• Sonuç bulunamadı

Tasfiyeye halindeki şirketin enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan sermaye düzeltmesi olumlu farklarının aynı yıllar için oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup imkanının olup olmayacağı:

C- ENFLASYON DÜZELTMESİ İLE İLGİLİ ÖZELLİKLİ KONULAR:

6- Tasfiyeye halindeki şirketin enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan sermaye düzeltmesi olumlu farklarının aynı yıllar için oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup imkanının olup olmayacağı:

İlgi (a)'da kayıtlı özelge talep formunda, ....20... tarihinde tasfiyeye giren bankanızın, ... oranındaki hissedarı ... altında bulunduğu, tasfiyeye girdikten sonra Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci ve geçici 25 inci maddelerinde yer alan hükümler uyarınca 2003 ve 2004 yıllarında enflasyon düzeltmesi yapıldığı, enflasyon düzeltmesi sonucunda ortaya çıkan "Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları Hesabı"na kaydedilen tutarların, 2003 ve 2004 yılı enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan "Geçmiş Yıl Zararları"na mahsup etmeyi düşündüğünüzü belirterek; bu mahsup neticesinde tasfiye sürecinde ve sonrasında herhangi bir vergi yükümlülüğünün doğup doğmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun geçici 25 inci maddesinin (g) fıkrasında "31.12.2003 tarihli bilançonun düzeltilmiş aktif toplamından düzeltilmiş sermaye, düzeltilmiş hisse senetleri ihraç primleri ve düzeltilmiş hisse senedi iptal karları ile borç toplamının çıkarılması sonucu bulunan fark, geçmiş yıllar kar/zararı hesabında gösterilir. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl karı vergiye tabi tutulmaz, geçmiş yıl zararı ise zarar olarak kabul edilmez.

Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, her hangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulur. Ancak öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kar dağıtımı sayılmaz. " hükmü yer almakta olup aynı hüküm mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (5) inci bendinde de yer almaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükmü bulunmakta olup 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38 inci maddesinin birinci fıkrasında ise, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri

arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı hükmü yer almaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Tasfiye" başlıklı l7 nci maddesinde de, her ne sebeple olursa olsun tasfiye haline girmiş kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye döneminin geçerli olacağı, tasfiyenin kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlayacağı ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona ereceği, başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönemin bağımsız birer tasfiye dönemi sayılacağı hükme bağlanmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "17. Tasfiye" başlıklı bölümünde tasfiye halindeki kurumların vergilendirilmesine ilişkin ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, ...20... tarihinde tasfiyeye giren bankanızın 2003 ve 2004 yıllarında enflasyon düzeltmesi yapılması nedeniyle oluşan sermaye düzeltmesi olumlu farklarının, düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesi mümkün bulunmaktadır. Ayrıca bu işlem kâr dağıtımı sayılmayacağından kurumlar vergisi kesintisi yapılması da söz konusu olmayacaktır.

Öte yandan, sermaye düzeltmesi olumlu farklarının enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan zararlardan mahsup edilmesi sonucu bir bakiye değer kalması halinde, tasfiye nedeniyle bu tutarın; öncelikle kurumlar vergisine tabi tutulacağı, tasfiye sonucunda ortaklara dağıtılabilecek bir tutar bulunması durumunda da kâr dağıtımına bağlı olarak vergi kesintisi yapılacağı tabiidir. (Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 25/03/2013 tarih ve 11395140-105[Mük 298-2012/VUK-1- ]-473 sayılı özelgesi.)

7-Amortismana tabi olmayan kıymetlerden arsaların düzeltilmiş değerinin altında bir değerle satılması halinde zararın kurumlar vergisi matrahına ilave edilmesi gerekir:

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun geçici 25 inci maddesinin ( l ) bendinde, bu madde uyarınca düzeltilen kalemlerin elden çıkarılması halinde, bunlara ilişkin enflasyon düzeltme farklarının maliyet bedeli addolunacağı, şu kadar ki, amortismana tabi olmayan kıymetlerin düzeltilmiş değerinin altında bir bedelle satılması halinde, düzeltilmiş değerle düzeltme öncesi değer arasındaki farka isabet eden zararın, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınmayacağı ifade edilmiştir. Aynı maddenin (d) bendinde birikmiş amortismanların ait oldukları kıymetin bilanço tarihindeki değerinde düzeltme sonrasında ortaya çıkan artış oranı dikkate alınarak düzeltileceği hüküm altına alınmış olup, bahsi geçen Kanunun mükerrer 298/2-(m) maddesinde ise enflasyon düzeltme hesabı tanımlanmış, bu hesabın bakiyesinin gelir tablosuna aktarılmak suretiyle kapatılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Söz konusu (l) bendinin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, Vergi Usul Kanununun geçici 25 inci maddesi kapsamında düzeltilen kalemlerin elden çıkarılması durumunda bunlara ilişkin enflasyon düzeltme farklarının maliyet bedeli olarak değerlendirilmesi genel esas olarak benimsenmiş, bu genel esasa; amortismana tabi olmayan kıymetlerin düzeltilmiş değerinin altında bir bedelle satılması halinde, düzeltilmiş değerle düzeltme öncesi değer arasındaki zararın gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınmayacağı istisnası getirilmiştir.

Buna göre, anılan Kanunun geçici 25 inci maddesinin (l) bendinde yer verilen (31.12.2003 tarihli) düzeltilmiş değerle düzeltme öncesi değer arasındaki farka isabet eden ve gider olarak kabul edilmeyecek zarar tutarının,

-Satış bedelinin düzeltme öncesi değerden düşük olması halinde, düzeltme öncesi değerle düzeltilmiş değer arasındaki tutarın tamamı,

-Satış bedelinin düzeltme öncesi değerin üstünde ancak düzeltilmiş değerin altında olması halinde ise satış bedeli ile düzeltilmiş değer arasındaki tutar,

olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Mezkur Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin 5 numaralı bendinde ise; "...Enflasyon düzeltmesine tâbi tutulan değerlerin elden çıkarılması halinde, bunlara ilişkin enflasyon düzeltme farkları maliyet addolunur..."

hükmü yer almaktadır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, 01.01.2004 tarihinden itibaren yapılacak işlemlerde anılan maddenin uygulanması ve kazancın tespitinde en son düzeltilmiş değerlerin maliyet olarak kabul edilmesi;

amortismana tabi olmayan kıymetlerin düzeltilmiş değerinin altında bir bedelle satılması halinde ise, 31.12.2003 tarihli düzeltilmiş değerinin altında kalan kısmın kanun maddesi gereği zarar olarak kabul edilmemesi ve 01.01.2004 tarihinden itibaren yapılan enflasyon düzeltmesi işlemleri çerçevesinde oluşan maliyet artışı nedeniyle bir satış zararı doğması halinde ise bu zararın tamamının mali zarar olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, şirketinizin enflasyon düzeltmesi yapılmış amortismana tabi olmayan arsasını elden çıkarması halinde, bu işlem neticesinde oluşan kar/zarar, bu işlemden önce yapılmış en son düzeltme işlemi baz alınarak belirlenecektir. Elden çıkarmanın tasfiye sonucu olması ise durumu değiştirmeyecektir. Buna göre, 31.12.2004 tarihli düzeltilmiş değer ile düzeltilmiş değerden küçük olan satış değeri arasındaki (31.12.2003 tarihli düzeltilmiş değerinin altında kalan kısmın kanun maddesi gereği zarar olarak kabul edilmemesi dikkate alınarak) farkın zarar olarak kabul edileceği tabiidir.

Diğer taraftan, ilgili kanun maddeleri ile diğer düzenlemelerde satışa ilişkin maddi duran varlıkların satış bedelinin topluca belirlenmesi, sabit kıymet bazında tek tek bir satım bedelinin tespit edilmemiş olması halinde, söz konusu maddi duran varlıkların her birine isabet eden satış bedeli ile bunlara ilişkin zararın tespitinin nasıl yapılacağına ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir.

Buna göre, gerçek durumu en iyi yansıtacak yöntemin tarafınızca belirlenerek, yapılan işlemlere ilişkin tevsik edici vesikaların muhafazası ve istenildiğinde ibraz edilmesi gerekmektedir. Bahsi geçen satış işleminden oluşacak kar/zarar tespiti ise bu işlemden önce yapılmış en son düzeltme işlemi baz alınarak yapılacaktır. (Gelir İdaresi Başkanlığı Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’ nın 05/03/2012 taih ve B.07.1.GİB.4.99.16.01.0-VUK Geçici 25-69 sayılı özelgesi.)

8-Ticari zararın sermaye düzeltmesi olumlu farklarından mahsup edilip edilemeyeceği :

Enflasyon düzeltmesi yaptıktan sonra, faaliyette bulunulan yılla ilgili olarak zarar beyan eden bir mükelelfin İşyerini kapattıktan sonra, bilançosunda bulunan ve “502. Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları” hesabındaki tutarın yani, enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan olumlu farkların, faaliyete son verilen döneme ilişkin verilen gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilen gelirlerle ilişkilendirilmeksizin beyan edilmek suretiyle vergilendirilmesi gerekmektedir.

Çünkü, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Geçici 25 inci maddesinin (g) fıkrasının birinci bendinde,

"31.12.2003 tarihli bilançonun düzeltilmiş aktif toplamından düzeltilmiş sermaye, düzeltilmiş hisse senetleri ihraç primleri ve düzeltilmiş hisse senedi iptal kârları ile borç toplamının çıkarılması sonucu bulunan fark, geçmiş yıllar kâr/zararı hesabında gösterilir. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl kârı vergiye tâbi tutulmaz, geçmiş yıl zararı ise zarar olarak kabul edilmez.

Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tâbi tutulur. Ancak öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz" hükmü yer almaktadır.

Anılan hükme mükerrer 298 inci maddenin (A) fıkrasının 5 numaralı bendinin beşinci fıkrasında da yer verilmiştir.

Diğer taraftan, aynı bendin dördüncü fıkrasında, düzeltme sonucu bulunan tutarların, izleyen dönemde enflasyon düzeltmesi yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, izleyen dönemin başlangıç değeri olarak dikkate alınacağı hüküm altına alınmıştır.

Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin A/5 bendinde ve geçici 25 inci maddesinin g/2 bendinde yer alan hüküm, öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farklarının düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararına mahsup edilebileceğine ilişkin olup, her iki maddede de cari dönem zararının düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl kârlarına mahsup edilebileceğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

Bu nedenle, işin terk edildiği. hesap dönemine ait ticari/mali zararının, geçmiş yıllarda enflasyon düzeltmesi sonucunda oluşan kâra mahsup edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan olumlu farkların, faaliyetinize son verdiğiniz döneme ilişkin verilen gelir vergisi beyannamesiyle beyan ettiğiniz gelirlerle ilişkilendirilmeksizin beyan edilmek suretiyle vergilendirilmesi gerektiğinden elektronik ortamda oluşturulmuş olan yıllık gelir vergisi beyannamesinde bu beyanın yapılabilmesi için uygun satır bulunmadığından söz konusu meblağın bağlı bulunduğunuz vergi dairesine ayrıca elden vereceğiniz beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir. (Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 21/02/2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-YAZ-659 sayılı özelgesi.)

9-Vakfın aktifinde kayıtlı bulunan bir gayrimenkulün müzayede suretiyle satışı işleminin enflasyon düzeltmesi, kurumlar vergisi ve KDV uygulaması:

a-Kurumlar Vergisi Kanunu Açısından Değerlendirme:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin (ç) bendi ile, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler mükellefiyet kapsamına alınmış olup dernekler ve vakıflar kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmamaktadır. Dolıyısıyla iktisadi işletmeye değilde, vakfa ait olan gayrimenkulün satışından doğan kazancın kurumlar vergisine tabi tutulmaması gerekir.

Bu itibarla, vakfa ait gayrimenkulün satışından elde edilen gelirin vakıf gelirleri içinde yer alması ve iktisadi işletme hesaplarından ayrı hesaplarda takip edilmesi gerekmektedir.

b-Katma Değer Vergisi Kanunu Açısından Değerlendirme:

Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun; 1/1 inci maddesinde, Türkiye' de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

1/3-d maddesinde, müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışların KDV ye tabi olduğu, 1/3-g maddesinde, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin KDV ye tabi olduğu

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre; Vakfın mülkiyetinde bulunan gayrimenkulün satışı işlemi, ticari amaç güdülmemesi, işlemin ticari organizasyonu gerektirecek bir düzeyde olmaması ve süreklilik arz etmemesi kaydıyla KDV ye tabi tutulmayacaktır.

Ancak, gayrimenkulün müzayede suretiyle satışı KDV Kanununun 1/3-d maddesi uyarınca ticari, sınai, zirai faaliyet veya serbest meslek faaliyeti kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın KDV ye tabi olacaktır.

c-Vergi Usul Kanunu Açısından Değerlendirme:

5024 sayılı Kanunla 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298'inci maddesinde yer alan yeniden değerleme hükümleri kaldırılmış, yerine enflasyon düzeltmesiyle ilgili hükümlere yer verilmiştir. Buna göre, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından yapılacak enflasyon düzeltmesine ilişkin olarak anılan Kanuna iki ayrı hüküm eklenmiş olup, 01/01/2004 tarihinden itibaren mali tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetlere ilişkin yapılacak enflasyon düzeltmesi işlemleri anılan Kanunun mükerrer 298'inci maddesi hükmü çerçevesinde, 31/12/2003 tarihli bilançolar ile ilgili olarak yapılacak düzeltme işlemi ise aynı Kanunun geçici 25'inci maddesi hükmüne göre yapılacaktır.

Yukarıda yer alan madde hükmü gereğince, kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri maddedeki şartların gerçekleşmesi durumunda mali tablolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutacaklardır.

Buna göre; vakfın yasal defterleri bilanço esasına göre tutulmuş olsa bile kurumlar vergisi yönünden mükellefiyetinizin bulunmaması nedeniyle vakfınızın aktifine kayıtlı gayrimenkulü satması halinde enflasyon düzeltmesinden yararlanması mümkün bulunmamaktadır. (Gelir İdaresi Başkanlığı Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı ‘nın 21/02/2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.18.02-32Mük298-6683-273 sayılı özelgesi.)

10-Sermaye azaltımında ortaklara yapılan ödemelerin gelir vergisi tevkifatına tabi olup olmadığı : Şirketin ortakları tarafından nakit olarak yatırılmış olan sermayenin bir kısmının sermaye azaltılması suretiyle ortaklara dağıtılması halinde gelir vergisi tevkifatına tabi olmayacaktır. Ancak burada serkmayenin tamamının ortaklara tarafından nakit olarak yatırılmış tutardanoluşması gerekmektedir. Karın dağıtılmayıp sermayeye eklenmişse bu kısım üzerinden vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

Örneğin, bir kurumun 2014 yılında 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun kapsamında, beyan edilen 40.000.- lirayı , 17.575 TL enflasyon düzeltmesi olumlu farklarını, 222.425 TL geçmiş yıl karlarını sermayeye ilavesi ile Şirketin sermayesinin toplamı 780.000 TL olmaktadır. Ortaklar tarafından nakit olarak yatırılmış olan 500.000 TL'lik kısmının sermaye azaltılması suretiyle ortaklara dağıtılması halinde gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmayacaktır.

Çünkü;

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6/b) bendi, Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin ikinci fıkrası ile 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında kâr payları üzerinden yapılacak vergi kesintisine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. 03.02.2009 tarih ve 2009/14592, 14593 ve 14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca kâr payları üzerinden yapılacak vergi kesintisi oranları %15 olarak belirlenmiştir. Anak, 94.ncü maddenin 6/b-i bendinde belirtildiği gibi,” i) Tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) “ kar payları dağıtıldığı zaman kesintiye tabi olup, sermayeye eklenmesi ise kar dağıtımı sayılmamaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (5) numaralı bendinde,

"...Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulur. Ancak öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz." hükmü yer almaktadır.

Sermaye azaltımının, ortaklar tarafından nakden veya aynen yapılan ödemelerden kaynaklanması halinde, ortakların esas olarak işletmeye koydukları sermayeyi Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde geri almış olmaları nedeniyle mükellefiyet statüsüne bakılmaksızın vergilendirme işlemi yapılmayacaktır.

Yapılacak olan sermaye azaltımında da öncelikle daha önce sermayeye eklenmiş olan geçmiş yıl karlarının ve enflasyon düzeltme farklarının işletmeden çekildiğinin kabulü gerekmekte olup azaltılan sermaye tutarı, geçmiş yıl karları ve enflasyon düzeltmesi olumlu farkları toplam tutarından fazla ise fazlalığın şirket ortakları tarafından nakit olarak konulan sermayeden kaynaklandığı kabul edilecektir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre;

-Daha önceki yıllarda şirket sermayesine eklenmiş olan geçmiş yıl karlarının, şirketin sermaye azaltımı yapması sebebiyle ortaklara dağıtılması durumunda, kar dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılması,

-Daha önce sermayeye eklenmiş olan pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının sermaye azaltımı nedeniyle işletmenizden çekilmiş sayılması ve işletmenizden çekilen bu tutarların öncelikle kurumlar vergisine;

vergi sonrası dağıtılan kazancın da kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması,

-Şirket ortakları tarafından şirkete nakden veya aynen konulan sermaye ticari kazancın bir unsuru olmadığından, sermaye azaltılmasına konu edilen tutar üzerinden vergi hesaplanmaması ve stopaj yapılmaması gerekmektedir. (Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 31/01/2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 94-388 sayılı özelgesi.)

11-Enflasyon düzeltmesinde ortaya çıkan kar-zararın kurumlar vergisinde kar ve zarar olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği :

213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (1) numaralı bendinde, kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, fiyat endeksindeki artışın içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100'den ve içinde bulunulan hesap döneminde % 10'dan fazla olması halinde mali tablolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutacakları ifade edilmiştir.

328 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, mükelleflerin 31.12.2003 tarihli bilançolarını Vergi Usul Kanununa 5024 sayılı Kanunla eklenen geçici 25 inci madde hükümleri doğrultusunda ve daha sonraki dönemlere ait mali tablolarını ise Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesindeki hükümlere göre düzeltecekleri açıklanmıştır.

Bahsi geçen Kanunun geçici 25 inci maddesinin (g) bendinde;

"31.12.2003 tarihli bilançonun düzeltilmiş aktif toplamından düzeltilmiş sermaye, düzeltilmiş hisse senetleri ihraç primleri ve düzeltilmiş hisse senedi iptal kârları ile borç toplamının çıkarılması sonucu bulunan fark, geçmiş yıllar kâr/zararı hesabında gösterilir. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl kârı vergiye tâbi tutulmaz, geçmiş yıl zararı ise zarar olarak kabul edilmez.

Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tâbi tutulur. Ancak öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz."

hükmü bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 328 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde;

"Enflasyon düzeltmeleri, ilgili kıymetlere ait fark hesaplarına ve enflasyon düzeltme hesabına kaydedilecektir.

Enflasyon fark hesapları, parasal olmayan kıymetlerin düzeltme işlemi sonrası değeri ile düzeltme öncesi değeri arasındaki farklarının kaydedildiği tali hesaplardır ve enflasyon düzeltme hesabı ile karşılıklı olarak çalışırlar.

Enflasyon düzeltme hesabı ise parasal olmayan kıymetlerin düzeltilmesi sonucu oluşan farkların kaydedildiği hesabı ifade eder. Parasal olmayan varlıkların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucu oluşan farklar bu hesabın alacağına, parasal olmayan kaynakların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucu oluşan farklar ise borcuna kaydedilir. Enflasyon düzeltme hesabının bakiyesi geçmiş yıl kar/zarar hesabına aktarılmak suretiyle hesap kapatılır."

açıklamasına yer verilmiştir.

Öte yandan, mükerrer 298 inci madde uyarınca yapılacak düzeltme işlemlerine ilişkin açıklamaların yer aldığı 338 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "3.5.Düzeltilmiş Cari Dönem Kar-Zararı" başlıklı bölümünde de;

"Geçici vergi dönemleri sonu itibariyle oluşan kar ya da zarar, Enflasyon Düzeltme hesabının bakiyesine

"Geçici vergi dönemleri sonu itibariyle oluşan kar ya da zarar, Enflasyon Düzeltme hesabının bakiyesine