• Sonuç bulunamadı

Tevfik Fikret’te değerler çatışması

II. BÖLÜM

2. TEVFİK FİKRET’İN ŞİİRLERİNDE İNANÇ KRİZİ

2.4. Tevfik Fikret’te değerler çatışması

Değer kavramı, insanların kendi kabullerini ve sınırlıklarını ifade etmek için kullandıkları sözcüklerden biridir. Değer ifadesi, “insanın yapıp-etmelerini determine

eden ilke ya da ilkeler olarak tanımlanabilir.” (Uysal, 2003: 52) Değerler çatışması

ibaresi burada şairin bir ikilem durumu yaşadığını ifade etmek için kullanılmaktadır. İkilem durumu şöyle ifade edilmektedir: “İstekler, arzularla katı somut gerçeklerin

çatışması ve çözüm bulunamaması durumunda trajik durum denilen ikilem ortaya çıkar.” (Adler, 2008: 40) İkilem durumu Tevfik Fikret’in şiirlerinde biraz daha farklı

tecelli eder. Onun şiirlerindeki ikilem ve çatışma nesne ötesi bir yapıya sahip olmakla beraber, çoğunlukla içsel bir çatışma türüne örnek teşkil etmektedir.

Değerler çatışması Tevfik Fikret’te kimi zaman mizaç farklılığından kimi zaman da inanç zıtlığından kaynaklanan bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Devrin özelliği olarak karşımıza çıkan eski-yeni, doğu-batı şeklindeki çatışmalar Fikret’in şiirinde sık görülmemekle birlikte, şairin hissiyatının dışında kalan değerlerin kendi değerleriyle çatıştığı bir tablo ile karşılaşılmaktadır.

Söz gelimi Süha ve Pervin adlı şiirde Süha’nın ve Pervin’in diyalogları bütünüyle bir değerler çatışması oluşturmaktadır. Bir tarafta hayalleri ile mutlu olmaya çalışan, şiir yüküyle dolu ve kimi zaman tensel hazları en büyük bir coşkuyla yaşamak isteyen Pervin’e karşılık diğer taraftan, hakikati görmek isteyen, bu tip eğlencelerin çocukluk olduğu iddia eden, daha karamsar ve düşünceli Süha ile karşılaşıyoruz. Pervin ile Süha her ne kadar aynı mekânda bulunuyor olsalar da karşılıklı diyalogların hemen hiçbirinde ortak bir noktada buluşamazlar. Hissiyatlar devamlı olarak çarpışma halindedir. Süha’nın hülyası ile Pervin’in hülyası hep ayrı çizgide ilerler. Birbirlerine tam olarak itiraf edemedikleri bu durum tüm manzumeyi doldurur.

Bahar-ı Mağmum adlı şiirinde ise bahar mevsimine karşı değerler oluşturan şair,

dönemsel bir çatışma yaşar. Bahar mevsiminin tüm canlılık ve taravetine rağmen şair şu ifadelerle baharın karşısına gönlünü bir karşıt değer olarak koyar:

Bahar olsun bahar olsun da gönlüm Biraz def’-i melal etsin, diyordum; Cihan tağyir-i hal etsin diyordum… Bahar oldu bütün feyziyle, gördüm: Cihan pür-hande, cennetten nişandır, Benim gönlüm fakat vakf-ı hazandır. Bütün rengiyle, ahengiyle Gülşen Garik-i neşe, lakin bence mağmum

Tabiat arz eder karşımda me’şum (325-326)

Şairin diğer bir manzumesi olan Geçmişte adlı şiirinde ise mazi ile şimdi arasında bir kriz yaşanır. Bu çatışma ve karşıtlık öyle bir boyuta varır ki şairin cinnet getirecekmiş gibi bir hale düşmesine sebep olur:

Geçmişte

Maziye atf edip nazar-ı infialimi

Görmekteyim zalam-ı hazan içre halimi (…)

Mâzîde kaldı hep o münevver safâlarım, Bî-hûde şimdi onları yâd eder ağlarım. (…)

Bî-çâre ben, bugün yine vakf-ı te’essürüm: Mâziye doğru uçtu nigâh-ı tahassürüm; (…)

Geçmiştedir ne varsa tarabdan, sürûrdan; Mâzi, o bir cihân idi hep reng-ü nurdan

Eyvah! Şimdi her neye baksam siyah-reng (252)

Geçmişte adlı şiirde şairin bugün ile dün arasında yaşadığı ruhsal çatışma işlenmiştir. Bir değer olarak mazi ve müstakbel arasında süren mücadele bu şiirde örtük bir şekilde yapılmaktadır. Şair, maziye duyduğu hasreti ifade ederken müstakbeli zikretmez. Müstakbel ve şimdiki zaman belki de şairin kendisinden bahsetmek istemeyeceği kadar şaire uzaktır. Şairin geçmişe duyduğu özlem kadar şimdiki zamana olan soğukluğu da hissedilmektedir.

Tevfik Fikret’in değerler çatışmasına örnek olan diğer bir şiiri de Mâzî…Âtî adlı şiirdir. Bu şiirde geçmiş ve gelecek hem çatışmalı bir şekilde karşılaştırılarak eleştirilir hem de şair kendi savunduğu değerleri belirgin bir biçimde ortaya koyar:

Mâzî…Âtî

Mâzî... O şimdi gölge iken şimdi zî-hayat Bir cism olan; o şimdi ölen, şimdi canlanan Mevcûd; evet, o dalga, o girdâb-ı hâtırât (…)

Ölmek hayatı tazelemektir: Biz ölmesek Efkâr ölür; hayat-ı beşer şahs-ı fikretin Bir cümle-i tekâmülü… Her fikr, müşterek (…)

Mâzide kâbil olsa ta’ayyün, bekâ, sübût, Âtî nasıl hayal edilir?.. Bir zeka-şiken (…)

Mâzi o bir mu’allim, o bir pîr, o bir peder, Hâlin tutup sinirli elinden, ağır, sabûr, Âtiye doğru yedmeli… Âti, o pür-seher Bir ufk-ı muhtecib ki füyûzata mehd-i nûr, Efkâr için sipihr-i te’âlî bilinmeli;

Âtî çıkınca ortaya mâzi silinmeli.(463-464)

Mâzî…Âtî şiirinde Fikret’in değer çatışmasını güçlü bir şekilde yürüttüğü

görülmektedir. Bu şiirin son dizesinde yer alan Âtî çıkınca ortaya mâzi silinmeli ifadesi şairin, ruhunda âtîye ilişkin güçlü bir ümidinin olduğunu göstermektedir. Bu şiirde

Tevfik Fikret her ne kadar âtî’nin savunucusu olsa da mâzi’yi de yerden yere vurmaz. Mâzî’nin kıymetini de takdir eder. Nitekim şairin maziye bakışı fikirlerin ölerek yeni fikirlere kapı açması şeklinde yorumlanmıştır. Dolayısıyla Tevfik Fikret’in bu şiirinde daha mutedil ve kararlı bir yol takip ettiği görülmektedir.

Tevfik Fikret’in mâzî ve âtî çatışması Sabah Olursa şiirinde de devam eder. Bu şiirde oğlu Halûk’a seslenen Tevfik Fikret, âtî’ye olan inancını yüksek perdeden ifade etmeye devam eder:

Sabah Olursa…

Bu memlekette de bir gün sabah olursa, Halûk, Eğer bu memleketin sislenen şu nâsiye-i

Mukadderatı kavî bir elin, kavî, muhyî Bir ihtizâz-ı temasıyla silkinip şu donuk, Şu paslı çehre-i millet biraz gülerse (…)

Nazarlarım seni mâziye çekmek ister; sen Bütün hüviyet ü uzviyetinle âtîsin:

(…)

Evet sabah olacaktır, sabah olur, geceler Tulû-ı haşre kadar sürmez; âkibet bu semâ Bu mâî gök size bir gün acır; melûl olma, (…)

Ümîdimiz bu: ölürsek de biz, yaşar mutlak

Vatan sizinle şu zindan karanlığından uzak! (461-462)

Tevfik Fikret bu şiirde oğlu Halûk üzerinden bir âtî felsefesi geliştirmektedir. Oğluna nazaran kendisini mâzî olarak gören Tevfik Fikret, oğlu Halûk’u bütünüyle âtî olarak tarif eder. Tevfik Fikret, milletin çehresini paslı olarak tarif etmekle mâzîye ironik bir gönderme de yapar.

Mâzî-âtî çatışmasının Tevfik Fikret’in şiirlerinde bu denli yoğun görülmesi ondaki toplumsal temelli kaygıların yoğunluğunu da göstermektedir. Tevfik Fikret, bu hususu şiirlerinde canlı tutmakla geçmiş ve geleceğe dair değerlerin kendisi için hangi konumda olduğunu vurgulamaktadır.

III. BÖLÜM