• Sonuç bulunamadı

Temettuât Defterine Göre Sındırgı’da Lakap ve Sülale Adları

3. DEMOGRAFİK YAPI VE NÜFUS

3.3. Temettuât Defterine Göre Sındırgı’da Lakap ve Sülale Adları

Adlarının yanında, bireylere herhangi bir özelliğinden dolayı sonradan toplum tarafından eklenen isimlere “lakap” denilmektedir307. Kişinin isim seçiminde aile, dini

ve kültürel değerler etkili iken, lakap toplum gözünde kişinin yerini belirlemektedir. Lakabı kişiye yükleyen toplum, bireylere lakap takarken kendi özgür iradesi ile karar vermektedir. Lakap ayırt edici fiziksel özellikleri, kişilik özellikleri ve o dönemde yaptıkları doğru ya da yanlış farklı işlerden dolayı kişilere toplum tarafından verilmektedir. Bu yönüyle lakap verildiği topluma has bir alt kültür örneğidir308.

Köylülerin kişilere verdiği lakapların ne anlam ifade ettiğini kestirebilmek gerçekten zordur.

Temettuât defterinde kişiler tarif edilirken önce sülale adı, boyu, sakalı, bıyığı ve varsa lakabı belirtilmiştir. Bu açıdan o dönemde toplumda kullanılan lakapları görmek ve bilmek açısından Temettuât defterleri zengin veriler sunmaktadır.

307 Şeref Boyraz, “Lakaplar Konusunda Bazı Dikkatler ve Bir Yöre Örneği”, Türklük Bilimi

Araştırmaları, S. 7, (Sivas) 1998, s. 109.

71 Tablo 13. Temettuât Defteri'nde Lakaplar

Lakap Sayısı Lakap Sayısı Lakap Sayısı Lakap Sayısı

Hacı 26 Koca 6 Arıkkara 1 Hafız 1

Molla 18 Elhac 5 Bey 1 Kul 1

Efendi 14 Deli 3 Boz 1 Kulalı 1

Seyyid 13 Tüysüz 2 Cezayirli 1 Öksüz 1

Ağa 12 Alaca 1 Çakır 1 Zeybek 1

Kara 7 Arap 1 Hacı Efendi 1 Toplam 95

Tablo 13 incelendiğinde en çok kullanılan lakabın Hacı lakabı olduğu dikkati çekmektedir. Hacı lakabı dini olarak hac vazifesini yerine getirenlere verilen bir lakaptır. Fakat bunun yanında hacca gidecek ekonomik güce erişen kişiler içinde hacı lakabı kullanılmaktadır309. Hacı lakabını kullananlardan üç tanesi muhtardır. Demiyan

Köyü muhtarı “Cedidoğlu Hacı Mehmet”310, Düğüncüler Köyü muhtarı

“Alikethüdaoğlu Hacı Ali”311 ve Menend Köyü muhtarı Mustafa da hacı lakabını

kullanan muhtarlardır312. Sındırgı genelinde hacı lakabını kullananlardan Menend Köyü 16. hanede kayıtlı “Hacısüleymanoğlu orta boylu ak sakallı Hacı Süleyman

veled Mustafa” hem kendisi hem de ailesi hacı lakabına sahip tek kişidir313.

Molla lakabı en fazla kullanılan lakaplar arasında yer almaktadır. Molla lakabı kullananlar iki imam, bir muhtar, bir hatip ve bir rediftir. Bunun yanında iki kişinin aile lakabı İmamoğlu ve bir tanesinin ise Alihocaoğlu’dur. Molla lakabına sahip olan kişilerden Derecikviran Köyü’nde 54. hanede kayıtlı olan hane sahibinin açıklamasına “malum sübyan ve fakir salyane alınmaz” 314 ifadesi düşülmüş olması, eskiden büyük

kadı, büyük alim anlamına gelen fakat sonradan medrese talebesi olarak tanımlanan315

molla kelimesine burada halk tarafından ne anlamda verildiğini kestirebilmek oldukça güçtür. Efendi lakabının taşıyan dört hatip, dört imam, bir imam-hatip ve bir talebe yer almaktadır. Buradan hareketle efendi lakabının ilim tahsil eden veya dini görevleri yerine getiren kişilere verildiğini söylemek yerinde olacaktır.

309 Kütükoğlu, s.402. 310 BOA. ML. VRD. TMT. d. nr. 9192, s. 54. 311 BOA. ML. VRD. TMT. d. nr. 9192, s. 149. 312 BOA. ML. VRD. TMT. d. nr. 9192, s. 206. 313 BOA. ML. VRD. TMT. d. nr. 9192, s. 207. 314 BOA. ML. VRD. TMT. d. nr. 9192, s. 60. 315 Develioğlu, s. 655.

72

Seyyid “efendi, bey, önder, sahip, lider, ulu, faziletli” gibi sıfat ve unvanları yüklenenlere kullanıldığı gibi terim olarak Hz. Peygamber’in kızı Hz. Fatma ile Hz. Ali’den dünyaya gelen torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile onun soyundan gelenler için kullanılan bir unvandır316. Seyyid lakabına sahip kişilerden sekiz tanesi Gölcük

Köyü’nde yaşamaktadır. Bunun yanında Demiyan, Karagür, Nağara, Emendere ve Koru köylerinde de birer seyyid bulunmaktadır. Ağa olarak kayıt altına alınan 12 kişiden üç tanesi Çiftlik’te kayıtlıdır317. Koru’da üç İbiller’de iki, Emendere, Kozlu,

Engeles köylerinde birer ağa lakaplı kişi kayıtlıdır. Burada da ağa lakabına sahip kişilerin mal varlıkları incelendiğinde genellikle mal varlığı ve kazancı yüksek olan kişilerin bu lakabı kullandığı görülmektedir. Fakat bunun yanında mal varlığı ve kazancı az olan kişilerden bazıları için de ağa lakabı kullanıldığı yazmaktadır. Sındırgı’da bu dönemde kazancı en fazla olan dört aile reisi de ağa lakabına sahiptir. Çiftlik’te 1. hanede kayıtlı olan Şerif Mehmet Ağa 7.500, 2. hanede ve 3. hanede kayıtlı olan iki kardeşten 2. hanedeki İsmail Ağa 5.000, Mustafa Ağa ise 3.500 kuruşluk kazanca sahiptir318. Yine Sındırgı’da bu dönemde tek başına 1.070 dönümlük

tarlaya sahip olan İbiller Köyü’nden İsmail Ağa’nın 3.500 kuruşluk geliri vardır319.

Engeles Köyü 14. hanede kayıtlı olan “Kurtoğlu orta boylu kumral sakallı Ahmet Ağa” 14 dönüm tarlası ve 300 kuruşluk temettuatı ile ağa lakabına sahipken320, Menend

Köyü’nde 1.032 dönüm tarlası ve toplam 1.000 kuruşluk kazancı ile “Hacısüleymanefendioğlu orta boylu sarı sakallı Halil Ağa” hem muhtar hem de ağa lakabına sahiptir321. Emendere Köyü’nde toplamda 689 kuruşluk mal varlığı, 18

dönüm tarlası, 300 kuruşluk kazancı olan ve aynı zamanda köyün muhtarı da olan Süleyman da ağa lakabını kullanmaktadır322. Kozlu Köyü 13. hanede kayıtlı olan Ali

Ağa ise 93 dönüm tarlaya ve 500 kuruşluk kazanca sahiptir. Fakat Ali Ağa’nın “Hacıhasanağaoğlu” sülale adı onun kuşaklar boyu sülalenin ağa lakabını kullandığı

316 Mustafa S. Küçükaşçı, “Tarihî Süreçte Seyyid ve Şerif Kavramlarının Kullanımı”, Osmanlı

Araştırmaları XXXIII, Prof. Dr. Muammer Kemal Özergin Hatıra Sayısı – I, Neşir Heyeti: Halil İnalcık ve diğerleri, 2009, İstanbul, s. 87-88.

317 ‘Şerif Ağa'nın amcası müteveffa Veli Ağa'nın kerimeleri Aişe Zeliha ve Atike Hatunların müşterek

olan emlakları’ Çiftlik’te hane numarası verilmeyen fakat mal varlıkları yazılan Veli Ağa hayatta olmadığı için burada geçen ağa lakabı ağa lakabına sahip kişiler arasına dahil edilmemiştir. BOA. ML. VRD. TMT. d. nr. 9192, s. 359. 318 BOA. ML. VRD. TMT. d. nr. 9192, s. 358. 319 BOA. ML. VRD. TMT. d. nr. 9192, s. 290. 320 BOA. ML. VRD. TMT. d. nr. 9192, s. 161. 321 BOA. ML. VRD. TMT. d. nr. 9192, s. 206. 322 BOA. ML. VRD. TMT. d. nr. 9192, s. 290.

73

izlenimini vermektedir323. Tüm bu örnekler mal varlığı buna bağlı olarak kazancı çok olanın ağa lakabına sahip olduğu kanısını kuvvetlendirmekle birlikte, mal varlığı ve kazancı az olanların da ağa lakabını kullanması bu lakabın toplumda tam manasıyla neyi ifade ettiğini anlamak güç görünmektedir.

Kara, koca, alaca, arap ve boz lakaplarının kişilerin fiziksel özelliklerinden dolayı verildiğini düşünmekteyiz. Arap lakabının kişinin etnik kökeninden mi yoksa teninin esmer oluşundan mı verildiğini kestirmek ise zor görünmektedir. Bunu bilebilmek için o dönemde bu lakabın neden verildiğini bilmek gerekir. Bu da oldukça güç görülmektedir. Bey lakabı Çiftlik’te kayıtlı olan fakat Kırkağaç Kazası’nda sakin olan Miralay Yakup Bey’in oğlu Ethem Bey’e aittir. Bu lakap da Ethem Bey’e babasının saygınlığından verilmiş görünmektedir.

Temettuât defterinde kadınlara lakaplar verilmemekle birlikte defterde isimleriyle birlikte yazılan kadınlardan 24 tanesi hatun olarak kayıt edilirken, bir hanesi hanım olarak belirtilmiştir. Defterde geçen hatunlarından 15’i bir erkeğin zevcesi, yedisi kerimesi, birer tanesi de hemşiresi ve yetimidir. Bunun yanında geride kalan 42 kadının ise hatun, sultan gibi lakapları bulunmamaktadır.

Osmanlı nüfus defterleri ve Temettuât defterleri bir yörede yaşayan ailelerin sülale adlarını tespitte oldukça önemli bir yere sahiptir. Aynı yer ve tarihlere ait nüfus defterleri ile Temettuât defterleri arasında bazen nüfus defterleri sülale adları konusunda zengin veriler içerirken, bazı durumlarda ise Temettuât defterleri daha zengin verilere sahiptir. İncelediğimiz döneme ait nüfus defterleri içerisinde sülale adları konusunda en geniş verilere sahip olan defter 1340 numaralı ve M. 1831-1832 tarihli defterdir. Bu deftere göre 1341 numaralı ve M.1840-1841 tarihli nüfus defteri sülale adları konusunda oldukça az bilgiler içermektedir. 1340 numaralı nüfus defterine göre Temettuât defteri daha fazla bilgi vermesine rağmen 1340 numaralı nüfus defteri adı geçen iki deftere oranla Sındırgı’daki sülale adları konusunda oldukça fazla bilgi içermektedir. Sındırgı köylerinden Gölcük ile ilgili yapılan çalışmada 1340 numaralı defterde 119 sülale adı geçerken, aynı köye ait 1840-1841 tarihli nüfus defterinde 6 sülale adı, Temettuât defterinde ise 17 sülale adı geçmektedir324.

323 BOA. ML. VRD. TMT. d. nr. 9192, s. 220. 324 Geniş bilgi için bakınız. Bektaş, s. 55-73.

74

Sülale adlarının oluşumunda lakaplar önemli yer edinmektedir. Kişileri ayırt edici özelliği sahip olan lakaplar zamanla sülale adı haline gelmiştir. Ancak, sülale adları her zaman lakaplardan oluşmamaktadır. O yüzden tüm sülale adları lakaplardan meydana gelmiştir demek çok doğru görünmemektedir. Temettuât defterinde incelediğimiz 2.751 hanenin 2.277 tanesinin bir sülale adına sahip olduğunu tespit ettik.

Sındırgı’da oluşan sülale adlarının325 bazıları aileye adını veren kişilerden gelen

Ahmetoğlu, Mehmetoğlu, Bekiroğlu, İsmailoğlu, Sinanoğlu gibi kişi adlarından oluşmaktadır. Kişi adları yanında aileye ismini veren kişilerin lakapları zamanla ailenin de lakabı olmuştur. Aynı zamanda sülaleye adını veren kişinin fiziksel özelliklerini yansıtan lakaplar da ailenin de lakabı haline gelmiştir. Defterimizde geçen Bozahmetoğlu, Sarıibrahimoğlu, Sağıroğlu, Kösehasanoğlu, Kösemehmetoğlu, Kırcamehmetoğlu, Karahaliloğlu, Boduroğlu, İncekaraoğlu, Karaahmetoğlu gibi lakaplar bu tip lakaplara örnektir.

Kişilerin yapmış olduğu işler de başlangıçta işi yapan kişinin mesleği olarak görünürken zamanla sülaleyi ayırmak için sülale adı olarak kullanılmaktadır. Mesleklerden türemiş olan Bakkaloğlu, Bakırcıoğlu, Berberoğlu, Çobanoğlu, Çobanahmetoğlu, Katırcıoğlu, Fırıncıoğlu, Helvacıoğlu, Değirmencioğlu, Demircioğlu, Semercioğlu, Terzioğlu gibi sülale adları Sındırgı’da buna sadece birkaç örnek teşkil etmektedir.

Bir sülalenin isminin oluşmasında sülaleye adını veren kişilerin devlette yaptıkları hizmetler de etkili olmaktadır. Sındırgı’da sıklıkla kullanılan ve devlette görev alan askeri sınıfı temsil edenlerin taşıdığı unvanlara sahip sülale adları mevcuttur. Bölükbaşıoğlu, Sipahioğlu, Halilbeşeoğlu, Hüseyinbeşeoğlu, İbrahimbeşeoğlu, Torunbeşeoğlu, Velibeşeoğlu, Lağımcıoğlu, Cebecioğlu ve Acemibeşeoğlu gibi sülale adları bunlara örnektir. Beşe unvanı Osmanlı taşrasında görev alan yeniçerilerin taşıdığı bir unvandır326. Osmanlı taşrasında görev alan

yeniçeriler beşe unvanı ile taşrada yeniçerilik dışında birçok meslekle ilgilenerek

325 BOA. ML. VRD. TMT. d. nr. 9192’ye göre oluşan sülale adlarının köylere göre dağılımı için bakınız:

Ek 5.

326 Öntuğ, XVII. Yüzyılın İlk Yarısında Balıkesir Şehrinin Fiziki, Demografik ve Sosyo-Ekonomik Yapısı,

75

halkın içerisine karışmıştır327. Osmanlı’da yeniçerilerin silahlarının yapımı, tamiri,

cepheye taşınması, korunmasından ve yeniçerilere cephane temin edilmesi gibi işlerden sorumlu askeri sınıf cebecilerdir328. Lağımcılar ise kale kuşatmalarında yer

altında tüneller kazarak barut ve fitil yoluyla kalelerin duvarlarının yıkılmasında görev olan askeri sınıftır329. Beşe, lağımcı, cebeci, bölükbaşı gibi sülale adlarına sahip

kişilerin Sındırgı’da yer almasının en önemli sebebi devşirmelerden bir kısmının Balıkesir civarındaki zeametlere gönderilerek orada hizmet görmeleridir330. 16.

yüzyıla ait tahrir defterlerinde tımar sisteminin içerisinde zeamet olarak görülen Sındırgı’nın bu özelliği zamanla askeri zümrenin buraya gelip yerleşmesinde etkili olmuştur. Bölgede yerleşen ya da bölgeden seçilen askerler zamanla kullandıkları unvanları çocuklarına bırakmışlardır. Bunun sonucunda Sındırgı’da beşe unvanını içerisinde barındıran birçok sülale adı mevcuttur.

Kişilerin kethüda, hoca ve imam gibi aldıkları görevler zamanla kendisinden sonra gelen ailesine ve soyuna sülale adı olarak kalmıştır. Temettuât defterinde hacı lakabı isimlerin önünde yazılmıştır. Bunun yanında hacı lakabı ile başlayan birçok sülale adı defterde geçmektedir. Hacıoğlu, Hacıahmetoğlu, Hacıibrahimoğlu, Hacımahmutoğlu gibi sülale adları yaşadığı dönemde hacı lakabını alan kişilerin lakaplarını ve adlarını sülale ismi olarak bırakması sonucunda ortaya çıkmıştır.

Sındırgı’da oluşan sülale adları içerisinde köye dışarıdan geldiğini tahmin ettiğimiz kişilere köylüler tarafından takılan lakaplar da zamanla sülale adı olarak oluşmuştur. Çelebi’de Trabzonluoğlu, Osmanlar’da Trabzonlu, Karaağaç köyünde Edremidli, Kelemiç’te Kulalıoğlu, Derecikviran’da İzzettinlioğlu gibi sülale adları bunlara örnektir. Edremidli, Trabzonlu ifadesinden bu ailelerin yakın bir zamanda adı geçen köye göç ettiği kanısını oluşturmaktadır. Çünkü İzzettinlioğlu, Kulalıoğlu ifadesindeki oğlu kelimesinden bu ailelerin en azından bir nesil önce Derecikviran ve Kelemiç köylerine geldiğini söyleyebiliriz. Bunun yanında İzzettin Köyü’nde bir

327 18.yüzyılın ilk yarısında Adana esnafının %28’i beşe unvanına sahip yeniçerilerdir. Saim Yörük,

XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Adana Kazası (1700-1750), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Erzurum 2011, s. 186.

328 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Kapıkulu Ocakları II, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1984, s. 3-5. 329 Uzunçarşılı, Kapıkulu Ocakları II, s. 131.-133.

76

ailenin Yerlioğlu olarak anılması muhtemelen köye sonradan gelenlerin az kalan yerli aileye taktığı bir lakaptır.

Osmanlı toplumunda yerleşik olan köylülerin sonradan köye gelip yerleşen konar göçerleri ayırt etmek için onlara yörük lakabını takmışlardır. Takılan bu lakap zamanla bir ailenin tüm fertlerini temsil ederek Yörükoğlu şeklinde sülale adı halini almıştır. Sındırgı Temettuât Defterleri’nde de Yörükoğlu sülale adı olarak kullanılmaktadır. Bunun yanında Esiroğlu ve Köleoğlu gibi sülale adları az da olsa vardır. Koru Köyü’nde iki hane Köleoğlu331 olarak kayıt edilmiştir. Süleler köyünde

ise iki hane Esiroğlu332 sülale adına sahiptir. Esiroğlu lakabının savaşta esir olup sonradan köyüne dönen birisine mi yoksa savaşta esir olarak alınıp köye gelen birisine mi aittir? Esiroğlu sülale adı başka bir olaydan dolayı mı verilmiştir? Aynı şekilde Köleoğlu sülale adı hakkında da yorum yapmak güçtür. Bu tip lakapların yanında hayvan isimlerinin de sülale adı olarak kullanıldığı Sındırgı’da görülmektedir. Ördekoğlu, Kurtoğlu, Kuşoğlu gibi sülale adları bu tip sülale isimlerine örnektir.