• Sonuç bulunamadı

TERÖRİZM MAĞDURLARI

1. ARAŞTIRMANIN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ

1.17. TERÖRİZM MAĞDURLARI

Terörizm mağdurlarının korunması ile ilgili Sözleşme dahilinde uygulamalar ve maddeler olmasına rağmen, bu alanda açılan davalar son derece azdır ve aynı zamanda açılan davalardan pek azı mağdurlar lehine sonuçlanmıştır.

Bu konunun literatürde açıklaması ise mağdurların halihazırda terörist örgütlerle işbirliği içerisinde olmaları şeklinde yapılmıştır (Beşe, 2002:211). Terörist bir eyleme muhattab olmuş kişiler mağdur sayılacağı gibi, hüküm giymiş terör örgütü mensuplarının yakınları da mağdur kategorisine girmektedirler.

Mağdurlar ele alınırken, bu kişilerin de yaşam hakları Sözleşmeye dahil edilmiş, aile yaşamlarına saygı gösterilmesi ve korunması ile devletin mağdurlara yönelik sorumlulukları ortaya konulmuştur. Devlet, mağdurların korunması ile ilgili olarak sosyal ya da ekonomik sorumluluklar altına girebilmektedir. Bu gibi durumlarda sorumluluğunun gereklerini yerine getirmekle yükümlü kılınmaktadır.

17 Aralık 2004 tarihinde gerçekleştirilen Avrupa Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi Sonuçları arasında adli işbirliğinden de bahsedilmiş, Komisyonun hazırlamış olduğu Beyaz Kitap temeline dayanarak 2005 yılının sonuna kadar daha fazla geliştirilmesi öngörülen adli kayıtlara ilişkin bilgi değişiminin gerçekleştirilmesi, 2005 yılı içerisinde kararlaştırılması karara bağlanan Avrupa Kanıt Müzekkeresi ve iletişim verilerinin korunmasında ilerleme sağlanmasında fikir birliğine varılmıştır. Bu kararların yanı sıra Avrupa Birliği Konseyi, Komisyonu, terörizm mağdurları ve terör davaları sanıklarının korunması ile yardım sağlanması konularında bir Avrupa Koruma Programı oluşturma amacıyla öneri sunmaya davet etmiştir (Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası, 2005).

Tıpkı Avrupa Birliği Zirveleri’nde olduğu gibi Birleşmiş Milletler Sözleşmeleri’nden 9 Aralık 1999 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve 10 Ocak 2000 tarihinde imzaya açılan Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme’nin 8. maddesinde, mağdurların korunması ya da mağdurlar hakkında öngörülen hükümler şu şekilde ortaya konmuştur:

Her taraf devlet, işbu maddede öngörülen müsadede sonucunda elde edilen fonların, 2. madde 1. paragraf (a) ve (b) bentlerinde zikredilen suçların mağdurları veya ailelerinin tazmini için kullanılması amacıyla düzenlemeler oluşturur ∗ (Belgenet, 2005).

Ekonomik ve siyasi yapılarda, terörizm mağdurlarının korunması nasıl söz konusu ise, tüm dünyanın ortak bir diğer sorunu internet yoluyla ortaya çıkan sanal dünya mağdurlarıdır ki bu kişilere hayal gücünün sanal dünyadaki mağdurları denilmektedir (Çeken, 2005).

Avrupa Birliği ülkelerinden İspanya terörizm olayına tepkisini öncelikle hükümet değişikliği ile ortaya koymuş, ardından hiç vakit kaybetmeden terör eylemlerinde hayatlarını kaybeden kişilerin yakınları adına bir dernek kurmuş, derneğe “11 Mart Mağdurları” adını vermiş, terör olaylarının vuku bulduğu dönemin hükümetinin olaylarda ne ölçüde sorumlu olduklarının ortaya çıkması amacıyla “11 Mart Araştırma Komisyonu” kurulmuş, terör olaylarından sorumlu tutulan hükümet yetkilileri “11 Mart Mağdurları” derneğinin seçmiş oldukları temsilciler tarafından ifadeleri alınmıştır (Gürkan, 2005). Verilen örnek Avrupa Birliği’nin terörizm mağdurlarına ne denli önem gösterdiğinin bir kanıtı olmakla birlikte, Avrupa Birliği dışındaki ülkelerden de tıpkı Avrupa Birliği gibi mağdurları koruma adına atılmış adımlar vardır. Avustralya, savaş durumunda asker gönderme ihtimali üzerine uygulamaya koymuş olduğu savaş vergisine, terörizmin yoğunlaştığı son dönemlerde bir de, sigorta primlerine eklenecek 12 sentlik bir terör vergisi dahil ederek, terörizm mağdurları adına bir fon oluşturmayı, bu fonun

Madde 2

1. Herhangi bir kişi, her ne suretle olursa olsun, tümüyle veya kısmen, aşağıda tadat edilen eylemlerin gerçekleştirilmesinde kullanılması niyetiyle veya kullanılacağını bilerek, doğrudan veya dolaylı olarak, yasa dışı bir şekilde ve kasten, fon sağlamakta veya toplamakta ise, bu Sözleşmeyi ihlal eder:

a. Ekte tadat olunan antlaşmaların herhangi biri kapsamında ve vazettiği tanım çerçevesinde suç teşkil eden eylem,

b. Niteliği veya kapsamı itibariyle, bir halkı korkutmak, ya da hükümeti veya uluslararası bir örgütü herhangi bir eylemi gerçekleştirmeye veya gerçekleştirmekten kaçınmaya zorlamak amacını gütmesi halinde, bir sivilin ya da bir silahlı çatışma durumunda muhasemata doğrudan katılmayan herhangi başka bir kişiyi öldürmeye veya ağır şekilde yaralamaya yönelik diğer tüm eylemler.

bankaların sağlayacağı kredi ve hükümetin de ekleyeceği meblağın da katkısıyla yükselmesini hedeflemiştir (Turkish Australian Online Business, 2005).

Avrupa Birliği üyesi olmayıp 1960’lı yıllardan itibaren başlayan bölücü ve yıkıcı propaganda faaliyetlerinin devamı işçi ve öğrenci eylemleri ile gelmiş, 1970’li yıllarda bu eylemlerin yerini anarşi ve terör almış, 1980’li yıllardan itibaren bölücü terör baş göstermiş, 1990’lı yıllar itibariyle ise din temelli terör örgütleri harekete geçmiş, bunların bir sonucu olarak sayıları on binleri aşan terörizm mağdurları ortaya çıkmıştır (Aksu, 2005). 1984 yılından bu yana yoğun bir terörizm ile içiçe bulunan Türkiye Cumhuriyeti, 80’li yıllardan itibaren, adı değişen ancak içeriği ve faaliyetleri aynı kalan Kongra Gel örgütünün yapmış olduğu terörist faaliyetlerle 20 yılı aşkın bir süredir mücadele etmektedir. 1980 ve 1990’ların PKK adlı örgütünün yaptığı terörist faaliyetler sonucunda hayatını kaybetmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yakınları ve hayatını kaybetmeyip fiziksel sorunlar yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, terörizm mağdurları tanımına dayanılarak, terörizm mağdurları sayılmıştır. Avrupa Birliği kapısında bekleyen Türkiye Cumhuriyeti’nde terörist faaliyetlerde bulunan günümüzün Kongra Gel adlı örgütü mensuplarının terörizm mağdurları sayılamayacağı son derece açıktır; terörist faaliyetlerle suçsuz bir topluluğa zarar veren örgüt mensupları, terör faaliyetleri sonucunda hayatını kaybeden kişilerin yakınları ile bir tutulamazlar. Ancak, 20 Aralık 2002 tarihinde gerçekleşen Kürdistan Ulusal Kongresi 4. Olağan Genel Kurulu’nun toplandığı Belçika’nın De Montil Kongre Sarayı’na konuk olarak katılan ve Güney “Kürdistan”lı olduğu iddiasında bulunan siyasetçi Dr. Mahmut Osman, Kürt sorununu ele aldığı sırada, Kürt sorunu ile Ortadoğu sorununun paralel sorunlar olduğunu, biri çözülmeden diğerinin çözülemeyeceğini söylemiş, son olarak ise şaşırtıcı bir açıklamada bulunarak Kürtlerin terörist değil, terörizm mağdurları olduklarını ortaya koymuştur (Özgür Politika, 2002). Kürdistan diye bir bölgenin varolmadığı göz önünde bulundurulduğu takdirde, bu açıklamanın sağlam bir temele dayanmadığı da açıkça görülebilmektedir. Kürt toplulukların teröristlerle bir tutulamayacağı açık olduğu gibi, teröristlerin mağdur olarak kabul edilemeyeceği de o kadar aşikardır. Dr. Mahmut Osman’ın açıklaması 3 açıdan ele

alınabilir, kürtlerin PKK’lı olduğu, PKK’nın kürtlere terör uyguladığı ve devletin PKK ile mücadelesinin terör faaliyeti olduğu varsayımına dayanmaktadır. Bu açıklama baz alınarak Kürtler’in terörizm mağdurları olarak kabul edilmesi durumunda, terör faaliyetlerinde bulunanların Türkiye Cumhuriyeti Emniyet Güçleri’nin olması gerekmektedir ki, bu hiçbir şekilde ciddiye alınıp değerlendirilebilecek bir durum değildir.

1999 yılında yakalanan, Avrupa Birliği’nce de terör örgütü olarak kabul edilen PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yeniden yargılanması gerektiği kararının doğrultusunda, bağımsız ve adil yargılanma hakkı ile ilgili Türkiye’nin ihlalde bulunmuş olduğu önceki davalara atıfta bulunularak, mağdur kişinin tekrar başvuruda bulunması durumunda gecikmeye mahal vermeden yeniden yargılanmasına ilişkin tavsiyelere dikkat çekilmiştir (TV8, 2005). Bu karar doğrultusunda terörist faaliyetlerde bulunması ve bu amaca yönelik örgüt kurması nedeniyle yargılanan kişi Avrupa Birliği’nin kurumu olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından mağdur olarak kabul edilebilmektedir. Bu sırada terörist örgüt mensupları kendi çıkarları doğrultusunda olan her türlü olayı istismar edebildikleri gibi mağdurları kullanarak kendi propagandalarını da yapabilmektedirler. Bu gerçekliğin göz ardı edilmesi, terörün gelişmesine dolaylı da olsa katkı sağlayacaktır.