• Sonuç bulunamadı

“Bölge nedir?” sorusunun yanıtını araştıran ciltler dolusu bir literatür bulunmaktadır. “Bölge, bölge ekonomistinin çalışmak için kabul ettiği arazidir” şeklinde bir öneri olabilir. En uygun bölge tanımı, hizmet edilecek olan amaca bağlıdır (Hoover ve Giarratani, 1985’ten Canlı, 2001: 4). İktisadi açıdan değerlendirildiğinde ise, bir planlama ve analiz birimi olarak bölgenin ne kent kadar küçük, ne de ülke kada r geniş alan parçası olmaması uygun görülmektedir (Casellas ve Galley, 1998: 552). Ruşen Keleş’e göre ise bölge; 1- Bir kentin, bilinçli bir bölgeleme yöneltisinin sonucu olarak, işleyim, tarım, konut, yönetim, tecim vb. işlevleri için, düzentasarında ayrı lmış alanlardan her biri. 2- Bir ülkenin, doğal özellikleri, nüfus yapısı, kaynakları, çıkarları açısından türdeşlik gösteren, bir bütün olarak tasarlanmasında yarar görülen bölümüdür (Keleş, 1998: 29)

Ulusal plana mekân boyutunun sağlıklı bir şekilde katılabilmesi için ekonomik alanın saptanması, bir başka deyişle sektörlerin bölgelerarası akım tablosunu oluşturmak ve bu tabloya dayalı planlamaya gitmek gerekmektedir. İlleri gruplaştırarak ya da il ayırımı dışında bir bölgesel ayrım yapabilmek için kıstas (Dinler, 1998: 77) ise:

o Mevcut durumun saptanması yönünden homojen bölge o Fonksiyonel ilişkiler yönünden, polarize bölge

o Bölgesel kalkınma politikalarının yürütülmesi yönünden plan bölgedir. 2.4.1 Polarize Bölgeler

Homojen bölge ayrımı bölgeler arasındaki sosyo ekonomik gelişmişlik farkının boyutlarının ne olduğunun ortaya konulmasını sağlar. Ancak bölgesel gelişme politikaları uygulanırken bir bölgenin öteki bölgelerle ilişkilerinin yoğunluğunun da dikkate alınması gerekir(DPT, 2000: 64). Bir ülkede mevcut tüm yerleşme merkezleri karşılıklı ilişki içindedir. Küçük merkezler ticari yönden daha büyük yerleşme merkezlerine bağlıdırlar. Bir başka deyişle küçük merkezler (kasabalar) kendilerinden daha büyük yerleşme merkezlerinin (kentlerin) etkisi altındadırlar. Bir yerleşme merkezi

kendinden daha küçük bir ya da birkaç yerleşme merkezini etki alanına alıyorsa, söz konusu merkez bir cazibe merkezi haline gelmiş, yani kutuplaşmıştır (Dinler, 2001: 81).

Polarize bölge bir kutup ve bu kutbun etkisi altındaki yerleşme merkezleri arasındaki ilişkiyi gösteren dinamik bir kavramdır (DPT, 2000: 65). Görüldüğü gibi, polarize bölge, bir kutup ve bu kutbun etkisi altındaki yerleşme merkezleri arasındaki ilişkiyi, ilişkinin şiddetini gösteren dinamik bir kavramdır. Bir yerleşme merkezi ne kadar genişse, yani ne kadar çok yerleşme merkezini etkisi altına alıyorsa, o denli büyük bir polarize bölge oluşturur (Dinler, 2001: 81). Bu tip bölgelere nodal bölgelerde denilmektedir. Bu tip tanımlamaların genellikle bölge planlama düşünces i üzerine geliştiği varsayımından hareketle il bütünü içerisindeki çekim alanlarının tanımlanmasında Taneri’nin şu tanımlaması daha uygundur: Nodal bölgeler, yönetici bir odak şehrin etrafında kümelenmiş, büyüklük ve fonksiyonlarına göre kademelenmiş, esas ilişkilerini odak şehirle yürüten ve onunla sosyo-ekonomik açıdan bütünleşen bir alanı ifade eder. Fonksiyonlarına göre, bölgedeki yerleşmeler arasında metropol şehir, kasaba, köy hiyerarşisi vardır (Taneri, 1986: 24).

Yukarıdaki tanımlamalarda da görüldüğü üzere, bir ülkede mevcut tüm yerleşme merkezleri karşılıklı ilişki içindedir. Küçük merkezler ticari yönden daha büyük yerleşme merkezlerine bağlıdırlar. Bir başka deyişle küçük merkezler (kasabalar) kendilerinden daha büyük yerleşme merkezlerinin (kentlerin) etkisi altındadırlar. Bir yerleşme merkezi kendinden daha küçük bir ya da birkaç yerleşme merkezini etki alanına alıyorsa, bu merkez bir cazibe merkezi haline gelmiş demektir (DPT, 2000: 64). 2.4.2 Homojen Bölgeler

Bir ülkede bölgeler arası gelişmişlik farkının azaltılması politikaları için izlenen bir bölge türüdür. Aynı gelişmişlik düzeyinde olan komşu iller, gelişmişlik düzeyi yönünden homojen bölgeyi oluştururlar (DPT, 2000: 64). Homojen ekonomik alanı (Homojen Bölge) tanımlayabilmek için, öncelikle homojen kavramının neyi ifade ettiğini belirtmek gerekir. Homojenlik bütün öğeleri aynı yapıda ya da aynı nitelikte olan, bağldaşlık”, anlamına gelir. Homojen alanı ise, “bütün noktaları kendi aralarında mümkün olduğu kadar yakın özellikler gösteren alan” şeklinde tanımlanabilir (Dinler, 2001: 77). Konumuz açısından bu tip bölgeler daha çok coğrafi, tarımsal ve sanayii özellikleri yüksek alanlara uygun düşer. Benzer karakterdeki yerleşme ünitelerinin

birleşmesi sonucu meydana gelmiş bölgelerdir. Bu bölgeleri tanımlamak için bir yada birden fazla ölçüt kullanılabilir. Benzerliği belirleyen faktörler şunlardır (Taneri, 1986: 21):

o Belirli bir ürün tipinin ağırlığının olması, o Doğal bitki örtüsü,

o Toprak cinsi, o Tarımsal gelir oranı, o Yağış durumu, o Nüfus yoğunluğu,

o Yerleşme biçimi (İskân şekli), o Tarım tekniği,

o Ürün kullanışı,

Benzerliği belirleyen temel faktörlerin dışında yine Bölgelemede kullanılan bir başka yöntem de Yapısal göstergelerin değerlendirilmesidir. Taneri’ye göre yapısal göstergeler beş başlık altında sınıflandırılabilir. Yapısal Göstergeler (Taneri, 1986: 23):

o Şehirli nüfus oranı, o Tarım dışı iş gücü oranı, o Sendikalaşma oranı, o Mali kurumlar yoğunluğu,

o Nüfus ve kent birim alanı başına yol uzunluğu,

Homojen alan saptanmasında birden fazla kıstasa göre, il bazında değerlemeler yapılarak, aynı derecede gelişmiş olan illerin belirlenmesine yönelinmektedir. Görüldüğü gibi, homojen alan aynı ekonomik özellikleri gösteren noktalardan oluşan bir birliktir (Dinler, 2001: 78).

2.4.3 Planlama Bölgeleri

Planlama bölgeleri, bölgesel planlama uygulayan ülkedeki planlama anlayışına ve ülkenin bölgesel sorunlarının niteliği ve yoğunluğuna göre tüm ülkeyi kapsadığı gibi, sadece belirli problemli bölgeleri kapsayabilir (Dinler, 2001: 87). Aynı zamanda, verilen bir sosyo ekonomik hedefe, belirli bir süre içinde, erişmek için işleyen bir alet ve uygun coğrafi araçların seçiminde kullanılan bir çözümleme bölgesidir. Bir bakıma

planlama bölgeleri, değişik bölümleri aynı kararlara bağlı birbirlerine bitişik bir mekanlar bütünüdür (Arslan, 1975’ten Taneri, 1986: 24). Planlama bölgelerinde gaye süregelmiş ilişkileri değiştirerek, planlama sonucunda ulaşılması beklenen hedeflerdir. Planlama açısından, uygulamaları kolaylaştırmak, ekonomik kararlar arasında tutarlılık sağlamak, planın hedeflerini saptamak bakımından bu tip bölgeler seçilmektedir. Bu duruma göre bölge sınırını plan hedefleri tayin eder (Taneri, 1986: 25).

Plan bölge saptanırken, bölge sınırı, merkezi idarenin taşra teşkilatının sınırlarına dayandırılırsa, teknik hizmetlerin planlanmasında sorunlar ortaya çıkmayacaktır. Bölge planlaması amaçları, doğal olarak, kırsal planlamayı da içerir. Alt bölge içindeki yönetimler ve kurumlar planlama amacıyla bir işbirliği içinde olmaktan kaçınabilirler. Burada idari sınırların çakışması/çakışmaması tartışma konusudur (DPT, 2000: 66). Metropol niteliğinde olmayan polarize bölge merkezlerinin, bölge merkezi olarak saptanıp, bu merkezlerin zamanla meptropol haline gelmesini beklemenin “ütopya” olduğu ileri sürülse de (Dinler, 2001: 90) bölge tanımlaması genelden özele gidilerek yapıldığı için: “il bütünü içerisinde Plan bölgelerin kapsadığı alan ne kadar geniş olursa, bölgelerin sınırlarını çeşitli teknik hizmetlerin ihtiyaçlarına uygun düşecek şekilde tayin etmek o derece kolaylaşacaktır” (Dinler, 2001: 90). Denizli merkezinde oluşturulacak plan bölge; değişik bölge ayırımlarının olduğu Türkiye’de İanankul’un bahsettiği “öneri bölge” gibi bir “Plan Bölge” ölçeğinde ele alınarak kent merkezi büyüme olgusu açıklanabilir (İnankul, 1985: 21).