• Sonuç bulunamadı

TEMBEL KIZIN ŞANSI

Belgede Tarsus masalları (sayfa 162-166)

B. Çıplak Bitiş

25. TEMBEL KIZIN ŞANSI

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, cinler cirit oynarken eski hamam içinde, ülkenin birinde, insanlar ketenleri eğirerek iplik haline getirir ve bu iplikleri de dokuyarak giyeceklerini bunlardan yaparlarmış.

İşte bu ülkede, iplikçi bîr kadınla üç kızı yaşarmış. Kadın geçimini kızlarıyla beraber dokuyup sattığı ketenlerden sağlarmış, İki kız annesiyle birlikle ip eğirirken küçük kız hiç bu işe yanaşmaz tembel tembel otururmuş. Annesi ne yaptıysa kıza bu işi

öğretememiş. Çünkü küçük kızı iş yapmayı hiç sevmezmiş ve akşama kadar boş boş otururmuş.

En sonunda, zavallı kadın bir gün çileden çıkmış ve kızına bir tokat atmış. Küçük kız, bu acıyla öyle bir ağlamaya başlamış ki, o sırada sokaktan geçmekle olan padişahın kansı duymuş. Sultan hemen sesin geldiği eve giderek iplikçi kadına, kızının neden ağladığını sormuş.

Anne de kızının tembelliğinin ortaya çıkmaması için sultana yalan söylemiş. "Sultanım, kızıma keten eğirme işini bir türlü bıraktıramıyorum. Sabah akşam keten eğiliyor başka hiçbir iş yapmak istemiyor. Fakat ben gayet fakir bir kadınım. Kızıma sürekli keten alamıyorum. O da kelen eğiremediği zaman, böyle hüngür hüngür ağlıyor." demiş.

Sultan, kızın bu durumunu öğrenince çok mutlu olmuş. Çünkü sultam, hiçbir şey bir çıkrık sesi kadar mutlu edemezmiş. Yaşlı kadına dönüp:

"Kızının benimle gelmesine izin verirsen ona eğirmesi için islediği kadar keten veririm. Kızın islediği kadar keten eğirebilir." demiş.

Zavallı kadın bunu duyduğuna çok memnun olmuş ama bir yandan da söylediği yalanın ortaya çıkmasından çok korkuyormuş. Yine de kızının sultanın yanında rahat edeceğini düşünerek gitmesi için izin vermiş.

Hemen hazırlanan genç kız, sultanla beraber saraya gitmiş. Sultan genç kıza içi ketenle dolu üç oda göstermiş ve:

"Bunlar ülkenin en iyi ketenleridir. Eğer bunları üç gün içinde eğirip bitirirsen seni büyük oğlumla evlendireceğim. Fakir bir aile olman benim için Önemli değil. Çünkü senin gibi çalışkan bir kız, alımlardan çok daha değerlidir." demiş ve kızı keten yığınlarıyla yalnız bırakmış.

Genç kız, üç oda dolusu kelenle baş başa kalınca ne yapacağını bilememiş ve: "Ben her gün gece yansına kadar hiç kalkmadan keten eğirsem bile. bunca keteni, ancak on yılda bitirebilirim." diye düşünüp başlamış ağlamaya. Hiçbir umudu olmadığı için akşama kadar yatıp uyumuş. Üç gün boyunca parmağını bile oynatmamış.

İşlerin nasıl gittiğini merak eden sultan, genç kızın odasına geldiğinde bir de ne görsün? Ketenler hâlâ yığın halinde duruyormuş, Kızın hiç kelen eğirmediğini görünce çok şaşırmış. Genç kız, kendini affettirmek için:

"Sultanım, evimden ayrılmak beni çok üzdü. Daha önce hiç ailemden ayrı kalmamıştım. Bu yüzden canını hiçbir şey yapmak istemiyor." demiş.

Sultan, genç kızın bu haline çok üzülmüş ve gidip ailesini görmesi için izin vermiş. Dönünce de işe başlamasını istemiş.

Sultan gidince kız tekrar yalnız kalmış ve pencerenin önünde kara kara düşünmeye başlamış. Bu sırada dışarıdan geçen üç kadın görmüş. Bu kadınlar çok garip görünüyormuş. Birinin ayağı çok geniş ve yassıymış. Diğer kadının alı dudağı neredeyse alt çenesine değecek kadar sarkıyormuş. Üçüncü kadının ise, başparmağı çok genişmiş.

Kadınlar, pencerenin önünde ağlayıp duran genç kıza bakmışlar ve neden ağladığını sormuşlar. Kız başına gelenleri bir bir anlatmış ve tekrar ağlamaya başlamış. Kadınlar genç kızı dinledikten sonra:

"Üzüldüğün şey bu muydu? Merak etme biz sana yardım ederiz. Bu iş bizini için hiç de zor değil. Yalnız bir şartımız var. Bizi düğününe çağıracaksın ve seninle aynı masaya oturacağız ama bizden ulanmayacaksın." demişler.

Genç kız, kadınların bu sözlerine çok sevinmiş ve biraz olsun içi rahatlamış. Hemen onları içeriye alarak işe başlatmış.

Birinci kadın, 0 geniş ve yassı dudaklarıyla çarkı çeviriyor, ikinci kadın o sarkmış dudaklarıyla ipi ıslatıyor, üçüncü kadın ise masanın üzerindeki ipin üslüne bastırıp çevirerek ipe şekil veriyormuş.

Genç kız, bu üç kadını sultandan saklamış ve o geldiğinde sadece yapılan ipleri gösteriyormuş.

Kadınlar, üç oda dolusu keteni sırayla eğirip bitirmişler ve:

"İşte, sana verdiğimiz sözü tuttuk ve ipleri tam vaktinde bitirdik. Artık gitme vaktimiz geldi ama sen de bize verdiğin sözü sakın unutma." Demişler.

Genç kız, büyük bir gururla keten iplerini sultana göstermiş. Üç oda dolusu hazır ipi gören sultan, hemen düğün hazırlıklarına başlanması için emir vermiş. Sultanın büyük oğlu da böyle çalışkan ve becerikli bir karısı olacağı için bu habere çok sevinmiş. Genç kız, üç teyzesi olduğunu ve düğününe onları da çağırmak istediğini söyleyence, sultan:

"Tabii, çağırabilirsin. Onlar senin ailen sayılır." Demiş.

Üç gün sonra düğün başlamış. Yemeğe geçilirken içeri çok tuhaf görünümlü üç kadın girmiş. Bu kadınları gören gelin:

"Hoş geldiniz, sevgili teyzelerim." Diyerek kadınlara sarılmış.

Damat kadınları görünce çok şaşırmış. Çünkü kadınlar çok garip görünüyorlarmış. Merakına engel olamayıp, birinci kadına ayaklarının nasıl bu dununa geldiğini sormuş. Kadın:

"Çark çevirmekten." Demiş. Damat ikinci kadına dudaklarının neden öyle göründüğünü sorunca, kadın:

"İp ıslatmaktan oldu." Diye cevap vermiş. Damat, üçüncü kadına başparmağının nasıl 0 hale geldiğini sorunca, kadın:

"'İpe şekil verirken oldu." Demiş. Kadınların ip eğirmekten bu hale geldiklerini gören damat, birden sevgili karısına bakmış ve:

"Eğer, benim karım da ip eğirmeye devam ederse, onun da parmaklan, dudağı ve ayakları bu hale gelir." Diye düşünmüş.

Bunun üzerine düğünden sonra, eşine keten eğirmeyi yasaklamış ve böylece, genç kız nefret ettiği bu işi yapmaktan ömrünün sonuna kadar kurtulmuş.

Genç ki/, ailesini de yanına almış ve hep beraber hayatlarının sonuna kadar sarayda rahat içinde yaşamışlar.

Belgede Tarsus masalları (sayfa 162-166)

Benzer Belgeler