• Sonuç bulunamadı

Çalışmanın yukarı bölümlerinde bahsedildiği gibi terör ve terörizm kavramlarının nesnel, herkes tarafından kabul edilen bir tanımı ortaya konamamaktadır. Kavramın bu özel durumu, şiddet eylemlerinin kimilerince “bağımsızlık hareketi”, kimilerince “terörizm” ve yine eylemcilerinin de, bir tarafça “bağımsızlık savaşçıları” bir tarafça “terörist” olarak adlandırılmasına sebep olmaktadır.

Terörist şiddetin özellikleri çoğu yazarlar tarafından ortak maddeler şeklinde sıralansa da, amaçları hususunda aynı yazarların farklı düşünceler ortaya koydukları/koyacakları bir gerçektir. Amaçların fikir ve çıkarlara göre belirlenmesi ve terörizmin, bu amaçlar adına gerçekleştirilmesi, terörizmin ne denli ahlak dışı ve tehlikeli bir siyasi araç olduğunu göstermektedir. Tüm bunların arasında terörizmin kim tarafından uygulandığı önemli bir sorun halini almaktadır. Bu durum temelde, “terörizme” ne zaman “terör” denilmesi gerekliliğini belirleme adına yapılan çalışmalardır.

Açıklanması noktasında birçok fikrin ortaya konduğu terörizmin sınıflandırılması aşamasında da değişik fikirler bulunaktadır. Terör- karşı terör; yukarıdan terör- aşağıdan terör; kır terörü- şehir terörü; iç terör- uluslar arası terör; devlet terörü- devlete karşı terör gibi ayırımlar, terörün farklı açılardan; amaç, hedef ve eylemci odaklı incelemeler sonucu ortaya konmuştur.

Güzel, terörün öznesine göre yaptığı tasnifte, öncelikle şiddet eylemini yapanları kişiler ve gruplar olarak alır. Kişilerin ya da grupların gerçekleştirdiği terör

23

de kendi içerisinde (i) devlete karşı, (ii) başka grup ve kişilere karşı işlenişlerine göre ayrılır. Bunlardan birincisine Türkiye’nin uzun yıllardır mücadele ettiği yıkıcı sol ideolojik terör örgütlerinin faaliyetleri, örnek verilebilir. İkincisine ise, 1980’li yıllardaki yıkıcı sol ideolojik terör gruplarıyla aşırı sağ terör gruplarının birbirlerine yönelik giriştikleri eylemler ve 1990–1997 yılları arasında etnik bölücü terör örgütüyle din motifli terör örgütünün çatışmaları örnek verilebilir.

Güzel’in tasnifinde ikinci kısım özne olarak devlet ele alınmaktadır. Devletlerin gerçekleştirdiği terör; (i) başka devletlere karşı gerçekleştirilen terör, (ii) kişilere ya da gruplara karşı gerçekleştirilen terör şeklinde ayrılır. Devletler tarafından kişilere ve gruplara karşı gerçekleştirilen terör, kendi yurttaşlarına yönelik olarak uygulanabildiği gibi başka devletlerdeki kişilere ya da gruplara yönelik olarak uygulanabilmektedir (Güzel, 2002: 15–16). Bunları örneklendirecek olursak; bir devlet içerisindeki etnik terör örgütlerinin bir başka devlet tarafından kendi devleti aleyhine desteklenmesi (i)’e, İsrail Devleti’nin Filistin Halkına karşı uyguladığı terör de (ii)’e örnek teşkil etmektedir.

Wilkinson; terörün sınıflandırılmasını amaçlarına göre; belli bir grup veya kişileri baskı altına almak ve sindirmek veya keyfi olarak seçilmişleri tasfiye etmeyi amaçlayan bastırıcı terör, mevcut siyasi yapının el değiştirmesi ve sosyo- ekonomik düzende temel bir değişiklik amacı güden devrimci terör ve zorlama ya da yıldırma, öç ya da cezalandırma gibi devrimci gücü ele geçirmekten başka türlü amaçlar için kullanılabilecek devrimci denebilecek (alt-ihtilalci) terör şeklinde yapmaktadır. (Wilkinson, 2002: 152–153).

Devrimci terör; toplumun topyekûn değişmesini arzularken devrimci denebilecek terörizm, hükümetin bazı konulardaki politikalarını değiştirmeye zorlamak veya hükümetin bir uygulamasına misilleme yapmak gibi sınırlı bir amaç güderler (Hazır, 2001: 48–49).

Bastırıcı terör; kişi, grup veya bizzat devletin kendisi olabildiği gibi, terör gruplarının kendi fertlerine de uyguladığı terör türüdür.

24

Terörizm sınıflandırmasında Yayla’nın çalışması konuya ışık tutacak niteliktedir. Yayla, terörü, devlet terörü- devlete karşı terör; kır terörü- şehir terörü ve iç terör ve uluslararası terör şeklinde sınıflandırmıştır (Yayla, 1990: 359).

Ortaya çıkış nedenleri dikkate alınmadan, amacına göre tasnif edildiğinde terör, devlete karşı terör ve devlet terörü olarak iki kategoride incelenebilir.

1.5.1. Devlete Karşı Terör

Bir ülkenin siyasi, sosyal ve ekonomik bütünlüğünü bozmak veya tamamen ülkeyi ortadan kaldırmak amacını taşıyan yani kendisine hedef olarak devleti seçen terör hareketleridir.

Bu tür terör hareketleri kişi veya gruplarca devlete yöneltilirken, başka devletler tarafından da bir başka ülkeye uygulanabilmektedir.

Devlete karşı terör (yukarıdan aşağıya terör), bir ülkenin mevcut siyasi yapısının değiştirilmesi, yok edilmesi veya yerine başka bir sistemini oturtulması amacıyla uygulanabilir. Bir diğer şekli ise devlet içindeki farklı etnik grupların mevcut ülke topraklarının bir bölümünde kendi devlet ve siyasi yapılarını kurma amacıyla şiddet hareketlerine yönlendirilmesidir. İlkinde amaç var olan bir devletin yeni bir rejimde kurulmasıyken, ikincisinde terör uygulayıcısının amacı, ülkeden toprak koparmaktır.

Siyasi hakların kullanılmasındaki engellerin kaldırılması ve azınlık taleplerinin siyasi iktidar tarafından göz önünde bulundurulması, toplumdaki kültürel ve fikirsel farklılıkların bir zenginlik olarak algılanması ve demokrasi kültürünün topluma kazandırılması, devlete karşı girişilecek terör hareketlerini marjinalleştirileceği gibi teröre gerekçe olarak sunulan siyasi, sosyal ve ekonomik huzursuzlukları azaltacağından terör gruplarının taban bulmalarını da engelleyecektir.

25

1.5.2. Devlet Terörü

Terör kısaca, insanlar üzerinde uygulanan, insanın fizik ve ruhsal varlığına yönelen bir şiddet eylemidir. Terörizm ise, özellikle siyasal bir amaç için, bu şiddetin devamlı ve sistemli olarak kullanılması politikasıdır. Terör ve terörizm olgusu tarih boyunca saptanan bir olgudur. Tarihte despotların, tiranların ve diktatörlerin mevkilerinde kalabilmek için teröre başvurduklarını tarih göstermektedir. Öte yandan çağdaş diktatörlerin de, çok defa terörü kullandıkları günümüzde bilinmektedir (Daver, 1986: 101).

Tarihte diktatörler terörü doğrudan kullanırlarken, günümüzde durum bundan farklıdır. Günümüzde devlet terörü, iç karışıklıkların olduğu ülkelerde ve totaliter rejimlerde karşımıza çıkmaktadır. Bu sayede yöneticiler, toplumu baskı altında tutarak iktidarlarını sağlamlaştırmaktadırlar.

Modern devletin en önemli özelliklerinden biri zor kullanma tekelini elinde bulundurmasıdır. Bu zor kullanma hukuki çerçevede bir zor kullanmadır ve kamu düzeninin sağlanması için gerekli olandır. Ancak günümüzde zor kullanmayı, kanunen meşru hale getirebilen yöneticilerin iktidarlarını muhafaza etmek amacıyla devlet kuvvetlerini de kullandıkları görülmektedir.

Güzel, devletlerin terörü iki yoldan uygulamaya koyduklarını belirtmektedir. Bunlardan ilki, eylemler için yasal bir zemine gerek duyulmadan yapılan, kendi “meşru gerekçelerinin” varlığının yeterli görüldüğü durumlardır. İkincisi ise; eylemleri meşru bir zemine oturtmak düşüncesiyle teröre dayanak oluşturacak kanunların çıkarıldığı durumlardır.

Devletlerin kendi halklarına terör uygulamaları söz konusu olduğunda; yasal zemin yasama organı marifetiyle oluşturulur. Katı bir biçimde hazırlanan yasalar, kolluk güçlerince fiziki ve ruhsal şiddet hareketleriyle halka tatbik edilmekte ve sonuç olarak yargı marifetiyle de önemsiz suçlara ağır cezalar verilerek, muhalif hiçbir grubun ortaya çıkmasına müsaade edilmemektedir (Güzel, 2002: 16).

26

Terörizm hakkında yapılan bu sınıflandırma mutlak bir ayırıma işaret etmemektedir. Nitekim ne kadar farklı sınıflandırma yapılırsa yapılsın; terörün uygulandığı yer kurban ve öznenin değişmesi halinde sınıflandırma grupları da birbiri içerisine geçebilecektir. Örneğin; bir devlete karşı gerçekleşen terör hareketi başka bir devletin kontrolünde ise, ortada hem devlet terörünün varlığından hem de iç terörün varlığından söz edilebilir. Bu terör hareketinin kır veya şehirde gerçekleşmesi de olaya farklı bir yorum getirilmesine neden olabilmektedir.

Anlaşılacağı gibi; terörün sınıflandırılmasında kesin ve mutlak bir ölçü görünmemektedir. Terör öznesi ve yöneldiği hedef bağlamında ve iki değişkenin konum ve stratejileri çerçevesinde tasnif kalıpları artırılabilir.