• Sonuç bulunamadı

Toplantının ikinci oturumunda ise “Akıllı Şehirler” konuşuldu

Belgede KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİMİ (sayfa 73-77)

Eylem Planı” başlıklı sunum-lar yaptısunum-lar. CNN Türk Me-teoroloji Editörü Bünyamin Sürmeli ise, medya kana-lıyla yapılan meteorolojik sunumların, hava durumuna ilişkin bilgilendirmelerin gün-lük hayat ve üretim açısından önemine, hava durumu takibine artan ilginin nedenlerine değindi. Programın “Akıllı Şehirler” başlıklı 2. oturumuna Prof. Dr. Yurdanur Ünal (İTÜ) başkanlık yaptı. Oturum konuşmacıları ise ilişkin önerilerde bulunan İTÜ

Meteoroloji Mühendisliği Bö-lümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’nun başkanlık yaptığı bu oturum-da İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Lütfi Şen “İstanbul İçin İklim Değişikliği Senaryoları”, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden Dr. Ali Ümran Kömüşçü “2017 Küresel İklim Değerlendirmesi”, İBB Çevre Koruma Mü-dürü Fatih Erol “İstanbul İklim Değişikliği

Prof. Dr. Zerrin Yılmaz (İTÜ), Yük. Müh. Ze-liha Gemici, Mustafa Akyüz oldu.

“İklim Değişikliği” başlıklı 1. oturumda yapılan sunumları, bu sayımızın kapak ko-nusunu oluşturması nedeniyle dosyamıza aldık.

“İmar çalışmalarında meteoroloji mühendisleri de yer almalı”

Ahmet Köse (Meteoroloji Mühendisleri Odası 2. Başkanı)

A

çılış konuşmacılarından Ahmet Köse,

iklim değişikliği sorununun dünyada-ki hızlı gelişme ve sanayileşme ile birlikte ortaya çıktığını ve çarpık yapılaşmanın dünyanın sorunu haline geldiğini belirttiği konuşmasında, geçmişte şehir planlanır-ken öncelikle yerleşim yerinin havasına ve suyuna bakıldığına dikkat çekip bazı örnekler verdi. Meteoroloji mühendisleri-nin şehir planlamada mutlaka rol alması gerektiğini vurgulayan Köse şunları söy-ledi: “Geçtiğimiz yaz dolu hadisesi ve fırtınalar yaşadık. Meteoroloji kaynaklı afetlerde iklim değişikliği etkisiyle artık çok ciddi artışlar var. Maddi kayıplar, can kayıpları her geçen gün artıyor. Bunu ön-lemek için iki yıldır başta Ahmet Duran Şa-hin, Mikdat Kadıoğlu, Orhan Şen, Hüseyin Toros Hocalarımızla, imar çalışmalarında mutlaka meteoroloji mühendisleri de yer almalı diyerek bütün çalıştaylara kongre-lere katıldık, hatta sunumlar yaptık. Dedik ki “Şehirlerimizi planlarken lütfen bizi göz ardı etmeyin!” Elimizden geleni yapıyo-ruz, ancak milletin gözünü para bürümüş. Mithat Hocam ikide bir sarnıç yapalım, yağmur suyunu depolayalım diyor. Eski-den sarnıçların yerini şimdi obruklar aldı!

Prof. Dr. Ömer Lütfi Şen

Dr. Deniz Demirhan Alperen Karataş

Dr. Ali Ümran Kömüşçü

Bünyamin Sürmeli

Fatih Erol

Yrd. Doç. Dr. Ozan Mert Göktürk

su kenarına, rüzgârı, güneşi en iyi alacak yerlere kurulmuş. Bu süreci unutmamak lazım ki akıllı şehirler oluşsun. Bir binaya giriyorsunuz işte asansör için şu düğme-ye basacaksınız, çıkarken şunu yapa-caksınız! Bunlar akıllı bina özelliği taşımış oluyorlar ama tabii biz alışık olmadığımız anda birden akılsız konumuna düşüyoruz. Ama akıllı şehir bu mu acaba? Yoksa akıl-lı şehir rahatça nefes aakıl-lınabilen, temiz ve sağlıklı nefes alınabilen bir yer midir? Her şeyden önce bunu tartışmak lazım. İklim şartlarına uyumlu dizayn edilmiş bir şehrin bence akıllı şehir olma özelliğini gösterme-si gerekir.”

Günümüzdeki inşaat ve bina yoğun-luğuna ve her şeyin adeta inşaata feda edildiğine dikkat çeken Şahin, şehircilik meteorolojisi hakkında şöyle konuştu: “Şe-hircilik meteorolojisi bizim sürekli bahset-tiğimiz ama çok az ilgilendiğimiz bir alan. Mühendislik tasarımı olarak baktığımız zaman hiçbir şey yapmamışız, yapmadık! Diyoruz ki gelsinler, bizi bulsunlar! Bula-caklar ama herkese sunabileceğiniz çözü-mün, projenin hazır olması gerekiyor. Son ABET sürecinde bize, tasarım yönünden zayıf olduğumuz şeklinde eleştiri geldi. Biz de tasarımı güçlendirmek için özellikle uygulamalı derslerimizi mühendisliğe yö-nelik enerji meteorolojisi, hidrometeoroloji, hava kirliliği, tarım, orman gibi, biraz daha tasarım ağırlıklı olacak şekilde yönlendir-dik. Öğrenciler bir dönemde de tasarım projesi yapacaklar. Meteoroloji artık şe-hirlere o denli etki etmiş ki… Eminim ki konuşmacılar da buna detaylı bir şekilde değineceklerdir. Kanuni’nin meşhur bir Dairelerin metrekareleri 5-10 bin dolardan

satılıyor. Su basmanlarının yerini daireler aldı. Beşiktaş’a bakın, neredeyse yerin 6 metre altına daire yapıyoruz. Çatı eğim-lerinin yerini teras katlar aldı. Eskiden, güneş girmeyen eve doktor girer derlerdi. Artık güneş girmeyen eve sel suları giriyor, hayırlı olsun! Tüm dünyada bu böyle. Do-layısıyla meteoroloji sadece hava tahmini yapmıyor. Biz havacılıktan hava kirliliğine, su temininden şehir planlamasına kadar her sektörde elimizden geleni yapmak isti-yoruz, ancak sesimizi duyuramıyoruz. Bu-nun için iki senedir uğraşıyoruz… Dünya Meteoroloji Günümüz kutlu olsun.”

“Şehircilik meteorolojisi çok az ilgilendiğimiz bir alan”

Prof. Dr. Ahmet Duran Şahin

(İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı)

2

3 Mart Dünya Meteoroloji Günü’nü

kutlama geleneğinin öğrenci olduğu 90’lı yıllarda başladığını hatırlatan Prof. Dr. Ahmet Duran Şahin, kesintisiz süren bu organizasyonun günümüzde Meteorolojik Araştırmalar Kulübü (METAR) tarafından en iyi şekilde gerçekleştirildiğini vurgula-yarak öğrencilere ve katkıda bulunan öğre-tim elemanlarına teşekkür etti. “İklim Deği-şikliği ve Akıllı Şehirler” başlığına değinen Şahin, akıllı şehirlerin meteoroloji ile ilgili birçok unsuru barındırdığına dikkat çeke-rek akıllı şehirden önce hafızası olan şeh-ri unutmamak gerekiyor dedi. “Bir şehşeh-rin hafızasının olması gerekiyor. Hafıza birçok şeyi barındırıyor. Tarih boyunca yerleşimler

sözü vardır; “Halk içinde muteber bir nes-ne yok devlet gibi/Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi”. Ben de bu sözü şu şekilde çevirdim, biraz meteorolojiye uyar-ladım: “Halk veya idare içinde muteber bir nesne yok bina gibi/Olmaya bina cihanda bir nefes sıhhat gibi”. Artık gerçekten de nefesle binayı karşılaştırmamız gerekiyor. İyi, sağlıklı bir nefes alamadığımız binayı, şehri ne yapalım! Bunu çok ciddi şekilde masaya yatırmamızda fayda var.”

“MGM’nin alt yapı olarak Avrupa’dan, Amerika’dan hiçbir eksiği yok” Tek eksiğimiz donanımlı Meteoroloji mezunları”

Ahmet Kocaman (Meteoroloji 1. Bölge Müdürü)

A

hmet Kocaman, açılış konuşmasında,

artık Türkiye’de de görmeye başla-dığımız hortum ve fırtınalara karşı önlem almak için yapılması gerekenler ve Meteo-roloji Genel Müdürlüğünün faaliyetlerinden bahsetti. “Şiddetli hava olaylarının etkilerini azaltmak için erken uyarı sistemlerini kurup, tahminini daha önceden yaparak, bunu vatandaşlarımıza ulaştırmamız gerekiyor. Burada görev biz meteorolojistlere, roloji Genel Müdürlüğüne düşüyor. Meteo-rolojistler olarak, artık hayatın her alanında, her sektörde olduğumuzu biliyoruz. Hava olaylarına karşı daha hazırlıklı olmamız, akılcı çözümler üreterek iklim değişikliğini izlememiz gerekecek. Meteoroloji Genel Müdürlüğü Türkiye’de kanunla kurulmuş ve bu görev kendisine verilmiş. Biz, tekno-lojinin hızına ayak uydurarak alt yapımızı güncellemeye çalışıyoruz. Türkiye çapında

tadan yapabiliyoruz. Toplam 1856 tane gözlem sistemi hazır ve çalışır vaziyette. Bu çalışmaların ekonomiye ve vatandaşın fay-dasına dönüşmesini istiyoruz.

Yaptığımız tahminler ve hizmetlerle ilgili olarak Meteoroloji Genel Müdürlüğü-nün web sitesinde doğru, güncel ve do-yurucu yüzlerce bilgi var. Özellikle en son yaptığımız akıllı tema uygulamalarımızla bunları duyurmak istiyoruz. Cep telefon-larına indirilecek bu uygulamalarla uydu görüntüsünden radar görüntüsüne, deniz suyu sıcaklığından kar kalınlıklarına kadar günlük, anlık değerlere ulaşılabiliyor.

Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzün alt yapı olarak şu anda Avrupa’dan, Ame-rika’dan hiçbir eksiği yok. Tek eksiğimiz insan kaynağı. İTÜ Meteoroloji Mühendisli-ği Bölümü ve yeni kurulan Ondokuz Mayıs Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölü-mü mezunlarından bu altyapıyı kullanacak kapasiteli, donanımlı arkadaşlarımızı çalış-maya bekliyoruz.”

“Askeri meteorolojiye, Endüstri 4.0’a ve Toplum 5.0’a yönelmeliyiz”

Prof. Dr. Metin Orhan Kaya (İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı)

F

akültenin en parlak dönemini yaşadığını söyleyerek konuşmasına başlayan De-kan Prof. Dr. Metin Orhan Kaya, “Mezunu-muz Temel Kotil şu anda TUSAŞ’ın başında, İbrahim Özkol hocamız da ASELSAN’da. Şimdi bir Helikopter Merkezi kuruyoruz. Bü-yük bütçeli bir proje. Biz kısa vadede askeri meteorolojiye girmek zorundayız. Harekete geçip çok sayıda proje yazmamız gerekiyor. Atmosferde uyduların bulunduğu tabakayı bozup, uyduları düşürüyorlarmış. Sadece iklim değişikliği değil, meteorolojik olayların etkilerine ilişkin projeler de hazırlamalıyız” dedi. Bakan danışmanları ile fakültede top-şu anda 1631 otomatik gözlem

istasyonu-muz var. Hedefimiz, bu sayıyı 2023’e kadar 2500’e çıkarmak. İTÜ Ayazağa Yerleşkesi-ne de otomatik gözlem istasyonu kurduk. Havaalanlarında 73 otomotik meteoroloji gözlem istasyonu kurulmuş durumda. De-niz otomatik gözlem istasyonu sayısı ise 81 ve bu sayı da artacak. Teknolojinin en önemli organlarından biri de meteoroloji ra-darı. Şimdi Türkiye’de yeni bir meteoroloji radarı kuruldu ve tüm Türkiye bu radarın kapsama alanı içinde. 41 farklı noktaya ku-rulan ve sayıları giderek artan yıldırım tespit ve takip sistemimiz var. Yüksek atmosfer gözlemlerini de şu anda Türkiye’de 9

nok-lantılar yaparak TÜBİTAK ve diğer birimler-de yapılabilecek çalışmaları konuştuklarını vurgulayan Kaya, gündemdeki Endüstri 4.0 hakkında değerlendirmelerde bulundu. “Enteresan bir şekilde Endüstri 4.0’da İTÜ yok! Tabii Meteoroloji’nin hiç olmaması nor-mal. Bu nedenle bizim şimdi yeni projelerle gitmemiz gerekiyor. Endüstri 4.0 Almanların öncülük yaptığı bir sanayi devrimi. Japonlar ise insan faktörünü işin içine katarak bunu Toplum 5.0 olarak adlandırıyorlar. Çünkü bu sistemde insanların makine ve robotlarla etkileşiminin sağlandığı süper akıllı toplum modeli öneriliyor. Robotlar şehri ele geçi-recek, birçok meslek elimizden gidecek vs. bunlar sürekli konuşuluyor. Endüstri 4.0 şu anda dünyada bir dalga halinde. Çin ile savaş için düğmeye basıldı biliyorsunuz. Endüstri 4.0’ın asıl nedeni Çin’in her şeyi yutmasından kaynaklanıyor. Robotlaşmalar devam edecek, fakat yavaş yavaş işin insa-ni boyutu ortaya çıkacak. İşte bu noktada kısa vadede askeri meteoroloji, uzun va-dede Endüstri 4.0 ve Toplum 5.0’a yönel-memiz lazım. Akıllı şehir konusu bayatladı. Akıllı şehir diyerek inanın bir şey satamaz-sınız. Toplum 5.0’ı satacağız. Arkadaşla-rımız “ben bilim adamıyım” diyor, bu işleri sevmiyor. Ben de bilim adamıyım ama satış olmadığı zaman hiçbir şey olmuyor. Twit-ter’dan izliyorum ve gençlerin Türkiye’den uzaklaştığını fark ediyorum. Arkadaşlarımı-za, bir çalışma hazırlayıp Mars projelerine katılalım, Nasa’ya proje ile gidelim, bu işin içine meteorolojiyi de dahil edelim diyorum. Birtakım anahtar projelere girmemiz lazım. Biz ODTÜ ile Boğaziçi ile yarışmıyoruz. Biz zaten iyiyiz…”

Ahmet Kocaman Prof. Dr. Metin Orhan Kaya

“Atmosferde Optik ve Akustik” dersi kapsamında düzenlenen fotoğraf yarışmasına katılan eserlerin sergilendiği “Bulut” sergisinin açılışı ve Cem Nura'nın birinci seçilen fotoğrafı.

İ

stanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından sürdürülen İstanbul için “İklim Değişikliği Eylem Planı” hazırlık projesi değişik saf-halardan oluşmaktaydı ve İstanbul’da ikli-min nasıl değişeceğinin ortaya konulmasını amaçlayan ilk kısım çalışmalarını İTÜ’de ben yürütmüştüm ve bugün o kısmı sizlerle pay-laşacağım.

İstanbul’a nereden bakarsanız bakın; haritadan bakın, yüksek bir yerden bakın, uçaktan bakın gerçekten muhteşem bir konu-mu var. 1950’lerde çok küçük bir alandaydı eski İstanbul; tarihi yarımada, Kadıköy ve Ga-lata kısımlarında yerleşim vardı. Ama şimdi bakıyoruz, köprü şeklinde doğu-batı

istika-metinde düşünürsek, neredeyse yarısından fazlası kentleşmeye maruz kalmış. Kuzeyde biraz yeşil alan var ama onlar da tehdit altın-da, çünkü sürekli yollar geçiriliyor… Geçmek zorunda olabilir ama bildiğimiz bir gerçek var, “disconnectedness” (bağlantısızlık) deniyor buna, yani yollar geçirilerek parçalanma ol-duğu zaman küçük parçalar kent tarafından hemen yutuluyor maalesef. Bu, dünyanın her yerinde böyle ve ormansızlaştırmada bir trend. Küçük parçalara ayrılan kısımlar he-men yok olur kesilir, başka bir arazi örtüsüne dönüştürülür.

İstanbul çok güzel bir yer, insanlar buraya gelmeye çalışıyor ama İstanbul’un bazı “de-foları” var. En büyük defolarından birisi aktif bir fay hattının yanında olması. Kuzey Anado-lu Fay hattı hemen güneyimizden geçiyor. Ve biliyoruz ki İstanbul büyük bir depremi bek-liyor! Parçalanmayan tek yerin İstanbul’un güneyindeki Marmara kısmı olduğu ve 7’nin üzerinde bir depremin olma ihtimalinin gayet yüksek olduğu söyleniyor. Ama buna ne ka-dar hazırız? Bir soru işareti! Diğer yönden İs-tanbul öyle bir konumda ki su kaynakları açı-sından bakarsak orada da bir kırılganlık var, çünkü büyük bir su havzası yok. Bildiğimiz Terkos Havzası, Ömerli Havzası ve diğerle-ri...Hep küçük havzalar bunlar. Fırat Havzası,

İstanbul İçin İklim Değişikliği Senaryoları

İstanbul’la ilgili bizim yaptığımız çalışmada bir diyagram

ortaya çıktı. İstanbul’da bir tarafta nüfus artışı var, diğer tarafta

halihazırda devam eden ama gelecekte hızlanacak olan iklim

değişikliği var. Nüfus artışı tabii büyük problem. Nüfus artışı

demek suya, gıdaya, enerjiye olan talebin artması demek…

İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi

Prof. Dr. Ömer Lütfi Şen, İTÜ’deki “Dünya Meteoroloji Günü”

etkinlikleri kapsamında düzenlenen “İklim Değişikliği”

oturumunda yaptığı sunumda, İstanbul’da iklimin nasıl

değişeceğinin ortaya konulmasını amaçlayan çalışmalarını görsel

Belgede KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİMİ (sayfa 73-77)

Benzer Belgeler