• Sonuç bulunamadı

ULUSLARARASI MÜLTECİ HUKUKU VE GERİ GÖNDERMEME İLKESİ

“Geri göndermeme ilkesi (non refoulement) bir mülteci ya da sığınmacının ırk, din, tabiiyet, belli bir toplumsal gruba mensubiyet ya da siyasi düşünceleri nedeniyle hayat ya da özgürlüğünün tehlike altında olduğu durumlarda ülkelerine geri gönderilmesini yasaklama anlamına gelir.”41

Geri göndermeme ilkesi, ilk defa 1933 tarihli “Mültecilerin Uluslararası Statüsüne İlişkin Sözleşme” ile modern uluslararası hukuka girmiştir. Bu sözleşmeye göre taraf devletler ulusal güvenlik ve kamu düzenine ilişkin durumlar saklı kalmak üzere, ülkelerinde düzenli olarak ikamet etmekte olan mültecileri kolluk tedbirleri vasıtasıyla ülkelerinden çıkartmayacaklarını ya da menşe ülkesinin sınırlarında bulunan mültecinin kendi sınırlarına girişini hiçbir durumda reddetmeyeceklerini taahhüt etmişlerdir. Ancak bu sözleşmeye sadece dokuz devletin taraf olması ve bu devletlerden üçünün de geri göndermeme ilkesine çekince

koyması ilkenin uygulama alanının genişleyememesine yol açmıştır.42

İlke, 1938 tarihli “Almanya'dan Gelen Sığınmacıların Statüsü” adlı sözleşmede de yer almış, ancak 1933’te olduğu gibi imzalayan devlet sayısının azlığından dolayı yine etkin bir koruma sağlamamıştır.

40 Caşın, s. 1378.

41Taneri, Gökhan, Uluslararası Hukukta Mülteci ve Sığınmacıların Geri Gönderilmemesi (Non-refoulement) İlkesi, (Ankara: Bilge Yayınevi, l. Baskı 2012), s. 45.

42 Öztürk, Neva Övünç, Mültecinin Hukukî Statüsünün Belirlenmesi, (Ankara: Seçkin Hukuk Yayınevi, l. Baskı, 2015), s. 117.

23

İkinci Dünya Savaşı koşullarında savaştan kaçan milyonlarca insanın mülteci durumuna düşmesi uluslararası toplumun bu soruna ciddiyetle eğilmesini zorunlu hale getirmiş ve 1951 Cenevre Sözleşmesi ile geri göndermeme ilkesi uluslararası hukukun etkin ve yaygın kabul gören ilkelerinden biri haline gelmiştir.

“1951 Cenevre Sözleşmenin 33/1. maddesine göre; hiçbir taraf devlet, bir mülteciyi, ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri göndermeyecek veya iade etmeyecektir.” Ancak mülteciye tanınan bu koruma her şart altında geçerli değildir. Sözleşmenin 33/2. fıkrasında; “bununla beraber, bulunduğu ülkenin güvenliği için tehlikeli sayılması yolunda ciddi sebepler bulunan veya özellikle ciddi bir adi suçtan dolayı kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olduğu için söz konusu ülkenin halkı açısından bir tehlike oluşturmaya devam eden bir mülteci, işbu hükümden yararlanmayı talep edemez” denmektedir.43

“Geri göndermeme ilkesi;

- Başka bir yerden sığınma talep etme şansı olmayan sığınmacıların sınırda reddedilmeleri halinde,

- Bir mültecinin, sığınma ülkesinden, yaşamı, özgürlüğü veya fiziksel güvenliğinin tehlike içinde olabileceği topraklara sınır dışı edilmesi durumunda,

- Mültecilerin zulüm korkusu içinde oldukları menşe ülkelerine zorla geri gönderilmeleri veya zulüm korkusu içinde oldukları menşe ülkelerine sınır dışı edilme ihtimali bulunan bir ülkeye gönderilmeleri durumunda,

ihlal edilmiş sayılır.”44

Geri gönderilmeyi veya sınır dışı edilmeyi yasaklayan bu ilke, 1951 Cenevre Sözleşmesi’nden sonra birçok uluslararası sözleşme ve insan hakları belgelerinde de yer almıştır.

43http://www.danistay.gov.tr/upload/multecilerin_hukuki_durumuna_dair_sozlesme.pdf (Erişim tarihi: 05.07.2017)

24

Asya-Afrika Hukuksal Danışma Komitesi 1966’da Bangkok’ta ilan ettiği “Mültecilere Karşı Muameleye İlişkin İlkeler Bildirgesi” nin 3. maddesinde “sığınma arayan hiç kimse, ulusal güvenlik ya da nüfusun korunmasına ilişkin ciddi nedenler dışında, bir ülkede yaşamını, fiziksel bütünlüğünü ya da özgürlüğünü tehlikeye sokan zulümden duyduğu haklı bir korku varsa o ülkeye geri dönmesi ya da orada kalması zorunluluğuyla sonuçlanacak sınırda geri çevrilme, geri gönderilme ya da ihraç gibi önlemlere maruz bırakılamaz” denmiştir.45

14 Aralık 1967’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda oy birliği ile kabul edilen “Devlete Sığınmaya Dair Beyanname” nin 3. maddesinde sığınma arayan hiç kimsenin sınır dışı edilmeyeceği ya da zulme uğrayabileceği herhangi bir ülkeye zorla geri gönderilmeyeceği, ancak olağanüstü nedenler olan ulusal güvenlik ya da kitlesel nüfus akışı durumunda olduğu gibi nüfusun korumasını sağlama amacıyla istisna getirilebileceği ancak sığınmacının karar vermesi halinde ilgili kişiye başka bir ülkeye gitme olanağı tanınacağı kayıt altına alınmıştır.46

1969’da Afrika Birliği Örgütü Devlet ve Hükümet Başkanları Kurulu tarafından imzalanan “Mülteci Sorunlarının Özel Yönlerini Düzenleyen Sözleşme” adlı belgenin 2. maddesinin 3. fıkrasında “hiç kimse yaşamının, bedensel bütünlüğünün ya da özgürlüğünün tehdit altında olduğu bir ülkeye geri dönmeye ya da orada kalmaya zorlayacak, sınırda reddedilme, geri gönderilme ya da ihraç gibi önlemlere maruz bırakılamaz” denmiştir.47

1969 tarihli Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 22. maddesinin 7. ve 8. fıkralarında “Herkesin siyasal suçlar ya da bunlarla bağlantılı suçlardan ötürü takibata uğramış olması halinde o devletin mevzuatı ve uluslararası sözleşmeler uyarınca bir yabancı ülkeye iltica etmeyi talep etme ve o ülkede kendisine mülteci statüsü verilme hakkı vardır. Bir yabancı hiçbir halde ırk, vatandaşlık, din, sosyal statü ya da siyasal görüşlerinden ötürü yaşam hakkının ya da kişi özgürlüğünün tehlikeye düşecek bulunduğu bir ülkeye, o ülkenin söz

45http://www.madde14.org/index.php?title=AsyaAfrika_HDK_Mültecilere_Karşı_Muameleye_İlişkin_İlkeler (Erişim tarihi: 01.03.2017).

46http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/metin_ant4.pdf (Erişim tarihi: 05.07.2017).

47http://www.igamder.org/wp-content/uploads/2015/03/afrika-birliği-örgütü-mülteci-hakları-sözleşmesi.pdf (Erişim tarihi 5.7.2917).

25

konusu yabancı kişinin vatandaşı bulunduğu ülke olup olmadığına bakılmaksızın, sınır dışı edilmez yahut geri gönderilemez” ifadeleri yer almıştır.48

1984 Cartagena Mülteciler Bildirisi’nin 5. maddesinde zulüm riski olan yere geri göndermeme ilkesinin sınırda geri çevirmenin yasaklanmasını da içerecek şekilde kesin bir uluslararası hukuk normu haline getirilmesi ve jus cogens (üstün hukuk) kuralı olarak benimsenmesi istenmiştir.49

48http://www.aihmiz.org.tr/aktarimlar/dosyalar/1464695201.pdf (Erişim tarihi: 5.7.2017).

26

İKİNCİ BÖLÜM