• Sonuç bulunamadı

2.5. Tutumlar

2.5.2. Tutum Ölçekleri

Tutum ölçekleri, tutum cümleleri denilen ve test maddelerine benzer cümlelerden oluĢur. Cevaplayıcı bu cümleleri okur. Eğer bir cümle onun tutum konusuna iliĢkin duygularını yansıtırsa o cümleyi kabul ettiğini veya onayladığını bir seçenekle belirtir. Böylece bir kimsenin onaylayarak seçtiği cümlelere bakılarak, onun o konuya iliĢkin tutumunun yönü ve derecesi tayin edilmiĢ olur. Tutum cümleleri bazı yöntemlerle önceden ölçeklendiği için, cevaplayıcının tutumu sayısal bir puan olarak elde edilir. Tutum cümleleri her iki yönde (olumlu veya olumsuz) ve çeĢitli derecelerde tutum ifade eden bir çok test maddesi oluĢturur. Tutum ölçekleriyle tutum ölçmenin

dayandığı en önemli sayıltı, bir ölçekteki cümlelerden bir kaçını onaylayan bir kiĢinin, bu onayı ile tutumunu açığa vurduğu, onun tutumun onayladığı cümlelerin, ifade edilen tutumun yön ve derecesinde olduğu sayıltısıdır (Holoğlu, 2006).

Hünük (2006)‟e göre en sık kullanılan ölçekler Thurstone, Likert, Guttman ve duygusal anlam ölçekleridir.

Bu ölçeklerden Thurstone, Likert ve Guttman ölçekleri cümleler içermekte, duygusal anlam ölçeği ise bir dizi iki uçlu değerlendirme sıfatlarından oluĢmaktadır. Likert ölçeklerinde cümlelerin bir boyut üstünde yerleĢtirilmesi onları Thurstone ve Guttman ölçeklerinden ayırır. Likert ölçeklerinde cümleler, yalnızca tutum boyutunun iki ucuna yazılmıĢlardır. Oysa Thurstone ve Guttman ölçeklerinde ifadeler, tutum boyutu üzerindeki tüm noktaları temsil etmektedir. Guttman ölçekleri birikimli ölçekler olup bu ölçek üzerinde herhangi bir noktada bulunan bir cümleye olumlu bir tepkide bulunulduğu zaman o cümlenin solunda kalan bütün cümlelere de olumlu tepki verilmiĢ sayılmaktadır. Oysa Thurstone ölçekleri birikimli değildir. Cümleler ölçek üzerinde eĢit aralıklarla dizilmektedir. Olumlu cümlelerin tutum boyutu üzerinde belli bir nokta etrafında toplanacağı sayıltısı vardır. Bu noktanın soluna düĢen cümleler aĢırı olumsuz, sağına düĢen cümleler ise aĢırı olumlu duyguları yansıtmaktadır.

Tutumların ölçülmesinde en sık kullanılan teknik, Likert‟in “Toplam Derecelendirme Ölçeği” tekniğidir. Bu ölçek 1932‟de Rensis Likert tarafından geliĢtirildiği için bu Ģekilde isimlendirilmiĢtir. Deneklerin ön plana alındığı ölçekleme yaklaĢımının tipik bir örneği olan Likert ölçeğinde, tutumları ölçülecek bireylerin tepkide bulunacakları çeĢitli ifadeler yer almaktadır. Tutum ölçeğini alan birey, benimsediği ifadeleri iĢaretlemek yerine, verilen her ifadeye ne ölçüde katılıp katılmadığını dereceler içinde belirlemektedir (Hünük, 2006).

Toplumumuzda spor yapma alıĢkanlığının yeterli seviyede olmadığı görülmektedir. Bunun nedenleri arasında çocuk yaĢlarda beden eğitimi dersine karĢı geliĢtirilen olumsuz tutumun etkisinin olduğu araĢtırmalar neticesinde ortaya konulmuĢtur. Dolayısıyla beden eğitimi dersine karĢı olumsuz tutum geliĢtiren öğrencilerin ilerki yaĢantılarında da bu tutumu devam ettirdikleri ortaya çıkmıĢtır. Nitekim Silverman ve Subramaniam (1999)‟a göre tutum belirli etkinliklere baĢlayıp baĢlamamayı ya da devam edip etmemeyi, belirli alanlarda baĢarılı olup olmamayı

etkileyebilir. Tutumlar erken yaĢta baĢlar ve hayatın farklı evrelerinde çok farklı tutumlara sahip olunabilir (Holoğlu, 2006).

Öğrenciler okul yaĢantıları süresince konular, öğretmenler ve sınıf arkadaĢlarına iliĢkin olarak genellikle olumlu bakıĢ açısı oluĢtururlar. Kurallara uyarlar, baĢkalarıyla uyumlu çalıĢırlar, onlara saygı gösterirler ve serbest zamanlarını yararlı etkinlikler için kullanırlar. Adı geçen davranıĢların gösterilmesinde tutum birçok zaman etkin rol oynayabilir. Bu bağlamda tutumu; bireyi belli insanlar, nesneler ve durumlar karĢısında belli davranıĢlar göstermeye iten öğrenilmiĢ eğilimler olarak ele alabiliriz. En geniĢ anlamıyla tutum; bir fikir, nesne ya da insana iliĢkin olumlu veya olumsuz yönde oluĢan tepki gösterme eğiliminin duygusal düzeyi olarak tanımlanabilir. Tutum, en olumludan en olumsuza kadar çeĢitli derecelerde olabilir. Olumsuz tutumlar; nesne ya da fikir konusunda olumsuz inanca sahip olma, onu reddetme veya sevmeme, ona karĢı hareketlerde bulunma demektir. Olumlu inanca sahip olma, onu benimseme ve sevme ise olumlu tutum göstergesidir (Demirhan ve Altay, 2001).

Holoğlu (2006) yapmıĢ olduğu çalıĢmada, beden eğitimi ve spor alanında da tutuma iliĢkin değiĢik çalıĢmalar yapıldığını ortaya koymuĢtur. Bunlardan bazıları Ģu Ģekildedir:

Carlson (1994) öğrenci tutumunun geliĢimi üzerindeki etkilerin, kültürel, (cinsiyet, vücut ve zihin farklılıkları), sosyal (aile, medya, spor ve beden eğitimi yaĢantıları) ve okulla iliĢkili (öğretmenler) olduğunu açıklamıĢtır.

Aicinena (1991)‟ya göre beden eğitimine olumlu öğrenci tutumunda öğretmen davranıĢı, sınıf çevresi, aile ve okul yönetimi önem taĢımaktadır. Stensasens‟in araĢtırmalarına göre, 7, 8 ve 9. sınıf öğrencilerinin öğretmen merkezli öğretim yöntemine karĢı olumsuz tutum geliĢtirdikleri görülmektedir. Figley (1985)‟e göre ise, öğrencilerin öğretmenleriyle birebir iliĢkiye girmeleri de olumlu tutum geliĢtirmede önemlidir. Luke ve Cope (1994)‟ye göre ilgi ve gereksinimlere dayanan programlar, öğretmenin öğretmedeki etkiliği, öğrencileri anlaması ve beden eğitiminin gerekliliğine inanmanın öğrencilerin olumlu tutum kazanmalarında etken olduğunu bulmuĢlardır.

Tutumla ilgili birçok araĢtırmada , kızların ve erkeklerin , beden eğitimine karĢı olan tutumları karĢılaĢtırılmıĢtır. Smool ve Schutz (1980), erkeklerin mücadele gerektiren ve tehlike unsuru taĢıyan aktivitelere karĢı daha olumlu tutumlar sergilediği ve kızların sosyal nedenlerden dolayı , fiziksel aktivitelere karĢı olumlu tutumlar sergilediğini açıklamıĢtır. Erkeklerin beden eğitimine karĢı tutumları genellikle kızlarınkinden daha olumludur. Birtwistle ve Brodie de,

ilkokul ve ortaokulda öğrenim gören erkek ve kız öğrencilerin beden eğitimine iliĢkin tutumları ve dersin sağlığa yararı açısından düĢüncelerini araĢtırmıĢlar, kız ve erkekler beden eğitimi dersinin sağlığa yararlarını önemli bulmuĢlar, estetik buluĢta ise her iki grupta da kızların erkeklerden daha olumlu tutum içerisinde oldukları gözlenmiĢtir.

Wersch grubu (1992), 11-13 yaĢlarındaki kızların beden eğitimine erkeklerden daha fazla ilgi gösterdikleri, buna karĢın 14 yaĢından sonra ilginin erkeklerde kızlardan daha yüksek olduğunu bulmuĢtur. Sharples (1969)‟a göre genellikle genç öğrenciler yaĢça daha büyük öğrencilerle karĢılaĢtırıldığında beden eğitimine yönelik olumlu davranıĢlar gösterdiği bulunmuĢtur. Hanadyna ve Thomas (1979), 1. sınıftan 8.sınıfa kadar 3000 öğrenciyi içeren çalıĢmada, beden eğitiminde sınıf derecesi arttıkça pozitif davranıĢın azaldığını bulmuĢtur. ġiĢko (2000)‟nun yapmıĢ olduğu çalıĢmada Ankara‟nın merkez ilçelerindeki ilk ve orta öğretim kurumlarında öğrenim gören erkek öğrencilerin okula iliĢkin tutumlarında kızlara oranla daha fazla bir düĢüĢ gözlenirken, ilerleyen sınıflarda erkeklerin beden eğitimi dersine iliĢkin daha olumlu tutum içerisinde oldukları gözlenmiĢtir.

ġiĢko ve Demirhan (2002), ilköğretim 8.sınıf ve lise 1. sınıfta öğrenim gören kız ve erkek öğrencilerin beden eğitimi dersine iliĢkin tutumlarını saptamak amacıyla yaptıkları araĢtırmanın bulgularına göre, kız ve erkek öğrencilerin tutum puanları arasında anlamlı bir fark bulmuĢlardır. Bu anlamlı fark lisede öğrenim gören kız öğrencilerin görüĢlerinden kaynaklanmaktadır. Machintosh ve Albinson (1982), yaptıkları çalıĢmada, beden eğitimini seçen öğrencilerin, dersler ve okula iliĢkin olumlu tutum geliĢtirdiklerini ortaya koymuĢlardır.

Haladyna ve Thomas (1979)‟ın yaptıkları çalıĢmada ise, ilkokul öğrencilerinin beden eğitimi baĢta olmak üzere sanat ve müzik derslerine iliĢkin tutumlarının diğer derslerden daha yüksek olduğu görülmektedir. Earl ve Stennet (1987) ise öğrencilerin, lise beden eğitimi ve sağlık eğitimine karĢı tutumlarını incelemiĢler, öğrencilerin niçin beden eğitimi dersini seçmedikleri sorusuna %64 oranında etkinliklerden hoĢlanmadıkları, %42 oranında sporu sevmedikleri, %40 oranında dersin neĢeli olmadığı, %39 oranında ise öğretmeni sevmedikleri Ģeklinde yanıt vermiĢlerdir. Gilliam (1986), beden eğitimi dersinin ilerki yaĢamda faydalı olduğuna inanan öğrencilerin %90‟ın üzerinde olduğunu tespit etmiĢ ve okul öğretim programında beden eğitimi dersinin gerekli olduğunu söylemiĢtir.

Earl ve Stennett (1987), ikincil okullarda beden eğitimi için öğrenci davranıĢları üzerinde araĢtırma yapmıĢ ve 9.sınıftan 13.sınıfa kadar olan erkek ve kız öğrencilerde, beden eğitimi dersini seçenlerin oldukça azaldığını bulmuĢtur. Browne (1992), beden eğitimini seçen ve seçmeyen 12.sınıf kız öğrencileri üzerinde araĢtırma yapmıĢ ve beden eğitimini seçen

öğrencilerin önerilen programdan (%85) ve öğretmenden (%54) hoĢlandıklarını saptamıĢtır (Holoğlu, 2006).

Benzer Belgeler