• Sonuç bulunamadı

2. TÜRK KÜLTÜRÜNDE ATEŞLİ VE ATEŞSİZ SİLAHLAR HAKKINDA

4.1. ESERLERİN MÜZEYE GELİŞ TARİHLERİ VE GELİŞ BİÇİMLERİ

4.5.5. Telkari Tekniği

Arkeolojik kazılardan çıkan eserler, filigre tekniğinin, M.Ö üçüncü binden itibaren Mezopotamya ve Mısırda ve M.Ö 2500 den itibaren de Anadolu’da kullanıldığını göstermektedir. Altın ve gümüş telleri eğip, bükerek desenler yapmaya ve bu tel motifleri lehim kullanarak birbirlerine veya madeni bir zemin üzerine tutturmaya telkari tekniği denir. Telkari tekniği kesici silahların kabza kısımlarında ve ateşli silahların teçhizatlarının süslemelerinde kullanılmıştır.166

Katalog’da yer verdiğimiz eserler üzerinde bu süsleme tekniği kullanılmış örnek bulunmamaktadır.

4.5.6. Savatlama (Niello)

Madeni eserlerin üzerine açılan yivlere ve yuvarlaklara, başka cins ve renkte madenler yerine, bir kükürt ve maden karışımı olan siyah renkteki niello (savat) doldurularak da, eser üzerinde renk kontratı elde edilebilir. Bu teknik, özellikle gümüş eserlerin üzerine uygulanır. Niello, belirli aralıklarda kükürt ile kursun ve bakır madenleri karıştırılarak hazırlanır.167

Savatlama silahlarda hançer ve kılıçların metalden yapılmış kabzalarında, tüfeklerin metal kaplanmış dipçiklerinde ve tabancaların metal kaplı kabza kapaklarında görülür.168

Katalogdaki 10, 21, 31 ve 35 nolu eserler üzerinde bu süsleme tekniği uygulanmıştır. 164ERALP, N., a.g.e., s.180 165ERGİNSOY, Ü., a.g.e., s.37 166ERGİNSOY, Ü., a.g.e., s.37-38 167ERGİNSOY, Ü., a.g.e., s.43 168ERALP, N., a.g.e., s.181

4.5.7. Taş Yerleştirme

Özellikle murassa ve müzeyyen olarak hazırlanan hançer, kılıç, kalkan, yatağan, miğfer v.b. gibi silahlar üzerine elmas, yakut, zümrüt, necef, firuze, mercan gibi taşların yerleştirilmesini sağlayan tekniktir. Taş yerleştirme işi de iki usulde yapılır. Birincisi yerleştirilecek taş ve taşların derinliği kadar zemin çökertilir. Çökertilen kısmın içerisine taş yerleştirildikten sonra zeminden taşan metal taş çevresine kapatılır ve taş maden içerisine gömülmüş olur. Yüzeyden çok hafif bir kabartma ile kendisini gösterir. İkincisi metal üzerine taş çapı kadar kesilen istenilen formdaki altın, gümüş ve bronz telden yuvalar lehimlenir. Bu yuvalar içerisine konulan taşlar, yuvaların üst kenarları üzerinde bırakılan tırnaklar vasıtası ile zemine bağlanır. Bu usul genellikle yüzük, küpe, kolye, gerdanlık gibi süs ve ziynet takılarında uygulanır.169

Katalogdaki 28 nolu eser üzerinde bu süsleme tekniği uygulanmıştır.

4.5.8. Çakma

Bir adı da küftgâri olan bu teknikle altın ve gümüşle kaplanması düşünülen geniş satıhlarda kaplama yapılmıştır. Miğfer ve zırhlarla rastlanılan geniş gövdeli yapma kûfî harflerin doldurulması bu tekniğin uygulanması sonucu oluşmuştur. Çakma tekniğinde yüzeylerde uygulanacak yazı ve motiflerin kenar konturları kazıma tekniği ile oyulur. Varak halindeki altın ve gümüş bu yüzey konularak ısıtıldıktan sonra çok hafif darbelerle yüzeye çıkarılarak yapıştırılır. Yüzey kenarlarındaki çapaklar temizlenir ve konturlardaki metal birimleri çekiçlenerek çakılan maden üzerine yaptırılır. Bu teknik varak yerine zaman zaman yan yana konulan tellerin dövülmesi ile de uygulanabilir.

4.5.9. Delik İşi

Madeni eserlerin üzerine kesici ve delici aletler kullanılarak delikli süslemelerin yapıldığı tekniğe “delik İş” “kesme” veya “ajur” tekniği denir.170

Tekniğin uygulanacağı plaka üzerine işlenecek desen bir veya estetiğine uygun simetri içerisinde birden fazla çizilir. Daha sonra keskin kalemler ve çekiç vasıtası ile desenin şeklini ortaya çıkaracak zemin parçaları çıkarılır. Yahut da zemin bırakılarak deseni belirleyecek bordürler oyularak teknik uygulanır. Uygulamada belirgin bir güzellik verebilmek için desenler genellikle şemseler içerisine işlenmiştir. Kalkanlarda, zırh plakalarında bu teknikle yapılan uygulamalarda ajurlu yazılara da yer verilmiştir. Miğferler ile zerrin külahlarda ise desen uygulamaları yer almıştır.171

Katalog’da yer verdiğimiz eserler üzerinde bu süsleme tekniği kullanılmış örnek bulunmamaktadır.

169ERALP, N., a.g.e., s. 181-182 170ERGİNSOY, Ü., a.g.e., s.37 171ERALP, N., a.g.e., s.180

4.5.10. Altın Sıvama

Tombaklama adı da verilen bu teknik genellikle XVI’ncı yüzyıldan itibaren bakırın bol miktarda kullanılması sonucu yaygınlaşmıştır. Bakırdan yapılmaya başlanan miğfer, kalkan, at alın zırhı ve diğer araçların çok çabuk oksidasyona uğrayarak kararmalarını önlemek, aynı zamanda onlara uzun süreli ve gösterişli bir yaşam sağlamak için kullanılan bir tekniktir. Bu teknikte bakırdan yapılmış malzeme üzerine gerekli desen ve motifler yapıldıktan sonra çok iyi bir şekilde temizlenir. Kazıma tekniği sonucu ortaya çıkan maden çapakları alınır.172

Katalog’da yer verdiğimiz eserler üzerinde bu süsleme tekniği kullanılmış örnek bulunmamaktadır.

4.6. KULLANIM AMAÇLARINA GÖRE SİLAHLAR

Silahlar, ateşli ve ateşsiz silahlar olarak kullanılmakta olup ateşsiz silahlarda vurucu, kesici, delici, atıcı silahlar adları altında incelenmektedir. Kataloğumuzda ateşsiz silahlardan sadece kesici ve delici silahlar yer almaktadır. Kesici silahlardan en önemlisi ve en çok kullanılan ise kılıç olup kataloğumuzda 1, 2, 3, 4, 5,6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 nolu eserler bu türdendir.

Kılıçtan sonra en çok ve yaygın olarak kesici silah yatağan olup kataloğumuzda 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29 nolu eserler bu türdendir.

Kesici silahlar içerisinde değerlendirilen ve kılıç ve yatağana nazaran daha küçük ölçekte yapılmış olan kamalar ise kataloğumuzda 31, 32, 33, 34, 35 numarada incelenmiştir.

Ateşsiz silahların delici silah diye adlandırabileceğimiz meç kataloğumuzda tek örnek olarak 30 numarada incelenmiştir. Yine 36 ve 37 katalog numarasında bazen tek olarak da kullanılan ama esas kullanım amacı tüfeklerin namlusuna sabitlenerek kullanılan kasaturalar yer alır.

Ateşli silahlar içerisinde top, tüfek ve tabanca yer almakta olup katalogumuzda bu üç türden silah grubunda yer almaktadır. Kataloğumuzda en çok bulunan silahımız tabanca olup 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59 nolu kataloglarda bu türden eserler incelenmiştir.

Tabancalardan sonra da en çok bulunan silah ise tüfekler olup 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 6759 nolu kataloglarda bu türden eserler incelenmiştir.

Kataloğumuzda yer alan bir tek örnek bulunan ve kataloğumuzda 68 numarada incelenen son ateşli silahımız ise top’tur. 15. Yüzyıl Karamanoğulları dönemine tarihlendirdiğimiz bu topa ait iki örnek 2013 yılı içerisinde Karaman

172ERALP N., a.g.e., s.182

Müzesi tarafından gerçekleştirilen Karaman Kalesi kazı çalışmalarında ortaya çıkarılmış olup bir tanesinin ağzında taştan yapılmış küçük güllesi yer almaktadır. Osmanlı döneminde ateşli silahlarda kullanılan güherçilenin Karaman eyaletinde de üretiminin yapılması173 ve Karaman Kalesi kazısından Karamanoğulları Beyliği

Dönemine ait toprak tabakasından iki adet topun ve çok sayıda taş güllenin bulunması Karamanoğulları Beyliğinde de topun kullanıldığının ve güherçile üretiminin yapıldığının en büyük kanıtıdır.

KARŞILAŞTIRMA

Karaman ve çevresinden derlenerek Karaman Müzesinde sergilenen ateşli ve ateşsiz silahları Konya174175 ve Kırıkkale176

Müzelerinden yapılmış tez örneklerinden karşılaştırdığımızda Karaman Müzesinde yer alan ateşsiz silahların tamamı kesici silahlardan oluşmaktadır. Konya Müzesinde ise kesici silahların yanı sıra koruyucu silahlardan, vurucu silahlardan, delici ve atıcı silahlardan örneklerinde olduğu görülmektedir.

Karaman Müzesinde kesici silahlarda kılıçların ana malzemesinin demir çelik olduğu kabzalarında ise boynuz, kemik ve ahşap malzemelerinde kullanıldığı, namlu kısımlarının dövme tekniği ile işlendiği görülmektedir. Aynı şekilde Konya ve Kırıkkale müzelerinde sergilenen kılıçlarında aynı malzeme kullanıldığı hepsinin de namlu kısımlarının da dövme tekniği ile yapıldığı anlaşılmaktadır.

Kılıçların namlu süslemelerinde; Karaman, Konya ve Kırıkkale Müzelerinde kazıma, kabartma ve kakma tekniklerinin uygulanarak stilize geometrik ve bitkisel motiflerin işlendiği namlunun her iki yüzünde kitabelerinin ve yazı kuşaklarının olduğu görülmektedir.

Kırıkkale Müzesinde Konya ve Karaman Müzelerinde bulunmayan çift ağızlı Zülfikar diye adlandırılan kılıç çeşidi göze çarpmaktadır.

Kataloğumuzda yer alan subay kılıcı örnekleri diğer müzelerde olduğu gibi kabzalarının boğumlu olduğu boğumların üzerine kaymayı engellemek amacıyla tel sarılı olduğu görülür.

Kataloğumuzda incelenen Yatağanlarda kabzaları kulaklı ve kulaksız formda olup 19. yy. ait örneklerden oluşmaktadır. Aynı şekilde hem form hem de yapı malzemesi olarak Karamanda yer alan yatağanların Konya ve Kırıkkale de yer alan yatağanlarla benzerlik gösterir. Bu benzerliği süslemelerde de görmek mümkündür.

173AGOSTON, G., a.g.e., s.138

174ŞEN İ., Konya Etnografya Müzesindeki Ateşsiz Silahlar, Selçuk Üniversitesi, Fen Edebiyat

Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Basılmamış Lisans Tezi, Konya, 2002

175ERDEM, İ.H., Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu Müze ve Kütüphanesindeki Ateşli Silahlar(Tüfek ve Tabancalar), Selçuk Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü

Basılmamış Lisans Tezi, Konya, 2002

176AYDIN, C., Kırıkkale MKEK Silah Müzesinde Bulunan Osmanlı Dönemi Silahları, Gazi

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2009

Namlu üzerine işlenmiş usta kitabeleri, yedi uyuyanların isimleri, feth suresi gibi yazı örnekleri kartuşlar, stilize bitkisel ve geometrik motifler en çok kullanılan motiflerdir.

Ateşli silahlar yönünden bir karşılaştırma yapılacak olursa Osmanlı Döneminde kullanılan ateşli silahların gerek yerli gerekse Avrupa ve Amerika yapımı silahlardan oluştuğu görülmektedir. Osmanlı üretimi olan silahların Karaman Müzesi örnekleri 19. yy. başlarında üretimine başlanan kapsüllü ateşleme mekanizmasına sahip; kundak kısmı ahşap, ateşleme tertibatı, namlusu ve gövdesi döküm çelikten oluşan silahları oluşturur. Diğer iki bölgede ise bu kapsüllü silahların yanı sıra kapsüllü silahlardan önce kullanılan 17. ve 18. yy da kullanılan çakmaklı silahlardan örneklerinde olduğu görülür. 19. yy. da yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanan Avrupa ve Amerikan yapımı silah örneklerinin her bölgede de kullanıldığı hem form hem süsleme hem de özellikleri bakımından benzer olduğu görülmektedir.

Ateşli silahlarda tüfeklerde süsleme kabzada ve ateşleme mekanizmasında ve namlu üzerinde yer alır. Avrupa yapımı silahlarda silahların seri numaraları ve üretim yerleri, markaları yer almaktadır. Kırıkkale de yer alan tüfeklerde kazıma, kakma, oyma kabartma tekniklerinin yanı sıra tel kakma tekniğinin uygulandığı süslemede sedef, fildişi, bağa, kıymetli taşların kullanıldığı göze çarpmaktadır.

Karaman müzesinde yer alan tabancalarda genellikle 19. yy. kullanılan Osmanlı yapımı kapsüllü piştovlardır. Konya ve Kırıkkale de ise bu piştovların yanı sıra 17. ve 18. yy. da kullanılan çakmaklı tabancaların kuburların olduğu görülür. 19. Yüzyılın ortalarında toplu tabancaların ortaya çıkışı ve yaygınlaşması sonucu Osmanlılarda da kullanılmaya başlayan Karadağ tipi toplu tabancalar ve Amerikan yapımı tabancaların her üç bölgede de örnekleri yer almaktadır. Bu tabancalarda hem teknik hem de süsleme bakımından benzerlik gösterir ancak Kırıkkale de yer alan tabancalarda özellikle kabza süslemelerinde değerli taş kullanımı dikkat çekmektedir.

Benzer Belgeler