• Sonuç bulunamadı

9. VUK TMS/TFRS KAPSAMINDA ALACAK VE BORÇLARIN

9.4. TMS/TFRS Kapsamında ġüpheli Alacaklar

TMS/TFRS‟ de alacaklar için Ģüpheli alacak karĢılığı ayırmada alacakların bir takım değer düĢüklüğü göstergelerini taĢımaları gerekmektedir. (Demir, 2014)

Alacaklar TFRS 9 uyarınca itfa edilmiĢ maliyetinde sınıflandırılacak ve ölçülecektir. BaĢlangıç kısmında da değindiğimiz üzere, itfa edilmiĢ maliyet değeri üzerinden değerlenen finansal varlıkların değer düĢüklüğüne maruz kaldığına iliĢkin tarafsız bir

52

göstergenin bulunması durumunda, ilgili değer düĢüklüğü tutarının, gelecekteki tahmini nakit akıĢlarının finansal varlığın orijinal faiz oranı (diğer bir ifadeyle, ilk kayıtlara alınması esnasında hesaplanan etkin faiz oranı) üzerinden iskonto edilerek hesaplanan bugünkü değeri ile defter değeri arasındaki fark olarak ölçülür. Yani ilgili alacak kalemini TMS/TFRS hükümlerince ilk kayıtlara alınması esnasında tespit edilen etkin faiz oranı, dönem sonunda Ģüpheli hale gelen alacağın tahsil edilebilir kısmının bugünkü değerini tespit etmek için de kullanılır. Örneğin, vadesine hesap döneminden sonra 5 ay kalmıĢ bir alacak kaleminin beli bir kısmının tahsil edilemeyeceğinin tespit edilmesi durumunda, bilanço tarihinde, gelecekte tahsil edilebilecek olan kısım için ilgili alacak için ilk kayıt esnasında tespit edilen etkin faiz oranı kullanılarak bilanço tarihindeki değerine indirgenir. Alacağın, bilanço tarihindeki defter değeri ile (burada alacağın defter değerine dönem sonuna kadar tespit edilen faizler eklenir.) tahsil edilebilir tutarın bugünkü değerinin arasındaki fark değer düĢüklüğü olarak tespit edilir. Varlığın defter değeri, doğrudan veya bir karĢılık hesabı kullanılmak suretiyle azaltılır. Ġlgili zarar tutarı kâr veya zararda muhasebeleĢtirilir. (Akbulut 2012)

Ġtfa edilmiĢ maliyetinden ölçülen bir finansal varlığa iliĢkin değer düĢüklüğü tutarı, ilgili finansal aracın orijinal etkin faiz oranı kullanılarak ölçülür. Ġtfa edilmiĢ maliyet üzerinden ölçülen finansal varlıklara iliĢkin koĢulların, borçlunun veya ihraççının içinde bulunduğu finansal zorluklar nedeniyle yeniden görüĢülmesi veya değiĢtirilmesi durumunda, ilgili değer düĢüklüğü, anılan koĢullarda yapılan değiĢiklik öncesinde, orijinal etkin faiz oranı kullanılmak suretiyle ölçülür. Kısa vadeli alacaklara iliĢkin nakit akıĢları, iskonto edilmelerinin yaratacağı etkinin önemsiz olduğu durumlarda iskonto edilemezler (Akbulut 2012)

Alacakların tahsil edilebilirliği zarar karĢılığı yönünden değerlendirmeye tabi tutulması nedeniyle, karĢılık ayırma yöntemi bir varlığın değer düĢüklüğünün muhtemel olduğu durumlarda ve düĢüklük tutarının mantıklı olarak tahmin edilebildiği durumlarda geçerlidir. (Demir, 2014)

Diğer bir ifadeyle karĢılık ayırabilmek için alacağın Ģüpheli hale gelmiĢ olması yeterli değildir. Değer düĢüklüğünün muhtemel olmasının yanı sıra düĢüklük tutarının da ölçülü bir Ģekilde tahmin edilebilmesi Ģarttır. (Demir, 2014)

53

Söz konusu açıklamalar dikkate alındığında TMS/TFRS‟ lerin Ģüpheli ticari alacak karĢılığı iĢletmelerin hangi yöntem ya da yöntemleri kullanacakları konusunda bağlayıcı bir yaklaĢımın olmadığı anlaĢılmaktadır. Tahsili Ģüpheli gelen alacakların ne kadar olduğunu hesaplayabilmek için fili tespite dayalı karĢılık yöntemi veya tahmine dayalı (götürü) karĢılık yöntemi kullanılabilir. (Demir, 2014)

Filli tespite dayalı karĢılık ayırma yöntemi: Bu yöntemde alacaklar tek tek değerlemeye tabi tutularak Ģüpheli hale gelen alacaklar, yapılan değerleme sonucunda karĢılıklarla ilgili hesaplara kayıt edilir. Bu sistem VUK da kullanılan sistem ile aynıdır.

Tahmine dayalı (götürü) karĢılık ayırma yöntemi: Bu yöntemde iĢletmeler geçmiĢteki tecrübelerine dayanarak alacaklarında oluĢabilecek değer düĢüklüklerini tahin ederek karĢılılık ayırırlar. Bu yöntemde ayrılan karĢılık tutarı değerleme günü ve sonrasında gerçekte (fiili olan ) meydana gelen karĢılık tutarı ile karĢılaĢtırılarak gerekli düzeltmeler yapılır. Fark, değerleme gününde tespit edilirse ters kayıtla, bir sonraki dönemde tespit edilirse konusu kalmayan karĢılık hesabı ile gelir tablosuna aktarılarak kapatılır. ( Güleryüz, 2014)

ĠĢletmelerin Ģüpheli halen gelen alacaklarını tek tek mi yoksa grup halinde mi değerleyeceği iĢletmenin insiyatifne bırakmıĢtır. Ayrıca TMS/TFRS Ģüpheli alacakların tahmini olarak belirlenmesi gerektiğini ifade etmiĢtir. Ancak yapılacak tahminlerin makul, güvenilir ve ölçülebilir olması gerekir. ġüpheli alacakları tahmini olarak belirlerken iĢletmenin geçmiĢ tecrübelerinden faydalanabileceğini belirtik. (Esen 2009)

Değersiz alacaklar, iĢletmenin bir finansal varlığın mülkiyetine ve kontörlüne sahip olmasına rağmen değerinin bir kısmının veya tamamının ortadan kalktığı alacaklardır. Değersiz alacaklar yukarıda Ģüpheli alacaklara iliĢkin yapılan açıklamalarda olduğu gibi kontrol sahibi olunmayan (söz konusu finansal varlığın mülkiyetinden kaynaklanan risk ve getirilerin kaybedilmesi) değersiz kaldığı kısmıyla ilgili olarak bilanço dıĢı bırakılır ve tutar zarar olarak kayıtlara intikal ettirilir (Akbulut 2012)

VUK ve TMS/TFRS kapsamında farklıları değerlendirdiğimizde, VUK hükümleri uyarınca bir alacak kalemine karĢılık ayrılabilmesi için kanuni bir hükmün (dava/icra

54

safhasında) olması gerekiyor. TMS/TFRS uygulamalarında ise bir alacak kalemine karĢılık ayrılabilmesi için, gelecekteki nakit akıĢlarını olumsuz etkileyecek bir zarar (kayıp) olayının meydana gelmesi durumunda değer düĢüklüğüne uğradığı ve dolayısıyla değer düĢüĢ zararının oluĢtuğu kabul edilmektedir.(Esen 2009) Yani alacakların tahsil edileme imkanını ortadan kaldıran tarafsız göstergelerin oluĢması durumunda karĢılık ayrılması için yeterlidir. TMS 39 paragraf 59 da bu tarafsız göstergeler tek tek açıklanmıĢtır. Ayrıca Ģüpheli hale gelen alacaklar için karĢılık ayırma, VUK hükümlerinde Ģirketin isteğine bırakılmıĢken TMS/TFRS hükümleri uyarınca bir zorunluluktur. KarĢılık ayırma koĢullarındaki bu farklılıklar finansal tablolarda mali kâr ve ticari kâr kar farkı yaratmakta ve bu da “ErtelenmiĢ Vergi” varlığı meydana getirmektedir.