• Sonuç bulunamadı

1.2. Semavi Dinlere Göre Kölelik

1.2.1. Tevrat’ın Diliyle Kölelik

Bu kısımda kutsal kitabı Tevrat olan Musevilik yahut Yahudilik inancının köleliğe nasıl bir bakış açısıyla yaklaştığını ve ona nasıl bir hüküm icra ettiğini açıklamaya çalışacağız.

Eski medeniyetlerin kölelere olan tavır ve durum muamelelerini kıyaslamak iktiza ederse; en iyi en insani muamelenin İbrani Hukukunda olduğu görülmektedir. Bu bilgiye rağmen Tevrat’ta köleliğin kaldırılması ile alakalı herhangi bir hüküm tespit edilmemiştir. Nitekim Yahudi inancının öğretileri ve gereklerinin kölelere de öğretilmesi köleliği bizzat devletin istediğinin bir kanıtıdır. Zira bir bilginin öğretilme gayesi, nesil devamlılığı sayesinde sonraki kuşaklara da aktarılma düşüncesinden gelmektedir. Yahudi inancının öğreti ve gereklerinin de kölelere öğretilme mecburiyeti, kölelik mevhumunu devletin bizzat kabul edip sahiplendiğini hatıra getirmektedir. Tevrat’ta satın alma ya da savaş yoluyla köle edinmenin mubah sayıldığı ibarelerin olduğu da tespit edilmiştir. İbrani kültürüne göre borçlarına karşılık kişi köle olabileceği gibi kişinin kendi kızlarını bile köle olarak satabileceği bir anlayış vardı. Hülasa, Yahudilik inancında köleliğin genel olarak oluşabilmesi için savaş, satın alma ve borç gibi unsurların bir araya gelmesi gerekirdi. Elbette bu dönemde de diğer toplumlarda olduğu gibi sınıf ayrımı yapılmıştır. Hemen hemen her ırkın kendini üstün ırk olarak görmesi, kendinden olmayanlara farklı nazarla bakılmasına yol açmıştır. Bu durum Yahudilik dininin hakim olduğu yerlerde de İbrani soyundan olanlar ile olmayanlar şeklinde bir ayrım yapılmasına sebebiyet vermiştir. Bu ayrıma göre de farklı farklı muamele hususları vardı. Bir toplumda meydana gelen değişim başka toplumları etkilediği gibi bir toplumdaki kültürel özellikler çevre ülkeleri ya da kültürleri etkiler durumdadır. Nitekim farklı kültür ve coğrafyalarda olduğu gibi İbrani hukukunda kölelerin genellikle yabancı asıllı olmalarına dikkat edilmiştir. Öyle ki İslamiyet’te de var olan dindaşın kardeş sayılması Yahudilikte de mevcuttur. Bunun bir uzantısı olarak İbranilerin birbirlerinin köleleri olmaları engellenmiştir. Her kanun yasa ya da kültürde olduğu gibi bazı durumlarda istisnai kaideler tatbik edilmiştir. Yani Yahudiler de kendi dindaşlarını bazı durumlarda köle edinmede bir mahzur görmemiş; ama köle olunabilecek hal ve sebepler sınırlandırılmıştı. Nitekim kolaylıklar da sağlanmıştı. İbrani olup da köle olanların ekserisi borçlarını ödeyemeyip sefalete düşme sebebiyle kendilerini satanlardan olurdu. İbrani asıllı olup köle olanlar daha sonra bedellerini ödeyerek hürriyetlerini yeniden kazanabilirlerdi. Yahut İbranî olmayanların köleliği ömür boyu sürebilirdi. İbraniler kendi milletinden olmayan

kölelere yeri geldikçe anlayışlı davranmışlardır. Buna rağmen kendi milletini üstün görme tavrından da vazgeçmemişlerdir.63 Şimdi kutsal kitap Tevrat’ın köleliğe

bakışını daha derinleştirmeye çalışacağız.

Tevrat’ta, Hz. Nuh’un oğlu Ham’ın oğlu Kenan’a, günah işlemesinden sonra amcaları Sam ve Yafes’e kul olma cezası verildiğinden bahsedilmiştir. Hz. Musa’nın şeriatında efendilerin köleleri üzerinde sahip oldukları hakları sınırlandırılmıştır. Efendiler köleyi cezalandırma işleminde hürdür ama ölüm cezası veremezdi, öldürme hakkına sahip değildi. Kölelik uygulamasının tatbik sahasına baktığımızda diğer köle sistemlerin ayrılan çok önemli bir husus söz konusudur. Yahudi olmayan kölelere Efendi tarafından verilen cezada gözü kör olan, dişi kırılan, sakat bırakılan kölenin hürriyetine sahip olacağından bahşedilmiştir.64 Bu

da gösteriyor ki köle edinmek herhangi bir sorun teşkil etmeyip, özlük hakları kısıtlı da olsa korunmuştur.

Tevrat’ta geçen On Emir incelendiğinde Yahova’nın Tûr-ı Sîna’da Hz. Musa’ya yaptığı tavsiyelerini içerir. Bu emir kölelik maddesini kapsamaktadır:

“Ben Yahova! Seni köle bulunduğun yerden Mısır topraklarından çıkaran Tanrınım. Artık gözünde hiçbir şey kalmasın”, “Ve Mısır’da köle olduğunu hatırlayacaksın” Burada yazılan ibarelerden Hz. Musa’nın köle durumunda/ hüviyetinde olduğu anlaşılmaktadır. Hemen hemen her dönem ve medeniyette gördüğümüz karşılaştığımız köleliği Tevrat’ta da görmekteyiz. Kölelik ile alakalı hususlar Tevrat’ta şu şekilde geçmektedir; Tevrat’ta İbrani kökenli olmayan kölelerle ilgili, “Köleyi âzat et” diyen tek bir emir yoktur, bunun bütün bütün aksine olarak “Köle edinin” diyen hükümler vardır. Yukarıdaki izahların ışığında kesin olarak diyebiliriz ki Tevrat’ta da kölelik vardı. Yahudi bir köle altı ve üzeri bir yıl hizmet ettiği takdirde âzat edilirken, Yahudi olmayan birinin âzat edilmesi pek vaki değildi. Buna istinaden bu durum ırkçılık yaptıklarının kanıtı sayılabilir. 65

Bu bilgiler ekseninde günümüz Tevrat’ında kölelikle ilgili geçen bölümlere bakacak olursak:

63 Baran, a.g.e., s.139; Hatalmış, a.g.e., s. 25. 64 Hatalmış, a.g.e., s. 25-26.

65 Baran, a.g.e., s. 133-134. Ayrıca bkz;; Kitâb-ı Mukaddes , Eski ve Yeni Ahit, İstanbul , 2000,

“Fakat yedinci gün Allah’a adanmıştır; sen ve oğlun ve kızın, kölen ve câriyen ve hayvanların ve kapılarında olan garibin hiçbir iş yapmayacaksın”, “Komşunun evine tamah etmeyeceksin; komşunun karısına yahut kölesine yahut câriyesine, hiçbir şeyine tamah etmeyeceksin”,66

“Ve onların önüne koyacağın hükümler şunlardır: Eğer İbrânî bir köle satın alırsan altı yıl hizmet edecek ve yedincide hür olarak meccânen çıkacaktır. Eğer yalnız geldi ise yalnız çıkacaktır. Eğer karısı ile geldi ise karısı ile çıkacaktır. Eğer efendisi ona bir kadın verir ve o kendisine oğullar yahut kızlar doğurursa, kadın ve çocuklar efendisinin olacak ve kendisi yalnız çıkacaktır. Fakat eğer köle açıkça: Efendimi ve karımı ve çocuklarımı seviyorum hür çıkmayacağım derse, efendisi onu Allah’a yaklaştıracak ve onu kapıya yahut kapının süvesine yaklaştıracak ve onun kulağını biz ile delecek ve kendisine ebediyen hizmet edecektir. Ve eğer bir adam kızını câriye olarak satarsa, o kölelerin çıktığı gibi çıkmayacaktır. Eğer kendisine nişanlanmış olan kız, efendisinin gözünde kötü olursa, o zaman geri satın alınması için bırakacaktır; kendisine sadâkâtsiz davrandı diye onu yabancı kavme satamaz”.67

“Eğer bir adam kölesine yahut câriyesine değnekle vurur ve onun eli altında ölürse, mutlaka cezalandırılacaktır. Ancak bir Yahudi iki gün yaşarsa cezalandırılmayacaktır, çünkü o kendi malıdır. Ve eğer bir adam kölesinin gözüne yahut câriyesinin gözüne vurur ve onu sakat ederse gözü yerine hür olarak salıverilecektir”.68

“Eğer öküz bir köleyi ve câriyeyi süserse onların efendisine otuz şekel gümüş verilecek ve öküz taşlanacaktır”.69

“Ve her kim bir kadına yaklaşırsa ve o kadın câriye ise, bir adama nişanlı ise ve fidyesi verilmemiş yahut âzat edilmemiş ise, cezalandırılacaklardır; öldürülmeyecekler, çünkü kadın âzatlı değildi ve o adam Rabbe, toplanma çadırının kapısına günah takdîmesi koçunu getirecek ve kâhin onun işlemiş olduğu suçundan

66 Baran, a.g.e., s. 135.

67 Kitâb-ı Mukaddes, Çıkış Bap. 21/1-11.

68 Kitâb-ı Mukaddes, Çıkış, Bap. 21/20-21, 26-27. 69 Kitâb-ı Mukaddes; Çıkış, Bap. 21/32.

dolayı Rabbin önünde günah koçu ile kendisi için keffâret edecek ve işlediği suç kendisine bağışlanacaktır”.70

Tevrat’a göre, câriye ile zinânın cezası îdam değildir. Günah takdîmesi ile affedilir.71

“Ve ellinci yılı takdis edeceksiniz ve memlekette orada oturanların hepsine âzatlık ilan edeceksiniz; sizin için yubil olacak (elli yılda bir gelen âzatlık yılı)”.72

“Ve eğer kardeşin senin yanında fakir düşer ve kendini sana satarsa onu köle gibi çalıştıramayacaksın. Senin yanında ücretli adam gibi ve misafir gibi olacaktır. Yubil yılına kadar senin yanında çalışacaktır. O zaman kendisi ve kendisi ile beraber çocukları, aşiretine babalarının mülküne dönecektir. Çünkü onlar Mısır diyarından çıkardığım kullarımdır. Köle olarak satılmayacaklardır”.73

İbrânîler içinde kölelik tarihini çok eskilerden beri mevcut olup köleleri İbrani soyundan olan ve olmayan şeklinde tasnif etmişlerdir. Sosyal hayattaki meşguliyetlerine baktığımızda ise gezi ve savaşlar sıklıkla yaptıkları meşguliyet olmuştur. İbrani kavminin ileri gelenleri yanında köleler servet ve gösteriş için de kullanılmış olup kabul edilen bu kölelerin hayvanlardan farkı yoktu. Yine de kölelerini rencide edip ezmezlerdi. Kölelerin yılın belli zamanlarında istirahat etme hakları vardı. İstirahat süreleri için de sene de yedi hafta istirahat etme hak, hukukuna sahip vaziyette idiler.

Köleye zarar verme söz konusu değildir. Kölenin iş göremez hale getirilmek suretiyle eziyet edilmesi durumda ise buna sebep olana ceza verilirdi.74

Yalnız bu hassasiyetini genelde Musevîler İbrânîlerin köleliğini engellemek üzerine tesis etmiştir. Şöyle ki İbrânî olan biri borçlarını ödeyemediği veya sefalete düştüğü durumda kendilerini satmak suretiyle köle statüsüne düşerken, yine bedelini ödeyerek hürriyete kavuşabilmekteydi. Fakat İbrânî soyundan olmayan birinin köleliği mütemadi suretteydi. Nitekim Yahudi olan kölelerin durumu ise Tevrat’ta

70 Kitâb-ı Mukaddes, Levililer, Bap. 9/20-22.

71 Osman Ateş, İslâm’a Göre Câhiliye ve Ehli Kitap Örf ve Adetleri, İstanbul, 1996. s. 443. 72 Kitâb-ı Mukaddes , Levililer, Bap. 25/6-7, 10-11.

73 Kitâb-ı Mukaddes , Levililer, Bap. 25/39-55; Tesniye, Bap. 15/12-18. 74 Baran, a.g.e., s. 140.

geçen hükümlerden yapılan çıkarımlardan anlaşılacağı üzere, Yahudi olup da köle durumuna düşenlerin köleliğinin ortadan kaldırılmasına gayret sarf edilmiştir.75

Hülâsa, Yahudilikte köleliğin genel olarak oluşabilmesi için savaş, satın alma ve borç gibi unsurların bir araya gelmesi gerekmektedir. Bir Yahudi’nin köle olabilmesi ancak savaş ve borç sebepleriyle olmaktadır. Yahudilikte köle bir metaı mahiyetindedir ve daimi suretle köle kalmasına bağlıdır. Âzat olunabilmesi için kölenin bir uzvunun sakat olmasına bağlıdır. Yani kölelik vazifesi esnasında ya da işkence gördüğü esnada sakat kalan biri âzat edilirdi. Kısaca denilebilir ki, Tevrat köleliği kabul etmektedir. Kölelikten târihî bir vâkıa olarak bahsetmektedir. Ancak Tevrat, Yahudi olan kölelerle diğer kölelere farklı bakmaktadır.76