• Sonuç bulunamadı

Pozitif saptanmış olan viral etkenlerin dağılımına bakıldığında ise; RSV (n:579, % 46.6), HRV (n:439, %35.3), FLU (n:116 %9.3), PIF(n:119 %9.6), HBoV (n:138, %11.1), HMpV (n:85 %6.8), enterovirüs (n:29 %2.3), coronavirüs (n:67 %5.4), adenovirüs (n:81 %6.5) ve toplamda 349 hastada da (% 28.1) birden fazla virüs birlikte (koenfeksiyon) olarak belirlendi.

İnfluenza virüs FLUA (n:97 %35.3) ve FLUB (n:19 %1.5) olarak, parainfluenza virüsler de; PIF1 (n:19 %1.5), PIF2 (n:12 %1), PIF3 (n:73 %5.9) ve PIF4 (n:15 %1.2) olacak şekilde alt tiplerine göre de ayrı olarak değerlendirildi.

Şekil-16 : Pozitif saptanan etken virüslerin hasta grubunda sayı ve yüzde olarak dağılımı

Etken olarak RSV saptanmış olan hastaların klinik ağırlık gruplarına göre bakıldığında; ağır grupta %33.9, orta – ağır grupta %50.8, hafif grupta ise %46.5 olarak dağıldığı gözlendi. Orta- ağır ve hafif grupta, ağır seyreden gruba göre RSV anlamlı olarak daha fazla görüldü (p:0.006). RSV pozitif olan hastaların yaş gruplarına göre dağılımına bakıldığında ise; 1-6 ay arası grupta %64.9, 7-12 ay arası grupta %42.3, 13-24 ay arası grupta %31.6, 25-36 ay arası grupta %31.3, >37 ay olan grupta da %18.6 oranında görülmekteydi. Bu dağılıma göre değerlendirildiğinde ise, RSV’nin 1-6 ay arası olan hasta grubunda, diğer yaş gruplarına göre anlamlı olarak daha fazla görüldüğü saptandı (p:0.000).

Etken olarak HRV saptanmış olan hastaların klinik ağırlık gruplarına göre dağılımına bakıldığında; ağır grupta %37.3, orta – ağır grupta %31, hafif grupta ise %37.3 olarak dağıldığı gözlendi. Bu şekilde HRV pozitifliği klinik olarak ağır seyir açısından istatistiksel olarak anlamlı saptanmadı (p:0.101). HRV pozitif olan hastaların yaş gruplarına göre dağılımı ise; 1- 6 ay arası grupta %30.3, 7-12 ay arası grupta %34.7, 13-24 ay arası grupta %38.3, 25-36 ay arası grupta %43.4, >37 ay olan grupta da %46.5 oranında görülmekteydi. Bu dağılıma göre değerlendirildiğinde ise, HRV’nin 2 yaş üzerinde olan hasta grubunda, diğer yaş gruplarına göre anlamlı olarak daha fazla görüldüğü saptandı (p:0.003).

Etken olarak FLUA saptanmış olan hastaların klinik ağırlık gruplarına göre bakıldığında; ağır grupta %12.7, orta – ağır grupta %6.6, hafif grupta ise %7.6 olarak dağıldığı gözlendi. Bu şekilde FLUA pozitifliği klinik olarak ağır seyir açısından istatistiksel olarak anlamlı saptanmadı (p:0.094). FLUA pozitif olan hastaların yaş gruplarına göre dağılımına

579 439 97 19 19 12 73 15 138 85 29 67 81 46,6 35,3 7,8 1,5 1,5 1 5,9 1,2 11,1 6,8 2,3 5,4 6.5 0 100 200 300 400 500 600 700

Virüslerin hasta grubunda dağılımı

n (sayı) % değer

bakıldığında ise; 1-6 ay arası grupta %7.3, 7-12 ay arası grupta %6.3, 13-24 ay arası grupta %8.2, 25-36 ay arası grupta %12, >37 ay olan grupta da %9.3 oranında görülmekteydi. Bu dağılıma göre FLUA için yaş grupları arasında anlamlı bir fark saptanmadı (p.0.477).

Etken olarak FLUB saptanmış olan hastalar klinik ağırlık gruplarına göre değerlendirildiğinde; ağır grupta %4.2, orta – ağır grupta %0.5, hafif grupta ise %1.6 olarak dağıldığı gözlendi. Ağır grupta, diğer gruplara göre FLUB’nin anlamlı olarak daha fazla görüldüğü, bunun da klinik olarak ağır seyir açısından gösterge olabileceği fark edildi (p:0.016). Yaş grupları arasındaki dağılımında ise, anlamlı bir fark izlenmedi (p:0.266).

Parainfluenza virüsler ağırlık grupları arasında değerlendirildiğinde; her dört alt tipi için de (PIF1, PIF2, PIF3, PIF4) klinik ağırlık ve yaş grupları arasında anlamlı fark izlenmedi (p değerleri ağırlık grupları için sırası ile 0.258, 0.423, 0.770, 0.343) (p değerleri yaş grupları için sırası ile 0.251, 0.598, 0.640, 0.644).

Etken olarak HBoV saptanmış olan hastaların klinik ağırlık gruplarına göre dağılımına bakıldığında; ağır grupta %21.2, orta – ağır grupta %11.1, hafif grupta ise %9.5 olarak dağıldığı gözlendi. Ağır grupta, diğer gruplara göre HBoV’nin anlamlı olarak daha fazla görüldüğü, bunun da klinik olarak ağır seyir açısından gösterge olabileceği düşünüldü (p:0.001). Yaş gruplarına göre dağılımına bakıldığında ise; 1-6 ay arası grupta %6.4, 7-12 ay arası grupta %9.6, 13-24 ay arası grupta %19.5, 25-36 ay arası grupta %16.9, >37 ay olan grupta da %13.2 oranında görülmekteydi. Bu dağılıma göre değerlendirildiğinde de, HBoV’ün 13 ayın üzerinde olan hasta grubunda, diğer yaş gruplarına göre anlamlı olarak daha fazla görüldüğü saptandı ve 1 yaş üzerinde görülme sıklığının artmış olduğu şeklinde yorumlandı (p:0.000).

Human metapnömovirüs açısından bakıldığında ise; ağır grupta %5.1, orta – ağır grupta %7.7, hafif grupta ise %6.7 olarak dağıldığı görüldü ve klinik seyirin ağırlığı açısından anlamlı fark izlenmedi (p:0.606). Yaş gruplarına göre dağılımına bakıldığında ise; 1-6 ay arası grupta %6.2, 7-12 ay arası grupta %11.7, 13-24 ay arası grupta %5.1, 25-36 ay arası grupta %0.0, >37 ay olan grupta da %8.5 oranında görülmekteydi. Bu dağılıma göre değerlendirildiğinde de, HMpV’ün 6 ayın üzerinde olan hasta grubunda, diğer yaş gruplarına göre anlamlı olarak daha fazla görüldüğü saptandı ve 6 ay- 2 yaş arasında görülme sıklığının anlamlı olarak artmış olduğu şeklinde yorumlandı (p:0.002).

Enterovirüs ve coronavirüs pozitif saptanan hastalar değerlendirildiğinde ise ağırlık grupları ve yaş grupları arasındaki dağılıma göre anlamlı fark izlenmedi (p değerleri sırası ile 0.516 ve 0.106).

Etken olarak adenovirüs saptanmış olan hastaların klinik ağırlık gruplarına göre dağılımına bakıldığında; ağır grupta %11.9, orta – ağır grupta %4.2, hafif grupta ise %6.8 olarak dağıldığı gözlendi. Ağır grupta, diğer gruplara göre adenovirüsün anlamlı olarak daha fazla görüldüğü, bunun da klinik olarak ağır seyir açısından gösterge olabileceği düşünüldü (p:0.012). Yaş gruplarına göre dağılımına bakıldığında ise; 1-6 ay arası grupta %3.7, 7-12 ay arası grupta %7.5, 13-24 ay arası grupta %9.4, 25-36 ay arası grupta %10.8, >37 ay olan grupta da %7.8 oranında görülmekteydi. Bu dağılıma göre değerlendirildiğinde yaş arttıkça adenovirüs görülme sıklığının artabileceği şeklinde yorumlandı ve istatistiksel olarak da anlamlı olarak değerlendirildi (p:0.009).

Virüslerin birlikteliği açısından bakıldığında; tek virüsün etken olarak saptandığı hastalar ile, birden fazla virüsün etken olarak saptandığı hastalar ağırlık grupları açısından karşılaştırıldığında, saptanan etken sayısının artmasının, klinik olarak ağır seyir üzerine anlamlı bir etkisi olmadığı görüldü (p:0.162). Birlikteliğe en sık eşlik eden virüsler HRV ve RSV iken onları HBoV ve adenovirüs izlemekteydi (Şekil-17).

Şekil-17: Virüslerin tüm hasta grupları içinde viral birlikteliğe eşlik etme sıklıkları

Son yıllarda yapılan çalışmalarda etken olarak gösterilme sıklığının artması nedeniyle PIF3 açısından, orta – ağır ve ağır birleştirilerek, hafif grup ile karşılaştırıldığında gruplar arasında PIF3 görülme sıklığında anlamlı fark izlenmedi (p:0.483).

Çalışmamızda saptanan tüm viral etkenlerin 5 yıllık süreçte aylara göre dağılımlarına bakıldığında ise; en sık etken olan RSV’nin özellikle kış ve ilkbahar aylarında görülme sıklığının arttığı, 2018 yılı sonunda ise görülmesinde ciddi bir artış izlendiği görüldü.

Şekil-18: Saptanan tüm viral etkenlerin yıllara ve aylara göre dağılımı

İkinci sıklıkta olarak elde edilen HRV’nin ise Eylül-Mart ayları arasında görülme sıklığında ciddi artış izlendiği görüldü.

Coronavirüs için de birkaç yıl aralarla özellikle kış aylarında sıklığının arttarak muhtemel salgınlara yol açtığı düşünüldü.

Çalışmamızda klinik olarak ağır seyir açısından anlamlı olabileceği saptanan viral etkenlerin aylara ve yıllara göre dağılımları teker teker grafikler üzerinde incelendi.

Şekil-19: RSV için 5 yıllık (2014-2018 arası) aylara göre dağılım

Şekil-21: FLUA için 5 yıllık (2014-2018 arası) aylara göre dağılım

Şekil-23: HBoV için 5 yıllık (2014-2018 arası) aylara göre dağılım

Benzer Belgeler