• Sonuç bulunamadı

1.3. Sistemsel Boyut: Yayılımın Ortak Amacı ve Ermen

2.2.1. Toplumsal Hareket: Kilise

Uluslar aynı etnik kökene sahip insanların bir araya gelmesiyle meydana gelmektedir. Ancak, Ermeni ulusu ortaya çıkışı diğer milletlere nazaran farklılıklar arz etmektedir. Ermeni kimliğini ortaya çıkaranlar, Ermeni ulusu değil, Ermeni Kilisesi ve Ruhban Sınıfıdır.66 Ermenilerin dini liderleri inanç sistemini yayma ve öğretme amaçlı çalışmalar sergilememekle birlikte, Ermeni milli kimliğinin yaygınlaştırılması hususunda yoğun bir çaba göstermektedir. Ermeni Kilisesinin oluşumu, Ermeni dilinin ortaya çıkması ve İncilin kendi dillerine çevrilmesi ile başlamaktadır.

Fransız İhtilalinin yaydığı milliyetçilik akımı Osmanlı devletini de etkilemekle birlikte parçalanmaya giden süreci hızlandırmıştır. Bu kopuşun Ermenilere yansıması Fransızların Katoliklik propagandalarına dayanamamaları sonucunda oluşmuştu. Öyle ki Osmanlı içerisinde gerçekleşen Kanun-i Esasisi’nin oluşumunda Ermeniler aktif rol oynayarak67, devletten ayrılıp bağımsızlığı seçmede içten çökertme politikası gütmüşlerdi. Bununla birlikte Ermeni devletini kurmaya yönelten düşünceler bizzat Ermeni halkından değil, Ermeni kilisesinden ortaya çıkmıştır.68

1828-1829 yılları arasında gerçekleşen Osmanlı-Rus savaşında Ruslar Osmanlı içten çökertmek istiyordu. Kafkaslardaki Ermeni azınlığı yanına çekmek isteyen Rusya Ermenilerden oluşan çeteler kurarak, Osmanlıya karşı vur-kaç taktiği ile saldırtmıştı. Bunun sonucunda da Osmanlı içinde isyanlar çıkmıştı.69 Çıkan isyan sonrası Kars ilinin Rusya’ya geçmesine vesile olan Ermeniler, Osmanlı içinde ilk kez bir mesele olarak gündeme gelmişti. Türkler ve Ermenilerin bir arada yaşama destek amaçlı gerçekleşen çabaları sonuçsuz kalmıştı. Osmanlıyı tamamen ortadan kaldırmak için bitmek tükenmek bilmeyen taleplerde bulunan Ermeniler, Türklere karşı kışkırtılmıştı. Böylelikle, Türklerle Ermeniler arasındaki sorun uluslararası bir boyut kazanarak iki millet arasındaki bir münasebet olmaktan çıkmıştı.

1863 yılında ilan edilen “Ermeni Milleti Nizamnamesi” ile Ermeni din adamları, inanç sisteminde çalışmak yerine milli ve siyasi çalışmalar gerçekleştirmiş, “Diplomat Katogigos” ve “Diplomat Patrik” döneminin başlamasına sebep olmuşlardır.70 Ermeni milletine özgü olan

66 Abdurrahman Küçük, Ermeni Kilisesi ve Türkler, Andaç Yayınları, İstanbul, 2003, s.20.

67 Ercüment Kuran, “Tarihte Türkler ve Ermeniler”, Hasan Celal Güzel (ed.), Osmanlı’dan Günümüze Ermeni

Sorunu,Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2000, s.30.

68 Mim Kemal Öke, Yüzyılın Kan Davası: Ermeni Sorunu 1914-1923, Aksoy Yayıncılık, İstanbul, 2001, s.95. 69 Yaşar Kop, “ 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşında Ermeniler”, Şenol Kantarcı (ed.), Ermeni Araştırmaları I. Türkiye Kongresi Bildirileri, Cilt:I, ASAM-Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2003, s.553-567. 70 Erdal İlter, “Ermeni Kilisesi ve Terör”, Güler Eren (ed.), Ermeni Sorunu Özel Sayısı II , Sayı: 38, Mart-Nisan 2001, Yeni Türkiye Medya Hizmetleri, Ankara, 2001, s.854-893.

bu nizamname ile hak ve özgürlüklerini korumanın yanında, varlıklarını ispatlama ve bağımsızlık yolunda engelleri aşma amaçlı kullanılan belge, Ermeni Ulusu için anayasa niteliği taşımıştır.71 Anayasal sürece ulaşmada demokrasiyi kullanan Ermeniler, kendi içlerinde aynı şekilde hareket etmemişler, çıkarlarına hizmet eden ve kendilerine destek veren muhafazakar Ermenileri toplayarak Türk-Ermenilerine karşı kendi içlerinde mücadele vermişlerdir. Çıkarılan Nizamname ile 140 kişilik bir meclise sahip olan Ermeniler, Kilise oligarşisinin oluşturduğu “Amira” adı ile bilinen Ermeni aristokrasisini oluşturarak, varlıklı Ermeni tüccar sınıfının, fakir Ermeni halkını ezmesine göz yummuştur.72

Nizamnamenin taşıdığı Ermeniler için önemli olan bir diğer unsur ise oluşturulmasına karar verilen Ermeni Eğitim kurumları ile ilgili düzenlemedir. Bu düzenleme ile öğrencilerin derslere başlamadan önce kiliseye giderek ayinlere katılmaları zorunlu hale getirilmişti.73 Ermeni okulları başlarda ruhsatsız olarak faaliyet göstermiş ve 1840’lara gelindiğinde Anadolu’nun bir çok yerinde sayıları 120 olan okula ulaşmışlardı.74 Bu okulların kurulması için Kiliselerde meydana getirilen sosyal faaliyetler ve cemaatten toplanan paralar seferber edilmişti. Toplanan yardımlar sayesinde geliştirilen okullar, zaman içinde Amerikan misyonerlerinin eline geçmişti. Ermeniler bu durumdan memnun olmuş ve varlıklarının garanti altına alındığını düşünmüşlerdir.

Ermeniler, din olgusunun ortaya çıkmasıyla birlikte taşıdıkları evrensellik söylemlerinin tüm insanlık için geçerliliği olduğunu iddia etmişlerdir. Ancak Ermenilerin şaşırtıcı bir biçimde içinden çıktıkları toplumlara karşı sıkı bir bağları olduğu görülmüştür. Bu durum toplumların tercih ettikleri din ile kamuoylarının şekillendirmesine sebep olmuş ve kendi ulusları ile özdeşleşmelerine neden olmuştu. Dini eğitimin sürekliliğini sağlamak için aileleri örgütleyen Ermeni Kilisesi, kimliğin oluşumunda toplumu, en küçük birimden itibaren etki altına alarak hareket etmişti. Ancak, Ermenilerin dinlerine bağlılıkları yaşam alanlarında kendilerini ispatlama ile aynı orantıda olduğu görülmektedir. Örneğin, Suriye’de yaşayan Ermeniler sayı bakımından çok ve diğer ülkelerde yaşayan Ermenilere nazaran daha iç içe olmaları sebebiyle, kiliseye gitme sıklıkları daha düzenlidir. Fakat, Fransa’da yaşayan Ermenilerin Kiliseye gitme sıklıklarının özel günlerle sınırlı olduğu görülmüştür.75 Bu

71 Vartan Artinian, Osmanlı Devleti’nde Ermeni Anayasası’nın Doğuşu 1839-1863, Aras Yayıncılık, İstanbul, 2004, s.90-97.

72 Erdal İlter, “Türk-Ermeni İlişkileri Bibliyografyası”, Güler Eren (ed.), Ermeni Sorunu Özel Sayısı II ,Sayı: 38, Mart-Nisan 2001, Yeni Türkiye Medya Hizmetleri, Ankara, 2001, s.1123-1126.

73 Abdurrahman Küçük, Ermeni Kilisesi ve Türkler, Andaç Yayınları, İstanbul, 2003, s.57. 74 Erdal İlter, “Türk-Ermeni İlişkileri Bibliyografyası” , s.1123-1126.

75 Hüseyin Çakıllıkoyak, Diaspora’da Ermeni Kimliği Paris ve Halep Örneği, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2005, s.187-190.

örnekten yola çıktığımızda diaspora faaliyetleri açısından içinde bulundukları ülkelerde etkin bir politikaya sahip olan Ermenilerin dine bağlılıklarının daha az olduğunu görmek mümkündür. Diasporanın oluşumunda dine bağlı olarak ortaya çıkan lobicilik faaliyetleri amaca ulaşmada en temel araç olarak kullanılır.

2.2.2. Şiddet Hareketi: Terörizm

Terör, bir toplumun sosyal tabanından başlayarak, gerek örgütsel yapıyla gerekse düzensiz bir yapıyla oluşumunu tamamlayarak, siyasi tabana nüfus etmeyi amaçlar. Bununla birlikte, etki etme politikasını eyleme dönüştürdüğü vakit toplumun her kesimi tesir altına almak bundan etkilendiği gibi faaliyet bölgesi aynı zamanda ekonomik açıdan da bozguna uğrayarak, tam bir çökertme siyasetine nail olmuş olurlar. Terörizmin gerçek amacı şiddet kullanarak siyasal sürece sekte vurmaktır. Bu sayede korku ve dehşetin vuku bulduğu bölgede terörist eylemciler, isteklerinin yerine getirileceği düşüncesine haiz olur. Terör, uygulayıcıları açısından, kimi zaman birleştirici kimi zaman da ayrıştırıcıdır. Ancak toplumların tarihlerinde bir çok noktada kırılmaların gerçekleşmesine neden olmuştur. Zaten amaçta budur. Yeni bağımsızlıklarını ilan eden ulusların özgürleşme faaliyetlerinden duyulan rahatsızlıklar kurulan çeteler sonrasında siyasal şiddete dönüşmüş ve yıkıcı sonuçları de beraberinde getirmiştir.

Ermeniler küreselleşen dünya sisteminde bugüne kadar hiçbir siyasal şiddet kullanıcılarının göstermediği profesyonellikle gerçekleştirdikleri katliamlarla, uluslararası terörizmde ne kadar uzman olduklarını göstermişlerdir. Gerçekleşen eylemlerde toplam, dört kıtada ve on yedi ülkede yirmi yedi saldırı ile otuz yedi Türk Diplomat ve Vatandaşını şehit etmişlerdir.76

Kurulan örgüt ilk başlarda 6-7 üyeden oluşmaktaydı. Örgüt isim olarak, ASALA, yani İngilizce’de “Ermenistan’ın Kurtuluşu için Gizli Ermeni Ordusu” anlamına gelen, “Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia” nın kısaltması kullanıldı. 1975-1981 yılları arasında faaliyet gösterdi. Sovyetlerin dayatmaları sonucunda, Ermenilerin Türklerden gördükleri zulümden kurtarmak iddiasıyla, 20 Ocak 1975’te Lübnan’da Bekaa’da77 yine Sovyetler Birliği tarafından kurulmuştur. ASALA terör örgütü 1800’lü yıllardan itibaren

76 Bilal N.Şimşir, “Ermeni Terörü ve Şehit Türk Diplomatları Üzerine Bazı Tespitler ve Öneriler”, Şenol Kantarcı (ed.), Ermeni Araştırmaları I. Türkiye Kongresi Bildirileri, Cilt:II, ASAM-Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, Ankara, 2003, s.399-410.

Ermenilerin çetesel anlamda gerçekleştirdikleri katliamlara içerisinde yapısal ve düşüncesel anlamda iyi donanımlı ve istihbaratı kuvvetli bir çerçevede düşünülmüştü. Özellikle Türkler tarafından dahi bilinmeyen, istihbarat görevliliğin varlığından kati surette emin oldukları Türk elçilere karşı gerçekleştirilen suikastlar, uygulanış açısından çok iyi hedefe ulaşmış bir terör örgütü yapısına sahip olduğunu göstermektedir.

1987 yılına kadarki dönemde içlerinde yaşattıkları kin ve nefret duygularını şiddet eylemlerine dönüştüren ASALA, seksenli yıllardan itibaren, “düşmanın düşmanı dostumdur”, prensibiyle hareket ederek, Türkiye’ye karşı Kürtler ve Rumlarla ortak hareket etmeye başlamıştır. Gerçekleşen terör eylemlerinde yardım ve yataklıkların yanında ateşli silahların paylaşımı bununla birlikte düzenledikleri sayısız toplantılarda Türkiye’ye karşı bir arada hareket ettiklerini dile getirmişlerdi.

Ermeni terörüne Ermeni toplumsal yapılarının verdikleri yardımları anlamak için Ermenilerin gerçekleştirdikleri kongrelere bakıldığında ASALA ile diğer küçük Ermeni terör örgütlerine ne şekilde destekler sağlandığını görmek mümkündür. 1973–1985 yılları, Yeni Ermeni terörü döneminin, yani, Taşnak ve Hınçak Ermeni terör örgütlerinin gerçekleştirdikleri, “Dünya Ermeni Kongreleri” veya “Dünya Ermeni Örgütleri Kongreleri” Türk Düşmanlığının yayılmasında etken olmuştu. Bu toplantılar her ne kadar sosyal tabanlı bileşkeler olarak görülseler de, arka planda Ermenistan’ın verdiği destek büyük olmuştu. Toplantılarda bilhassa, Ermeni Kiliselerinin etkinliğini görmek mümkün olmuştu.

Ermenilerin ilk ortaya çıktıkları andan itibaren kilisenin varlığı söz konusu olmakla birlikte hem toplum üzerinde hem de siyasi yapılanmalarda Kilise etkin bir güce sahiptir. Gerçekleşen Ermeni Kongrelerin Kilise rahipleri başkanlık etmenin yanında, uyguladıkları psikolojik beyin yıkama programlarıyla Ermenilerin yapılan faaliyetlerden etkilenmelerini ve terörle veya diğer uygulamalarla bağlarının kurulması sağlanmaya çalışmışlardı. Kısaca terör ve şiddet faaliyetleri için kaynak oluşturulurken Ermeni vatandaşların bilhassa en etkin destek olmalarını hedeflemişlerdi. Bu kongrelerde izlenen diğer bir amaç da, ayrı ayrı, olsalar da Ermeni terör örgütlerinin stratejilerinde uyumun ve eş güdümün gerçekleşmesiydi. Bu suretle bütün terör ve şiddet eylemleri dünya Ermeni camiasının ortak istekleri şekline sokulabilecek, güç ve gereğinde cephe birliği sağlanacaktı.78

ASALA, Ermeniler için geçmişin intikamını almada etkin bir araç haline gelmişti. Özellikle muhafazakar milliyetçilerin savunduğu ezilmiş halk imajını duyurmada ve bu inancı

kabul ettirmede önemli mesafe kat etmelerini sağlamıştı. Bilhassa, Fransa’da yaşayan Ermeni kökenli vatandaşlar ASALA’ya ve Ermeni sözde Soykırımına karşı faal olarak etkinliklerde bulunarak bu yolla asimile olmak üzere olan “Ermeni” ulusunu soykırım düşüncesiyle yaşatma gayreti göstermektedirler.

Benzer Belgeler