• Sonuç bulunamadı

Türkiye Avrupa Birliği’nin en büyük ikinci tekstil ve hazır giyim tedarikçisidir. Bunun en büyük nedeni ise Türkiye’nin Avrupa Birliği ülkelerine olan coğrafi yakınlığıdır. Polonya’nın birliğe üye olduğu 2004 yılında Avrupa Birliği’nin Türkiye’den olan toplam tekstil ve hazır giyim ithalatı 7.88 milyar Euro olarak gerçekleşmiştir. (World textile and apparel trade and production trends, 2005; 43)

Bu büyük pazarda önemli bir payı olan Türk tekstil sektörü üyeleri için ürün ihracı kadar gerekli yerlere üretim tesisleri kurarak yatırım yapmak da pazar üstünlüğünü korumak ve geliştirmek için önemlidir.

Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre dünyada fason markalı üretimlerde ve deri üretimde Tayland, Çin, Türkiye, Çek Cumhuriyeti, Güney Kore ve Hindistan toplam üretimin büyük bir bölümünü karşılamaktadır. (Trends in consumer behaviour and the global clothing market, 2005; 178)

Türkiye’nin fason üretim ve deri üretimindeki bu gücünü yeni yatırım sahalarına yayarak artırabilir. Daha önceden elde edilen tecrübeler yeni dış yatırımlarda özellikle fason üretimde çok geri olan Polonya gibi Doğu Avrupa ülkelerinde hayata geçirilebilir.

Yatırım yapmak için önce maliyet hesaplaması gerekmektedir. Maliyetlerin önemli bir bölümünü de işçi ücretleri oluşturmaktadır. Türk yatırımcıların bu kritere de dikkat etme yükümlülüğü vardır. Aşağıdaki tabloda Türkiye ve Polonya’da işçi başına ödenen ücretler yıllara göre Amerikan Doları bazında gösterilmiştir.

Tablo 45. Yıllara ve Ülkelere Göre İşçi Başına Ödenen Ücret Tablosu ($/Saat)

Ülkeler 1994 2000 2002 2004

Polonya 1.51 2.35 2.90 3.80

Türkiye 2.31 2.69 2.13 2.88

Kaynak: Textile Outlook International, January-February 2005, Sayfa; 84

Tabloda da görüldüğü gibi saat başı işçi ücretleri her iki ülkede de yıllara göre değişiklik göstermektedir. Türk yatırımcılar için işçi maliyetleri açısından

Türkiye’nin ya da Polonya’nın çok fazla farkı yoktur. Hatta Türkiye bu konuda biraz daha uygundur ancak Polonya’ya yatırım yapacak yatırımcıların nakliyeden ve bazı maliyetlerden kurtulması, işçi maliyetlerindeki bu ufak farkı kapatacaktır.

Polonya’ya tekstil üretimi alanında yatırım yapan tek firma ise; Dallas International şirketidir. Bu şirket Polonya’da giyim eşyası ve aksesuarları imalatı yapmaktadır. Bu şirketin yaptığı toplam yatırım ise 2.1 milyon $ civarındadır.(paiz.gov.pl)

Ayrıca Polonya’da toptancı durumunda bulunan Türk yatırımcılar ithal ettikleri kumaşları merdivenaltı işletmelerde emek yoğun olarak ve çok az sayıda işçi çalıştırarak yasadışı yollarla üretmektedirler.

1980’li yılların sonu ve 90’lı yılların başında Polonya pazarına her türlü Türk tekstil-konfeksiyon ürününü kolaylıkla satabilen ihracatçılar, bu tatlı paranın etkisi ve kısa vadeli plan yapma kısır döngüsüyle, ülkede hızla ortaya çıkan ekonomik ve sosyal değişimi fazlaca takip etmemiş, yatırım anlamında gerekli girişimleri yerine getirememiştir. Batı Avrupa ülkeleri ise Polonya’daki bir çok üretim tesisini özelleştirme veya doğrudan satın alma yöntemiyle elde etmişler, buna ilaveten uygulamaya koydukları Serbest Ticaret Anlaşmaları ile ihraç ürünleri için Polonya pazarına adeta serbest giriş kartı çıkarmışlardır. Birçok Batı Avrupa firması, zamanında yaptıkları yatırımlar ile o tarihlerde ülkede mevcut teşvik sistemlerinden (vergi indirimleri veya 10 yıla varan gelir vergisi muafiyetleri v.b.) yararlanmışlar, ucuz gayrimenkul ve işgücü olanaklarını iyi kullanmışlardır. Bu gelişmeler ışığında 1990’lı yılların ikinci yarısına gelindiğinde, Türk ürünleri özellikle rakip ülkelerle mukayeseli olarak yüksek vergi duvarları ile karşı karşıya kalmış, dolayısıyla sektör ihracat giderek azalan (bir kısmı ülkeye kayıt dışı giriş yöntemini benimsemiştir) bir seyir izlemiştir. Polonya’daki tekstil sektörü lobisinin karşı çıkması neticesinde, dört yıl süre ile en uzun müzakere sürecini yaşayan Serbest Ticaret Anlaşması (STA) nihayet 1999 yılı ikinci yarısında imzalanmış ve 1 Mayıs 2000 tarihi itibariyle yürürlüğe girebilmiştir. Bugün ülkede yerleşik konumda bulunan çoğu küçük ölçekli 150 civarındaki Türk firması, genelde “Açık Pazar” olarak nitelendirilen perakende mekanlarında gelir düzeyi düşük Polonyalı müşterilere Türkiye’den getirdikleri

getirdiği menfi etkiyle kötü bir Türk imajının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Ülkede firma kurmak suretiyle ürünlerini pazarlayan bazı müteşebbisler ise showroom, depo, gümrüksüz antrepo ve kendi satış noktalarına sahiptirler, fakat bu tür girişimlerin sayısı çok sınırlıdır. Genel olarak ihraç ürünleri açık satış noktalarına veya Polonya’lı toptancı-perakendecilere pazarlanmaktadır. Diğer taraftan iplik ve kumaş (özellikle denim, pamuklu ve pamuk-polyester karışımı kumaşlar) grubunda ise, Türk ürünleri fiyat kriterlerini tutturduğu ölçüde Polonya’lı üreticilerce sıkça talep edilmektedir. Türkiye açısından en belli başlı eksiklik, orta ve üst gelir gruplarına hitap edecek türde bir yatırımın yapılamaması yani perakendecilik piyasasına gerekli adımın atılamamasıdır (counsellors.gov.tr)

Türkiye’nin AB pazarında en büyük rakipleri Doğu Avrupa ülkeleridir. Türkiye gibi bu ülkelerde 2004 yılından itibaren gümrük birliği alanına girmiştir.(Anson& Brocklehurst,2005;85)

Bilindiği gibi Türkiye Avrupa Birliği ile gümrük birliğine 1995 yılında girmiştir. Türkiye ile hemen hemen aynı seviyede bulunan ve Türkiye ile rekabet

şansı bulunan Doğu Avrupa ülkelerinin de gümrük birliğine girmesi Türkiye’nin her sektörde olduğu gibi tekstil sektöründe de biraz daha fazla gayret göstermesi zorunluluğunu beraberinde getirmiştir.

GENEL DEĞERLENDİRME

Polonya önemli ölçüdeki yüzölçümü, nüfus ve ekonomik potansiyeli ile orta büyüklükteki bir Avrupa ülkesidir. 1989 yılında başlayan ve başarıyla yürütülen serbest piyasa ekonomisine geçiş ve ekonomiyi dışa açma çalışmaları, yüksek reel satın alma gücüne sahip nüfusu ve OECD ülkeleri arasında son dönemde en büyük büyüme hızına sahip olması Polonya’nın önemini her geçen gün artırmaktadır. Diğer taraftan, Almanya ile eski Sovyet Cumhuriyetleri arasında köprü olması sonucunda Avrupa’nın doğusu ile batısını birbirine bağlayan tüm yolların Polonya’dan geçmesi, sözkonusu ülkeye stratejik bir önem kazandırmaktadır. Bu coğrafi ve ekonomik faktörlerin sonucunda Polonya, yabancı sermaye yatırımları açısından özellikle 1990’lı yılların ikinci yarısından başlayarak bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Polonya’da makro ekonomik dengeler kurulmuş olup, ülkedeki bu dengelerde kısa vadede bir olumsuzluk beklenmemektedir. Bu hususun yatırım açısından göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Polonya, gün geçtikçe artan satın alma gücüne sahip geniş tüketici kitlesinin yanısıra Rusların, Beyaz Rusların ve Çeklerin alışveriş yaptığı bir ülke olduğundan büyük bir Pazar potansiyeline haizdir. Türk ihraç ürünlerinin anılan piyasaya arzu edilen seviyede girişinin sağlanmasının önem arz ettiği düşünülmektedir.

Polonya'da bulunan Türk girişimcilerinin ayakta kalabilmeleri her geçen gün koşullar daha da ağırlaşmaktadır. Bu durumun en önemli nedeni, Polonya'nın AB üyesi olmasıdır. Ayrıca ülkeye Almanya'nın çok büyük bir ilgisi bulunmaktadır. Durum böyle olunca, başta Almanya ve ABD olmak üzere, ülkeye çok hızlı bir

şekilde yabancı sermaye girmeye başlamıştır. Gelen yabancı sermaye ile ithalatın kontrolü de büyük ölçüde sermaye getiren yabancıların eline geçmiştir. Avrupa ülkeleri piyasaya girerken topyekün olarak girmektedirler. Piyasaya, bankaları, sigorta şirketleri, danışmanlık firmaları, nakliye firmaları ile birlikte piyasaya yerleşmişlerdir. Girişimcileri destekleyecek bütün kurumlarını getirmektedirler. Bu açıdan iş yapmaları daha kolay olmaktadır. Türk girişimcileri ise piyasada kendi başlarına mücadele etmektedirler. Türk markasına olan güvensizlik kendileri için

engelleri bazen legal, bazen de legal olmayan yollarla aşmayı başarsalar da şartlar giderek zorlaşmaktadır. Bu pazardaki girişimciler her türlü güçlüğe rağmen geleceğe umutla bakmaktadırlar. Yoğun bir talep patlaması yaşayan ülke pazarından Türkiye'nin önemli bir pay alabileceğini belirtmektedirler. Gerçekten dış ticaret açığı her geçen yıl daha da artan Polonya'nın ciddi bir pazar potansiyeli mevcuttur. Türk firmalarının bu pazara daha etkin bir şekilde girebilmeleri için öncelikle yasal engellerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Yasal koşulların Türk girişimcileri açısından diğer ülkelerinki ile eşit duruma getirilmesi gerekmektedir (Ersun&Akgür,1998;45).

Polonya tekstil sektörünün yapısının incelendiği ankette de görüldüğü gibi, tekstil firmalarının birçoğu liberal sisteme geçişle birlikte faaliyetlerine başlamışlardır. 1989 yılından sonra kurulan işletme sayısında artış gözlenmiştir. Ayrıca AB üyeliği de yeni fırsatlar ve pazarlara daha kolay ulaşım gibi yeni fırsatlar sunduğu için, girişimcileri hareketlendirmiş ve yeni işletme kurma konusunda harekete geçmelerini sağlamıştır. Her ne kadar bu işletmelerin ezici bir çoğunluğu çok küçük işletmelerden oluşmuş ise de ortaklıkların ve büyük çapta faaliyet gösteren işletmelerin sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur. Bu firmaların içinde daha önce devlet eliyle üretim amacıyla kurulmuş işletmelerde bulunmaktadır. Tabiî ki bu işletmeler tek tek özelliştirilerek devlet yönetiminden çıkmıştır. Bunun için Polonya tekstil işletmelerinin yeni kurulan işletmeler olduğu, pazarda ve üretim sürecinde profesyonel olmadıkları düşüncesiyle hareket etmek yanlış olur. Bilhassa tekstil merkezi olan Łódź’da üretim 19. yüzyıldan beri devam etmektedir.

Polonya tekstilinde çalışan işçi sayısına bakıldığında bu sayının işletme büyüklükleri ile orantılı olduğı görülmektedir. Bir yada birkaç kişi çalıştıran işletmeler çok küçük çapta üretim yapmakta olup sadece geçimlerini devam ettirmek amacındadırlar. Daha fazla işçi çalıştıran işletmeler ise daha öncede belirtildiği gibi dünyadaki muadilleriyle rekabet edebilen ve özellikle Avrupa’nın tekstil üretim merkezi olma yolunda ilerleyen Polonya’nın lokomotifi durumundadırlar.

İşletme maliyetlerine bakıldığında Polonya’da en önemli maliyet kalemi vergiler olarak görülmektedir. Ancak vergiler tüm girişimcilerin gözünde boşuboşuna verilen bir maliyet kalemi olduğu için. Her girişimci vergilerin çok

yüksek olduğundan ve maliyetleri yükselttiğinden yakınmaktadır. Verginin dışında diğer önemli maliyet kalemi ise işçi ücretleridir. Özellikle sosyal güvenlik payları işçi maliyetlerini önemli ölçüde arttırmaktadır. Üretimde kullanılan hammaddeler de diğer önemli maliyet kalemlerini oluşturmaktadır. Özellikle pamuk gibi üretim için gerekli ana hammaddelerin ithal edilmesi bu maliyet kaleminin tutarının yükselmesine neden olmaktadır. Enerjide önemli yekün tutan diğer bir maliyet çeşididir. Özellikle doğalgaz gibi dışardan temin edilen enerji çeşitleri; kış aylarında neredeyse her sene gerçekleşen ve gelenekselleşen Rusya ile yaşanan doğalgaz krizleri bu maliyetlerin artamsında en doğal nedendir.

Tez araştırmasının dünyada yaşanan kriz ortamında denk gelmesi, bazı sonuçları da doğrudan etkilemiştir. Özellikle yatırımlarla ilgili yapılan araştırmalar çok sığ kalmıştır. Bunun nedeni ise ankete katılan işletmelerin çok büyük bir bölümünün yatırımlarının bulunmamasıdır. Araştırmada ortaya konan resmi rakamlarda her ne kadar yatırımlarda artış varmış gibi görünsede bunun nedeni ilgili rakamların krizin henüz başlamadığı bir önceki sneye ait olmasıdır. Çok az olan yatırımlarda yapılan araştırmaya göre en çok yatırım yapılan alan ise makine ve techizat alımları yönünde olmuştur. Bunu takip eden kalem ise bina yatırımlarıdır. Ayrıca yapılan makine ve techizat yatırımlarında alınan makinelerin ikinci el olduğu sonucu ve çoğunun ithal olduğu sonunu da çıkmıştır. Krizin etkisin gösterdiği diğer konu ise yatırımlarda kullanılan banka kredilerinde görülmüş olup bunda da çok büyük düşüşler yaşandığı gözlemlenmiştir.

Polonya’da tekstil sektörünün toplandığı bölgeler ise genelde Polonya;’nın orta kesiminde yoğunlaşmıştır. Özellikle Łódź şehrinin başkenti olduğu Łódzkie bölgesi tekstil sektörünün kalbi konumundadır. Ayrıca Wielkopolskie ve Slaskie bölgelerinde de tekstil üretimi bulunmaktadır.

Polonya tekstil sektörünün özelikle hammadde bakımdan dışa bağımlı olduğu belirtilmişti. Ayrıca hazır giyim ithalatında da Polonya nüfusu bakımından iyi bir pazar olarak görülmektedir. Bu konuda Çin’in tüm dünyada olduğu gibi Polonya’da da başı çekmesinin nedeni ise ürünlerini ucuza pazarlayabilmesidir. Ancak Türkiye de özellikle pazara yakınlık, kaliteli ürün arzı ve fason üretim

edinebilmiştir. Bu açıdan bakıldığında araştırmalara göre Polonya tekstil pazarında satılan ürünlerin yarıdan fazlası ithaldir ya da hammaddesi ithal edilmiştir.

İşlemelerde yapılan araştırmalarda da aynı sonuca ulaşılmaktadır.

Daha öncede belirtildiği gibi Polonya Avrupa’nın tekstil konusunda üretim merkezi olma yolunda ilerlemektedir. Özellikle ülkenin Avrupa’da olması, gümrük tarifelerinden arınmış olması ve nüfus çokluğu bakımından ucuz işçiliği olması bu konuda Polonya’ya önemli avantajlar sağlamıştır. İhracat rakamlarına bakıldığında da aynı şeyi görmek mümkündür. Polonya’nın tekstil ihracatının çok büyük bir bölümü AB üyesi ülkelere yapılmaktadır. Resmi rakamlarda da görüldüğü gibi bu ülkeler AB içindeki gelişmiş ülkelerdir. Ayrıca Polonya tekstil ihracatında ikinci önemli bir payı da komşu ve bölgesindeki ülkeler almaktadır. Bu ülkeler; Baltık ülkeleri, Çek Cumhuriyeti, Ukrayna vb. olarak sayılabilir. Polonya tekstil pazarına girmek sadece Polonya’ ya değil tüm AB ve Doğu Avrupa’ya açılmak anlamına geleceğinden Türk yatırımcıların bu ülkeyi son derece iyi analiz etmelerinde yarar vardır.

Ürettikleri ürünler konusunda gayet iddialı olan Polonyalı üreticilerin çok büyük bir kısmı kendi ürünlerinin gayet kaliteli olduğunu veya normal kalite düzeyinde olduğunu beyan etmişlerdir. Ancak aynı kişiler Türk ürünleri hakkında daha çok normal kaliteli veya düşük kaliteli diyerek yorum yapmışlardır. Buradaki sorunlardan birisi de Türk ürünlerinin tanınırlığının az olmasıdır. İhracat için yetkili organların ya da yatırımcıların bunu tersine çevirici işlemlere başlamsı gerekmektedir. Daha önceleri bavul ticareti zamanında yapılan yanlışlıklar halen Polonya’da Türk ürünleri imajını zedelemektedir.

Ayrıca Polonya’da üretilen ürünlerin çoğunluğunu bayan giyim eşyaları oluşturmaktadır. Daha sonra erkek ve çocuk giyimi takip etmektedir. Ev tekstili ve deri kıyafet üretimi ise gerçekten çok azdır.

Geçtiğimiz birkaç yıl perspektifinde görüldüğü gibi pazarın daralması, düşük üretim ve sanayi operatörlerinin sayısını azalmaktadır. Tüm sektörde üretimin düşmesi, ölçek ekonomilerinin zayıflığı ve iş için maliyetlerin gerilemesi ile

ilgilidir. Yakın gelecekte düşüş eğiliminin devam etmesi piyasadaki kumaş üreticileri arasındaki rekabeti güçlendirmesi beklenmektedir.(Hordyj,2001;8)

Daha önce gösterilen etkinleştirme, yenilikçi faaliyetlerin tutarlı uygulanması, rekabet ve rekabetin önemli bir unsuru olabilir. Tabiî ki aynı şifre sorunu çözmüyor. Bu fikir sistematik eylemlerin piyasa koşulları ile karşı karşıya kalması tarafından takip edilmelidir. Yenilik faaliyetlerinin sonuçları ekonomik koşullar, verimli üretim sağlaması ile bağlantılı olmalıdır. Aynı derecede önemli olan konsantrasyon ve uygun genişleme seçimidir. Pazar gözlemi açıkça gösterir ki daha çok yenilikçi ürünler sunan şirketler başarıya ulaşmaktadır (Gasiorek,2002;6-7)

Bu çerçevede, piyasaya yeni girecek Türk firmaları açısından alternatif yöntemler aşağıda sıralanmaktadır;

-Üretici firmaların Polonya’da revaçta olan shopping-mall benzeri yapılar içerisinde açacakları mağazaları vasıtasıyla perakende piyasasına nüfuz etmeleri ilk alternatif olarak düşünülebilir; böylelikle hem müşteriye aracısız ulaşabilecekler, hem de mağazalarını show room gibi kullanmak suretiyle ürünlerini Polonya çapında toptancılara pazarlayabileceklerdir. Bu tür bir girişim, mevcut Devlet Yardımları çerçevesinde doğrudan mali destekten de yararlanabilecektir.

- Diğer alternatif ise, bizzat Polonya’da ufak ölçekli de olsa bir temsilcilik açmaları veya ciddi çalışan Polonyalı firmalara bu işlevi devretmeleridir. Üretici firmalarımızın mütevazi olanaklar dahilinde açacakları ve pazarlama prensibine dayalı temsilcilikler, müşteri ile direk temasın sağlanması açısından etkinliği sağlayacak, karşılıklı güvenin teminine yardımcı olacaktır.

- İhracatçı firmalarımızca, üzerinde önemle durulması gereken diğer bir husus ise, Polonya pazarına yönelik ürün seçiminde kalite ve marka kavramının mümkün olduğunca ön plana çıkartılmasıdır. Nitekim, geçmişteki yanlış politikalar ve eksik tanıtım neticesinde, tekstil-konfeksiyon ürünlerin söz konusu piyasada

oluşan olumsuz imajı, her geçen gün gelir seviyesi ve seçeneği artan Polonyalı müşterinin bakış açısını menfi yönde etkilemektedir (counsellors.gov.tr).

- Polonya’nın Batı Avrupa’nın kesme, yapma ve düzelteme (CMT) merkezi olduğu yani, Batı Avrupa için üretilen ürünlerin merkezi olduğu unutulmayarak, yapılan yatırımların sadece Polonya için değil tüm Avrupa pazarı için yapıldığı düşünülmelidir.

Türkiye’de markalaşma Dış Ticaret Müsteşarlığı, Eximbank ve KOSGEB tarafından desteklenmektedir. Bu teşviklere ek olarak Dış Ticaret Müsteşarlığı ve KOSGEB tarafından ofis mağaza açma, pazar araştırması, yurt dışı fuarlara katılım gibi markalaşmayı dolaylı olarak destekleyici teşvikler de uygulanmaktadır. Markalaşmanın önemi firmalarca son yıllarda daha iyi anlaşılmakta ve marka tescil başvuruları artarak sürmektedir. Bu teşviklerden de faydalanarak firmaların markalaşması sektörün rekabet gücünün sürmesi açısından önemlidir.(Öngüt,2007;134)

Türkiye açısından bakıldığında, pazara girilmekle birlikte mevcut potansiyelin değerlendirilemediği görülmektedir. Polonyalı tüketicilerin Türk mallarına karşı tutumu, Türk işadamlarının ilk etapta kısa vadeli düşünmeleri yüzünden oldukça olumsuzdur. Bu intibanın düzeltilmesi için uzun vadeli kararlar alarak, pazara hem kalite hem de fiyat avantajı sunan mallarla girmek faydalı olacaktır. Malın gümrüklenmesindense devletin kolaylık sağlayarak sunduğu antrepolardan faydalanmak, malları Özel Ekonomik Bölgelerde dahilde işlemek izlenebilecek yöntemlerdir.(Kılıç&Tilmaç,2002;123-124)

Tezin literatür taraması, sözlü olarak yapılan mülakatlar ve anket çalışmaları Polonya Hükümeti bursu ile Ekim 2008-Mayıs 2009 tarihleri arasında Łódź şehrinde gerçekleştirilmiştir. Bu yüzden ilgili tablolar ve belgeler genellikle 2008 yılına aittir. Yazılı kaynaklar genellikle Łódź Üniversitesi Kütüphanesi ve Łódź Tekstil Enstitüsü Kütüphanesi’nden temin edilmiştir.

KAYNAKLAR

ANSON Robin & BROCKLEHURST Guillaume, Trends in World Textile and Clothing Trade, Textile Outlook International Journal, January-February 2005

ERDUMLU Nazan, Analysis of Global Impacts on the Turkish Cotton Spinning Industry, Fibres and Textiles in Eastern Europe,2009

ERSUN Cengiz & AKGÜR Muhsin, ITO Ülke Profili (İSTANBUL TİCARET ODASI YAYIN NO: 1998-27 )

GASIOREK Marian, Jak Poprawic Konkurencyjnosc Polskiego Przemyslu Wlokienniczego?, Przeglad Wlokienniczy, 2002/5

GEDYMIN Janusz, Stan i Perspektywy Przemyslu Tekstylnego w Polsce, Przeglad Wlokienniczy, 2001/6

GÖKÇE Orhan & ÇUKURÇAYIR Akif, Bilimsel Araştırma Teknikleri,Dizgi Ofset, Konya 2003

GRANDYS Ewa, Barriers to the Development of Knowledge Absorption of the Polish Clothing İndustry, Fibres And Textiles In Eastern Europe, 2008 January/March

GRANDYS Ewa, Characteristics of the Polish Textiles and Clothing Market, Fibres And Textiles In Eastern Europe, 2005 October/December

GRANDYS Ewa, Impact of External Deterninants on the Functioning of Polish Clothing Manufacturers, Fibres And Textiles In Eastern Europe, 2007 July/September

GÜLSOY Ebru, Polonya Ülke Profili, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2005

GÜRSAKAL Nemci, Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri, Uludağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı Yayınları Yayın No: 178, Bursa 2001

HORDYJ Andrzej, Analiza Sytuacji w Przemysle Tekstylnym, Przeglad Wlokienniczy, 2001/1

JANUSZ Tadeusz & STOS Daniel, Szanse i Zagrozenia Polskiego Przemyslu Lekkiego, Przeglad Wlokienniczy, 2000/9

KILIÇ Cemil & TİLMAÇ Feryal, Ev Tekstili Sektörü ve Çek Cumhuriyeti, Polonya Pazar Araştırması, İTO Yayınları Yayın No:2002-39, İstanbul 2002

KOSZEWSKA Malgorzata, International Competitiveness of the Polish Protective Clothing Manufacturers in Face of European Integration, Fibres And Textiles In Eastern Europe, 2005 October/December

KUBIAK Kazimierz, Loris Tex, Czyli Transformacja Przemyslu Wlokienniczo- Odziezowego w Regionie Łódzkim, Przeglad Wlokienniczy, 2007/5

LATOCHA Tomasz, Foreign Capital in the Polish Textile-Clothing Industry: An Attempt at Analysis Based on the Foreign Direct Invesment and Location Theories, Fibres and Textiles in Eastern Europe, January-March 2004

MALINOWSKA-OLSZOWY Monika, The Ability to Build a Brand in the Single European Market for the Polish Sportswear Sector, Fibres And Textiles In Eastern Europe, 2008 April/June

ÖĞÜT Adem, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmelerinde Kriz Yönetimi Yaklaşımları: Tekstil Sektörü Örneği, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı 9 /2003

ÖNGÜT Ç. Emrah, Türk Tekstil ve Hazır Giyim Sanayinin Değişen Dünya Rekabet Şartlarına Uyumu, DPT Uzmanlık Tezi,Ocak-2007, ISBN 975-19-3976-0 POLIPOWSKI Miroslaw, Przemysl Wlokienniczo-Odziezowy w Regionie Łódzkim Czesc I, II, Przeglad Wlokienniczy, 2008/10, 2008/11

POLIPOWSKI Miroslaw, Stan Przemyslu Lekkiego w Polsce Czesc III, IV, Przeglad Wlokienniczy 2006/1, 2006/2

SZOSLAND Janusz, Wlokiennictwo w Polsce, Przeglad Wlokienniczy, 2003/1

ŞİMŞEK Şerif, İşletme Bilimlerine Giriş (11. Baskı) Konya-2004 TEKİN Mahmut, Kalite, Güvence ve Standartlar 1. Baskı, Ocak 2006

Benzer Belgeler