• Sonuç bulunamadı

Araştırma kapsamında belirlenen 24 okuldan 504 öğrenciden yazılı anlatım örneği alınmıştır. Öğrencilerin bu yazılı anlatımları incelenerek dökümü yapılmış ve çalışmanın devamında görüleceği gibi tablolar hâlinde verilmiştir. Öğrencilerin yazılı anlatımlarında kullandıkları kelime, ikileme, deyim, atasözü, fiilimsi sayıları öğrenci ismi verilmeden 1’den 21’e kadar ve grupları belirtilerek ifade edilmiştir. Gruplar, I.

Grup: Ekonomik Durumu İyi Olanlar; II. Grup: Ekonomik Durumu Orta Derecede Olanlar; III. Grup: Ekonomik Durumu Kötü Olanlar şeklinde oluşturulmuştur. Yine tablolarda görüleceği gibi her grup kendi içerisinde ayrı ayrı değerlendirilmiş sonra da genel toplam ile genel değerlendirme verilmiştir.

Öğrencilerin yazılı üretimleri incelenirken özel isimler, sayılar, tarihler dâhil edilmemiş özellikle temel söz varlığının ana unsurları olan kalıp ifadeler ile kendini ifade etmede önemli bir yer tutan cümle çeşitliliği üzerinde durulmuştur. Kelimelerin çekim eki almış hâlleri aynı kelime olarak kabul edilmiş fakat yapım eki alarak anlamı değişen kelimeler birbirinden bağımsız birer kelime olarak ele alınmıştır.

Öğrencilerin yazılı üretimleri incelenirken tespit edilen kelime ve kelime grupları

“Kelime, İkileme, Deyim, Atasözü ve Fiilimsi” başlıkları altında beş grupta toplanmıştır. Öğrencilerin yazılı anlatımlarında kullandıkları kelime, ikileme, deyim, atasözü ve fiilimsiler toplam olarak verilmiş, bu başlık altında sayılanlar tekrar edilmiş ise tekrarlanan bölüme kaç defa tekrarlandıkları yazılmıştır. Sonraki çeşit kelime bölümünde ise hiç tekrarlanmayan, çeşit olarak kullanılan kelimelerin sayısal rakamları verilmiştir.

Bu çalışmada, öğrencilerin birleşik cümle kurabilme, anlatımı genişletme gibi özelliklerini tespit etmek amacıyla yazılı anlatımlarda kullanılan fiilimsilerin tespiti ve sayımı da yapılmıştır. Öğrencilerin yazılı anlatımlarında fiilimsi kullanmaları önemli görülmektedir. Çünkü fiilimsiler sayesinde öğrenciler ana dilinin olanaklarından faydalanarak cümleler arası anlamsal bağlar kurabilmekte, karmaşık yapılı cümleleri oluşturabilmektedirler. Bu da bireydeki üst düzey dil kullanımının göstergelerinden biridir. Kendini ve çevresini daha iyi anlayan ve anlatabilen ifade gücü yüksek olan öğrencilerin doğal olarak akademik başarılarının da yüksek olduğu söylenebilir (Amanvermez, 2013: 134).

Karahan (1994: 20), farklı cümle yapılarının fiilimsilerle kurulabildiği gibi anlatımda amaç sonuç, sebep sonuç zaman ilişkisi kurulurken de fiilimsilerden faydalanıldığını, Eker (2010: 343) de fiilimsilerin kelime türleri, cümle anlamı, cümle yapısı, anlatım bozuklukları ile ilişkilendirilebildiği için önemli bir konu olarak kabul edildiğini ifade eder. Ayrıca fiilimsilerin, bir eylemin adı görevinde kullanıldıklarından ad (isim), isimleri niteleyen sıfat görevinde kullanıldıkları için sıfat, iki cümleyi birbirine bağladığı için bağlaç olabildiği de ifade edilmiştir. Bayraktar (2004:3), fiilimsilerin dile anlatım gücü, zenginliği ve kıvraklığı ile anlatılmak isteneni kısa yoldan anlatma olanağı sağladığını belirtmiştir.

4.3.1. Söz Varlığı Kapsamında Ele Alınan Kelime ve Kelime Grupları

Ortaokul Öğrencilerinin Yazılı Üretimlerinde Yer Alan Söz Varlığı Üzerine Bir İnceleme (Van İli Örneği) adlı bu çalışmada, öğrencilerin sahip oldukları söz varlıkları incelenirken yazılı üretimlerinde kullandıkları kelime, ikileme, deyim, atasözü ve fiilimsiler belirlenmiştir. Öğrencilerin yazılı üretimlerinde bulunan ve sayılan bu kelime ve kelime gruplarının açıklamaları aşağıdaki gibidir.

4.3.1.1. Kelime

Türkçe Sözlük’te (1998: 1264) “Anlamı olan ses veya ses birliği, söz, sözcük.”

olarak açıklanan kelime, dillerin yapı taşı olarak kabul edilir (Kurudayıoğlu ve Karadağ, 2005: 294). Kelime anlama ve anlatma becerilerinin gerçekleştiricisi; sorun çözme, eleştirme, ürün ortaya koyma, öğrenme ve öğretme gibi üst zihinsel becerilerin üreticisidir (Güney ve Aytan, 2014: 618). Kelimeler, aynı zamanda düşündürme aletidir. İşittiğimiz veya okuduğumuz bir kelime hafızamızın bir

yerlerinde uyandırılmayı bekleyen bazı düşünceleri tetikleyebilir. Kullanılan kelimelerle başkalarının zihninde yeni düşünceler uyandırılabilir (Demir, 2006: 170).

Konuşmada olduğu gibi yazılı üretimlerde de en etkili ve en güçlü birim kelimelerdir (Aksan, 1998, 61). Ayrıca kelimeler, duygu ve düşüncelerini ifade edenler için düşünme aleti olarak kabul edildiğinden(Kaplan, 2000, 212), kelimelerin öğrencileri yeni düşüncelere sevk ettiği ve bu düşünceleri ifade etmeye vesile olduğu sonucuna varılabilir.

4.3.1.2. İkileme

İki sözcüğün kalıplaşmasıyla oluşan ve anlam bakımından tek bir sözcük gibi işlem gören ikilemeler Türkçenin zenginliğini, yaratma gücünü gösterir (Yastı, 2007:

52).Türkçe sözlükte (1998: 1060)“Anlamı güçlendirmek için aynı kelimenin tekrarlanması, anlamları birbirine yakın, karşıt olan veya sesleri birbirini andıran kelimelerin yan yana kullanılması.” şeklinde tanımlanmıştır.

Türkçenin bir anlatım şekli olarak değerlendirilen ikilemeler; ifadeye kuvvet kazandıran, anlatımda çeşitliliği, zenginliği ve ahengi sağlayan; yenilenerek, çeşitlenerek ve orijinalliğinden hiçbir şey kaybetmeden günümüze ulaşabilmiş bir dil mirası ve güçlü bir edebiyat geleneğidir (Güner Dilek, 2004: 84).

Türkçenin yüzyıllardır ilişki içinde bulunduğu çoğu dillerde az bulunan bir özellik olan ikileme, dilin zenginliğidir, yaratma gücüdür (Hatiboğlu, 1971: 9). İkilemeyi oluşturan kelimelerin en önemli özellikleri ses benzerliğine sahip olmalarıdır. Bu ses benzerlikleri; kelimenin önünde, sonunda veya ortasında bulunabilir. İkilemeler kullanıldıkları cümlede, anlamı kuvvetlendirir, anlama çokluk ve beraberlik anlamı sağlarlar (Aktan, 2010: 2 ).

4.3.1.3. Deyim

Türk dilinin derinliğini ve sözcük hazinesini gösteren önemli sözlü ve yazılı malzemelerinden olan deyim (Yastı, 2007: 52), “Genellikle gerçek anlamlarından az çok ayrı, ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış anlatım, tabir.” (Türkçe Sözlük, 1998: 576) şeklinde açıklanmıştır. Deyim: “En az iki sözcükten kurulan, konuşmada ve yazıda anlatım gücünü artıran, anlam yönünden yer yer mantık dışına taşan bölümleri olabilen, yapısındaki kimi sözcükleri anlam değişmesine uğrayan, kalıplaşmış söz öbeklerine verilen addır.” (Çotuksöken, 1992: 5).

Kalıplaşmış sözcük öbeklerinden oluşan deyimler, toplum tarafından benimsenmiş ve dile yerleşmiş kalıp ifadelerdir. Deyimler aracılığıyla bir hadise, bir durum betimlenir veya benzetme, eğretileme, örtmece gibi değişik söz sanatlarından yararlanılarak olay veya durum ifade edilir (Sağlam, 2001: 46).

Deyimler, genel kural niteliği taşımaz, bunun yerine yalnızca özel bir durum karşısında doğru kabul edilir ve öylece kullanılırlar. Ayrıca deyimler, genellikle bir öyküye, bir efsaneye veya vakaya dayanır. Deyimlerin ortaya çıkışlarında, bazı kişilerle ilgili anılar ve hikâyeler, tarihten alınmış olaylar da önemli bir yer tutar (Mangır, 2012: 2373).

Bir dilin zenginliği, sadece sözcüklerin çokluğu ile değil, bir ya da birden çok sözcüğe gerçek anlamının dışında yüklediği farklı anlamlarla da ölçülür. Bu yönden deyimler, kalıplaşmış yapılarıyla kendini meydana getiren sözcüklerin temel anlamından farklı bir anlam ifade etmelerinden dolayı, dilin anlam zenginliği kazanmasında önemli bir yer tutar (Yastı, 2007: 52).

4.3.1.4. Atasözü

Cümle hâlindeki kalıplar içinde, yol gösterici, eğitici hazır akıllar (Hatiboğlu, 1964:

468) olan atasözleri Türkçe sözlükte (1998: 155) “Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş söz, darbımesel.” olarak tanımlanmıştır.

Atasözleri, nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar gelmiş anonim ve tam bir cümle halindedirler. Günlük yaşantıda yol gösterici birer kural olarak karşımıza çıkan atasözleri, bizden önceki kuşakların yargılarını ve gözlemlerini genellikle dilsel bir imge şeklinde sunarlar (Sağlam, 2001: 46).

Atasözlerinde bazen bir olayın niteliği tanımlanır veya olayın benzeri betimlenir.

Böylece bu olay veya oluşumun geçmişte aynısının veya benzerinin geliştiği göz önünde tutularak, böyle bir durumun etkisinde veya karşısında kalmış, etkisinde veya karşısında kalma olasılığı bulunan veya etkisinde ya da karşısında kalacak olan insana genellikle öğütte bulunulur (Baş, 2002: 61). Bu şekilde geçmişte yaşanmış bir durum veya olay kişiler için bir nevi tecrübe olur. Bazen olayı yaşamadan tedbir almayı bazen de yaşanılan bir olaydan sonra teselli bulmayı sağlayabilmektedir.

4.3.1.5. Fiilimsi

Eylem ya da oluş bildirdikleri halde anlatımda fiil gibi çekimlenmeden kullanılan;

böylece, fiilin yanında adlık, sıfatlık, zarflık görevlerinden birini de yüklenen, çift

görevli kelimelere fiilimsi denir (Kahraman, 1996:115). Ayrıca “Olumsuzu yapılan ve tümleç olabilen mastar, sıfat fiil, zarf fiil gibi türleri bulunan fiiliden türemiş şekillere verilen ad, eylemsi.” (Türkçe Sözlük, 1998: 785)şeklinde de tanımlanmıştır.

Türkçede kullandığımız cümlelerde belirtilen işin doğru ve eksiksiz anlatılabilmesi için farklı yapılar kullanılmaktadır. Yüklemde belirtilen işin, oluşun zamanını ve şeklini bazı yapılarla tamamlamak, cümlenin eksiksiz ve doğru olarak anlaşılmasını sağlamaktadır. İşte fiilimsiler yaygın olarak kullanılan bu gibi yapıların başında gelmektedirler. Fiilimsilerin doğru anlaşılması halinde Türkçenin de iyi anlaşılması sağlanabilir, bu nedenle fiilimsilerin dil bilgisi öğretimindeki yeri önemlidir (Tolkun, 2009: 269).

Türkçenin genel yapısına bakıldığında gerçekten de fiilimsilerin oldukça sık kullanıldığı görülmektedir (Madan ve İpek Eğilmez, 2014: 49). Fiilimsiler aracılığıyla yan cümleler kurarak birleşik cümle oluşturulabilmektedir. Fiilimsileri bu özelliği Türkçede anlatımda pratiklik ve rahatlık sağlamaktadır. Çünkü fiilimsilerin kullanılmadığı durumlarda bu cümleler bağlaçlar ile kurulur ve fiilimsi ile kurulan birleşik cümlelere göre daha uzun cümleler olabilmektedirler.

Yazılı üretimlerde kullanılan kelime, ikileme, deyim ve atasözleri yazının iskeletini oluşturmaktadır. Kelime ve kalıp ifadeler çeşitli ek ve bağlaçlarla bir araya gelir ve metni oluşturur. Fiilimsiler de bu kelime ve kalıp ifadeler ile birleşik cümle oluşturmaya yaramaktadır. Öğrencilerin kelime ve kalıp ifadeler vasıtasıyla kendilerini ifade ettikleri göz önünde bulundurulduğunda kelime hazinesi için bunların büyük önem taşıdığı söylenebilir. Bu nedenle yapılan çalışmada, kelime hazinesi ile ilgili somut verilere ulaşmak için öğrencilerin yazılı üretimlerinde kelime, ikileme, deyim, atasözü ve fiilimsi sayımı yapılmıştır.