• Sonuç bulunamadı

Toplumsal Tabakalar ve sınıf, statü kavramları

3. TOPLUMSAL TABAKALAR, SINIF VE STATÜ KAVRAMLAR

3.1 Toplumsal Tabakalar ve sınıf, statü kavramları

Sınıf; Bir topluluk içinde, birbirlerinden ekonomik ve toplumsal yönlerden ayrılan ve aralarında karşıtlıklar bulunan bölüklerden her biri olarak tanımlanır

“…bir sınıfı, benimseyebildikleri yaşam biçimi türlerini önemli ölçüde etkileyen ortak ekonomik kaynakları paylaşan büyük ölçekli insan gruplaşmaları diye tanımlayabiliriz. Servet sahipliliği meslekle birlikte sınıf farklılıklarının birincil temelleridir” (Giddens, 2000, s.259).

Giddens’a göre sınıf ortak ekonomik yaşam fırsatları olan insan topluluklarıdır. Sınıf sistemi sanayi toplumlarında bulunan temelde ekonomiye dayalı bir sistemdir. Dört ana tabakalaşma sistemi ayırt edilebilir: kölelik, kast, mülk sistemi ve sınıf. Sınıf sistemi, diğer sistemlerin aksine yasalar ya da dinsel buyruklarla kurulu değildir. Sınıf sistemleri öteki tabakalaşma sistemlerinden daha akışkan ve belirsizdir (Giddens, 2000).

Kerbo da sınıfı, tabakalama sistemi içinde bireylerin benzer konumlar ve benzer politik ve ekonomik çıkarlarla gruplanması olarak tanımlamaktadır. (Aktaran: Karayaka , 2007)

Sınıf Teorisi iki yaklaşımla ele alınmaktadır. Bunlar üretim ilişkileri üzerinden değerlendirmeye dayanan Marksist yaklaşım ve Pazar ilişkilerini esas alan Weber’ci yaklaşımdır. Her ikisinde de sınıf teorileri ekonomik temellidir (Arslan, 2004).

Marksist yaklaşımda sınıf olgusu iki ana tabakadan oluşmaktadır. Buna göre üst katmanda sermaye, mülk sahipleri diğer bir deyişle soylu yönetici sınıf, alt katmanda ise emek sahibi, yönetilen sınıf yer almaktadır. Burada sermaye sahibi bir sınıf ve emek sahibi bir sınıftan söz edilmektedir.

Bu yaklaşımda yöneten sınıf sadece ekonomiyi değil aynı zamanda devlet politikasını ve ideolojiyi de yönetmektedir. Dolayısıyla bu ayrıcalıklı sınıf kendi çıkarları doğrultusuna düzene yön verebilme gücüne sahiptir.

“Marks’a göre maddi araçları kontrol edenler, akılsal ve zihinsel üretim araçlarının kontrollerini de ellerinde tutarlar, bu sebeple yönetici sınıf yalnızca ekonomik açıdan yönetmez bunun yanısıra, ideolojiyi de şekillendirip yaygınlaştırır” (Arslan, 2004, s.4).

Weber’ci yaklaşıma bakıldığında ise; sınıf ortak piyasa konumlarına sahip bireylerin oluşturduğu tanımlanabilir sosyal gruplardır. Bireylerin sınıf konumları pazar konumları tarafından belirlenir Bu kabulden hareketle, bir sınıfa ait kimseler benzer yaşam şekillerine, benzer hayat anlayışlarına sahip olurlar. Weber’e göre mülk sahipleri, bilgi ve beceri sahipleri, iş gücü sahipleri olmak üzere üç temel sosyal sınıf bulunmaktadır (Arslan, 2004).

Her iki düşünceye bakıldığında da gücü elinde bulunduran ayrıcalıklı kitle yönlendiren ve yöneten kesimdir.

Toplumsal yapılarla ilgili ekonomi ve politik duruma bağlı olarak birçok sınıflama sistemine göre değişik tablolar oluşturulabilecektir. Modern toplumdaki düzeni Wrigth basitçe şöyle tablolamıştır (Şekil 3.1).

Şekil 3.1 : Modern toplumdaki sınıf düzeni (Aktaran: Karayaka, 2007)

Bu modele karşı olarak Bergman ve Joye bir toplumun asla kesin çizgilerle sınıflandırılamayacağını toplumdaki bireylerin sürekli hareketlilik içinde olacağını belirtmişlerdir (Karayaka, 2007).

Karayaka (2007) çalışmasında sınıfları ; üst sınıf (mal sahipliği olan sınıf), üst düzey çalışan sınıf, orta sınıf, çalışan sınıf ve alt sınıf olarak konu edinmiştir. Bu ayrım Kerbo’nun Amerika’daki tipik sınıf bölümlenmesini tariflemektedir. Varolan ekonomik özgürlük ve bilgi ve beceri ile kazanılan ekonomik özgürlük sınıfları oluşturmada önemli rol oynamıştır.

Feodal sistem düzeni değişince yani sermayenin büyümesi, sanayi ve teknolojinin ilerlemesi, bilginin değer kazanması ve bunun sonucunda bilgi toplumuna geçişle beraber yeni eğitimli sınıfların ortaya çıkışı hızlanmıştır. Bununla beraber toplumsal tabakalaşma sisteminde de değişiklikler meydana gelmiştir. Marx kuramında Sanayi öncesi toplumlarda iki ana sınıf vardır; toprağa sahip olanlarla, toprağı işleyenler, çalışanlar. Sanayileşme ile beraber oluşan iki ana sınıf ise; Yeni üretim araçlarına sahip olanlar (sanayiciler, kapitalistler) ve yaşamlarını onlara emek güçlerini satarak kazananlar-işçi (sınıfı) sınıfları oluşmuştur (Giddens, 2000).

Sosyal Tabaka; Bir toplumda yaşama biçimi, maddi imkân, öğrenim durumu bakımlarından birbirine benzeyen kişilerin oluşturduğu sınıf, sosyal sınıflar sosyal tabakayı oluşturur. Kerbo’ya göre sosyal tabakalaşma sistemi ile asıl anlatılmak istenen ödüllerin kime nasıl dağıtılacağını ve neden bu yolla dağıtılacağını açıklayan kurallardır (Aktaran: Karayaka, 2007).

“Sınıf veya tabakanın yeri/yerleşimi kalıtsal olduğunda bu yerleşim neden olarak gösterilebilmektedir. Yani, insanlar cinsiyet, ırk veya doğduğu sınıf gibi kontrolleri dışında olan nitelikler sebebi ile bir tabaka sistemi içerisindeki konumlarda yer almaktadır. Sınıf veya tabaka yerleşimi öncelikle bireyler tarafından kontrol edilebilir nitelikler sonucu oluşursa bu yerleşim başarı olarak adlandırılmaktadır. Yani insanlar tabakalama sistemi içerisinde yer kapmaya çalısmaktadır, çünkü değerleri bulunmaktadır, çünkü belirli idealler için yaşamaktadırlar, çünkü belirli başarı kurallarını takip etmektedirler. Çoğu toplumlardaki tabaka yerleşiminin nedeni ve başarısı çeşitli karışımlar temelindedir” (Karayaka, 2007, s.20)

Statü; Sınıflar arası ayrışım ve sosyal tabakalaşma kendini göstermeye başladığında ortaya statü gibi toplumsal konumu belirlemede kullanılan tarifleyici kavramlar çıkmıştır.

Weber’e göre tabakalaşma; sınıfın yanısıra statü ile de bağlantılıdır.

Statü; sosyal yapı içindeki konumu göstermek için kullanılan bir terimdir. Farklı statü düzeyleri farklı ürünleri tüketmekte, farklı mekanlarda zaman geçirmektedir. “Bir toplum içinde yaşayan birey, o toplum içinde belirli bir yere ve duruma sahiptir. Bu yere ve duruma sosyal statü adı verilir” (Tunalı, 2002, s.100). Tunalı’ya göre bazı toplumlarda bunu bireyin eğitim durumu, bazı toplumlarda ten rengi belirlerken günümüz toplumunda bireyin sahip oldukları ve serveti berlirlemektedir.

Weber’in kuramında statü, toplumsal gruplara, başkaları tarafından yüklenen toplumsal onur ve saygınlık arasındaki farklılıklara göndermede bulunmaktadır. Örn: doktorlar ve avukatların İngiliz toplumlarında yüksek saygınlıkları vardır. Servet sahipliliği de olağan olarak yüksek bir statü sağlamaktadır (Giddens, 2000).

Sosyal statü kişi hayatını yönlendiren bir olgudur. Her birey sosyal statüsünü yükseltmek ya da yüksek göstermek için çaba sarfeder. Bilgin (1990) e göre sosyal statüyü o toplumun içinde geçerli olan değerler belirler. Özellikle günümüz toplumlarında tüketim alışkanlıklar ve biçimleri statüyü belirler hale gelmiştir.

Statü bazen doğuştan bazen sonradan kazanılmaktadır. Soyluluk doğuştan bir statü iken zenginlik sonradan da kazanılabilir statü tanımlayıcısıdır. Botton’a göre statü artık doğuştan kazanılmak yerine hareketli ekonomik zeminde ne derece başarılı olduğu ile ilişkilidir (Botton, 2008). Giddens ise değişebilen statü ile ilgili farklı yargılara değinmektedir. Örneğin sonradan kaybedilen ekonomiye bağlı statü ile ilgili olarak “kibar yoksulluk” teriminden bahsetmektedir. İngiltere’de aristokrat ailelerden gelen kişiler servetleri yokolup gitse de yüksek bir toplumsal saygınlık

görürler. Tersi bir örnek olarak da yeni zenginlerin, köklü servetleri olan kimileri tarafından çokluk küçümsemeyle karşılanmasıdır (Giddens, 2000).

“Sınıf nesnel olarak veriliyken, statü insanların toplumsal farklılıklar hakkındaki değerlendirmelerine bağlıdır. Sınıflar, mülkiyet ve kazançla eşleşen ekonomik etkenlerden kaynaklanırlar; statü grupların izlediği değişen yaşam biçimleri tarafından belirlenir” (Giddens, 2000, s.263).

Statüsü yüksek olan bireyler çoğunlukla orta ve alt tabakalar tarafından taklit edilmektedir.

“ … orta ve daha alt düzeyde sosyal statüye sahip sınıflarla, işçi tabakasının büyük bir çoğunluğu, daha yüksek statüye sahip grupların bir kısım alışkanlıklarnı kopya ettikçe, bu yüksek gruplar devamlı olarak kendi tüketim kalıplarını değiştirmek zorunda kalırlar” (Bocock, 2005, s.27).

Chaney (1999) de yüksek statüdekilerin alt tabakalar tarafından taklit edilmesi, ile beraber hemen yüksek tabakanın o modayı terk ettiğini tespit etmiştir.

Genel olarak sosyal statü tüketimle doğrudan bağlantılıdır ve statü değişimleri tüketim biçimlerini etkilemektedir diyebiliriz.

Toplumların yapısına göre statü değişimleri toplumsal hareketlilikle sağlanır.

Toplumsal – Sosyal Hareketlilik; Sosyal tabakalaşma sonucu oluşan düzende yatay veya dikey hareketlerdir. Bir bireyin veya toplumsal grubun başka bir toplumsal gruba geçebilirliği; toplumsal katmanlar, zümreler, meslekler veya sınıflar arasındaki geçişlilik, esneklik, birinden diğerine atlanabilirlik kabiliyetidir.

Toplumsal hareketlilik 2 şekilde olmaktadır. Bunlar:

Dikey Hareketlilik: Toplumda tabakalar yönünde aşağıya veya yukarıya doğru geçişlerdir. Dikey hereketlilikte, gelir düzeyine, eğitim düzeyine, statü ve prestije bağlı olarak yaşama biçiminde belirgin değişiklik olur (Şekil 3.2).

Yatay Hareketlilik: Aynı tabaka içinde sınıflar arasındaki geçişlerdir. Yatay hareketlilikte yaşama biçiminde belirgin değişiklik olmaz (Şekil 3.2).

Şekil 3.2 : Bir toplumda düşey ve yatay hareketlilik (Uyarlama; Giddens, 2000) Sosyal tabaka değiştiren bireyler, gruplar öncelikli olarak alışageldikleri düzene devam ederken biryandan da yeni sınıflarının getirdiği yaşam biçimine alışmaya çalışmaktadırlar. Dolayısıyla her hareketlilikte kültürel altyapı ve sosyal konum kişinin yaşam biçimini değiştirmektedir.