• Sonuç bulunamadı

Sağlık çalışanlarının kadına yönelik şiddeti tanıma konusunda bilgi düzeyinin belirlendiği çalışmada tartışma kısmı katılımcıların tanımlayıcı özellikleri ve katılımcıların kadına yönelik şiddetin belirtilerini tanıma düzeylerinin bağımsız değişkenlere göre dağılımı olmak üzere iki başlık atında sunulmaktadır.

4.1. Katılımcıların Tanımlayıcı Özellikleri

Katılımcıların öğrenim sırasında kadına yönelik şiddete ilişkin eğitim alma durumuna bakıldığında; hemşirelerin %65,7’si ve hekimlerin %76,1’sıöğrenim sırasında eğitim almadıkları ortaya çıkmıştır. Mezuniyet sonrası alınan eğitim durumu sorgulandığında, hemşirelerin %90,8’i ve hekimlerin %87,3’ü eğitim almadıklarını belirtmişlerdir. Yayla (2009) çalışmasında öğrenim sırasında kadına yönelik şiddete ilişkin eğitim alma durumuna bakıldığında; hemşirelerin %84.8’i ve hekimlerin %82.1’i gibi büyük çoğunluğunun eğitim almadıkları ortaya çıkmıştır. Mezuniyet sonrası eğitim alma durumu hemşirelerde %99,1’i oranında, hekimlerde ise %97,6’sı olduğu saptanmıştır. Sağlık çalışanlarına öğrenim süresi boyunca ve mezuniyet sonrası kadına yönelik şiddet konusundaki verilen eğitimin çok yetersiz olduğu görülmektedir. Yapılan diğer çalışmalarda da, hemşire ve hekimlerin büyük bir kısmının iş hayatı boyunca şiddetle ilgili bir eğitim programlarına katılmadıklarını göstermektedir. Sağlık çalışanlarının şiddeti tanımları için bu konuda eğitim almaları yararlı olacağı düşünülmektedir.

Ülkemizde yapılan başka çalışmalarda da hemşire ve hekimlerin mesleki eğitimleri sırasında kadına yönelik şiddet konusunda eğitim almadıkları görülmektedir. Arabacı ve Karadağlı’nın (2003) çalışmasında, İzmir ilinde birinci basamak sağlık hizmetlerinde görev yapan hemşirelerin yüzde 92.9’u mesleki eğitimlerinde kadına yönelik şiddet konusunda eğitim almadıklarını bildirmişlerdir. Akan, Fındıklı, Alaysa ve Gökçakıroğlu’nun (2008), Mersin ilinde yaptıkları benzer bir çalışmada, hemşirelerin %71.1’inin mezuniyet öncesinde kadına yönelik şiddetle ilgili yeterli eğitim almadıklarını belirtmişlerdir

Araştırma sonucu ve yapılan benzer çalışmalar, ülkemizde sağlık çalışanı yetiştiren okulların çoğunda şiddet konusuna ya hiç yer verilmemekte ya da çok az yer verilmekte olduğunu gösterirken, hemşire ve hekimlerin çoğunluğunun yeterli

24 resmi eğitim almadıkları ortaya çıkmaktadır. Toplumsal bir sorun olan kadına yönelik şiddetin önlenebilmesi için, şiddet olgularını ilk gören sağlık çalışanının mesleki eğitimlerinde kadına yönelik şiddet konusunun daha çok yer alması bu konuda daha duyarlı davranabilmesi için gerektiği düşünülmektedir.

Katılımcıların şiddete uğramış kadın hasta ile karşılaşma durumuna bakıldığında; hemşireler %64,9’u ve hekimlerin%87,0’si iş hayatlarında şiddete uğramış kadınla karşılaşmıştır Hekimlerin kadına yönelik şiddet olgusu ile karşılaşıldığında %70,1 bildirimde bulundukları saptanmıştır. Hemşirelerin %68,9’u bildirimde bulunduklarını ifade etmiştir. Yıldız’ın (2011) yaptığı araştırmada hemşire ve hekimlerin % 66,1’i daha önce kadına yönelik şiddete maruz kalmış bir kadın hastalarının, % 41,9’u ise bir yakınlarının olduğunu söylemişlerdir. Baysan (2003)’nın çalışmasında bu oran % 67.5 olarak bulunmuştur. Kara ve ark.(2018) yaptığı araştırmada sağlık çalışanlarının %72.6’sının iş yaşamında kadına yönelik şiddet olgusu ile karşılaştığı saptanmıştır. Sarıbıyık (2012) ‘de hemşire ve hekimlerle yaptığı çalışmada %71.3’ünün kadına yönelik şiddet olgusu ile karşılaştığı bulunmuştur.

Araştırma sonucu ve diğer çalışmalarda göz önünde bulundurularak hekimlerin daha yüksek oranda bildirimde bulunmalarının; mesleki eğitimlerinde adli tıp dersinin yer alması, daha çok şiddet görmüş kadın hasta ile karşılaşmalarından dolayı yasal ve toplumsal yükümlülüklerinin farkında olmaları gibi etkenlerden kaynaklandığı düşünülmektedir.

4.2. Katılımcıların Kadına Yönelik Şiddetin Belirtilerini Tanıma Düzeylerinin Bağımsız Değişkenlere Göre Dağılımı

Çalışmamızda katılımcıların kadına yönelik şiddet belirtilerini tanımalarına ilişkin duygusal şiddete ait ölçek puanı 10.58±2.50, fiziksel şiddete ait ölçek puanı 8.25±1.67 ve toplam ölçek puanı 18.83±3.38 olarak saptanmıştır. Kara ve ark(2018) çalışmada ise duygusal belirtiler alt boyut puan ortalamasının 10.99±2.66, fiziksel belirtiler alt boyut puan ortalamasının 8.07±1.68 toplam ölçek puan ortalamasının 19.06±3.68, olduğu saptanmıştır. Çalışma bulgusuna benzer şekilde Sarıbıyık (2012)’de hemşire ve hekimlerle yaptığı çalışmada, katılımcıların toplam puanı 18.6±3.7 olarak bulunmuştur. Arabacı ve Karadağlı (2006)’nın yaptıkları çalışmada katılımcıların toplam ölçek puan ortalaması 18.38±5.23 olarak bulunmuştur. Ülkemizde yapılmış

25 diğer çalışmalarla bizim çalışmamız benzerlik göstermekte olup sağlık çalışanlarının kadına şiddette bilgi düzeyi kısmen yeterli olduğu düşünülmektedir.

Hemşire ve hekimlerin kadına yönelik şiddet belirtilerini tanımlarına yönelik duygusal belirtiler alt ölçek, fiziksel belirtiler alt ölçek ve toplam ölçek puan ortalamaları arasında anlamlı fark saptanmıştır.

Kara ve ark (2018) yaptığı çalışmada ise hekimlerin duygusal, fiziksel ve toplam ölçek puan ortalamalarının daha yüksek olduğunu saptamıştır. Sarıbıyık (2012) çalışmasında, duygusal belirtiler alt boyut puan ortalamasının hekimlerde, toplam puan ortalamasının hemşirelerde en yüksek olduğu ve aradaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir

Bizim çalışmamızda ortaya çıkan bu durum hemşire ve hekimlerin benzer eğitim sürecinden geçerken, hekimlerin aile içi şiddete yönelik yeterli eğitim almasalar dahi adli tıp dersleri nedeni ile adli olguların değerlendirilmesinde hemşirelere göre daha fazla deneyim sahibi olmalarından kaynaklandığı düşünülmüştür.

26

5. SONUÇ ve ÖNERİLER

Benzer Belgeler