• Sonuç bulunamadı

(Tevhid-i Tedrisat) Yalçýn Kaya

Belgede “2 K” Kitap ve Kadýn (sayfa 30-34)

SEVGÝ DÜNYASI

29

Tanzimat döneminde ise ahiret kadar dünya yaþamýný da amaç edinen bir eðitim ilkesinin benimsenmesiyle yetinilir. Yeni kurulan okullar ve ordu okullarý din makamlarýnýn yetkileri dýþýna çýkarýlýr ama hiçbir reformcu din okullarýna dokunmaya cesaret edemez.

Yeni okullarýn yanýnda, eskileri de yaþa-mayý sürdürür, böylece birbirine karþýt düþünceler taþýyan iki farklý kuþak yetiþtirilir. 1916 yýlýnda toplanan Ýttihat ve Terakki Genel Kongresi, Evkaf Nezareti'nin (Vakýflar Bakanlýðý) elindeki ilkokullarý Maarif Nezaretine devreder fakat medreselere dokunmaya cesaret edemez. Medreseler, Evkaf Nezaretinin (bakanlýðýn) elinden alýnýr ama bunlar bir baþka dini makama "Bab-ý Meþihat"a býrakýlýr.

Bu harekette dini okullarýn laðvý, din ders-lerinin okullardan çýkarýlmasý gibi köklü bir atýlým söz konusu deðildir.

Bu arada Anadolu'nun çeþitli yörelerinde (kasabalar da dahil) açýlmýþ yabancý uyruklu misyoner okullarý da öðrenci yetiþtirmektedir. Bir anlamda, ülkede ikili bir eðitim dizgesi deðil üçlü bir eðitim dizgesi söz konusu olmaktadýr.

Gayrimüslim uyruklu vatandaþlarýn çocuk-larýnýn eðitimi için açýlmýþ olan Latin Okullarýnýn (Katolik Mektepleri) sayýsý baþlangýçta 40 kadardýr. Bu okullara devam eden öðrenci sayýsýnýn 6.000 kadar olduðu tahmin ediliyor. 1830 yýlýndan bu yana açýl-maya baþlanan Amerikan Protestan

Okullarýnýn (Board Okullarý da deniliyor) sayýsý giderek artmaktadýr. 1910 yýlýnda Ana ve Ýlkokul sayýsý 395, öðrenci sayýsý 19.243; kolej sayýsý 6, kolej öðrencisi sayýsý 1219'dur. 1914 öncesi toplam okul sayýsý 430'a ulaþýr.

Ýþin ilginç yaný, Maarif Okullarýnýn eðitim yöntemini beðenmeyen varlýklý Müslüman ailelerin çocuklarý da bu okullara devam etmektedirler. Latin ve Protestan yabancý okullara devam eden Türk ve Müslüman öðrenci sayýsýnýn tüm öðrenci sayýsýna oraný 1900 yýlýna deðin yaklaþýk % 15 iken, 1910'da % 60, Cumhuriyetin ilk yýllarýnda ise

% 75'e çýkar. Tüm bu yabancý okullarýn öðrenci sayýsý bir ara 23.000'e ulaþýr.

Kurtuluþ Savaþý yýllarýnda gerek Mustafa Kemal'in eðitimle ilgili konuþmalarýnda, gerek bazý yetkililerin söylevleri arasýnda öðretim kurumlarýnýn birleþmesi gerektiðine deðinen bazý söylemlere rastlamak olanak-lýdýr. Ne var ki bu dönemde medreselerin ve okullardaki din derslerinin aleyhine hiçbir þey söylenmemiþtir. Savaþ biter bitmez yaptýðý çeþitli konuþmalarda Mustafa Kemal, öðre-timin birleþtirilmesi gereðinin üzerinde durur ve medreseler konusunda:

"Medreseler ne olacak, Evkaf ne olacak dediðimiz zaman hemen bir karþý koymayla karþýlaþýrsýnýz. Bu karþý koyuþu yapanlardan hemen ne hak ve yetkiyle yaptýklarýný sormak gerek. Ulusumuzun ve ülkemizin

Dârülirfanlar'ý bir olmalýdýr. Ülkenin bütün çocuklarý kadýn-erkek ayni þekilde oralardan çýkmalýdýr." der.

Küçük bir ilerici-aydýn grubu Mustafa Kemal'in yukarýdaki düþüncelerini destekle-mektedir ama hiç kimse medreselerin ve onlarý denetleyen Evkaf Nezaretinin kaldýrýl-masý konusunu açýkça önerme yoluna gitmez.

1924 yýlýnda Hilafetin kaldýrýlmasýna kadar giden siyasi geliþmeler, Evkaf ve Þer'iye (adalet) Nezaretinin, medreselerin kaldýrýl-masýyla sonuçlanacaktýr.

29 Ekim 1923'te ilan edilen Cumhuriyet'in üzerinden daha altý ay geçmeden eskilerin düþünüp de adýný söyleyemedikleri medrese-okul ikiliðinin kaldýrýlmasý, ulusal, halkçý, çaðdaþ ve laik eðitime geçilmesi gibi konular korkusuzca tartýþmaya açýlýr. Eðitimde ký erkek eþitliði, köy ve köylü eðitiminin önemi -uzun süre lafta kalacak olmasýna karþýn-, demokratik eðitim kavramlarý da yasal düzen-leme öncesinde, Meclis dýþýnda ve içinde çokça irdelenmektedir.

Mustafa Kemal ve onunla birlikte yeni Türk eðitimini ilkelerini saptayanlar olasý ki eðitimdeki yetersiz tabloyu, köklü bir devrimin temelleþtirilmesi açýsýndan çok önemli bir eksik olarak gördüler. 1 Mart 1924

günü Türkiye Büyük Millet Meclisi açýlýþ söylevinde Cumhurreisi Gazi Mustafa Kemal Paþa, 1934'e deðin çýkartýlacak ve yaþama geçirilecek "Devrim Yasalarýnýn" baþlama iþaretini verirken, öncelikle öðretim birliðinin önemini vurgular:

"Türkiye'nin eðitim politikasý her þeyden önce ulusal bir kapsamda olmalýdýr. Bu ne-denle de Evkaf-Þer'iye ve Maarif Vekâletinin düþünce birliðine varmasý beklenir" der.

Nitekim 2 Mart 1924 günü Cumhuriyet Halk Fýrkasý Meclis Grubu toplantýsýnda daha sonraki Devrim Yasalarýna temel olacak üç önemli yasa gündeme gelir, Halifeliðin kaldýrýlmasý, Osmanlý Hanedaný'nýn yurt dýþý-na çýkarýlmasý ve en önemlisi olan Þer'iye ve Evkaf Vekâletinin kaldýrýlmasý -Tevhid-i Tedrisat Kanunlarý.

Saruhan mebusu Vasýf Bey (Çýnar) ve 57 arkadaþýnýn önerdiði Tevhid-i Tedrisat Kanununun gerekçesi þöyle açýklanýr:

"Bir devletin genel eðitim siyasetinde, ulusun duygu ve düþünce bakýmýndan birliði-ni saðlamak gereklidir ve bu da öðretim bir-liði ile olur. Ýki baþlý bir eðitim dizgesiyle iki tip insan yetiþtirilir. Önerimiz kabul

edildiðinde Türkiye Cumhuriyeti dahilindeki tüm eðitim kurumlarýnýn biricik mercii Maarif Vekâleti olacaktýr."

(Vasýf Bey mezarýndan kalk da bir bak, senin önerdiðin Öðretim Birliði 2000 Türkiye'sinde ne hallere gelmiþ!)

Ýzmir manevralarýnda, komutanlarca (Mustafa Kemal, Fevzi Çakmak, Ýsmet Ýnönü) bu konuda alýnan destekleme kararý sonucu, Tevhid-i Tedrisat Kanunu, 24 Temmuz 1924 günü Meclis tarafýndan da kabul edilerek yasalaþýr, yürürlüðe girer. Görüldüðü gibi arkalarýna ilerici-aydýn kanadý alan komutanlar, Öðretim Birliði Yasasý (o dönemdeki adýyla Tevhid-i Tedrisat

Kanunu)'nu Meclis onayýndan geçirerek eðiti-mi tek bakanlýða baðlý bir biçime getir-miþlerdir.

Öðretim Birliðinin önemini Mustafa Kemal, söylevlerinde þu sözlerle vurgular:

"Eðitim ve öðretimi birleþtirmedikçe ayni fikirde, ayni zihniyette bireylerden oluþmuþ birleþik bir ulus yapmaya imkân aramak abesle uðraþmak olmaz mýydý?"

Bu düþünce yasanýn gerekçesinde de belir-gindir. Nitekim yasada yer alan aþaðýdaki açýklama, Öðretim Birliðinin amacýný açýkça göstermektedir:

"Bir ulusun bireyleri ancak bir eðitim göre-bilir. Ýki türlü eðitim bir ülkede iki türlü insan yetiþtirir. Bu ise duygu birliði, düþünce ve dayanýþma amaçlarýndan tümüyle uzaktýr."

430 Sayýlý Tevhid-i Tedrisat Kanunu Hükümleri:

Madde 1- Türkiye içerisindeki bütün öðre-tim ve bilim kurumlarý Maarif Vekâletine baðlýdýr.

Madde 2- Þer'iye-Evkaf Vekâleti ya da tüm özel vakýflar tarafýndan yönetilen medreseler Maarif Vekâletine baðlanmýþtýr.

Madde 3 - Þer'iye-Evkaf Vekâletinin bütçesindeki okul ve medreselerle ilgili ödenekler Maarif Vekâletine devredilmiþtir.

Madde 4- Maarif Vekâleti yüksek din uz-manlarý yetiþtirmek üzere Dârülfûnun içeri-sinde bir Ýlâhiyat Fakültesi kuracak, imam ve hatiplik yapmak üzere din adamlarýnýn yetiþtirilmesi için de ayrý okullar açacaktýr.

Madde 5- Bu kanunun yayýn tarihinden geçerli olmak üzere genel eðitim ve öðretim ile uðraþmakta olup da þimdiye deðin Milli Müdafaa Vekâletine baðlý askeri orta ve lise-ler ile Saðlýk Bakanlýðýna baðlý öksüz yetiþ-tirme yurtlarýna ait kadro ve ödenekler Maarif Vekâletine geçirilmiþtir. Askeri okullarda görev yapan öðretmenlerin kadrolarý þimdilik Milli Müdafaa Vekâletinde kalacaktýr.

Yasa o denli kökten maddeler kapsamak-tadýr ki ilk anda tüm askeri okullar ve Harp Okulu bile Maarif Vekâletine (Bakanlýðýna) verilmiþ, bir yýl sonra yapýlan düzenleme ile tekrar Milli Müdafaa Vekâletine

SEVGÝ DÜNYASI

31

bu kapsam içerisine alýnmasýndaki amaç, ayný yolu izlemesi olanaksýz medreselerin kendi-liðinden kapanmasýný saðlamaktýr.

Gerçekten, Öðretimin Birleþtirilmesi Yasasýnda medreselerin kapatýldýðýna dair bir hüküm yoktur. Ancak medreselerin görevini yapmak, yüksek ilâhiyat uzmanlarý yetiþtir-mek üzere Ýlâhiyat Fakültesi, Ýmam-Hatip okullarý açýlmasý yasal olarak öngörülmüþtür. Böylece medreselerin kapatýlmasý karar altýna alýnmýþ ama resmen açýklanmamýþ oluyordu. Mustafa Kemal'in özel meclislerinde bu konu sýk sýk gündeme gelmiþtir. O, medreselerin reformuna ve devamýna olanak görmemekte-dir. Yusuf Akçora gibi düþünürler medreseleri kapatmamayý, adýný "Hakimiyet-i Milliye Medreseleri" olarak deðiþtirerek reforma tabi tutmayý, buralara yoksul kesimlerden öðrenci alarak devrimi yayacak din adamlarý

yetiþtirmeyi önermiþtir.

Mustafa Kemal, Devrim Medreseleri düþüncesini benimsememiþ, kapatýlmalarý konusundaki üstelemesini sürdürmüþtür.

Nitekim 1925'e kadar tüm medreseler kapa-nacaktýr. Açýlan ilk Ýlâhiyat Fakültesi ile 26 Ýmam-Hatip Lisesi zorlamalar olmamasýna karþýn 1934'e kadar birer ikiþer kapanacaktýr. Büyük çoðunluðu Müslüman olan halkýn bu yasalarý desteklediðini öne sürmek yanlýþ olur. Olasýlýkla savaþ yorgunu, geçim der-dinde, geliþmelerden uzak ve habersiz halkýn iþbaþýndaki yönetime güveni, böylesine önemli bir yeniliðin tepkisiz kalmasýna neden olmuþtur. Anayasa güvencesi altýna alýnan Öðretim Birliði Yasasýnýn, öteki devrim yasalarýnda olduðu gibi, politik çýkarlar ve oy hesaplarý ile gizli ya da açýk saldýrýlara, eleþtirilere uðramasý 1946'lý yýllarda baþlaya-cak ve 1950'li yýllardan sonra da tümüyle göz ardý edilecektir.

Öðretim Birliði Yasasýnýn en büyük destekçisinin yurdun dört bir yanýna daðýlmýþ olan aydýn öðretmenler olduðu ve ilerici basýnýn da bu oluþuma katký yaptýðý bilin-mektedir. Yasanýn yürürlüðe girmesinden sonraki üç yýlda, resmi okullara

medreseler-den sýzan dinsel eðitim, buna koþut olarak Arapça ve Farsça öðretim kaldýrýldý.

1927 yýlýnda ulusal sýnýrlar içerisinde baþka dinden insanlarýn da olduðu öne sürülerek ilk, orta ve liselerden din dersleri kaldýrýldý. Azýnlýk okullarý da Maarif Vekâletine bað-landý. Bu geliþmeler 1928 harf devriminin hazýrlýðý olarak da düþünülebilir.

Öðretim Birliði Yasasýnýn kabulünden kýsa bir zaman sonra Eðitim Bakaný Vasýf Çýnar Bey, bu yasaya uygun olmadýðýný öne sürerek medreselerin kapatýldýðýný ilan edecektir. Ka-pandýklarý 1924 yýlýnda, ülkede 479 medrese ve 18 bin medrese öðrencisi vardýr ancak bunlardan sadece 6 bini gerçek öðrencidir. Diðerleri kayýtlarýný yaptýrýp, askerlik göre-vinden geri býraktýrýlmalarý haklarýný elde et-tikten sonra bir daha okulun semtine uðra-mayan, dükkan ve tezgâhlarýnda çalýþan kiþi-lerdir.

Dönemin Baþbakaný Ýsmet Ýnönü 1925 yýlýnda Muallimler Birliðinde yaptýðý bir konuþmada öðretmenlere þöyle sesleniyordu:

"Tevhid-i tedrisatýn bazýlarýnca

kötüleneceðini, öncülük edenlerin dinsizlikle suçlanacaðýný biliyorduk. Bu sistemde baþarýlý olalým, on yýl kararlýlýkla yürüyelim, þimdi bize karþý olanlar göreceklerdir ki Müslümanlýðýn en saf ve katýksýz þekli bizde yaþanacaktýr. Siz öðretmenler dini deðil, ulusal eðitimi vereceksiniz. Milli eðitimde iki kýsým düþünebiliriz: Siyasal ve vatansal. Bütün bu topraklara Türk anlamýný veren bir 'Türk Ulusu' var. Fakat bu ulus henüz, bek-lediðimiz yekpare ulus görünüþünü vermiyor. Ama bu nesil bilinçle, bilim ve hayatýn rehberliðiyle bütün ömrünü vakfederek çalýþýrsa, siyasi Türk ulusu kültürel, düþünsel ve toplumsal tam ve olgun bir ulus olacaktýr. Yaþayacaksak yekpare bir ulus kitlesi olarak yaþayacaðýz. Ýþte milli terbiye dediðimiz sis-temin genel hedefi budur."

Dergimizin önümüzdeki sayýsýnda Türk milli eðitimine damga vuran bir bakanýn, Mustafa Necati'nin kýsa yaþam öyküsünü ve baþarýlarýný sizlerle paylaþacaðýz.

Prof. Dr.

Belgede “2 K” Kitap ve Kadýn (sayfa 30-34)

Benzer Belgeler