• Sonuç bulunamadı

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR)

ULUSLARARASI MÜLTECİ HUKUKU

C. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR)

2. Dünya Savaşı’nın olağanüstü koşullarında başta Yahudiler olmak üzere milyonlarca insan mülteci konumuna düşmüş ve savaşın sona ermesinin ardından çözülmesi gereken en acil sorunların başında bu milyonlarca mültecinin ne olacağı sorunu gelmiştir. Mültecilerin sığındıkları ülkeleri ve toplumları derinden etkileyen bu sorunun kalıcı biçimde çözüme kavuşturulabilmesi amacıyla 1946 yılında Birleşmiş Milletler bünyesinde Uluslararası Mülteci Örgütü (IRO) kurulmuş ve 1938’den beri Nazi Almanya’sından kaçan mültecilerin sorunlarını çözmek için çalışan Hükümetler arası Mülteciler Komitesi’nin görevlerini devralmıştır.57

55http://www.danistay.gov.tr/upload/insanhaklarievrenselbeyannamesi.pdf (Erişim tarihi: 05.07.2017). 56 Caşın, s. 1388.

29

IRO, savaş sırasında Üçüncü Dünya Ülkelerine kaçarak mülteci konumuna düşmüş bir milyondan fazla insana ulaşmış, yetmiş bin kişinin kendi ülkelerine geri dönmelerini sağlamış, kamplarda yaşayanların bakımı, mesleki eğitimi, yeniden yerleştirilmesi ve kayıp akrabalarının bulunması gibi konularda mültecilere yardım etmiştir.

2. Dünya Savaşı’nın hemen ardından bu kez de Soğuk Savaş koşullarının baş göstermesi ve yeni gerginliklerin ortaya çıkması nedeniyle Birleşmiş Milletler sorumluluğunda yeni bir organa ihtiyaç duyulmuş, Aralık 1950 tarihinde IRO’nun da işlevlerini üstlenecek ancak daha kapsamlı ve etkin çalışacak Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) kurulmuştur.58

“Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), savaş öncesi kabul edilen uluslararası düzenlemeler kapsamına giren kişiler, IRO Anayasası uyarınca mülteci olarak kabul edilen kişiler ve 1 Ocak 1951 tarihinden önce meydana gelen olaylar sonucunda, ülkesi dışında kalan ve ırk, din, milliyet, ve politik görüşleri nedeniyle tehlike korkusu içinde olan kişilerin tamamını mülteci kapsamı içine almıştır.”59

“Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) kurulmasıyla birlikte dünya genelinde yirmi milyon mülteci ile ilgili sorunlara çözümler bulmuş, bu çözümler sonucunda politik gerilim azalmış, dolayısıyla barış ortamının devam etmesine önemli katkı yapmıştır.”60 D. 1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 New York Protokolü

BM Genel Kurulu 14 Aralık 1950 tarihli oturumunda, 2. Dünya Savaşı sırasında mülteci durumuna düşmüş kitlelerin ve sığındıkları devletlerin sorunlarına çözüm bulma arayışları çerçevesinde bir konferans düzenleme kararı almış ve konferans yeri olarak İsviçre’nin Cenevre şehri belirlenmiştir.

Temmuz 1951’de toplanan konferans, mülteciler ve sorunlarını ayrıntılı bir biçimde değerlendirmiş ve günümüz uluslararası mülteci hukukunun da temelini teşkil eden “Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme” başlığını taşıyan toplam 46 maddelik bir

58 Odman, s.30-31. 59 Odman, s.32. 60 Odman, s.33.

30

metin ortaya çıkarmıştır. Bu metin 28 Temmuz 1951 tarihinde konferansa katılan ve aralarında Türkiye’nin de olduğu 26 ülke tarafından imzalanmış, 43. maddesindeki hükme uygun biçimde 22 Nisan 1954’te yürürlüğe girmiştir.

Sözleşmenin 1. maddesinin A.2. fıkrasında mülteci, “ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen; yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen kişi” olarak tanımlamıştır.

Sözleşmenin 33. maddesine göre ise “hiçbir taraf devlet, bir mülteciyi, ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü ̧ tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri göndermeyecek veya iade etmeyecektir.”61

Cenevre Sözleşmesi’nde geçen coğrafya ve tarih sınırlamasına dair ibarelerin mülteciler aleyhine sonuçlar doğurduğunun görülmesi üzerine 1967 yılında New York’ta sözleşmeye ek bir protokol imzalanmış, bu protokolle sığınma hakkına dair zaman ve coğrafi kısıtlamalar kaldırılmıştır.62

E. 1967 Tarihli Birleşmiş Milletler Ülkesel Sığınma Bildirisi

14 Aralık 1967 tarihli BM Genel Kurulu’nda oybirliği ile BM Ülkesel Sığınma Bildirisi kabul edilmiştir. Bildiri, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 14. maddesiyle ilan edilen sığınma hakkının tanınmasının barışçıl ve insani bir eylem olduğu, dolayısıyla başka bir devlet tarafından düşmanca bir eylem olarak kabul edilemeyeceği gibi sığınmaya ilişkin uygulamalarda birtakım ilkeler belirlemiş ve Devletlerin bu ilkelere uymalarını tavsiye etmiştir. Bildiride yer alan ilkeler şu şekilde sınırlanabilir:

61http://www.multeci.org.tr/wp-content/uploads/2016/12/1951-Cenevre-Sozlesmesi-1.pdf (Erişim tarihi: 05.07.2017)

31

1. Bir devletin egemenlik haklarını kullanarak, sömürgeciliğe karşı mücadele edenler dahil olmak üzere, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 14. Maddesi kapsamına giren kişilere tanıdığı sığınma hakkına tüm öteki devletlerce saygı gösterilecektir.

2. Sığınma arama ve sığınma olanağından yararlanma hakkına dair itirazlar barışa karşı bir suç, bir savaş suçu ya da insanlığa karşı bir suç gibi suçlarla ilgili hükümleri belirlemek için hazırlanan uluslararası belgelerde tanımlanan suçları işlediğini düşünmek için ciddi nedenler bulunan herhangi bir kimse tarafından sürülemez.

3. Sığınma hakkı tanımaya ilişkin koşullar, sığınma hakkı tanıyan devlet tarafından belirlenecektir.

4. Bir devlet, sığınma hakkı tanıma ya da tanımayı sürdürme hususunda zorluklarla karşılaşırsa, devletler tekil olarak ya da bir arada ya da BM aracılığıyla, uluslararası dayanışma ruhu içinde, söz konusu devletin üzerindeki yükü hafifletmek için gerekli önlemleri alacaktır.

5. 1. maddede sayılan hiç kimse, sınırda reddedilme ya da sığınma hakkı aradığı ülkeye daha önce girmiş ise sınır dışı edilme ya da zulme uğrayabileceği herhangi bir ülkeye zorla geri döndürülme gibi önlemlere maruz bırakılmayacaktır. Bunun tek istisnası ancak olağanüstü nedenler yani, ulusal güvenlik ya da kitlesel nüfus akışı durumunda olduğu gibi nüfusun korunmasını sağlama amacıyla yapılan kısıtlamalar olacaktır. 6. Sığınma hakkı tanıyan devletler, sığınma hakkı elde etmiş kişilerin, BM’nin amaç ve

ilkelerine aykırı etkinliklerde bulunmasına izin vermeyeceklerdir.

“Birleşmiş Milletler Ülkesel Sığınma Bildirisi’nin en önemli yanı, BM çatısı altında yapılan daha önceki 1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 tarihli Protokol’de hiç değinilmemiş olan sığınma konusuna değinmesi ve devletler için tavsiye niteliğinde bile olsa birtakım ilkeler ortaya koymuş olmasıdır. Üye devletlerin daha sonra belirlenen ilkeler ışığında uygulamalar ve düzenlemeler yapmalarına öncü olması açısından bildiri önemli bir yere sahiptir.”63

32

II.

Bölgesel Sözleşmeler

A. Afrika’da Yaşanan Mülteci Sorunlarının Belirli Yönlerine İlişkin 1969 Tarihli