• Sonuç bulunamadı

Karar 9 Nisan 2013 [4. Daire]

Olaylar ve Olgular – Afganistan vatandaĢı olan iki baĢvuran, birinci baĢvuranın BirleĢmiĢ Milletler adına Ģoförlük ve ikinci baĢvuranın BirleĢik Devletler adına tercümanlık görevini icra ederken, uluslararası toplum için Afganistan’da gerçekleĢtirdikleri çalıĢmalara misilleme olarak Taliban tarafından kötü muameleye tutulma endiĢesiyle, BirleĢik Krallığa sığınma baĢvurusunda bulunmuĢlardır. BirleĢik Krallık yetkililerinin, baĢvuranların her halükarda güvenli bir Ģekilde baĢkent Kabil’e ulaĢabileceklerine yönelik kanaati ve aynı zamanda güvenilirlik nedeniyle baĢvuranların talebi reddedilmiĢtir.

Hukuksal Değerlendirme - 3. Madde: Bir bireyin Afganistan’a geri gönderilmesi durumunda kötü muameleye maruz kalma konusunda ciddi bir riskle karĢılaĢacağı türden genel bir durum Afganistan’da mevcut olmamıĢtır ve baĢvuranlar böyle bir risk bulunduğunu ileri sürmemiĢlerdir; ancak baĢvuranlar uluslararası topluma verdikleri destek dolayısıyla Taliban tarafından kötü muameleye maruz kalma riskine yoğunlaĢmıĢlardır. Hükümet’in baĢvuranları Kabil’e göndermeyi önermiĢ olmasından ve iki baĢvuranın da buraya kabul edilmeyeceklerine veya yerleĢemeyeceklerine dair herhangi bir görüĢ belirtmemiĢ

12 olmasından ötürü, ülkenin herhangi bir diğer

bölümünde risk bulunup bulunmadığı konusunun incelenmesine gerek görülmemiĢtir.

Kabil’deki risklere iliĢkin olarak, BirleĢmiĢ Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (UNHCR) 2010 tarihli kılavuzunda, silahlı ve hükümet karĢıtı grupların gerçekleĢtirdiği hedefli saldırıların ve suikastların çoğunun, bu gruplar tarafından iyi korunan bölgelerde meydana geldiğinin gösterilmiĢ olması önemlidir. Ayrıca Landinfo Raporu’nda dikkat çekmeyen görevlilerin, söz konusu grupların Kabil gibi denetime sahip olmadıkları bölgelerde öldürüldüğünün bildirilmediği belirtilmiĢtir. Dolayısıyla hedefli suikastların sayısının, önceden daha güvenli olarak değerlendirilen bölgelerde arttığına yönelik iddialara rağmen Mahkeme, Taliban’ın Kabil’de veya denetimi altında olmayan diğer bölgelerde, söz konusu görevlileri takip etme isteği veya imkânı olduğunu ortaya koyan yeterli delillerin bulunmadığı kanaatine varmıĢtır. Bununla birlikte uluslararası topluma destek verdiği düĢünülen belirli kiĢilerin, Kabil’de Taliban tarafından gerçek ve kiĢisel bir risk altında bulunduklarını ispatlamaları gerekmekteyken, bu gereklilik BirleĢmiĢ Milletler veya BirleĢik Devletler kuvvetleriyle bağlantısı olan herkes için geçerli olmayıp, davanın kendine özgü Ģartlarına, kiĢilerin uluslararası toplumla iliĢkilerine ve kiĢilerin profillerine bağlıdır.

Ġlk baĢvuranın davası yerel yetkililer tarafından derinlemesine incelenmiĢ olup, baĢvuran hem sığınma görüĢmesinde, hem de bir göçmen yargıcı önünde dinlenmiĢtir ve temyiz aĢamasında yasal olarak temsil edilmiĢtir. Yerel yetkililerin kararlarının yetersiz olduğu, değerlendirmelerinin ilgili materyaller ile yeterli ölçüde desteklenmediği veya gerekçelerinin uygunsuz olduğu sonucuna varmak için herhangi bir sebep bulunmamıĢtır. Ġlk baĢvuranın Taliban’ın dikkatini üzerine çektiğine yönelik yeni bir delil bulunmadığı ve özellikle de baĢvuranın BirleĢmiĢ Milletler adına çalıĢmayı bırakmasının ardından dört sene geçmiĢ olduğu dikkate alınarak, ilk baĢvuranın yasaklanmıĢ bir muamele görme konusunda ciddi risk altında olacağı kararına varmak için

sağlam gerekçeler bulunmadığına yönelik yerel makam kararına Ģüphe düĢürebilecek herhangi bir yeni delil bulunmamıĢtır.

Ġkinci baĢvuranın iddiası da ulusal makamlar tarafından kapsamlı bir Ģekilde incelenmiĢtir ve ulusal makamlar ikinci baĢvuranın BirleĢik Devletler kuvvetleri adına tercüman olarak çalıĢmıĢ olduğunu kabul etmiĢ; fakat baĢvuranın bir yardım çalıĢanının kurtarılmasına katılmıĢ olduğunu kabul etmemiĢtir. Ulusal mahkemelerin olaylara iliĢkin bulgularından sapmak için ikna edici gerekçeler bulunması Ģartken, bu türden herhangi bir gerekçe bulunmamıĢtır. Ġkinci baĢvuranın Afgan yetkilileri tarafından risk altına sokulduğuna iliĢkin iddiası iç hukuk düzeyinde ileri sürülmemiĢtir ve bu iddia herhangi bir delil ile desteklenmemiĢtir. Ġddia edilen Taliban kaynaklı riske iliĢkin olarak Mahkeme, baĢvuranın yalnızca önceki tercümanlık görevi dolayısıyla Kabil’de riske maruz kalacağına ikna olmamıĢtır ve baĢvuranın 2011 yılının baĢlarına kadar belirli bir profilinin bulunmadığı, farklı bir ilde çalıĢmıĢ olduğunu kaydetmiĢtir. BaĢvuran, Taliban’ın denetimi dıĢındaki bir bölge olan Kabil’de tanınabileceğini veya orada Taliban’ın dikkatini üzerine çekebileceğini ortaya koyan herhangi bir delil veya gerekçe ileri sürmemiĢtir. Son olarak, baĢvuranın Kabil’e geri gönderilmesi halinde yoksulluk çekeceğine yönelik iddiasına iliĢkin olarak Mahkeme, iadenin yapıldığı ülkedeki insani Ģartların yalnızca çok istisnai durumlarda 3.

maddenin ihlaline neden olabileceğini vurgulamıĢtır. Sağlıklı, genç bir adam olan ve Afganistan’dan 2011’de yetiĢkin bir birey olarak ayrılmıĢ olan ikinci baĢvuranın, aile üyelerinin hala yaĢamakta olduğu ve hükümet denetimindeki bir kent olan Kabil’e gönderilmesi durumunun yukarıda anılan istisnai durum koĢulunu karĢıladığını ortaya koyan herhangi bir delil, baĢvuran tarafından Mahkeme’ye sunulmamıĢtır.

Sonuç: ihlal bulunmamaktadır (bire karĢı altı oyla).

Suçluların İadesi

13 Ciddi ruhsal rahatsızlıklardan muzdarip

şüpheli teröristin Birleşik Devletlere iade edilmesi halinde tutukluluk koşulları hakkında belirsizlikler olması: suçlunun iade edilmesi ihlal teşkil eder

Aswat / Birleşik Krallık – 17299/12 Karar 16 Nisan 2013 [4. Daire]

Olaylar ve Olgular – BaĢvuranın cihat eğitim kampı kurma planı yapması hakkındaki iddianameyle bağlantılı olarak, BirleĢik Devletlerin baĢvuranın geçici olarak tutuklanmasına yönelik talebinin ardından düzenlenen yakalama emrine dayanılarak, baĢvuran 2005 yılının Ağustos ayında BirleĢik Krallıkta yakalanmıĢtır. 2006 yılının Mart ayında DıĢiĢleri Bakanlığı baĢvuranın iade edilmesini emretmiĢtir. BaĢvuran BirleĢik Krallığın ruh sağlığı yasası uyarınca tutuklanma Ģartlarını taĢıdığından, 2008 yılının Mart ayında yüksek güvenlikli bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesine nakledilmiĢtir. 2011 yılının Kasım ayında Birinci Derece Ruh Sağlığı Mahkemesi baĢvuranın davasını değerlendirmiĢ ve baĢvuranın paranoid Ģizofreniden muzdarip olduğu ve dolayısıyla kendi sağlığı ve güvenliği için bir sağlık hastanesinde tutulmaya devam etmesinin uygun olduğu sonucuna varmıĢtır.

Hukuksal Değerlendirme – 3. Madde:

BaĢvuranın BirleĢik Devletlere iade edilmesinin SözleĢme’nin 3. maddesini ihlal edip etmeyeceği, önemli ölçüde baĢvuranın tutulma koĢullarına ve BirleĢik Devletlerde eriĢebileceği tıbbi hizmetlere bağlı olmuĢtur.

Fakat ne duruĢma öncesinde, ne de duruĢma sonrasında baĢvuranın hangi tutukluluk merkezi veya merkezlerinde kalacağının kesin olarak bilinmemesi, söz konusu tutukluluk koĢullarının değerlendirilmesine engel olmuĢtur. Özellikle de hakkında çok az bilgi verilmiĢ olan, yargılama öncesi tutukluluk konusunda bir değerlendirme yapılamamıĢtır. BaĢvuranın iade iĢlemi sırasında tıbbi kayıtlarının BirleĢik Devletler makamlarına verilmesine rıza gösterdiği takdirde, baĢvuranın tutukluluk süresi boyunca nerede kalacağına karar verilirken, ruh sağlığına iliĢkin endiĢelerin dikkate alınacağını belirtmesine rağmen BirleĢik

Devletler Adalet Bakanlığı, baĢvuranın nerede tutulacağı veya tutulabileceği hakkında herhangi bir bilgi vermemiĢtir.

Ayrıca baĢvuranın ne kadar süre tutuklu olarak yargılanacağı da belirlenmemiĢtir.

BaĢvuran iade edildiği takdirde, temsilcilerinin baĢvuranın ruhsal rahatsızlığı nedeniyle BirleĢik Devletlerde yargılanmaya uygun olmadığını ileri sürme hakkı bulunurdu. Bu durumda bölge yargıcının baĢvuranın yargılanma ehliyetini değerlendirmesi gerekirdi ve baĢvuranın yargılanmaya ehil bulunması halinde Temyiz Mahkemesi’ne baĢvuruda bulunma hakkı bulunurdu. Yargılanma ehliyetine iliĢkin değerlendirmenin veya sonraki temyiz aĢamasının muhtemel süresi hakkında Mahkeme önünde herhangi bir bilgi mevcut olmamıĢtır; fakat baĢvuranın bu haklarını ileri sürmesi durumunda, duruĢma öncesi tutukluluk süresinin uzayabileceğini varsaymak makuldür. Son olarak Mahkeme, bölge yargıcının baĢvuranın yargılanmaya uygun olmadığını saptaması halinde baĢvuranın karĢılaĢacağı sonuçlar hakkında herhangi bir bilginin mevcut olmamasını kaygıyla kaydetmiĢtir.

Mahkeme, baĢvuranın mahkûm edilmesi halinde, hangi kurumda alıkonulduğuna bakılmaksızın, tıbbi tesislere ve daha da önemlisi, ruh ve sinir sağlığı hizmetlerine eriĢimi olacağını kabul etmiĢtir. Doğrusu Mahkeme, Babar Ahmad davasında, BirleĢik Devletlerin federal hapishanelerinde verilen psikiyatrik hizmetin, Bay Babar Ahmad’ın tutulduğu hapishanede mevcut olan hizmetten önemli derecede farklı olduğunun belirtilmediğini hatırlatmıĢtır. Fakat mevcut baĢvuranın muzdarip olduğu ruhsal rahatsızlığın yeterince ağır olması, baĢvuranın sıradan hapishaneden yüksek güvenlikli bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesine nakledilmesini gerektirmiĢtir ve tıbbi deliller baĢvuranın “kendi sağlığı ve güvenliği için” orada kalmaya devam etmesinin uygun olduğuna açıkça iĢaret etmiĢtir. Ayrıca, baĢvuranın yargılanması ve mahkum edilmesi halinde, “oldukça kısıtlayıcı” bir yönetim altında, uzun süreli sosyal tecride maruz kalacağı ADX Florence’ta tutulmayacağının garantisi

14 olmamıĢtır. Mahkeme, Babar Ahmad

davasında ADX Florence’taki koĢulların sağlıklı kiĢiler veya daha hafif ruh sağlığı sorunları bulunan kiĢiler için 3. maddedeki sınıra ulaĢtığını kabul etmemiĢ olsa da, baĢvuranın davası zihinsel hastalığının ciddiyetinden ötürü ayırt edilebilir olmuĢtur.

BaĢvuranın davası ayrıca, sınır dıĢı edilmemiĢ, fakat hiçbir bağlantısının olmadığı, tutuklu kalacağı ve ailesi ile arkadaĢlarından destek alamayacağı bir ülkeye iade edilen Bensaid’in davasından da ayırt edilebilir olmuĢtur. Dolayısıyla, mevcut tıbbi delillerin ıĢığında, baĢvuranın farklı bir ülkeye ve daha kötü ve farklı bir hapishane ortamına iade edilmesi halinde, baĢvuranın ruhsal ve fiziksel sağlığının önemli ölçüde bozulması sonucuyla karĢılaĢılma riski mevcut olmuĢtur ve bu tür bir bozulma 3.

madde sınırına ulaĢacak mahiyette olmuĢtur.

Sonuç: iade etme ihlal teĢkil eder (oybirliğiyle) 41. Madde: Herhangi bir tazminat talebinde bulunulmamıĢtır.

(Bk. Babar Ahmad ve Diğerleri / Birleşik Krallık, no.lar 24027/07 et al., 10 Nisan 2012, Bilgi Notu sayı 151; ve Bensaid / Birleşik Krallık, no. 44599/98, 6 ġubat 2001, Bilgi Notu sayı 27)

5. MADDE 5§1 Maddesi Yasaya Uygun Yakalama veya Tutuklama

Yargılamayı yapan mahkemeye karşı küçümseyici davranışlarda bulunulduğu iddiasıyla duruşmadan önce tutuklama:

ihlal

Tymoshenko / Ukrayna – 49872/11 Karar 30 Nisan 2013 [5. Daire]

Olaylar ve Olgular – BaĢvuran Ukrayna’nın ileri gelen muhalefet partilerinden birinin lideri ve eski Ukrayna BaĢbakanıdır. 2011 yılının Nisan ayında aĢırı yetki ve makamın kötüye kullanılması suçlamasıyla baĢvuran hakkında ceza yargılamaları baĢlatılmıĢtır ve 2011 yılının Ağustos ayında yargılamayı

yapan mahkeme baĢvuranın tutuklu olarak yargılanmasına hükmetmiĢtir. Ardından baĢvuran isnat edilen suçlardan mahkûm edilmiĢ ve hakkında hapis cezası verilmiĢtir.

BaĢvuran Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptığı baĢvuruda, inter alia (diğerlerinin yanı sıra) tutukluluk koĢullarından, tutuklu kaldığı süre boyunca yeterli tıbbi tedavi görememekten ve hastaneye nakli sırasında kötü muameleye maruz kalmaktan (SözleĢme’nin 3. maddesi), tutukluluğunun keyfi olmasından, tutukluluğa itiraz edebilmesi veya tazminat talep edebilmesi için herhangi bir hukuk yolunun bulunmamasından (5. madde) ve siyasal nedenlerle tutuklanmıĢ olmasından (5.

madde ile birlikte 18. madde) Ģikâyet etmiĢtir.

Hukuksal Değerlendirme – 3. Madde

(a) Başvuranın Duruşma Öncesi Tutukluluk Koşulları Hakkında: Mahkeme, baĢvuranın tutukluluğunun bir bölümü boyunca, özellikle de güneĢ ıĢığına sınırlı eriĢim, sıcak su bulunmaması ve sınırlı sürelerde ısınma imkânı olması gibi somut koĢullara iliĢkin belli sıkıntılar yaĢamıĢ olabileceğini kabul etmiĢtir. Ayrıca baĢvuran hareket etme sorunu nedeniyle günlük yürüyüĢ yapamamıĢtır; hâlbuki bir baston veya bir koltuk değneği bu konuda yardımcı olabilirdi. BaĢvuranın durumu rahatsızlık verici olmuĢ olsa da, 3. maddenin kapsamına girecek kadar ağır bulunmamıĢtır.

Sonuç: kabul edilemez (oybirliğiyle).

(b) Tutukluluk Sırasında Uygun Tıbbi Tedavi Yapılmadığı İddiası Hakkında: Mahkeme önündeki materyallerden, Ukrayna yetkililerinin baĢvuranın sağlığına dikkate değer ölçüde önem gösterdikleri ve Ukrayna’daki sıradan tutuklulara sağlanan sağlık hizmetlerinin ötesinde hizmetler sunmaya gayret ettikleri anlaĢılmıĢtır. Fakat baĢvuran aĢırı temkinli davranmıĢ ve yetkililere güvenmediği için kendisine önerilen tıbbi iĢlemlerin çoğunun uygulanmasını reddetmiĢtir. Mahkeme, hasta güveninin doktor hasta iliĢkisinde ana unsurlardan biri olduğunu ve tutukluluk halinde bu güvenin oluĢmasının zor olduğunu; ancak yine de hastaların da sağlık yetkilileriyle iletiĢime geçmek ve onlarla

15 iĢbirliği yapmak gibi bir sorumluluğu

olduğunu dikkate almıĢtır. BaĢvuranın tutukluluk dönemine ait tıbbi geçmiĢinde, baĢvuranın sağlık yetkililerine güvenmemesini açıklayabilecek belirli bir olay kaydedilmemiĢtir. Avrupa ĠĢkenceyi Önleme Komitesi (AĠÖK) baĢvuranın alıkonduğu tutukevlerinden birini ziyaret etmiĢ ve baĢvurana sağlanan tıbbi bakımın uygunluğuna iliĢkin özel bir kaygı belirtmemiĢtir. BaĢvuran ayrıca uzman bakımı almak üzere dıĢarıda bir hastaneye nakledilmiĢtir. Özet olarak, yerel yetkililer baĢvurana kapsamlı, etkili ve Ģeffaf bir tıbbi yardım sağlamıĢlardır.

Sonuç: kabul edilemez (oybirliğiyle).

(d ) Başvuranın Hastaneye Nakledilmesi Sırasında Kötü Muameleye Maruz Kaldığı İddiası Hakkında: Tutukluluğu sırasında baĢvuranın vücudunda birçok morluk meydana gelmiĢtir. Sadece bu bile, Devlet yetkililerinin morlukların kaynağına iliĢkin bir açıklama yapmalarını gerektirmiĢtir. Morlukların baĢvuranın karnında ve kollarında bulunması, baĢvuranın hastaneye nakledildiği gün Ģiddetli bir biçimde yatağından çekildiğine ve karnından yumruklandığına yönelik anlatımıyla tutarlı bulunmuĢtur.

Fakat Mahkeme’nin, morlukların meydana geldiği anlaĢılan zamanın, baĢvuranın iĢaret ettiği zamanla eĢleĢmediğine ve morlukların dıĢ travmayla ilgisi olmayan baĢka Ģekillerde de meydana gelme olasılığı bulunduğuna yönelik önündeki tıbbi delilleri göz ardı etmesi mümkün olmamıĢtır. Bu bulgular, ancak baĢvuran tam bir adli tıp muayenesine tabi tutulmuĢ olsaydı tatmin edici olarak doğrulanabilir veya çürütülebilirdi; fakat baĢvuran iki sefer muayene olmayı reddetmiĢtir. BaĢvuranın muayene olmayı reddetmesiyle bu tür bir adli tıp delili

bulunmadığı göz önünde

bulundurulduğunda, morlukların baĢvuranın hastaneye nakledilmesi sırasında gördüğü tedavi sonucunda meydana geldiği ve böylece 3. maddenin ihlal edildiği iddiası, uygun delillerle kanıtlanamamıĢtır.

BaĢvuranın adli tıp muayenesi yaptırmayı reddetmesi, kötü muameleye maruz kalma Ģikâyeti hakkındaki soruĢturmanın etkililiğine de zarar vermiĢtir. Dolayısıyla soruĢturma 3.

madde amaçlarına göre etkili olmuĢtur.

Sonuç: ihlal bulunmamaktadır (üçe karĢı dört oyla)

5§1 Maddesi: BaĢvuranın tutuklu olarak yargılanması kararının belirsiz bir süreliğine verilmiĢ olması 5. maddenin gerekliliklerine aykırı olmakla beraber, yasal boĢluktan kaynaklanan ve tekrarlanan bir sorun teĢkil etmiĢtir. Ayrıca baĢvuranın tutuklama sebepleri arasında ileri sürülen suçlamalardan, kaçma riski olmadığı fark edilebilir olmuĢtur. Bu suçlamaların tümü önemsiz nitelikte olup, baĢvuranın

duruĢmalara katılmamasıyla

sonuçlanmamıĢtır. Açıkçası yargıcın baĢvuranın tutuklanması için gösterdiği gerekçe, baĢvuranın yargılamalara zarar verdiğine ve küçümseyici tavırlar sergilediğine yönelik iddiası olmuĢtur ve bu suçlamalar 5§1 maddesindeki özgürlüğünden yoksun bırakma gerekçeleri arasında yer almamaktadır. Ayrıca baĢvurana Ģehirden ayrılmama yükümlülüğü vermek yerine baĢvuranı tutuklamanın, bu Ģartlar altında neden daha uygun bir önleyici tedbir olduğu açık değildir. BaĢvuranın duruĢma öncesi tutukluluğuna iliĢkin sebeplerin, baĢvuranın mahkûm edilmesine kadar aynı kaldığı göz önünde bulundurulduğunda, baĢvuranın duruĢma öncesi tutukluluk döneminin tamamının keyfi ve yasaya aykırı olduğu anlaĢılmıĢtır.

Sonuç: ihlal (oybirliğiyle).

5§4 Maddesi: Yerel mahkemelerin baĢvuranın tutuklanmasının yasaya uygunluğuna iliĢkin çeĢitli incelemeleri, sadece yargı tarafından emredilmiĢ önleyici bir tedbirin değiĢtirilmesi kararına karĢı itiraz yolu bulunmadığı ifadesinden ibaret olmasından ve böylelikle baĢlangıçta öne sürülen eksik gerekçelendirmenin vurgulanmasına neden olmasından ötürü, söz konusu incelemeler 5§4 maddesinin gerekliliklerini karĢılamamıĢtır. BaĢvuranın salıverilme talebi sırasında öne sürdüğü açık ve konu ile ilgili iddiaların yerel mahkemeler tarafından değerlendirdiğine yönelik bir emare bulunmamıĢtır. Açıkçası, Mahkeme diğer davalarda, Ukrayna mevzuatının tamamında, 5§4 maddesinin gerekliliklerini karĢılayan bir yargılama öncesi

16 soruĢturmanın tamamlanmasından sonra,

tutukluluk halinin devam etmesinin yasaya uygunluğunun incelenmesi için bir usul bulunmadığına karar vermiĢtir.

Sonuç: ihlal (oybirliğiyle).

5§5 Maddesi: Ukrayna mevzuatı uyarınca, özellikle de yasaya aykırılığın bir yargı kararı ile sabit olduğu durumlarda, tazminat hakkı doğmaktadır. Fakat Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi tarafından 5. maddeyi ihlal ettiği kararına varılan bir özgürlükten yoksun bırakma vakasında, Ukrayna mevzuatı uyarınca tazminat talebinde bulunmak için herhangi bir usul bulunmamaktadır. Bu kanun boĢluğu Ukrayna aleyhine önceden açılan diğer davalarda da görülmüĢtür.

Sonuç: ihlal (oybirliğiyle).

5. madde ile birlikte 18. madde: Hakların ve özgürlüklerin uygunsuz bir gerekçeyle kısıtlandığı iddiasında bulunan baĢvuranın, yetkililerin gerçek hedeflerinin, bildirilen veya içerikten çıkarılabilen hedeflerle aynı olmadığını ikna edici bir Ģekilde göstermesi gerekmektedir. Yetkililerin SözleĢme’de belirlenen amaçlar dıĢında yetkilerini kullandıklarına dair salt bir Ģüphe, 18.

maddenin ihlal edildiğini ispatlamak için yeterli bulunmamıĢtır.

BaĢvuranın davasının Lutsenko / Ukrayna (no. 6492/11, 3 Temmuz 2012, Bilgi Notu sayı 154) davasıyla genel olarak benzeĢtiği görülmüĢtür. Anılan davada olduğu gibi, iktidarın el değiĢtirmesinden kısa bir süre sonra, eskiden BaĢbakanlık yapmıĢ olan ve en güçlü muhalefet partisinin lideri olan baĢvuran, yetkisini kötüye kullanmakla suçlanmıĢ ve yargılanmıĢtır. Mahkeme, baĢvuranın tutukluluğunun SözleĢme’nin 5§1 (c) maddesinde öngörülen amaçlar çerçevesinde resmen gerçekleĢtirilmiĢ olmasına rağmen, tedbirin asıl amacının baĢvuranı yargılamalar sırasında mahkemeye karĢı sergilediği iddia edilen saygısızca davranıĢlardan ötürü cezalandırmak olduğunun, hem fiili içerik hem de yetkililerin öne sürdüğü gerekçeler tarafından ortaya koyulduğunu önceden saptamıĢtır.

BaĢvuranın hürriyetinin kısıtlanması, baĢvuranı yetkili bir yasal makam huzuruna bir suç iĢlemiĢ olma Ģüphesiyle çıkarmaktan farklı amaçlarla gerçekleĢtirilmiĢtir.

Sonuç: ihlal (oybirliğiyle)

41. Madde: Herhangi bir tazminat talebinde bulunulmamıĢtır.

5 § 1 (f) Maddesi Sınır Dışı Etme

Mahkemenin başvuranın ihraç edilmesini önlemeye yönelik geçici tedbiri yürürlükte iken başvuranın tutuklanması: ihlal

Azimov / Rusya – 67474/11 Karar 18 Nisan 2013 [1. Daire]

Olaylar ve Olgular – Tacikistan vatandaĢı olan baĢvuran 2002 yılından itibaren Rusya’da yaĢamıĢtır; fakat düzenli olarak birkaç aylık sürelerle Tacikistan’a gitmiĢtir. BaĢvuran 2010 yılının Kasım ayında Rusya’da yakalanmıĢtır ve silahlı çatıĢmalardan sorumlu olduğu iddia edilen bir karĢıt grubun üyesi olmak suçuyla arandığı Tacikistan’a iade edilmesi talebinin incelenme aĢamasında tutuklu kalmıĢtır.

Ardından talep Rusya BaĢsavcı Vekili tarafından onaylanmıĢtır ve iade emri Rus mahkemeleri tarafından kabul edilmiĢtir.

BaĢvuranın yaptığı sığınma talebi reddedilmiĢtir. 2011 yılının Kasım ayında Bölge Mahkemesi, baĢvuranın kanunun izin verdiği azami tutukluluk süresi olan on iki ay boyunca tutuklu kalmıĢ olması nedeniyle, baĢvuranın iade edilmesi gerekirken tutukluluğunun uzatılamayacağına hükmetmiĢtir. Aynı zamanda Bölge Mahkemesi, baĢvuranın Rusya’da gerekli belgelere sahip olmadan ikamet etmesinden ötürü baĢvuranın sınır dıĢı edilebileceğini (idari nakil) ve bu gerekçeyle tutuklanabileceğini belirtmiĢtir. Ertesi gün Eyalet Mahkemesi, baĢvuranın Rusya’da yasaya uygunsuz olarak ikamet etme idari suçunu sabit bulmuĢ, sınır dıĢı edilmesini emretmiĢ ve suçun ağırlığı ile baĢvuranın Rusya’da sürekli gelirinin bulunmamasından dolayı baĢvuranın sınır dıĢı edilmesine ve sınır dıĢı edilmek üzere tutuklanmasına hükmetmiĢtir. BaĢvuranın tutukluluğu için belirli bir süre sınırı verilmemiĢtir. 23 Kasım

17 2011 tarihinde Avrupa Ġnsan Hakları

Mahkemesi, Mahkeme Ġç Tüzüğünün 39.

maddesi uyarınca, Hükümet’ten baĢvuranı Tacikistan’a veya baĢka bir yere, bir sonraki bildirime kadar nakletmemesini talep eden bir ara karar vermiĢtir. 2011 yılının Aralık ayında Bölge Mahkemesi, baĢvuranın tutukluluğu için bir süre sınırı belirlemeden, sınır dıĢı etme ve tutuklama emirlerinin geçerliliğini onaylamıĢtır.

Hukuksal Değerlendirme – 5§1 Maddesi:

BaĢvuranın yakalanmadan önce birkaç ay

BaĢvuranın yakalanmadan önce birkaç ay

Benzer Belgeler