• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2 : TÜRKĐYE'DE BAĞIMSIZ DENETĐM ĐLE ĐLGĐLĐ

2.1 Vergi Usul Kanunu Kapsamında Denetim

Türk hukukunda bağımsız denetim konusu üç farklı mevzuat tarafından düzenlenmiştir.

Bunlardan birincisi sermaye piyasası mevzuatı diğeri muhasebecilik, en sonuncusu ise bankacılık mevzuatıdır. Bu mevzuatlar içerisinde sermaye piyasası mevzuatı ve bankacılık mevzuatı gerçek anlamda bağımsız denetim konusunu düzenlemekte, diğer gelişmiş ülkelerdeki düzenlemelerle paralellik göstermektedir.

Muhasebecilik mevzuatı ise bağımsız denetimi, devletin vergi gelirlerini toplamadaki eksikliğini gidermek amacıyla oluşturulmuş bir müessese olarak görmekte, bu kavramın gerçek anlamından ve fonksiyonundan oldukça uzaklaşmaktadır. Bu nedenle, muhasebecilik mevzuatına göre denetim yapan meslek mensuplarının, vergi denetiminden sorumlu bağımsız denetim uzmanı niteliğinde oldukları ileri sürülmektedir (Yılancı ve Yıldız, 2001: 73) .

Konuya ilişkin son mevzuat olan bankacılık mevzuatı ise sadece bankalara ve özel finans kurumlarına ilişkin denetim kurallarını düzenlemektedir.

Ülkemizde denetimlerin yasal çerçevesi, içerikleri benzer olmakla beraber, sunuluş biçimlerine göre ve işletme türlerine göre üç değişik açıdan ele alınabilir (Maliye Hesap Uzmanları Kurulu, 1996)

a) Denetlenecek işletmenin hukuki yapısı yönünden bakıldığında, Kamu

Đktisadi Teşebbüslerinin (KĐT) denetimi, bankaların denetimi, sigorta

şirketlerinin denetimi, genel olarak ticaret şirketlerinin denetimi vb. ayrımlar yapılabilir.

b) Denetçi ile denetlenecek işletme arasındaki örgütsel ilişki yönünden ele alındığında konu, Türk Ticaret Kanunu (T.T.K.) hükümlerine göre ticaret

kendi teşkilat kanunlarına göre KĐT’lerin iç denetimi ile bunların dış denetimleri çerçevesinde açıklanabilir.

c) Denetimin amacı yönünden başvurulabilecek bir ayrımla, işletmelerin vergi yasaları karşısındaki durumlarının tespitine yönelik denetimler, Sermaye Piyasası Kanunu'na tabi kurumların sermaye piyasası mevzuatı karşısındaki durumlarının tespitine yönelik denetimler, kamu hukuku çerçevesinde idari ve mali denetimleri, ekonomik hayattaki işlevleri nedeniyle özel bir önem taşıyan bankaların bu sebeple tabi olduğu denetimler, işletmelerin faydalandıkları teşvikler nedeniyle ve bunlarla sınırlı olan denetimler vb. bölümlendirmelere gidilebilir.

Çalışmamızda bağımsız denetimle ilgili Vergi Usul Kanunu (V.U.K.), Türk Ticaret Kanunu (T.T.K.), Bankalar Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu (S.P.K.), 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu mevzuatı ve denetim yapan denetçilerle ilgili yasal düzenlemeler ele alınacaktır.

Bu kanunlardan 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu, sermaye piyasasında menkul kıymetlerini halka arz etmiş olan veya halka arz etmiş sayılan ortaklıkların ve yardımcı kuruluşların bağımsız dış denetimini düzenlerken, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu daha geniş bir kapsamda gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin mali tablolarının ve beyannamelerinin bağımsız dış denetimini düzenlemektedir (Dilaver,1998:66).

3568 sayılı kanun ile Yeminli Mali Müşavirlere denetleme faaliyeti yanında tasdik yapma yetkisi de verilmiştir. 3568 sayılı kanun muhasebe denetimine ekonomik vergi denetimi getirdiği için, kapsadığı alan ve denetlenecek birim açısından çok geniş, bağımsız dış denetimin niteliği açısından ise Sermaye Piyasası Kanunu tarafından öngörülen denetimden daha kapsamlıdır.

3568 sayılı kanun kapsamında Yeminli Mali Müşavir tarafından yapılacak olan kamu denetimi hükmündeki tasdik ve denetimlerde yasal düzenlemelerin bağımsız denetimden daha fazla olduğu ve denetim elemanınca Genel Kabul Görmüş Muhasebe

Đlkelerine uygunluğun ötesinde vergi kanunlarında yer alan hususların da dikkate alınacağı ortadadır (Güredin, 1997:422).

Türk vergi sistemi, beyan esasına dayanan ve geliri vergilendiren bir sistemdir.

Đşletmelerin vergi yasalarındaki yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, vergi incelemesi ile mümkündür. Vergi yükümlüsünün beyanı, vergi incelemesine tabi tutulabilir.

Vergi incelemesinin amacı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 134. maddesinde şu

şekilde tarif edilmiştir; “Vergi incelemesinde amaç, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır."

Vergi denetimini diğer denetimlerden ayıran en önemli özellik budur. Vergi denetiminin amacı içerisinde genel kabul görmüş muhasebe ilke ve standartlarına uygunluk ile ilgili bir açıklama yapılmamıştır. Ancak muhasebe ilke ve standartlarına uyulması Vergi Usul Kanunu'nda res'en takdir nedeni olarak sayılmıştır

Vergi inceleme yetkisine sahip elemanlar, V.U.K.’nun 135. maddesinde sıralanmıştır. Bu kişiler; hesap uzmanları, hesap uzman yardımcıları, ilin en büyük mal memuru, vergi denetmenleri, vergi denetmen yardımcıları veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır. Maliye müfettişleri, maliye müfettiş muavinleri, gelirler kontrolörleri ve stajyer gelirler kontrolörleri her hal ve takdirde vergi inceleme yetkisine sahiptir.

Vergi Usul Kanunu’nun 256. maddesine göre Yeminli Mali Müşavirler de denetim sözleşmesi yaptıkları firmalarla ilgili olarak Maliye Bakanlığı’nca belirlenecek usule uygun olarak, tasdike konu hesap ve işlemlerin doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak üzere, bu hesap ve işlemlerle ilgili defter ve belgelerin denetimini yapabilir.

Vergi Usul Kanunu'nun 138. maddesine göre vergi incelemesinin yapılacağının evvelden haber verilmesi mecburi değildir. Đnceleme zaman aşımı süresi içinde her zaman yapılabilir. Hesap döneminin kapanmamış olmasının bir önemi yoktur. Önceden inceleme yapılmış veya matrahın res'en takdir edilmiş olması yeniden inceleme yapılmasına ve tarhiyatın ikmaline mani değildir.

Vergi Usul Kanunu'nun 139.maddesine göre incelemenin esas olarak incelenecek kişinin işyerinde yapılması gerekmekle birlikte günümüzde incelemeler çoğunlukla inceleme elemanının görev yerinde yapılmaktadır. Aslında incelemenin işyerinde yapılması hem vergi mahremiyeti hem mükellefin iktisadi hayatının aksamaması açısından uygundur. Ancak günümüzde işyerlerinde inceleme yapmak hem inceleme elemanının mesaisine uygun düşmemekte hem de mükellefin müşterilerine yanlış intiba verebilmektedir.Bu nedenle incelemeler kanunda ifade edilenin tersine dairede yapılmaktadır(Özyer, 2001:l77-178).