• Sonuç bulunamadı

TBMM I.Dönem ‐II Yasama Yılı (1 Mart 1921‐28 Şubat 1922)

3.1 TBMM I Dönemi (23 Nisan 1920‐16 Nisan 1923)

3.1.3 TBMM I.Dönem ‐II Yasama Yılı (1 Mart 1921‐28 Şubat 1922)

TBMM I. Dönemi 2. Yasama Yılı Zabıt Cerideleri’ne göre 1 Mart 1921 de başlayıp 28 Şubat 1922 tarihinde sonlanmıştır. İkinci yasama yılı içerisinde 167 tane birleşim gerçekleşmiştir. Bu birleşimler içerisinden 18. Birleşim, çalışmanın anahtar kelimeleri toplamının alt değer kabul edilen yüz birimin üzerinde olmasından dolayı incelenmeye değer kabul edilmiştir.

3.1.3.1 18. Birleşim (9 Nisan 1921)

9 Nisan 1921 tarihinde gerçekleşen 18. Birleşimde, çalışma kapsamında konu edilen anahtar kelimelerin kullanım değerleri Çizelge 3.4’de belirtildiği gibidir.

Çizelge 3.4 Anahtar kelimelerin 18. Birleşim’de kullanım değerleri. Anahtar kelimeler Anahtar kelimelerin birleşim içerisinde kullanım değerleri İnşa‐İnşaat 20

Mimar ‐

Mimarlık ‐

1 Takrir: Önerge, resmi olarak yazı ile bildirme.

2 Mükteziyye: Lazımgelen.

3

Mübaşeret: Bir işe başlama. 4 Müşarünileyha: Adı geçen.

35 Mimari ‐ Mimar 3 Bayındırlık ‐ Nafıa 76 Müteahhit ‐ Müteahhitlik ‐ Mühendis 4 Mühendislik ‐ Toplam 103

On sekizinci birleşimin gündem konuları arasından [30], • Bolu Mebusu Doktor Fuat Bey’le rüfekasının1

, Ereğli‐Ankara tarikinin turuku umumiye meyanına ithaline dair teklifi kanunisi ve Layiha Encümeni mazbatası, • Van Mebusu Hasan Sıddık Beyin, Van Şehri’nin suyollarının imarı için Nafıa

Bütçesinden altı bin lira tahsisine dair teklifi kanunisi ve Layiha Encümeni mazbatası, çalışma içeriği açısından önemli gözükmektedir.

Bolu Mebusu Doktor Fuat Bey ve arkadaşlarının Ereğli‐Ankara yolunun devlet yol ağına katılması konusunda yaptıkları kanun teklifi hakkındaki tartışmalar Reis’in teklifi meclise sunması ile başlamıştır. Bu teklif genel kurulda ülkenin sahip olduğu yol ağı, ülkenin içinde bulunduğu parasızlık, mühendis eksikliği, hangi hat inşasına öncelik tanınması gerektiği gibi konularda tartışmaya sebep olmuştur. Örneğin Konya Mebusu Vehbi Efendi yol tartışmasının gereksiz olduğunu şöyle anlatır: “…beş yüz altı yüz

senedir bu hükümetin yapmış olduğu yol belli. Şimdi bir takrir, haydı bakalım, filan yerden filan yere kadar olan mahaller turuku umumiye meyanına ithal olunsun. Yapılmadıktan sonra hepsini turuku umumiye diyelim çıkalım. Efendiler bunlarla meşkul olmayalım. Nerede para? Kim yapacak? Adam nerede rica ederim? Bizim işimiz bir tanedir. Bütün nazarımızı bir yere irca edelim, bir işe hasredelim. Yol ile mol ile olmıyacak şeylerle beyhude yere iştigal etmeyelim.” [30]. Mebusun yol konusundaki

sözlerini destekleyen başka bir düşüncede Lazistan Mebusu Osman Bey’den gelmiştir. “Hoca Vehbi Efendinin buyurdukları gayet doğrudur. Para olmadıktan sonra ister

turuku umumiye olsun, ister turuku hususiye olsun, yapılamaz. Fakat Heyeti Aliyenize şunu arz etmek isterim ki; bu bir prensip meselesidir. Onun için birkaç söz söylemek isterim. Bu memlekette turuku umumiye ve turuku hususiyeden mütevellit bir turuk

36

belası vardır. Bu memleket; biliyorsunuz, değil birçok hususatta, bilhassa fen sahasında ispatı rüşt edememiştir. Turuku hususiye meyanına ithal edilen bu gibi yollar, alelümum millet için bir bela şeklini iktisabediyor, bir engel şekline giriyor. Para veriliyor, almıyor. İdraksizlik, teşkilatsızlık; noksan kısmından; birtakım mehazirden bu yollar yapılamıyor, millet senelerdenberi yol parası verdiği halde sade yürüyebilmek için bir yola malik olamıyor. Onun için bu şüphesiz mühendis ve para meselesidir ve memleketimizde para olursa mühendislerimiz bu yolları yapabilir. Mühendis kafi gelmezse bile biraz daha celbedebiliriz. Yalnız turuku umumiye meyanına ithal edeceğimiz bu yolların mutlaka bugün yapılması lazım değildir. Elverir ki, bu yolların inşası bir usulü salime raptedilmiş olsun ve bu yollar yapılacağı zaman hangi membadan hangi düşünce ile bunların yapılacağı meydana çıkmış bulunsun. Yoksa şüphesiz ki, lazım ve elzemdir. Birtakım yolların turuku umumiye meyanına ithal edilmesi hakkında verilen takrirle doğru değildir. Bütün yollar turuku umumıyedendir. Yalnız köyden köye gidenler turuku hususiye olabilir. Bu teklif Nafıa Encümenine gitsin, orası tetkikatını yapsın. Ondan sonra buraya gelsin. Şimdi müzakeresi muvafık değildir.”[30]. İki mebusun

konuşmasından ülkenin yol ağı henüz belli bir düzene oturtulamadığı anlaşılmaktadır. Yeni yolların yapımı ikna edici değildir. Ancak ilginç olan mühendislik konusunda yetkin olamama hali fark edilmiş fakat bu durum yeni yol inşasının yapılmaması için bir gerekçe olarak tahayyül edilmiştir. Ülkenin yol durumu konusundaki bu olumsuz/umutsuz tepkilere karşı, yol yapımını ülkenin ekonomisini kalkındıracak ve iaşe konusunda ülkeyi ithalata bağımlı olmaktan kurtaracak temellere dayandıran fikirlerde öne sürülmüştür. Ereğli‐Ankara yolunun devlet yol ağına katılması konusunda teklif veren Bolu Mebusu Dr Fuat Bey teklifinin sebebini şöyle açıklamıştır: “Efendiler,

bu teklif ettiğimiz yolların bir kısmı İnebolu'ya, bir kısmı da Ankara Vilayetine aittir. Bir defa İnebolu ile Ankara arasındaki yol mesafesinin uzaklığı hasebiyle tüccarın eşyası üzerine mühim miktarda ücreti nakliye konulmasına sebep oluyor. Kışın Ilgazdağı kapanıyor… Mamafih bendeniz Ereğli'nin yalnız liman olmasından dolayı değil, diğer iki mühim araziyi yekdiğerine raptetmek için bu teklifte bulunuyorum… Biz iktisat cihetini düşünüyoruz. Oralarını besleyen Avrupa unlarıdır. Ankara'da o kadar mükemmel buğday yetişirken biz maatteessüf yolsuzluk münasebetiyle bugün oraya ne zahire gönderebiliyoruz ve ne de oradaki kömür ve kıymettar ormanlardan istifade ediyoruz. Bu teklif kabul edilecek olursa Bolu ormanlarından Anadolu içerisi, Ankara istifade

37

edecektir. Sonra, Anadolu'nun içerisindeki zahirelerinden Bolu ahalisi istifade edecektir…” [30]. Söz konusu teklif kabul edilerek Nafıa Encümenine gönderilmiştir.

Birleşimin bayındırlık hakkındaki diğer bir konusu da Van şehri suyollarının imarı için nafıa bütçesinden 6 bin lira tahsis edilmesidir. Teklif Van Mebusu Hasan Sıddık Bey tarafından verilmiş ve konu memleket için hayati bulunmuş ve genel kurula götürülmesi kabul edilmiştir. Ancak teklifteki bayındırlık işi için uygun görülmüş olan 6 Bin lira genel kurulda tartışmaya sebep olmuştur. Konya Mebusu Vehbi Efendi imarı düşünülen suyolları için 6 Bin lirayı oldukça yetersiz bulmuş ve paranın “heder” olacağını belirtmiştir. Bunun üzerine aslında suyolunun masraflarının belediyece karşılanacağını, söz konusu 6 Bin liranın sadece belediyeye yardım olacağı anlaşılmıştır. Bunun üzerine Çorum Mebusu Haşim Bey 6 Bin liranın tahmini bir rakam olduğunu bu yüzden hemen verilmemesi gerektiğini, iş önemli ve ciddiyse bir keşif name ve kroki çıkartılması gerektiğini belirtmiştir. Bu tartışmalar sonucu teklifin Muvazene‐i Maliye Encümenine havalesi kabul edilmiştir [30].

TBMM’nin ilk yıllarında iktidarın, içinde bulunulan savaş şartları dolayısıyla, bayındırlık işlerini savaş şartlarına uygun pratikler özelinde ele aldığı görülmektedir.