• Sonuç bulunamadı

TERAKKİPERVER CUMHURİYET FIRKASI’NIN ÖRGÜTLENMESİ

TPCF kurulduktan sonra hızlı bir şekilde örgütlendiği gözlemlenmiştir. Fırka Ankara, İstanbul, İzmir, Sivas ve özellikle Doğu illerinde büyük çapta örgütlenme yoluna gitmiştir.164 TPCF’nin siyasî faaliyetleri, en başından beri İstanbul Basını tarafından desteklenmiştir. Fırkanın öncüleri ve çekirdek kadrosu, Ankara Meclisi içinde, birinci grup olarak adlandırılan gruptan, ya da CHF içinden gelmiş olmakla birlikte, yerel olarak, değişik bölgelerde örgütlenmeye başlayınca, farklı kesimlerden kişilerin fırka bünyesinde yer aldıkları görülmüştür. Aslında iktidar fırkası olan CHF’nin kadrosunu oluşturan kişiler

de daha önce İttihat ve Terakki içinde yer almış şahıslardır; ancak İttihatçıların önde gelen- leri CHF dışında kalmışlardır. Dışarıda kalan İttihatçı lider kadro, TPCF kurulduktan

sonra, aradıkları fırsatı yakalamışlar ve bu yeni muhalefet fırkası içinde yerlerini almaya başlamışlardır. Fırka’nın kuruluşunda başrol oynayan kişilerin, muhafazakâr ve hilâfet yanlısı düşünce yapısına sahip olmalarından dolayı, doğal olarak bu fırka muhafazakâr kesime, özellikle Hilâfetin kaldırılmasına, zaviyelerin, tekkelerin, medreselerin, türbelerin

161

Erik Jan Zürcher, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, İletişim Yayınları, İstanbul, 2003, s. 135.

162

Gazi Mustafa Kemal, Nutuk – Söylev, Cilt II, s. 1187.

163

Yücel Özkaya, Altı İlke, Türkler Ansiklopedisi, Cilt 16, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara , 2002, s. 519 – 520.

kapatılmasına büyük tepki duyan, eski düzenden, şeriattan yana olan dinci çevrelere daha çok hitap etmiştir. Bu kesim, bilhassa Hilâfetin kaldırılması neticesinde, bu gelişmeye, Meclis içinde bir tepki olarak kurulduğuna inandıkları TPCF’yi hararetli bir şekilde desteklemişlerdir. TPCF, Mustafa Kemal’in toplum için öngörmüş olduğu değişimin süratli ve inkılapçı bir zihniyetle değil, tekamülle, evrimsel ve kademe kademe olması gerektiğini savunmuş ve Onun peş peşe gerçekleştirmiş olduğu devrimleri şiddetle eleştirmişlerdir.165 Bu paralelde düşünen kişiler ve gruplar da TPCF’nin destekleyicileri olmuşlardır. TPCF’nin örgütlenmesi, şubeler açması ve siyasi faaliyetleri de bu düşünce tarzını yansıtacak şekilde gerçekleşmiştir.

TPCF, kuruluşunun ardından teşkilatlanma sürecine girmiş, on gün sonra taşrada, ilk şubesini Urfa’da açmıştır; bundan yirmi bir gün sonra da Sivas’ta ikinci şubesini açmıştır.166 TPCF, İstanbul Merkez Şubesinin açılışına büyük önem vermiş ve İstanbul Basını da bu gelişmeye önemli bir yer ayırmıştır. Fırkanın örgütlenmesine, CHF dışında kalan eski ittihatçılardan Kara Vasıf * öncülük etmiş, TPCF’yi İstanbul’da örgütleyen ve örgütün İl Başkanlığına gelen kişi olmuştur.167 Fırka’nın, Eskişehir, Trabzon, Siverek, Erzurum, Ordu, İzmir, Afyon(Karahisar), Amasya, Samsun, Sinop, Maraş illerinde birer şube açtığı bilinmektedir.168

Taşra kazalarından Suruç ve Of’ta da birer şube açmıştır.

Ayrıca fırka şubesinin kuruluş aşamasında olan, geçici idare heyetleri belirlenmiş ve resmî başvuruları yapılmış olan iller de şöyledir; Mardin, İzmit, Erzincan, Adana, Mersin,

Kastamonu; Çanakkale, Tekirdağ, Bolu, Düzce, Uşak, Hopa, Gümüşhane gibi yerlerde şube açmak yolunda, fırka programı ve nizamnamesi talebinde bulunmuşlardır.169

İl bazında en fazla üye ve şubeye sahip tek il İstanbul olmuştur. TPCF’nin pratikteki uygulamalarına bakıldığında, teşkilatlanmayı, kendileri için en önemli potansiyel olarak gördükleri İstanbul’dan başlamak ve oradan ülke geneline yayılarak, bir teşkilat ağı

165

Ahmet Yeşil, Terakkiperever Cumhuriyet Fırkası’nın Siyasal Kimliği, Türkler Ansiklopedisi, Cilt 16, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s. 547.

166

Yücel Özkaya, Atatürk Dönemi ve Atatürk İnkılapları, Genel Türk Tarih Ansiklopedisi, Cilt 8, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s. 471.

167

Ömür Sezgin/Gencay Şaylan, a.g.m, s. 2048.

168

Ahmet Yeşil, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, a.g.e., s. 242 – 244.

* Kara Vasıf Bey ile ilgili bir hatırlatma yapmak gerekmektedir, şöyle ki, Erzurum Kongresi sonrası, Kara Vasıf Bey ve bazı arkadaşları, “Karakol Cemiyeti” adı altında gizli bir dernek kurumuşlar, Tüzüğünü ve Yönetmeliğini orduya dağıtmışlardır. Mustafa Kemal, söz konusu bu gelişmelerle ilgili olarak şu yorumu yapmıştır; “Bu yönetmeliği okuyan, bana en yakın komutanlar bile, bu işi benim yaptığımdan kuşkulanmış-

lardır.Oysa ki bunu Kara Vasıf Bey’in yapmış olduğunu, herkesi idamla korkutarak, bilinmeyen bir merkezin, bilinmeyen bir başkomutanın ve bilinmeyen bir takım komutanların emirlerine uymaya zorladıklarını öğrendim. Böyle bir davranış doğru değildi. Bu çok tehlikeli bir durumdu.” [ Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk,

Aksoy Yayıncılık, İstanbul, 1998, s. 28. ]

kurmak istedikleri anlaşılmaktadır. TPCF Merkez şubesine bağlı şubeler şunlardır: Arapcami, Kağıthane, Alibeyköy, Rami, Beykoz, Eminönü, Samatya, Suadiye, Erenköy ve Şile. Bu şubeler içinde en faal konumda olan “Beykoz Şubesi” olmuştur.170

Beykoz Şubesi, faaliyetlerine, resmî olarak açılış yapmadan önce başlamış, hatta bu bölgedeki faaliyetlerini, merkez şubesine bağlı olarak sürdürmüştür. Bu şubenin açılışında, fırkanın genel müfettişi İsmail Nuri Bey özetle şöyle bir konuşma yapmıştır; “ Biz Beykozlular olarak sadık ve samimi Cumhuriyetçileriz, aynı zamanda sağlam Müslümanlarız ve Türkleriz. Cumhuriyet’e karşı hiçbir irtica ve ihanet bizim aramızda yaşayamaz, bu tür hareketi her nerede olursa olsun ezmek hususunda, kanımız Cumhuriyet emrine ebediyyen vakıf edilmiştir”171 diyerek Cumhuriyet’e ne kadar bağlı olduklarını vurgulamak ihtiyacı hissetmiştir.

Şeyh Sait isyanı çıkmadan birkaç gün önce, Kara Vasıf Bey’le yapılan bir görüşmede, TPCF’nin İstanbul’da kayıtlı üye sayısının on bini bulduğunu söylemiştir, hatta Siverek Şubesi’nin kayıt defterinde bile mevcut aza sayısının yüz kişi olduğunu ifade etmiştir.172 Kara Vasıf Bey, TPCF’nin teşkilatlanmasında başrol oynadığı gibi, şahıslarla irtibat sağlanması, talep gelen yerlere fırka program ve nizamnamesi gönderilmesi, teşkilatlanma için gerekli görevli gönderilmesi, bu görevlilerin maaş ve masraflarının temini, resmî başvurularını yapmış olan şubelerin mühürlerinin gönderilmesi gibi önemli görevler üstlenmiştir. TPCF’nin hızlı ve yolunda giden örgütlenme süreci, Şeyh Sait isyanının patlak vermesi ve bu tehlikeli durum karşısında İsmet Paşa iktidarının etkin tedbirler alması ile kesintiye uğramıştır. Şeyh Sait isyanına karışanların, oluşturulan İstiklâl Mahkemelerince yargılanma sürecinde, TPCF’nin en faal şubesi olan Beykoz Şubesi azalarının neredeyse tamamının yargılanmış oldukları dikkat çekicidir. TPCF’nin, İstanbul’da açmış olduğu şubelerden en önemlisinin Beykoz Şubesi olduğu gözlemlendiği

için, elde edilen en fazla bilgi ve belge de bu şube ile ilgili olmuştur. TPCF’nin örgütlenmesi ile ilgili son olarak, şunları söyleyebiliriz: altı küsur aylık

kısa hayatı süresince, kuruluşunu takiben ilk üç ayda oldukça başarılı bir teşkilatlanma örneği sergilemiş; ancak fırka kurulduktan yaklaşık üç ay sonra Doğu Anadolu’da patlak veren “Şeyh Sait İsyanı” ve bu isyanı bastırabilmek ve genişlemesini önleyebilmek için, Hıyanet-i Vataniye Kanunu’na “dinin siyasete alet edilemeyeceği ve bu suçun da vatana

170 A.g.e, s. 245. 171 A.g.e., s. 249 – 250. 172 A.g.e., s. 245.

ihanet” sayılacağına dair 556 Sayılı Kanun’la Ek madde ilavesi’nin, 25 Şubat 1925 tarihinde kabulü ve hükümete geniş yekiler veren “Takrir-i Sükûn Yasası” ve bu Yasayı uygulamakla yükümlü, geniş yetkilere sahip İstiklâl Mahkemeleri’nin kuruluşundan (4 Mart 1925) sonraki siyasi ortamda, TPCF’nin teşkilatlanması bir yana, varlığının devam ettirebilmesi bile zora girmiştir.