• Sonuç bulunamadı

1. GĠRĠġ VE GENEL BĠLGĠLER

2.2. Uluslar arası literatürler

Engelhardt (1965), Fransa'da tarımsal yayım teĢkilatının organizasyonunu incelenmiĢ ve Batı Almanya koĢulları için uygulanabilirliğini değerlendirmiĢtir. Albrecht (1977), Tarımsal Yayım ve Problemleri adlı çalıĢmasında yayım örgütünün organizasyonunu incelenmiĢ, tarımın herhangi bir alanında uzmanlaĢmıĢ yayımcıların, konularında daha fazla bilgilendirilmeleri yanında, yayım metodolojisi konusunda eğitilmeleri gerektiği saptanmıĢtır.

Albrecht (1978), Batı Almanya'da Baden-Württemberg eyaletinde yayımın ortaya çıkıĢı ve geliĢimi konusunda yapılan araĢtırmada, yayımcıların tarım teĢkilatlarında idari görevler yapmaları halinde, asıl görevleri olan yayımcılığın "pasif" kaldığını, hizmetiçi ve ileri düzeydeki eğitimlerinde yayım metodolojisi bilgisinin daha yoğun Ģekilde verilmesi gerektiği bildirilmiĢtir. Klavdianou (1978), Yunanistan ve Batı Almanya'nın Hessen eyaletindeki tarımsal yayım ve eğitiminin yapısı araĢtırılmıĢ, Yunanistan'da yayımcıların üniversite eğitimlerinde Yayım Metotları ve HaberleĢme derslerini almadıkları belirlenmiĢtir. Hülsen (1979), Tarımsal yayım elemanlarının eğitiminde Sosyoloji, Psikoloji, Pedagoji yanında ÇalıĢma Hukuku ve Ġdare Hukuku gibi derslerin yayımcı niteliklerini kazanmada gerekli olduğu, yayımcıların mesleki bilgilerinin esaslarını fakültede öğrendiklerini, daha sonra 2 yıl hazırlık eğitimi, göreve baĢlamadan yapacakları görevle ilgili özel nitelikte bir hazırlık eğitimi ile düzenli ve sürekli ileri eğitimden geçirildikleri belirtilmiĢtir. Denzinger (1979), Batı Almanya'nın Baden-Württemberg ve Bayern eyaletlerinde tarım kuruluĢlarında yayım hizmetlerinde görülen problemleri ortaya konulmuĢ, yayımcıların görev alanlarını analizi yapılmıĢtır. Fitzherbert (1983), „‟Enformasyon, Organizasyon ve Tarımsal DeğiĢim‟‟ baĢlıklı araĢtırmasında, Ege bölgesinde tarımsal yayımın analizi üzerinde durmuĢtur. Sırasıyla üreticilerin sosyo-ekonomik yapılarını, girdi, enformasyon ve bilgi edinme kaynakları, yenilikler hakkındaki düĢünceleri, bölgedeki tarımsal yayım kuruluĢları incelenerek, tarımsal yayım ve enformasyon sorunları, engeller, hedefler ve prensipler ortaya konulmuĢtur. Benor ve ark. (1984), "Tarımsal Yayım: Eğitim ve Ziyaret Sistemi (Agricultural Extension: The Training and Visit System)" isimli çalıĢmalarında, tarımsal yayım faaliyetlerinin etkinliğini etkileyen en önemli sorunların baĢında iĢ sahası ve hareket kabiliyetiyle ilgili olan sorunlar olduğunu belirtmektedirler. ÇalıĢmada yayım elemanlarının geniĢ bir bölgede görev yaptıkları

29

durumlarda özellikle yayım elemanlarının sayılarının yetersiz oluĢu, ulaĢım ve konaklama imkânlarının sınırlı oluĢu, sistematik çalıĢma programlarının eksik oluĢu gibi unsurların yayım elemanları ve çiftçiler arasında yakın ve düzenli iliĢkilerin kurulmasını engellediğini belirtmektedirler. Feder ve Slade (1984), Hindistan'ın Hayrana eyaletinin bir bölgesinde yürütmekte olan Eğitim ve Ziyaret Sistemini değerlendirmiĢlerdir. AraĢtırmada, iĢletme düzeyinde yaptıkları anket çalıĢması ile Eğitim ve Ziyaret Sistemi uygulayan bölge ile Geleneksel Yayım Sistemi uygulayan diğer bölgeyi karĢılaĢtırmıĢlardır. Köy düzeyindeki bulgular, daha fazla yayım elemanına ve harcama olanağına sahip Eğitim ve Ziyaret Sisteminin uygulandığı alanda yayım çalıĢmalarının, Geleneksel Yayım Sistemi uygulayan alandan daha baĢarılı olduğunu göstermiĢtir. AraĢtırmacılar, buğday üretim teknikleri baĢta olmak üzere geliĢtirilen çeĢitli tarım tekniklerine ait bilgilerin, Eğitim ve Ziyaret Sisteminin uygulandığı alanda çiftçilerce daha hızlı benimsendiğini saptamıĢlardır. Morre (1984),

Hindistan'ın yeni tarımsal eğitim programını incelediği araĢtırmasında, Dünya Bankasının finansman sağladığı ülkelerde tarımsal yayım örgütlerinin kurumsal geliĢtirilmesinde çok önemli yatırımlar yapıldığı halde yayımın niteliğinde değiĢme ve iyileĢmelerin çok az olduğunu belirtmektedir. AraĢtırmacı baĢarısızlığın altında yatan nedenler olarak, daha önceki yayım sistemlerinin yapısından gelen sınırlılıkları ve sistemin Hindistan'a tanıtılma biçimini saymaktadır. Bu baĢarısızlıkları uygulanmakta olan tarımsal eğitim programında benimsenen politikalara ve tarımsal eğitim programına gereken önemin verilmemesi ile açıklamaktadır.

Denning (1985), AraĢtırma ve yayım hizmetlerinin etkinliğini arttırmada sorunun entegre metotların uygulanması yerine birbirinden ayrı metotlar kullanılarak çözümlenmeye çalıĢıldığı belirtmiĢtir. Teknolojik geliĢim ve teknoloji transferine ait bir sistem yaklaĢımının gerekli olduğunu belirtmektedir. Ayrıca bu sistemin Eğitim ve Ziyaret Sistemi ile Çiftçilik Sistemleri AraĢtırma Metotlarının birleĢtirilmesiyle sağlanabileceğini ifade etmiĢtir. Bu sistemle daha fazla çiftçinin yayım ve araĢtırma hizmetlerine katılacağını ve böylece araĢtırmacı, yayımcı ve üretici arasında daha dinamik iliĢkinin oluĢturulacağına değinmiĢ ve yayımda kullanılacak metodun Eğitim ve Ziyaret Sistemi olacağını belirtmiĢtir. Albrecht ve ark. (1987), tarafından „‟Tarımsal Yayımın Ġlkeleri ve Metotları‟‟ konusunda hazırlanan çalıĢmada, yayımcı eğitimi üzerinde durulmakta, genellikle geliĢmekte olan ülkelerde tarımsal kuruluĢlarda görev yapan yayımcıların fakülte eğitimlerinde yayım bilgisini yetersiz aldıkları, bu nedenle de hizmet öncesi altı aydan bir yıla kadar yayım kursları düzenlemenin gerekli olduğu belirtilmiĢtir. Fakülte mezunlarına tarımsal kuruluĢlarda yayımcı olarak göreve baĢlamadan, uzmanlık alanlarına göre birkaç hafta hazırlık kurslarına tabi tutulmaları, görevleri esnasında seminerlere katılmaları, hizmetleri boyunca sürekli kurslar, seminerler,

30

konferans hatta yurtdıĢında eğitim olanakları ile ileri eğitim görmeleri gerektiği vurgulanmıĢtır. Oakley ve Garforth (1988), „‟Yayım Eğitimi Rehberi (Guide to Extension Training)‟‟ isimli çalıĢmalarında, kırsal alandaki çiftçilerin istek ve ihtiyaçlarının karĢılanmasının yayımın öncelikli hedefi olması gerektiğini belirtmiĢlerdir. ÇalıĢmada, yayım elemanlarının mesleki yeterliliklerini ortaya koyan en önemli unsurlardan birisinin yayım elemanlarının üreticilerin öncelikli olarak ihtiyaç duydukları ve önem verdikleri konulara uygun yayım faaliyetleri gerçekleĢtirme konusundaki yeterlilikleri olduğu belirtilmiĢtir.

Macklin (1992), „‟Hindistan'da Tarımsal Yayım (Agricultural Extension in India)‟‟ isimli çalıĢmasında, eğitim ve ziyaret yaklaĢımına dayalı yayım sisteminde dünya genelinde en sık rastlanan sorunları, özellikle kadın çiftçilere ve küçük iĢletme sahibi çiftçilere yeteri kadar önem verilmemesi ve iletiĢim araçlarının özellikle bu kesimlerin tarımsal üretiminde verimliliği arttırmak amacıyla yeterli derecede kullanılmaması; program geliĢtirme sürecine çiftçilerin yeterli katılımının sağlanamaması; özellikle bağıĢların ya da çeĢitli kurum ve kuruluĢlarca verilen mali desteklerin yetersiz kaldığı durumlarda tarımsal yayım maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle sorunlar yaĢanması olarak genelleĢtirmektedir.

AraĢtırmada ayrıca Dünya Bankası'nın konuyla ilgili çalıĢmaları sonucunda elde edilen tecrübelere de değinilmektedir. Dünya Bankası'nın tarımsal yayım çalıĢmaları konusundaki tecrübeleri, tarımsal yayım çalıĢmalarında hizmet götürülen bölgenin özelliklerine göre etkili olacak örgüt yapılarına ve yönetim anlayıĢına ihtiyaç duyulduğunu; tarımsal yayım çalıĢmalarında hizmet götürülen bölgenin özelliklerine uygun yöntem ve teknolojilerin geliĢtirilmesinin gerektiği; tarımsal yayımın bölge üreticilerinin istek ve ihtiyaçlarına hassas olması gerektiğini ortaya koymaktadır. Garforth (1992) “Öner Çiftçi Projesi Turkey” adlı çalıĢmasında önder çiftçi projesinin etkinliğini değerlendirmek amacıyla proje kapsamına alınan büyük ve orta büyüklükte (küçük) iĢletmelerin projenin etkinliği ile tarımsal yayım faaliyetlerindeki geliĢmeleri ve proje kapsamı dıĢındaki iĢletmelerle karĢılaĢtırarak incelemiĢtir. Bindlish ve Evenson (1993), „‟Kenya'da Eğitim ve Ziyaret Sistemine Dayalı Yayım Hizmetlerinin Performansının Analizi (Evaluation of the Performance of T&V Extension in Kenya)‟‟ isimli çalıĢmalarında, yayım elemanlarının önerilerinin benimsenme ve uygulanma düzeyini incelemektedirler. ÇalıĢma sonuçları yayım elemanları tarafından çiftçilere önerilen yeniliklerin uygulanma düzeyinin iĢletme geniĢliklerine göre farklılık göstermediğini ortaya koymuĢtur.

31 3.0. MATERYAL VE YÖNTEM

Ġstanbul Gıda Tarım ve Hayvancılık Ġl Müdürlüğü 2013 yılı verilerine göre Silivri Önder Çiftçi DanıĢmanlık Derneğine kayıtlı olan üye sayısı 111‟dir. Üye sayısının fazla olmaması nedeniyle tam sayım yönteminin uygulanması uygun görülmüĢtür. Bu bağlamda aĢağıdaki tabloda görüldüğü gibi, üye üreticilerin (üye çiftçilerin) bulunduğu Silivri Merkez, Akören, AlipaĢa, Çanta, Çeltik, Fener, Gazitepe, GümüĢyaka, Kavaklı, Ortaköy, SelimpaĢa, Yolçatı yerleĢkelerinde toplam 111 çiftçi ile yüz yüze görüĢülerek anket yapılmıĢtır.

Tablo 3.1: Silivri Köyleri ve ÖÇP‟ye üye çiftçi sayısı Köy Üye çiftçi sayısı

Akören 13

AlipaĢa 27

Çanta 5

ÇELTĠL 26

FENER 3

GAZĠTEPE 17

GümüĢyaka 3

Kavaklı 2

Merkez 7

Ortaköy 1

SelimpaĢa 3

seymen 1

yolçatı 3

Toplam 111

AraĢtırmada anket yöntemi ile elde edilen birincil veriler, SPSS istatistik paket programı ile değerlendirilmiĢ olup, mülakat ve gözlem ile elde edilen veriler ile birlikte değerlenmiĢtir.

AraĢtırmanın ikincil verileri ise yurt içi ve yurt dıĢı literatürlerden ve web sitelerinden elde edilen verilerden oluĢmaktadır.

32 4.0. BULGULAR VE TARTIġMA

4.1: Üretici Özellikleri

AraĢtırma yapılan bölgede elde edilen veriler doğrultusunda iĢletme sahiplerinin kimi özellikleri ortaya konulmuĢ olup, bu bağlamda üreticilerin yaĢı, eğitim durumu ve arazi kullanımı incelenmiĢtir.

4.1.1: YaĢ

Üreticinin verimliliği açısından yaĢ önemli bir faktördür (Planck 1972). Bu bağlamda Taluğ (1974) ve Tatlıdil (1978) tarımsal yeniliklerin benimsenmesinde ve yayılmasında çiftçilerin belirli bir yaĢta olmaları gerekliliğini vurgulamaktadırlar. Bu bağlamada yaĢı daha genç olan üreticilerin teknolojik yeniliklere karĢı daha olumlu davrandıkları görüĢü hakimdir.

Bu nedenle araĢtırmada üreticilerin yaĢı irdelenmiĢtir.

Tabloda görüldüğü gibi, yaĢ gruplarından 46-65 yaĢ grubu (% 53,1) ilk sırada yer alırken, bunu % 28,6 ile 36-45 yaĢ grubu izlemektedir.

Tablo 4.1: Üreticilerin YaĢ Aralığı (n=111)

YaĢ grupları %

– 35 6,1

36 – 45 28,6

46 - 65 53,1

66 + 12,2

Toplam 100,0

Bu bulgu, bölgede 45 yaĢ ve daha genç yaĢtaki verimlilik çağındaki üretici oranının % 34,7 (% 28,6 + % 6,1) olduğunu göstermektedir. Bu da üreticilerin gelelikle giriĢimcilik açısında verimlilik çağında olduğunu göstermektedir.

Ankara polatlı ilçesinde yapılan bir araĢtırmada (Taluğ 1974) yaĢ ile buğday üretiminde kullanılan kimyasal ilaçlarla yabancı ot mücadelesini benimseme davranıĢı

33

arasında istatiksel olarak bir bağıntı olmadığı ve aynı Ģekilde Konya-Ereğli ilçesinde yapılan bir diğer araĢtırmada da (Tatlıdil 1978) yaĢ ile kooperatifi benimseme davranıĢı arasında istatistiksel olarak bir bağıntının olmadığı saptanmıĢtır. Ġçel ilinde yapılan bir diğer araĢtırmada (Taluğ 1982). üreticilerin yaĢlarıyla MEYSEB‟in önerdiği tarım tekniklerini benimsemeleri arasında anlamlı bir iliĢkinin olabilecegi belirlenmiĢtir. Ege Bölgeinde kaliteli sofralık üzüm, kuru incir ve sera domatesi üzerine yapılan bir araĢtırmada (Oktay ve Özkaya 1994) üretici yaĢı ve deneyimi ile ilaç kalıntısı lekesi arasında yapılan One Way analizinde;

en iyi sonucu orta yaĢtaki deneyimli üreticilerin elde ettiği saptanmıĢtır. Malkara ayçiçeği üreticileri üzerine yapılan bir araĢtırmada (Gürel 1998) iĢletme sahiplerinin % 44.0‟nün 39 ve daha genç, % 27.3‟nün 40-49 yaĢları arası ve % 28.7‟sinin 50 ve daha yaĢlı çiftçilerden oluĢtuğunu saptamıĢtır. Sugec (2008) Antalya Ġli Topallı Köyü çiftçileri üzerine yaptığı bir araĢtırmada iĢletme sahiplerinin büyük çoğunluğunun (%80) 30-59 yaĢ grubunda, buna karĢın genç (20-29 yaĢ grubu) ve yaĢlı (60 ve daha yaĢlı grup) iĢletme sahiplerinin oranının düĢük olduğunu saptamıĢtır. ġentürk (2013) Edirne ili çeltik üreticileri üzerine yapılan bir araĢtırmada 38-55 yaĢ grubu oranını % 67,5, 56 ve daha yaĢlı yaĢ gurubunu % 17,5 ve 37 ve daha genç yaĢ grubunu ise % 14,9 oranında saptamıĢtır. Marmara Bölgesinde yapılan bir diğer araĢtırmada (Gürel 2014) üreticiler içinde 38-60 yaĢ grubu % 66,5 ilk sırada yer alırken, bunu

% 20,6 ile 61 ve daha yaĢlı yaĢ gurubu izlemektedir. 37 ve daha genç yaĢ grubu ise % 12,9 olarak saptanmıĢtır.

4.1.2: Eğitim

Ġnsanların bilgi ve beceri düzeyleri yükseldikçe gerek yeni bilgileri arama istekleri, gerek bilgiye eriĢme yetenekleri, gerekse bu bilgileri değerlendirip kendi yaĢantılarında kullanma yetenekleri artmaktadır (Taluğ 1994) ve eğitim düzeyinin kırsalda yeniliklerin erken benimsenmesinde etkili olabileceği düĢünülmektedir. Rogers and Shoemaker (1971) tarımsal yeniliklerin kabulü ve yayılması konusunda yapılan 275 deneysel araĢtırmanın %74‟ün de eğitim düzeyi ile benimseme davranıĢı arasında anlamlı bir bağıntının olduğunu saptanmıĢtır.

Bu nedenle üreticilerinin eğitim düzeyi irdelenmiĢtir.

Tabloda görüldüğü gibi, üreticilerin % 51,0‟i ilkokul, % 14,3‟ü ortaokul, % 18,4‟ü lise ve % 4,1‟i yüksek okul mezunudur.

34

Tablo 4.2: Üreticilerin Eğitim Durumu (n= 111)

%

Ġlkokul 51,0

Ortaokul 14,3

Lise 18,4

Lisans 12,2

Yüksek Lisans 4,1

Toplam 100,0

Bu bulguya göre üreticilerin yarıdan fazlası, yani % 51,0‟i ilköğretim mezunudur.

Ancak % 34,7‟sinin(%18,4+%12,2+4,1) lise ve lise üstü eğitim gördükleri saptanmıĢtır.

Türkiye kırsalında pek rastlanmayan bu özellik kırsal kalkınma yatırımları için oldukça önemli bir durum arz etmektedir.

Yapılan birçok diğer araĢtırmada benzeri ya da farlı sonuçlara varılmıĢtır. Ankara Polatlı‟da yapılan bir araĢtırmada (Taluğ 1974) eğitim düzeyi ile buğday üretiminde kullanılan kimyasal ilaçlarla yabancı ot mücadelesini benimseme davranıĢı arasında istatiksel olarak bir bağıntı olduğu saptanmıĢtır. Konya-Ereğli ilçesinde yapılan bir diğer araĢtırmada (Tatlıdil 1978) üreticilerin eğitim düzeyi ile kooperatifi benimseme davranıĢı arasında istatiksel olarak bir bağıntının olduğu belirlenmiĢtir. Ġçel ilinde yapılan bir diğer araĢtırmada (Taluğ 1982) üreticilerin eğitim düzeyi ile MEYSEB‟in önerdiği tarım tekniklerini benimsemeleri arasında anlamlı bir iliĢkinin olmadığı saptanmıĢtır. Ege Bölgesinde kaliteli sofralık üzüm, kuru incir ve sera domatesi üzerine yapılan diğer bir araĢtırmada (Oktay ve Özkaya 1994) ortalama eğitim düzeyinde olan üreticilerin hasattan kaynaklanan ve hasat sonrası sorunlarının en az olduğu saptanmıĢtır. Malkara ayçiçeği üreticileri üzerine yapılan bir araĢtırmada ise (Gürel 1998) eğitim düzeyi yükseldikçe yeniliği ilk kabul edenlerin sayısında büyük bir artıĢ olduğunu saptanmıĢtır. Eltez (2005) tarafından Bergama ve Dikili'de örtüaltı yetiĢtiriciliği yapan iĢletmelerde yürütülen bir diğer araĢtırmada, iĢletme sahiplerinin % 60'ının ilköğretim, %10'unun lise ve %30'unun da üniversite mezunu olduğu, Mersin ili Anamur yöresinde yapılan diğer bir araĢtırmada (Türkay 2007) üreticilerinin % 48'inin ilkokul mezunu, % 18'inin ortaokul mezunu, % 14'ünün lise mezunu ve % 20'sinin üniversite mezunu olduğu belirlenmiĢtir. Sugec (2008) tarafından Antalya Ġli Topallı Köyünde Anket uygulanan deneklerin eğitim seviyesinin % 90 oranında ilkokul, % 5 oranında lise mezunu, % 5 oranında da okuma-yazma bilmeyenler olduğunu, Gökçimen (2009) tarafından ise Ġzmir'in

35

Menderes ilçesinde yapılan bir diğer araĢtırmada üreticilerinin % 77,23'ünün ilkokul mezunu,

% 8.91'inin ortaokul mezunu, %10.89'unun lise mezunu ve % 2.97'sinin ise üniversite mezunu olduğu saptanmıĢtır. Antalya'nın Serik ilçesinde yapılan diğer bir araĢtırmada (Tüzel vd.

2010), iĢletme sahiplerinin % 90'ının ilkokul mezunu ve % 10'unun lise mezunu, modern iĢletmelerde ise % 75'inin üniversite ve %25'inin ise lise mezunu olduğu belirlenmiĢtir.

ĠĢbecer (2010) tarafından Antalya yöresinde yapılan bir diğer araĢtırmada, üreticilerinin % 66.1'inin ilkokul mezunu, % 20.6'sının ortaokul mezunu, % 11.7'sinin lise mezunu, % 1.7'sinin ise üniversite mezunu olduğu saptanmıĢtır. Mercan (2013), Manisa Yöresinde Örtüaltı ĠĢletmelerinin ve Üretim Sistemlerinin Yapısal Analizi ve GeliĢtirilmesi isimli çalıĢmasında üreticilerin % 80'inin ilköğretim mezunu, % 20'sinin lise ve lise üstü bir eğitim kurumundan mezun olduğunu saptamıĢtır. Gürel (2014) Marmara Bölgesinde Mantar Üretimi ve Değerlendirilmesi üzerine yaptığı araĢtırmada üreticilerin % 40,9‟ü ilkokul, % 33,2‟si ortaokul, % 16,9‟u lise ve % 9,0‟u yüksek okul mezunu olduğunu saptamıĢtır.

Bu sonuçlar gerek Marmara bölgesinde ve gerekse Türkiye‟nin diğer bölgelerinde eğitim seviyesinin ilköğretim seviyesinde yüksek okul seviyesine doğru geliĢme gösterdiğini göstermektedir. Çiftçilik yapan lise ve bilhassa yüksek okul mezunlarının sayısının yüksek olması gerek örtüaltı tarım ve gerekse kırsal kalkınma açısından oldukça pozitif bir durum arz etmektedir.

4.1.3. ĠletiĢim Özellikleri

Hedef kitlenin sosyo - ekonomik yapısına göre uygulanan yayım metotları bireysel, grupsal ve kitlesel olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Bu metotların her üçünde de yayım yaklaĢımları açısından kilit rolü oynayan iletiĢimdir.

ĠletiĢimi Gürgen (1990) Reins S. Hadsell‟e atfen insanlar arasında manaları müĢterek kılma iĢlemi olarak tanımlamaktadır. Dar anlamda iletiĢim, haberleĢme; yayımcı ile çiftçiler arasında yahut yöneticiler ve iĢçilerle iĢletme dıĢı organları arasında anlaĢmayı sağlamak amacıyla bilgi, fikir, his, tutum ve davranıĢların iletilmesi iĢlemidir (Gürgen 1982). Tarımda teknolojik geliĢmelerin çiftçilerce tanıtılması ve benimsetilmesi için çiftçilerin yeni bilgilerden düzenli olarak haberdar olması, yani bilgi akıĢının düzenli olması gereklidir (Albrecht 1970). Bilgi akıĢının iĢlememesi durumunda bir yeniliğin Ģeklen düzenli uygulanması mümkün değildir (Diederich 1975). Çiftçiler haberleĢmeyi genel olarak köye gelen kiĢilerden, kendileri köy dıĢına gittiklerinde ve kitle iletiĢim araçlarıyla sağlarlar

36

(Rogers 1969). DıĢ dünya ile iliĢki kurabilen çiftçilerin, tarımsal yenilikleri benimsemede daha olumlu davranıĢlarda bulunmaları beklenmektedir. DıĢ dünya ile iliĢkileri kurabilme ile yenilikleri benimseme davranıĢları arasındaki bağıntının incelendiği 174 araĢtırmanın

%76‟sında olumlu bir bağıntının saptandığı bildirilmektedir (Tatlıdil 1978). Teknolojik yeniliklerin kabulünde ve benimsemesinde iletiĢim davranıĢları da itici güç olarak önemli rol oynamaktadır (Taluğ ve Tatlıdil 1993). Torun (2011) organik tarımda üreticilerin bilgi kaynaklarının önemini vurgulamaktadır. Bu bağlamda (Gürel 1998 ve 2004; 2010a ve 2010b) Trakya‟da çiftçilerin yayımcılar ve çiftçi örgütleri ile olan iletiĢimin önemini vurgulamakta olup, gerek kurum ve kuruluĢlarla gerekse çiftçi örgütleri ile olan iletiĢimin zayıf olduğunu ve bunun kırsal kalkınmada engelleyici bir rol oynadığını vurgulamaktadır.

Bu bağlamda üreticilerin iletiĢim özellikleri irdelenmiĢtir. Tabloda görüldüğü gibi, üreticilerin % 89,8‟ çok sık ve sadece % 10,2‟si ara sıra (yılda 1-4 kez) üyesi olduğu ÖÇP‟ile iletiĢim kurmaktadır. Hiç iletiĢim kurmayana rastlanmamaktadır.

Yılda en az 5-9 kez iletiĢim kurulan diğer kurum ve kuruluĢlar irdelendiğinde üretici birlikleri ilk sırada yer alırken, bunu Gıda, Tarım ve Hayvancılık il ve ilçe müdürlükleri ve zirai ilaç bayileri, ziraat odaları izlemektedir. En az iletiĢim Ģirketlerle yapılmaktadır.

Bu bulguya göre iletiĢimde doğal olarak üreticilerin % 100‟ü (% 10,2‟si yılda 1-4 kez, % 89,8‟i yılda en az 5-9 kez) ÖÇP ile iletiĢim kurmaktadır. Bunu, yılda en az 5-9 kez iletiĢim düzeyinde değerlendirdiğimizde üretici birlikleri (% 32,7), bayiiler (% 24,5) ve ziraat odası (% 20,4) izlemektedir.

Tablo 4.3: Kurum ve KuruluĢlar ile iletiĢim (n=111)

Hiç

37

Diğer iletiĢim kanalları içinde sesli ve görsel iletiĢim günümüzün en ucuz, en hızlı iletiĢim kanallarıdır. Bu bağlamda üreticilere cep telefonu ve bilgisayar üzerinden iletiĢim özellikleri irdelenmiĢ tir.

Tablo 4.4: Sesli ve Görsel ĠletiĢim (n=111) Evet

(%)

Hayır (%)

Toplam (%)

Cep telefonu kullanımı 97,9 2.1 100,0

Cep telefonuyla mesajlaĢma 65,3 34,7 100,0

Ġnternet kullanımı 53,1 46,9 100,0

Tabloda görüldüğü gibi, üreticilerin % 53,1‟i internet kullanmazken, % 46,9‟u internet kullanmaktadır. Ceptelefonu kullananların oranı ise % 97,9 ve cep telefonu ile mesajlaĢabilenlerin oranı ise % 65,3 tür.

Bu bulguya göre gerek internet kullanım oranı (% 53,1) ve gerekse cep telefonu ile mesajlaĢabilme oranın (% 65,3) yüksek olması Türkiye kırsalında ender rastlanan bir durumdur ve kırsal kalkınma giriĢimciliğin teĢviki açısından önemli bir geliĢimdir.

4.1.4. ĠĢletme büyüklüğü ve faaliyet alanı

ĠĢletme büyüklüğünü iĢletme geliri, çalıĢan iĢçi sayısı gibi birçok ölçüt belirlemektedir. Bu ölçütlerden biri de tarım arazisi geniĢliğidir. ĠĢletme büyüklüğü genel olarak üreticilerin tarımsal yenilikleri kabul etmesinde, üretici davranıĢını olumlu yönde etkilediği bilinmektedir (Rogers and Shoemaher 1971). Taluğ (1974) yaptığı bir araĢtırmada üreticilerin yeniliklere karĢı davranıĢları ile iĢletme büyüklüğü arasındaki bağlantıyı inceleyen 227 araĢtırmadan % 67 sinde olumlu bir bağıntı olduğunu saptanmıĢtır.

Tabloda görüleceği gibi, 151-500 da tarım arazisine sahip iĢletme oranı % 38,8 ile ilk sırada yer alırken, bunu % 20,4 ile 501-1000 da tarım arazisine sahip olan iĢletmeler ve % 18,4 ile 51-150 da tarım arazisine sahip iĢletmeler izlemektedir. 50 da ve daha az tarım arazisine sahip küçük ölçekli iĢletme oranı % 6,1 ve 1001 da ve daha büyük tarım iĢletmesine sahip büyük iĢletme oranı % 16,3‟dür (% 12,2 + % 4,1).

38

Tabloda görüldüğü gibi mülk arazisine sahip iĢletme sayısı oldukça yüksektir. Bunu arazisine ilaveten arazi kiralayan iĢletmeler izlemektedir. Bu iĢletmeler arasında mülk arazisi olmayanlar oranı % 14,3, arazi kiralamayan oranı % 12,2 ve ortak arazi kullanmayan iĢletme oranı % 95,9‟dur.

ĠĢletmelerin faaliyet alanı irdelendiğinde Thünen teorisi yönünde bir geliĢme olmadığı izlenmektedir.

Tablo 4.6: isletme faaliyet alanı (n=111)

ĠĢletme tipi (%)

Sadece bitkisel üretim 83,7

Karma 16,3

Sadece hayvansal üretim 0,0

Toplam 100,0

Tabloda görüleceği gibi, karma iĢletme oranı % 16,3‟dür. Sadece hayvansal üretim yapan iĢletme yoktur. Sadece bitkisel üretim yapanların oranı % 83,7 ile en yüksek orandır.

Ancak bu iĢletmeler arasında Thünen teorisi yönünde sera, örtüaltı tarım gibi iĢletmelerin oranı yok denecek kadar düĢüktür. Buna karĢılık Trakya genelindeki tarla tarımı (buğday, ayçiçeği gibi) tarımsal yapının Ġstanbul metropolindeki Silivri‟de de eski konumunu

Ancak bu iĢletmeler arasında Thünen teorisi yönünde sera, örtüaltı tarım gibi iĢletmelerin oranı yok denecek kadar düĢüktür. Buna karĢılık Trakya genelindeki tarla tarımı (buğday, ayçiçeği gibi) tarımsal yapının Ġstanbul metropolindeki Silivri‟de de eski konumunu

Benzer Belgeler