve iptal edilemez eğilimin gerçekleştirilmesinden ötürüdür. Bu durumda itaatin amacı anlaşılmanın dikte edilmesidir. Eylem komşularım ya da arkadaşlarım tarafından onaylanmayabilir ancak bu onay onun doğrudan motivasyonunu oluşturmaz.”240 Ona göre itaatin çeşidi gönüllülüğün derecesine bağlıdır. İlk olarak “her insan kendini bir diğer insanla kıyaslama yeteneğine sahiptir. Herkes bir başkasından daha üstün ya da eşit olduğu noktaları bulur, fakat elbette bazı noktalarda kendinden daha üstün insanlarda söz konusudur. Bu üstünlük mevcut örnekte entelektüel ya da bilgi üstünlüğüdür. Belki de diğer insan refah ve konfor yönünden benden daha üstündür.”241 Otoriteye itaate doğru anlam verildiği zaman bu çeşitler daha iyi anlaşılacaktır.

Godwin'e göre otoritenin birinci çeşidi “mantığa dayalı otoritedir ki bu gerçekten anlaşılabilir. Otorite ve itaat terimlerinin her ikisi de aynı anlamda aşağıda sözü edilenlerden daha az sıklıkta kullanılmıştır.”242 İkinci tür itaat açıklamasını şu şekilde yapmaktadır:

“İsterim ki, örneğin, bir ev inşa etmek veya çok iyi dalabilmek. Bunun için boş zaman ya da teknik bilgisine sahip olmalıyım. Bu varsayıma dayanarak diyelim ki bir inşaatçı ya da tamirci olduğum için kimseyi suçlamıyorum. Bu tür bir boyun eğme itimat adı altında ayırt edilebilir ve ahlâkî bir bakış açısı itibariyle haklı çıkarmak için tek bir şey gereklidir, o da benim gerçekleştirdiğim şeyin daha uygun ve faydalı olduğu biçimindedir.”243

Godwin'e göre itaatin ikinci çeşidi, makul bir görüşün şekillenebilmesi için herhangi bir bilgiye sahip olmadan kişinin güveni üzerine dayanır. Bir başkasının bilinen duygu ve kararına az ya da çok oranda teslim olurum. Göründüğü kadarıyla otorite kelimesinin en katı

237 A.g.e. s.86.

238 Felsefe Ansiklopedisi, “Anarşizm” Maddesi, s. 376.

239 Godwin, Political Justice, Vol:I, s.226.

240 A.g.e., s.226-227.

241 A.g.e., s.227.

242 A.g.e., s.231.

243 A.g.e., s.227-228.

ve kesin anlamı budur ve itaat olarak ele alınırsa, saygıya dayanan en saf duygudur.244 Ona göre üçüncü ve son itaat çeşidi “benim gönüllü olarak yer aldığım, ancak zarara yol açan sonuçlar doğurmuş olsalar bile benim şahsi yargılarımdan dolayı bana kural koymayacak itaattir.(…) Gönüllü oluşumlar etrafımızda oldukça fazla bir yer tutar. Keyfi karar ve yönetimleri genellikle sezinleriz ve herhangi bir olaydaki başarısızlık neticesinde girişimler sonucunda yönetimimiz değiştirilmelidir.”245

Ona göre itaatin üçüncü ve sonuncu türünden çıkarılan sonuç muafiyet ile geçiştirilemeyecektir ve kişinin talebine yaptırım eşlik eder ve ihlal edilmesi neticesinde ceza uygulanması kaçınılmazdır. İşte bu tür otorite tam anlamıyla yönetim fikriyle bağlantılıdır.

Burada söz konusu olan siyasal adaletin ihlalidir. Bu otorite güce bağlıdır, saygı ve itibardan güç alarak yükselir. Benim davranışımın değişimi vahşi hayvanın olduğu durumdakine benzer biçimde üstün bilgelikten dolayı olabilir. Her iki tür otorite çeşidi de aynı kişiye yetki vermiş olabilir; ancak bu kişiler birbirinden tamamen farklı ve bağımsız kişilerdir. Üçüncü tür itaat esas alındığında varılan sonuç büyük oranda zihin karıştırılmak suretiyle insan karakterinin değeri düşürülme suretiyle doğrudan ve niteliksiz köleler haline dönüştürülmektedir.246

Godwin siyasi itaat konusunu ele alırken, belki de biraz açık bir şekilde, birey ile toplumun çatışan talepleri arasına çizgi çektiğini söylemektedir. Toplumun taleplerini yeterince boşa çıkaran bu itaat çeşidinin, saygıya dayanmayıp, baskıdan kaynaklanan ve bu itaat türünün, diğer hepsinin ötesinde, en az yozlaşma kaynağı olduğunu anlaşılmaktadır.

Ancak bu hipoteze dayanarak, ne tür bir harici itaat ima edilirse edilsin, düşünce bozulmadan kalır.247

Godwin'e göre kötülük, yaygın olarak bu itaat türünün yanında yer alır. İtaat alışkanlığı güven üzerine kurulu olmayıp, nezaket kaynağının ve ahlâkın azalmasından ziyade cezanın düşünülmesindendir. Kişi ne baştan çıkarılmaktan nede zihninin karışmasından şikayet eder, belki de sadece etrafındaki kimselerin tarafgirliği ve hatalarına dikkat etmek suretiyle kendisinin uyum sağlaması gerektiğini düşünür.248 Ona göre en büyük kötülük

“itaatin gelişmesinde ortaya çıkar, burada bize yol gösterecek olan herhangi bir derecede, öğrenme bağımsızlığımızdan genel ve sınırsız sapmadır. Bu bakımdan bu durumdaki birine verilebilecek en iyi tavsiye gerekli durumda itaattir; ancak itaat ederken eleştirmeyi unutmamaktır.”249

244 A.g.e., s.231.

245 A.g.e., s.228.

246 A.g.e., s.231-232.

247 A.g.e., Vol:II, s.215.

248 A.g.e., Vol:I, s.229.

249 A.g.e., s.229-230.

Düşünüre göre “yöneticilerimizin haksız emirlerine itaat etmek, sağduyu ve saygı çerçevesinde ortak güvenlik için gerekli olabilir, ancak onlara gereksiz bir yumuşaklık ve

Düşünüre göre “yöneticilerimizin haksız emirlerine itaat etmek, sağduyu ve saygı çerçevesinde ortak güvenlik için gerekli olabilir, ancak onlara gereksiz bir yumuşaklık ve

Benzer Belgeler