• Sonuç bulunamadı

VII I. İZZEDDİN KEYKAVUS DÖNEMİ (1211–1220)

I. TİCARİ FAALİYETLER

Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, bazen Selçukluların kontrolünde, bazen de kontrolleri dışında yaşamlarını sürdüren Artukluların bulunduğu coğrafya, yoğun ticari faaliyetlerin sürdürüldüğü bir bölgeydi. İpek yolu güzergâhlarının bulunduğu bu bölgenin ticari yolları, bahsi geçen konu başlıklarımızı hareketlendiren yerlerdir. Zira o zamanın kervanlarına yön veren ticari yollar, aynı zamanda bölgeler arası kültürel, bilimsel ve sosyal etkileşimin ana güzergâhlarıydı.

Anadolu Selçuklularının ticari yollarını tasvir eden Faruk Sümer; iki ana yola dikkat çeker.200

A-Batı-Doğu Yolu

Bu yol; Antalya’dan başlayıp Burdur, Isparta, Konya, Aksaray, Kayseri’yi geçtikten sonra, Sivas’ta, aşağıda değineceğimiz Kuzey-Güney yolu ile birleşiyor; oradan Erzurum’a ve Tebriz’e ulaşıyordu. Kısacası Tebriz-Konya arası ticari faaliyetler, bu yol güzergâhı üzerinde gerçekleşiyordu.

Konumuz açısından önemli olan güzergâhlardan biri; Kayseri’den başlayıp, Göksun- Maraş üzerinden Haleb’e ulaşan yoldur. Kayseri-Elbistan-Malatya ile Kayseri-Sarız yahut Karakilise-Hurman-Elbistan-Akçaderbend-Göynük-Deluk-Halep yolları önemlidir. Özellikle bu son yol işlek olup, üzerinde yoğun askeri ve ticari faaliyet sürdürülüyordu.

B-Kuzey-Güney Yolu

Karadeniz’in önemli ticaret kenti olan Sinop’tan başlayan bu yol, Tokat’tan geçtikten sonra Sivas’ta, Batı-Doğu yolu ile birleşip Malatya üzerinden Haleb’e ulaşıyordu. Zikredilen yollardan geçen kervanlar, Amid, Musul ve Bağdat gibi şehirlere uğruyorlardı. Yolların uygunluğundan dolayı Sivas’tan Kayseri ve Konya’ya kolayca ulaşılabiliyorlardı.

Konumuz açısından en önemli yollar, Artuk illerini Anadolu’ya bağlayan yollardır. Anadolu Selçukluları dönemindeki yolları müstakil olarak çalışan M. Kemal Özergin; bu yolların geçtiği güzergâhları incelemiş. Dicle nehrinden batıya gelen yolları inceleyen Özergin, Bağdat’tan İstanbul’a gelirken güzergâh üzerindeki köprü, han, kervansarayların adlarını zikretmektedir.201 Yine Bağdat-Malatya yol güzergâhındaki uğrak yerlerini belirtirken şu şehirleri sıralar.202

a-Bağdat b-Musul c-Mardin d-Amid e-Ergani f-Gölcük p-Harput h-Bağnik l-Kömürhan

j-Fırat Nehri’ni geçiş K-Malatya

Malatya’dan sonra Ankara’ya, Sivas ve Kayseri olmak üzere iki yol güzergahı ile ulaşılıyordu.203

201 Örneğin bu yol güzergâhındaki köprü, han ve kervansarayları şu şekilde sıralar: Tekgöz Köprü, Karatay Kervansarayı, Kömürhan, Kesik Köprü, Yazı Han, Köprü Köyhan, Taşhan, Serçehan, Eğri Köprü, Yıldız- Ali Köprüsü ,Yeni Han, Sanbağları Kervansarayı, Kalolar Kervansarayı, Köprüköy Hanı, Çaşnigir Köprüsü.

202 M.Kemal Özergin, Anadolu Selçukluları Çağında Anadolu Yolları, İ.Ü.E.F. Tarih Bölümü Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul 1959, s.100

F.Sümer, Artuk ilinden Anadolu’nun içlerine doğru uzanan yolları göstermek amacıyla eserinin sonuna eklettiği haritada aşağıdaki güzergâhları vermektedir.204

1- Musul-Mardin-Ruha (Urfa)-Malatya-Elbistan-Kayseri-Konya-Antalya. Konya’dan İstanbul’a giden bir yol da mevcuttur.

2- Musul-Diyarbekir (Amid)-Elbistan-Kayseri-Konya. 3- Musul-Diyarbekir-Harput-Elbistan-Kayseri-Konya. 4-Ahlat-Harput-Elbistan-Kayseri-Konya.

Yaklaşık 1046 yıllarında hacca giden Nasır-ı Hüsrev, Tebriz-Hoy-Van-Ahlat-Bitlis- Erzen-Meyyafarikin-Amid-Harran-Seruç-Fırat Nehri-Menbiç-Halep güzergâhını takip etmiş ve Şam bölgesine ve oradan yoluna devamla hacca gitmiştir.205

Ayrıca Artukluların önemli illerinden biri olan Harput’u, Sivas üzerinden Ankara’ya bağlayan yolun durumu tam belirlenmemiş olsa bile varlığı tespit edilmiştir.206

Bu yollar Antalya-Sinop-İstanbul gibi limanları olan kentlere ulaşıyor, getirilen emtia karadan deniz yolculuğuna devam ediyordu.

Kısacası; Kuzey Mezopotamya’yı Anadolu’ya bağlayan yollar Artuklu illerinden geçiyordu. Ya da tam tersini düşündüğümüzde; Anadolu, Kuzey Mezopotamya ile Artuklu illeri üzerinden birleşiyordu. Bu ticaret yollarını kullanan ticari kervanlar, sadece mal getirip- götürmekle kalmıyorlardı. Bilim, kültür alışverişine de vesile oluyorlardı. Buna göre; Anadolu ve Artuklu illeri ticaretin yanında bilimsel ve kültürel olarak yoğun ilişki içindeydiler.

F.Sümer’in teşhisine göre; X ve XI. yy.’larda, Orta ve Batı Anadolu ülkenin en geri kalmış bölgelerini teşkil ediyordu. Buna rağmen Anadolu’nun medeniyetçe ileride bulunan Biricik (Birecik) bölgesi ve Fırat’ın ötesindeki bazı doğu ve güneydoğu yöreleri idi. Bunun sebebi ise bahse konu bölge illerinin, dünya ticaretini ellerinde bulunduran Müslümanların elinde olması veya İslam hududunda bulunmasıdır.207

204Bkz. Faruk Sümer, Yabanlu Pazarı, Ek Harita

205 Nasır-ı Hüsrev, Sefer- nâme, çev. Abdulvehhab Tarzi, İstanbul 1994 , s.8-17 206 Özergin,a.g.e.,s.102

Bu tespit çok önemlidir. Yani Anadolu Türklerce feth edilmeden önce, Artuk ili Orta ve Batı Anadolu’dan daha fazla gelişmişti. Anadolu’da Selçukluların hakimiyeti yerleşince müreffeh bir ülke halini aldı. Bunda Anadolu Selçuklu sultanlarının izledikleri ticari politikanın önemi çok büyüktür. Anadolu Selçukluları üç tarafı denizlerle kaplı, stratejik öneme sahip bir coğrafyada kurulduğu için, büyük ticari potansiyele sahipti. Antalya ve Sinop’un fethi ile Akdeniz-Karadeniz’e açılan Selçuklular, yoğun ticari faaliyet içerisine girdiler. Ticaret kervanlarının yol güvenliği sağlandı. Güvenlik ve hizmet amaçlı han ve kervansaraylar inşa edildi. Dışardan gelen malların pazarlanması için büyük pazar yerleri kuruldu. Şehirlerin dışında yani “yaban”da, büyük pazarlar açılıp alış veriş imkanı sağlandı.208

Kervan yolları üzerinde bulunan pazarların en büyüklerinden biri, Kayseri sınırları içerisinde bulunan Pazarören’de kurulan Yabanlu Pazarı’ydı.209 Bu Pazar o kadar meşhur olmuştu ki, Farsça’da büyük uluslararası pazarlara Kayseriyye adı verildi.210 Ayrıca Konya- Alaşehir arasında Yılgın Pazarı, Amasya-Tokat arasında Azine Pazarı, Germiyan ilinde ise Alameddin Pazarı vardı.211