• Sonuç bulunamadı

Araştırmanın genel amacı ve alt amaçları çerçevesinde yapılan betimsel ve deneysel çalışmalara ilişkin veriler ilk önce bilgisayar ortamında Microsoft Office Excel 2007 yazılımına aktarılmıştır. Burada bir sistematik içinde düzenlendikten sonra istatistiksel çözümlemelerin yapılabilmesi için SPSS 17.0 (The Statistical Packet for The Social Sciences) paket programına aktarılarak analiz edilmiştir.

Araştırmanın betimsel boyutunda, anketten elde edilen verilerin analizinde frekans (f) ve yüzde (%) dağılımları kullanılmış ve sonuçlar bu işlemlere göre yorumlanmıştır. Burada frekans ve yüzde dağılımları, 5’li likert ölçeğine göre hazırlanan anket sorularına verilen cevapların olumlu ya da olumsuz yöndeki birikimlerini göstermekte ve bu birikimlere göre yoğunluğun nerede olduğu saptanıp, verilerin yorumlanması sağlanabilmektedir.

Araştırmanın deneysel boyutunda ise, örneklem olarak seçilen ve yansız atama (random) yöntemiyle oluşturulan deney grubu ve kontrol grubunun ön testte, eğitim uygulanmadan önce homojenliğini tekrar kontrol etmek amacıyla, jüri üyelerinin değerlendirme ölçeği ön testte yaptıkları puanlama esas alınarak varyansların eşitliğine yönelik Levene’s Testi uygulanmıştır. Tabloda uygulanan Levene’s testinin sonuçları görülmektedir.

Tablo 3.5.1. Grupların Homojenliğine Yönelik Levene’s Testi Sonuçları

Ölçütler P

Kol vibratosunu gerçekleştirme 0,386

Bilek/El vibratosunu gerçekleştirme 0,539

Parmak vibratosunu gerçekleştirme 0,981

Sol el kol esnekliği 0,784

Dördüncü parmak vibratosunu gerçekleştirme 0,804

Dinamik düzeylere uygun vibratoyu gerçekleştirme 0,846

Vibrato bağını gerçekleştirme 0,812

Açık tellerde vibratoyu gerçekleştirme 0,300

Çift seslerde vibratoyu gerçekleştirme 0,931

Yüksek konumda vibratoyu gerçekleştirme 0,370

Tabloda görüldüğü gibi, Levene testi uygulanarak her bir ölçüte ait (p) değerleri gösterilmiştir. Burada (0.05) anlamlılık düzeyine ve %95 güven aralığına göre (p) değerlerinin tümü 0,05’ten büyük olduğu için H0 hipotezi kabul edilir; H1 hipotezi reddedilir. Bunun anlamı ortalamalar arasında fark olmadığıdır. Deney ve kontrol grubu ön testte birbirinin aynı ve homojen bir görüntü sergilemektedir.

İstatistiksel testlerde hipotez test etme, örneklemden elde edilen sonuçlardan geniş gruplara genelleme yapmayı amaçlamaktadır. Hipotez test etmede bir “Anlamlılık Düzeyi” ölçütü seçilmektedir. Genellikle de (0,05) değerini seçmek bir adet halini almıştır (Kaptan, 1998). Bu daha açıkça şu şekilde açıklanabilir; yapılan yüz ölçümden sadece beşinin (%5) hata vereceği ve bunun doksan beşinin (%95) hatasız bir ölçümü belirttiği sonucu çıkarılacaktır. Bunlardan (%95) değerine güven aralığı, (0,05) ya da (%5) değerine de anlamlılık düzeyi denilmektedir. Bu, hipotez testlerinde elde edilen (p) değerinin (0,05)’ten büyük olması durumunda araştırmacının hipotezinin yanlış olduğu ve karşılaştırılan iki nesne arasında fark olmadığı; (p) değerinin (0,05)’ten küçük olması durumunda ise araştırmacının hipotezinin doğru olduğu ve karşılaştırılan iki nesne arasında anlamlı bir fark olduğu anlamına gelmektedir.

“Hipotez testlerinde anakütle parametrelerine ilişkin iddialar iki hipotez ile gösterilir. Anakütle parametresi (gerçek değer) ile örneklem istatistiğinin (tahmin değeri) birbirine eşit olduğunu ya da aralarındaki farkın sıfır olduğunu ifade eden hipotez, Sıfır Hipotezi (istatistiksel hipotez, yokluk hipotezi, varsayılan hipotez) olarak adlandırılır ve H0 gösterilir. Sıfır hipotezine karşıt olan ve söz konusu iki değer

arasındaki farkın rassal nedenlerden meydana gelmeyecek kadar önemli (anlamlı) olduğunu gösteren hipoteze ise, Alternatif Hipotez (karşıt hipotez, araştırma hipotezi) denir ve H1 ile gösterilir. Sıfır hipotezi kabul edilirse alternatif hipotez ret, sıfır hipotezi reddedilirse alternatif hipotez kabul edilmiş sayılır” (Ergün Bülbül, 2001:212).

Araştırmada tüm verilerin istatistiksel analizinde, bu hususlara dikkat edilmiştir. Araştırmada hangi hipotez testinin kullanılacağının belirlenmesine yönelik olarak, uzman eğitimcilerin ön test ve son testte ölçekte yaptıkları puanlamanın normal bir dağılım gösterip göstermediğinin belirlenmesi için Kolmogorov-Smirnov normallik testi uygulanmıştır. Buradaki karar, eğer dağılım normal ise parametrik testler, dağılım normal değil ise non-parametrik testlerin kullanılması yönünde olacaktır. Aşağıdaki tabloda Kolmogorov-Smirnov testi sonuçları görülmektedir.

Tablo 3.5.2. Kolmogorov-Smirnov Normallik Testi Sonuçları

Ölçütler Ön Test

(P)

Son Test (P)

Kol vibratosunu gerçekleştirme 0,683 0,417

Bilek/El vibratosunu gerçekleştirme 0,943 0,234

Parmak vibratosunu gerçekleştirme 0,677 0,061

Sol el kol esnekliği 0,369 0,378

Dördüncü parmak vibratosunu gerçekleştirme 0,944 0,391

Dinamik düzeylere uygun vibratoyu gerçekleştirme 0,870 0,367

Vibrato bağını gerçekleştirme 0,756 0,511

Açık tellerde vibratoyu gerçekleştirme 0,118 0,197

Çift seslerde vibratoyu gerçekleştirme 0,076 0,188

Yüksek konumda vibratoyu gerçekleştirme 0,092 0,254

Tabloda görüldüğü gibi, jüri puanlarının normal dağılıp dağılmadığını belirlemeye yönelik Kolmogorov-Smirnov Normallik Testi uygulanarak, ön testte ve son testte jürilerin verdiği puanların her bir ölçüte ait (p) değeri gösterilmiştir. Burada (0.05) anlamlılık düzeyine ve %95 güven aralığına göre (p) değerlerinin tümü 0.05’ten büyük olduğu için H0 hipotezi kabul edilir; H1 hipotezi reddedilir. Bunun anlamı ortalamalar arasında fark olmadığıdır. Deney ve kontrol grubu puanları ön testte ve son testte normal dağılım göstermektedir.

İstatistiksel çözümlemelerde, eğer gruplar normal dağılım gösteriyorsa parametrik testler, eğer normal dağılım göstermiyorsa non-parametrik testler kullanılmaktadır. Yapılan normallik testinde grupların normal dağılım gösterdiği belirlendiği için, araştırmada parametrik testlerin kullanılmasına karar verilmiştir.

Araştırmada, araştırmanın modeli ve alt amaçları göz önüne alınarak, parametrik testlerden Bağımsız örneklem grupları için t testi (independent samples t test) ve eşleştirilmiş örneklem grupları için t testi (paired samples t test) kullanılmıştır. Bağımsız örneklem grupları için t testi kullanılarak, deney ve kontrol gruplarının ön test ve son test ortalamaları karşılaştırılmış ve ön test son test arasında fark olup olmadığına bakılmıştır. Eşleştirilmiş örneklem grupları için t testi kullanılarak ise, deney ve kontrol gruplarının kendi içlerinde ön test ve son test ortalamaları karşılaştırılmış ve ön test son test arasında fark olup olmadığına bakılmıştır. Testler sonucunda (n), (x), (sd), (t), (p) değerleri tablolaştırılarak istatistiksel ve mesleki (alansal) yorumları yapılmıştır.

Araştırmada, yine model ve alt amaçlar dikkate alınarak, herhangi bir vibrato türünü geçekleştirebilmenin diğer bir türü gerçekleştirmeye etkisi olup olmadığının tespiti için, vibrato türleri arasında ilişki aramaya yönelik Pearson korelasyon testi (pearson correlation test) uygulanmıştır. Bu testte değişkenler arasında ilişkinin yönü ve derecesi incelenir. Buradaki ilişkinin derecesi korelasyon katsayısı (r) ile gösterilir. Korelasyon katsayısının pozitif (+) olması, değişkenlerden birinin değeri artarken ya da azalırken diğerinin de aynı yönde arttığını ya da azaldığını; korelasyon katsayısının negatif (-) olması, değişkenlerden birinin değeri artarken diğerinin azaldığını ya da birinin değeri azalırken diğerinin arttığını gösterir (Ergün Bülbül, 2001). Ana kütleye göre normal sayılacak kadar bir gözlem sayısı alınarak bakılmış gözlem grupları için genellikle korelasyon katsayısı 0 ile 0.49 arasında ise korelasyon zayıf, 0.5 ile 0.74 arasında ise orta derecede, 0.75 ile 1 arasında ise kuvvetli ilişki vardır denilmektedir (Korelasyon Analizi, 2010).

Bu bilgiler ışığında, vibrato türleri arasındaki korelasyon ilişkisi tespit edilerek (r) değerleri ve anlamlılık düzeyleri belirlenmiştir. Bu değerler tablolaştırılarak istatistiksel ve mesleki (alansal) yorumları yapılmıştır.

Araştırmada ayrıca, hem deneysel işlemin etkiliğini ortaya koymak, hem de deney grubu öğrencilerinin vibrato frekansları (sıklıkları) ve vibrato genliklerini (perde değişimi) tespit etmek amacıyla, uygulamalardan alınan ses kayıtları Adobe Audition 3.0 yazılımı kullanılarak analiz edilmiştir. Analizde, ses kayıtları öğrenci ismine göre sırayla Adobe Audition 3.0 yazılımına aktarılarak vibrato yapılan Mi (E4) ve Fa (F4) notalarından kesitler alınmış ve bu kesitler üstünde vibratoya ilişkin frekans ölçümleri yapılmıştır. Ölçümlerde Mi (E4) = 330 Hz ve Fa (F4) = 350 Hz ses frekanslarından 1 saniyelik süre değerinde yaklaşık 10 milisaniyelik süre atlamaları içerisinde artı ve eksi yöndeki en yüksek ve en düşük sapmalar tespit edilmiş ve 1 saniyelik süre değeri içerisindeki bu 10 milisaniyelik atlamaların süre (sn) ve frekans (Hz) değerleri Microsoft Excel yazılımına aktarılmıştır. Microsoft Excel’de, belirli formüller kullanılarak öğrencilerin vibrato frekansları (sıklıkları) ve vibrato genlikleri (perde değişimleri) tespit edilmiştir. Vibrato genliği (perde değişimi) parmağın belirli bir nota üzerinde yaptığı salınımın, asıl notaya göre ne ölçüde tizleşip ne ölçüde pestleştiğini göstermektedir. Vibrato genliğini belirlemek için kullanılan değer “Cent” tir. Cent değerinin belirlenmesi için kullanılan formül ise [1200*log(salınım frekansı / vibrato yapılan sesin gerçek frekansı;2] dir. Araştırmada, öğrencilerin vibrato salınımlarının cent değerleri hesaplanarak asıl sesten ne ölçüde kayma gerçekleştiği ve bu kaymanın normal bir vibrato salınımı ölçüleri içerisinde olup olmadığına bakılmıştır. Vibrato yapılan seste (+) ve (–) yöndeki cent değerleri tespit edilmiş ve en yüksek değerden en küçük değer çıkarılarak vibrato genliği bulunmuştur. Literatürdeki ölçütlere göre 100 cent yarım sesi ya da küçük ikili aralığını, 50 cent bir çeyrek tonu ifade etmektedir. 50 cent’ten daha küçük değerlerde ise koma değerleri ölçü alınmaktadır. 4-4,5 koma bir yarım ses ya da küçük ikili aralığına denk gelmektedir. Vibrato frekansını (sıklığı) belirlemek için ise, 1 saniyelik süre değeri içindeki yaklaşık 10 milisaniyelik (1 santisaniye) süre atlamaları ve bu süre atlamalarındaki “cent” cinsinden perde değişimlerine ait dağılım grafikleri çıkarılmış ve bu grafiklerde “cent” değerlerine ait eğrilerin sıfır noktası ile bitiş noktası arasındaki tepe noktalarının süre farkları alınarak bu farklar arasındaki tepe noktaları sayılmış ve 1 saniyelik süreye göre oranlanarak her öğrencinin vibratoya ait saniyedeki salınım sayısı (sıklığı) belirlenmiştir. Oranlamada kullanılan formül ise, [1 / sıfır noktası ile bitiş noktası arasındaki tepe noktalarının süre farkı * sıfır noktası ile bitiş noktası arasındaki tepe noktası sayısı (salınım sayısı)] dır. Elde edilen bu veriler, salınım grafikleri de verilerek tablolaştırılmış ve yorumları yapılmıştır.

Benzer Belgeler