• Sonuç bulunamadı

Trikonun Gelişim Süreci ve Triko Giysilerin Günümüz Modasındaki Yeri

3.2.1.Trikonun Gelişim Süreci

İplik yapımı, dokuma ve dikiş gibi tekniklerin M.Ö. 6000-5000 yıllarından beri uygulanıyor olmasına rağmen başlangıç tarihi tam olarak bilinmemektedir.Dokuma ve örgü tekniğini bulanların M.Ö. 6. ve 5. yüzyıllarda Orta Asya Türkleri ve Mısırlılar olduğu belirlenmiştir. Mısır mezarlarında yapılan kazılarda da el örgü mamulleri rastlandığı çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir.

Trikotaj Avrupa’ya Mısırlılar tarafından İspanya yoluyla ulaşmıştır. Onaltıncı yüzyıl Avrupası’nda yaşanan Rönesans döneminde örmenin en fazla kullanıldığı alan olan çoraplar, sosyal statülere göre değişik kalite ve fiyatlarda olmak üzere pamuk veya yün ipliklerden elde örülüyordu. Bu dönemde çoraba olan yoğun talep sonucunda elde çorap örmeciliği, bir sektör haline gelerek, pek çok ailenin geçim kaynağı olmuştur.

Makine örmeciliğinin başlangıcı olan ilk çorap makinesi, çoraba büyük talebin olduğu bu dönemde ortaya çıktı (Yağcı, 1992, 279).

Örgü makinesi 1589 yılında İngiltere’de Notthingham şehrinde yaşayan ve bir rahip olan William Lee tarafından bulunmuştur. Hiçbir ön bilgisi olmayan William Lee dakikada 600 ilmek civarında örebilen bir örgü makinesi yapar. Bu makine örme sanayinin temel taşı sayılır. İlmek atarak şaşırtıcı bir hızla çalışan bu makinenin her bir ilmek için ayrı iğnesi vardır. Lee zamanla, başlangıç yüzeyler örebilen makineyi geliştirerek, belirli biçimlerde parçaların örülmesine olanak sağlayan bir sistem hazırlar ve başlangıçta bu icadı reddeden Kraliçe Elizabeth’ten kendisine tekel sağlayan bir patent alır (www.hemera.com).

1673 yılında Fransa’da çorap tezgâhı yapan ilk fabrika kurulur (Yağcı, 1992, 279).

1758 yılında Jedediah Strutt, çift plakalı örgü tekniğini bulur. Buluş, dünyada Derby Ribana makinesi olarak bilinir. Strutt makinede, yatay hareket eden ikinci bir iğne sırasını kullanmıştır.

1798’de ise Monsicur Decroix, iğneleri dairesel olarak döndüren kovanı keşfeder. Böylece o zamana kadarki düz örgü makinesi sistemlerinden farklı olarak örgü oluşumu, dairesel olmanın verdiği avantajla mamulde işlemi azaltmış ve dayanıklılığı arttırmıştır.

1847’de İngiliz Matthew Townsend, dilli iğneyi bularak örmecilik tarihinde yeni bir çığır açar. Bu buluş, bilinmekte olan kancalı iğnelerdeki baskı işlemini ortadan kaldırıp, örgü oluşumunun hızlanmasını ve sonuçta da maliyetlerin azalmasını sağlar.

1852 yılında Theodor Groz, Ebingen’de fabrikasını kurduğu sırada Ernst Beckert, Chemnitz’de iğne yapımı ile uğraşırken, ikisinin de amacı örgü çoraplar için eğilmeyen ve kırılmayan iğne üretmekti. Ve ortak bir çalışma sonucu iğneler artık demirden yapılmaya başladı. Elli binden fazla iğne çeşidi bulunan Groz-Beckert iğneleri, günümüzde her türlü örgü makinesi için üretiliyor. Örgü yüzeylerde hiçbir ilmek problemi çıkmaması ise Groz-Beckert iğnelerinin en dikkat çekici özelliğidir. Chemnitz’li A. Eisenstuck 1857 yılında, ilk defa çatı şeklinde çift plaka (iğne yatakları) olan örgü makinesini bulur ve makinenin patentini alır.

1863 yılında ise Amerikalı mucit Isaac William Lamb, temel prensiplerini bugüne kadar koruyan düz örme makinesini icat eder. Bu makine, bugünkü teknolojiye benzer çelik yapısı ile dilli iğnelere hareket vermektedir. Makinedeki plakalar birbirine 45 derecelik açı ile çatı şeklinde durmaktadır (www.trisad.org).

Lamb, 1865’de makinesini daha da geliştirerek, 30 çeşit örgü ve dakikada 4000 ilmek örebilmeyi başararak, İngiltere ve Belçika’da patentlerini alır ve Amerika’da iki fabrika kurar. Avrupa’da ilk fabrika (Dubied-Werke) Henri Eduard Dubied tarafından kurulur.

1867 yılında, Uluslararası Paris Fuarı’nda, Lamb’in icat etmiş olduğu makine geliştirilmiş haliyle sergilendiğinde “çağın teknik şaheseri” olarak adlandırıldı.

1870’de çift taraflı dilli iğnenin keşfi ve trikotaj makinelerinin yatay konuma getirilmesi, 1878 yılındaysa ilk yuvarlak örme makinesinin gerçekleştirilmesi mekanik örmeciliğin yaygınlaşmasını sağladı. Kısacası 1880’li yılların sonlarına kadar gelişmeler tüm hızıyla devam etti. Bu dönemde birtakım yenilikler de yapıldı. Örneğin, “torba örgü” üretilmeye başlandı.

Uzun araştırmalardan sonra, 1881 yılında 1x1 örgü başlangıcı ve lastik örebilme fikri gelişir. 1880’li yılların ortalarında desenli örgü makineleri piyasaya çıkar. Bunlar, sadece istenilen iğneleri çalıştırarak desen oluşturan makinelerdir.

Artık üretilmekte olan örgü eşyalar büyük rağbet görmekte ve triko sektörü, sürekli bir talep artışı ile karşı karşıya kalmaktadır. Bunun üzerine imalatçı, elle yapılan faaliyetleri otomatikleştirmenin yollarını aramaya başlarlar. Bu sorun, 1886 yılında Beyer’in ilk Reglan örgü makinesini imal etmesiyle çözülmüştür. Bu buluş, örgü makinelerinin gelişiminde bir çığır açar. Beyer, o zamana kadar çözümsüz kalan otomatik eksiltme problemlerini ortadan kaldırmıştır.

1900’lü yıllarda ise jakar sisteminin trikotaj makinesinde kullanımı ile büyük raporlu desenler örme sanayinde üretilmeye başlar (www.trisad.org).

Ancak en büyük yenilik, 1963 yılında ITMA-Hannover Uluslararası Tekstil Makineleri Fuarı’nda, örme makinesini ile elektroniğin efektif olarak kullanılmasıyla kaydedilir. Çeşitli otomatik ve güvenlik donanımlı ikaz sistemleri, hata payını azaltarak, kaliteli triko üretiminin artmasına yardımcı olur. Artık mekanik örme makineleri yerlerini, düz örme makinelerine bırakır.

ITMA fuarlarının, örme makineleri açısından büyük önemi vardır. ITMA 91- 95’te elektronik makinelerin çok büyük aşama kaydettiği gözlenir. Bu fuarda sergilenen tüm makineler bilgisayar kontrolündedir.

90’lı yılların başlarında konfeksiyon maliyetini sıfıra indirmek amacıyla, komple ürün çıkaran makinelerin yapım sayıları arttırılarak, birim zamanda daha çok üretim yapan, çalışma genişliği yüksek elektronik triko makineleri geliştirilmiştir. Konfeksiyon işlemleriyle mamule dikilen aksesuarlar, değişik aplikasyonlarla detaylandırılan triko ürünlerde, bu konuda Stoll firmasının “knit and wear” (ör ve giy) ve Shima Seiki firmasının “whole garment” (tüm mamul) şeklinde ifade ettiği gibi günümüzde de kumaş ürünler kadar ön plândadır.

Trikonun ülkemizdeki tarihsel gelişimine bakıldığında; triko üretiminin 1920’li yıllarda Halil Karaca ile başladığı ve böylece belirli sayıdaki girişimcinin de gayretleriyle triko sektörünün temelinin atıldığı bilinmektedir. 80’li yıllara geldiğimizde hazır giyimcilerin önemli bir kısmı hızlı bir ihracat hamlesi yaparak, en son teknoloji ürünü makinelerle üretime geçerler (www.trisad.org).

Türk triko sektörü, dünyanın en gelişmiş teknolojileriyle üretim yapmaktadır. Hatta Türkiye, irili ufaklı yaklaşık 50.000 triko işletmesiyle,dünyanın bir numaralı triko üreticisi olan İtalya’nın üretim bazında önüne geçmiş durumdadır ve dünyanın başta gelen triko üreticisi ülkelerinden birisidir.

3.2.2.Triko Giysilerin Günümüz Modasındaki Yeri

Bilim ve sanatın birleşmesiyle meydana gelen moda akımı sürekli değişmekte ve gelişme göstermektedir. Günümüzde moda dünyasının hazır giyim sanayi ile desteklendiği bir gerçektir.

Bütün gününü yoğun bir çalışma içerisinde sürdüren tüketicilerin giysi tercihinde, hareket rahatlığı sağlayan örme kumaşlardan üretilen giysiler oldukça önem kazanmıştır.

Türkiye’de önceleri iç çamaşırı, t-shirt, gecelik ve pijama gibi ürünlerde kullanılan örgü kumaşlar, son yıllarda triko ihracatının da etkisi ile farklı giysi türlerinde de kullanılmaya başlamıştır (Erdoğan, 1990, 166).

Örgü kumaşlı giysilerin giyim rahatlığı, gelişmiş ülkeler tarafından da anlaşılarak, 1970’li yıllardan itibaren her türlü giysinin yapımında örgü yüzeyler kullanılmaya başlamıştır.

Örme giysilerin değeri sürekli artmasıyla birlikte, özellikle son birkaç yılda örmeciliğin ve örme giysi modasının rağbet gördüğü bilinmektedir.

Ayrıca son yıllarda başta Paris olmak üzere tüm moda merkezlerinde örme kumaşlar bol miktarlarda kullanılmakta ve pek çok ünlü modacı tasarımlarında örme mamullere yer vermektedir (Yağcı, 1992,282). Dünya podyumları son iki yıldır örgünün dönüşünü kutluyor. Örneğin sıcak dokunuşları, renkli bereler, atkılar, eldivenler, şallar ve çantalar gibi aksesuarlarda da yoğun olarak hissediliyor (www.trisad.org).