• Sonuç bulunamadı

Boston ve Antakya farklı bağlam ve fiziksel özelliklerine karşın adeta birer müze kent yaratacak geleneksel ve tarihi zenginliklere sahiptirler. Şüphesiz her iki kent farklı simgeler, farklı diller içermekte ve buna paralel olarak kullanıcılarına farklı deneyimler yaşatmaktadır. Buna karşılık, farklı coğrafya, kültür ve tarihi barındıran bu iki kent bazı benzer izleklere sahiptir. Her iki kent de önemli işlevsel ve fiziksel dönüşümler yaşamış;

barındırdıkları tarihi merkez hızla gelişen modern bir doku ile bütünleşmiştir. Her iki kent de gerek topoğrafya ve su kaynaklarından, gerekse barındırdıkları kültürel çeşitlilikten kaynaklanan özgün kimlikler barındırmaktadır.

Boston kenti Amerikan kentlerinin tarihi 1600’lere uzanan eski yerleşimlerindendir. Dar sokak tipolojisi ve tuğla malzemenin ağırlıklı olarak kullanıldığı yapı stoğu ile Avrupa kentlerini anımsatması ile diğer Amerikan kentlerinden farkılaşmaktadır. Boston bir liman kenti olarak öne çıkarken, gerek deniz gerekse nehir kıyısındaki açık ve yeşil alanların planlanmasında öncü bir rol üstlenir. Boston kentinin denize olan yakın konumu nedeniyle sahip olduğu fiziki ve ekonomik önemi, Antakya örneği ile hem bazı parallelikler hem de zıtlıklar sunmaktadır. Daha belirgin bir şekilde, Boston kentinin karakteri de doğu kıyısının önemli bir limanı olmasına bağlıdır. Ancak kent zamanla işlevsel kullanımlar açısından önemli değişimler yaşamıştır. Büyük bir liman kenti olarak biçimlenen kentsel doku bugün kozmopolit bir kent yaşamını barındırmaktadır.

Antakya kenti 2000 yıllık tarihi ile birçok kültürün biçimlendirdiği özgün geçmişi ile değer kazanmış kentlerdendir. Nehir kıyısı kenti olarak su ile fiziki olarak bütünleşememiş, yeni plan öngörülerinde kent geleneksel açık alan tipolojilerindenden farklılaşarak, kentsel mekanların kullanımı gözardı edilmiştir. Diğer Türkiye kentlerinde de görüldüğü gibi, 1950’li yıllarda giderek artan kentleşme hızı ile planlama hızı arasındaki fark başta barınma sorunu olmak üzere kentsel mekana yönelik sorunların hızla birikmesini getirmiştir. Hızlı kentleşmenin gereklerinin modernite projesine uygun olarak yerine getirilemeyişi

karşısında toplumun bir realite olarak ürettiği anlık çözümlerin varlığı, bunların toplumda nasıl meşrulaştırılacağı sorusunu ortaya çıkarmaktadır (Tekeli 2001).

Bu anlamda, sonuç olarak, bu iki farklı kentin organik gelişme süreçleri, kentsel açık alan sürekliliğinin eksikliği, kent-su ilişkisi, mimari dil, kentlerin şemalarının değişimi ve güncel durumları karşılaştırmalı olarak ele alınacak, ve örneklerdeki kentsel açık alan tipolojileri ve kentsel mekandaki sürekliliği değerlendirilecektir.

- Organik gelişme

Antakya: Her ne kadar ilk kuruluşu planlı bir grid üzerinden olsa da, Antakya günümüzdeki formunu organik gelişmeye borçludur. Bu organik yapı bir yandan eski doku ile yeni dokunun entegrasyonunun bir sonucu iken öte yandan topografya ve yeni kentin eklektik ani gelişiminin bir sonucudur. Bu form Osmanlı-Türk geleneksel kent dokusunun tipik gelişimidir. Nehir kıyısı kentidir.

Boston: Boston Amerika’nın en eski kentlerinden biridir ve güncel haritalarda hala organik gelişiminin etkisi kent makroformuna yansımaktadır. Boston örneğinde mevcut doğa ve topoğrafya bu organik formun gelişmesinde temel belirleyicidir. 200 yıllık bir liman kentidir. Tarihsel ve kültürel geçmişi Abd ile sınırlıdır (Şekil 3.48).

- Kentsel açık alan sürekliliğinin eksikliği

Antakya: Kent makroformunda kendi içinde bütünleşmiş, fakat dışarı ile olan bağlantılarında sorunlar olan parçalar oluşmuştur. Antioch olarak adlandırabileceğimiz eski kent merkezi, Habib-i Neccar Dağı’nın eteklerinde (kentin periferisinde) yaşayan göçle gelmiş azınlıklar, Köprübaşı ve etrafında onu tanımlayan binalar, yeni kent ve sanayi bölgesi ayrı bölümler tanımlar. Aralarında onları ayıran eşikler vardır. Antakya’da kent mekanına yönelik geleneksel planlama ve üretim biçimleri büyük ölçüde mülkiyete dayalı bir paylaşımın sonucunda oluşmuştur. Çağdaş planlama anlayışının bir gereği olan kentsel

donanımlara yeterince yer ayrılamamıştır. Bunların başında açık ve yeşil alanlar gelmektedir. Antakya’da özellikle merkezde yer alan yapılar ve onların uzantısı olan açık alanlar dengeli bir süreklilik sunmamaktadır. Açık alanlar planlama anlayışlarının gereği ve sonucu olan kentsel alt yapı alanları olacak büyüklükleri barındırmadığı gibi, mevcut yapılı çevre ile de tamamlayıcı bir bütünlük oluşturamamıştır. Yapı yakın çevresinde yer alan açık alanlar mülkiyet nedeni ile kamusal bir nitelik kazanamamış; kentsel mekanlarla ilişkilenememiş; kayıp alanlar olarak kalmıştır. Özellikle ticaret alanlarına dönüşen konut kullanımları içinde yapıların geçirdiği sınırlı transfromasyon kentsel açık alanlara yansıtılamamıştır. Antakya’da sorunlu kentsel mekanlara yönelik özel bir peyzaj tasarım anlayışı geliştirilemediğinden bu anlanlar parçacı bir anlayışla ve müdahalelerle iyileştirilmeye çalışılmıştır. Kent merkez alanlarında oluşmuş olan doku içinde kalan dış mekanlar planlı bir bütünlük göstermemesine karşın bu alanların kamusal öncelikler gözetilerek yeniden tasarlanması ve yanı sıra kentsel mekanlara yönelik bir süreklilik oluşturulması gerekmektedir.

Boston: Boston kentsel dokusundaki zenginliği başlangıçta yerel öngörülerin belirlediği ve organik biçimde gelişen kent dokusundan almaktadır (Şekil 3.48). Tarihi dokuları ve iyi tanımlı mahalleleri olan ve birbirine benzemeyen geometriler oluşturan bu doku Boston’un özel mekansal karakteri olarak görülebilir. Shawmut yarımadasındaki geometrilerin uyumsuzluğu ve mahaleler arasındaki süreksizlikten bahsedilebilir. Özellikle kent merkezi ile liman önü arasındaki ayrım örneklenebilir. Antakya ken merkezinden temel farklılığı alt parçalar arasındaki açık alanların bütünlük etkisi veren bir yeşil doku ile sağlanmış olmasıdır.

- Kent - su ilişkisi

Antakya: Antakya kentinin formunda etkili olan çok önemli bir eleman Asi nehridir. Eski kent Asi ile Habib-i Neccar Dağı’nın arasında biçimlenmiş ve ilk yapılandırılan grid plan Asi’ye paralel diyebileceğimiz bir doğrultuda gelişmiştir (rüzgar yönleri doğrultusunda).

Ancak zamanla, özellikle yeni kentin yapılandırılması sırasında, kent ile su elemanı

arasındaki ilişki kopmuş, Asi’nin yatağı beton bir kanala alınmış, su seviyesi düşmüş ve kent artık ondan referans almamaya başlamıştır. Asi Nehri’nin iki tarafına yapılan yollar da onu kentten iyice koparmıştır.

Boston: Boston da gelişiminin başlarında okyanustan ve Charles Nehri’nden daha çok referans alan bir kent olmasına rağmen, özellikle modern akımın etkileriyle kıyının yüksek ofis binalarıyla doldurulması ve eski kent ile kıyı arasından geçirilen yükseltilmiş yol kent ile suyun arasındaki ilişkiyi büyük ölçüde koparmıştır. Eskiden kıyıyı tutan, mekan tanımlayan ve onu kente bağlayan ambarlar bölgesi eski önemini yitirmiştir. Gene de Charles nehri Boston kentsel mekanı için önemli bir süreklilik ögesi, kent belleğini de oluşturan önemli bir simge olmayı sürdürmektedir. Zaman içinde gerçekleştirilen kıyı düzenlemeleri özellikle merkez alanda nehir aracılığı ile bir süreklilik oluşmasını getirmiş, özgün bir açık alan dili oluşturmuştur. Nehirden hareketle oluşan yürüyüş yolları, araç yolları ve bunlara koşut olarak oluşan yeşil bantlar bu hissi güçlendirmektedir.

- Mimari dil

Antakya: Antakya geçirdiği farklı dönemlerin etkisiyle Hristiyan ve İslam, Roma, Osmanlı, Fransız ve erken Cumhuriyet Dönemi mimarilerinin etkilerini örnekleyen farklı diller içermektedir. Gene de baskın kentsel dil özellikle yeni kent alanlarında modern bir dildir. Antakyada kentsel açık alanların arka planını oluşturan yapılarla özellikle dil konusunda bir süreklilik gösterdiği söylenemez. Geleneksel dokudaki açık alanların tipolojisi modern dokuda yerini tanımsız ve daha çok yollar tarafından belirlenmiş boşluklara bırakmaktadır.

Boston: Boston da benzer biçimde farklı mimari dil ve tarzları barındırmaktadır. Ancak özellikle merkez alanda modern mimari baskın bir dil olarak öne çıkmakta kentsel açık alanlar dil farklılıklarını asimile edecek biçimde süreklilik göstermektedir.

- Kentin temasının değişmesi

Antakya: Roma döneminde İmparatorluğun Yakın Doğu’daki kontrol merkezi olan ve bu sayede pek çok anıtsal kamu yapısına ve Herod Caddesi gibi önemli bir kolonadlı caddeye kavuşan Antioch’un yerini Osmanlı döneminde Antakya almış, onu Fransızlar tarafından işgal edilen bir kent izlemiş ve daha sonra da kent kendi başına bir devlet olmuştur. Kentin tarihindeki değişik temalar kentsel çevre üzerinde değişik etkiler bırakmışlardır. Bütün bu tarihsel izler neredeyse fiziksel sınırlar olarak gözlenebilir niteliktedir.

Boston: Boston eskiden Birleşik Devletler için önemli bir liman iken günümüzde üniversiteler ve AR-GE enstitülerinin bulunduğu bir kent olmuştur. Bu dönüşüm Boston’da kültür ve sanatın kentsel dokuda belirleyici ögeler olarak öne çıkmasını getirmiş, iklimin olumsuz koşullarına rağmen yoğun bir dış mekan kullanımı öngörülmüştür. Boston’da da bu kent kimliğine yönelik değişim fiziksel yansımalar olarak kendini hissettirmektedir.

Özellikle kıyı bölgesindeki eski liman yapılarının çoğu bugün kültürel ve turistik alanlar olarak yeniden düzenlenmiş, dış mekan bu dönüşümün içindeki farklı alt alanların temel bağlayıcı altyapısını oluşturmuştur.

- Güncel yenileme çalışmaları

Antakya: Günümüzde Antakya ile ilgili aktif kentsel yenileme çalışmaları çok azdır.

Yenileme gelişme ile eş anlamlı olarak ele alınmakta, yeni planlanan alanların dışında kalan mevcut doku kendi dinamikleri ile eklektik bir dönüşüm yaşamaktadır. Belediye’nin Asi Nehri’nin kente yeniden kazandırılması ile ilgili projeleri vardır, ancak bu konuda katılım ve gerekli bilgi / proje birikimi oluşturulamamıştır.

Boston: Boston örneğinde ise yenileme sistematik bir planlama konusu olarak ele alınmakta, özellikle kentsel açık alanlar yenilemenin baskın yüzünü oluşturmaktadır. Bu anlamda nehir ve deniz kenarı düzenlemeleri yeni bir kent kimliğinin oluşmasında

belirleyici olmuş, mevcut yapılar zaman içinde bu yenilemeye uyum sağlayacak bir dönüşüm geçirmiştir.

Kentsel açık alanlar bu ve benzeri yapıdaki hızlı dönüşüme açık kentlerde eski doku ile yeni dokunun bütünleşmesine yönelik ana zemin, temel süreklilik unsurudur. Bu anlamda Boston bütün kentsel yenileme çalışmalarını büyük ölçüde açık alan kurgusuna dayandırmış, açık alan düzenlemelerini gerek kentsel yenileme ve dönüşüm gerekse bütünleşme için çıkış noktası olarak kullanmıştır. Bu anlamda kentin kimliğini vurgulayan tarihi değerlerle işaret değeri olan fiziksel varlıklar ön plana çıkarılmış, açık alanlar aracılığı ile birbirleri ile ilişkilendirilmiştir. Özellikle nehir ve okyanus kenarında öngörülen süreklilik bunun belirgin örnekleridir.

Antakya örneğinde ise dönüşüm ve yenilenme daha eklektik bir yapı sergilemektedir. Buna bağlı olarak da kentsel açık alanlar parçacı, sürekliliklerini alt ölçeklerde koruyan bir yapı sunmaktadır. Eski kent ile yeni kent arasındaki ayrım dil bazında daha keskin olmakla birlikte bütüncül bir koruma anlayışının olmaması fiziksel ayrımı belirsiz kılmakta, kent içinde kimlik değeri yüksek olan yapı ve fiziksel unsurlar ön plana çıkarılamamaktadır.

Özellikle kentin modern gelişme alanında açık alan kurgusu sistematik bir altyapı olmaktan çok arta kalan alanların kendiliğinden oluşturduğu ve daha çok yollar tarafından belirlenmiş bir doku niteliğindedir. Tarihi dokuda yer alan zengin yarı açık avlu, kentsel niş sayılabilecek mekanların çoğu yeterince kamusal bir kullanım barındırmamaktadır.

Antakya’nın zengin çevresel birikimi birbirleri ile süreklilik teşkil eder bütünleşik bir yapı sunamamaktadır. Öte yandan Antakya’nın özellikle iklimi ile baskınlık kazanan bağlamı kentsel ve yapısal dil üzerinde belirleyici olmuş örneğin terasların yeşil bir doku olarak değerlendirilmesi bu kente özgü bir özellik olarak ön plana çıkmıştır.

Kentlerde açık alanlar sadece işlevsel yeşil alanlar değil doğrudan kentin gelişim, dönüşüm ve kimliğini belirleyen temel unsurlardır. Açık alanların bütüncül bir planlama ögesi olarak ele alınmaması sadece açık alanların niteliğini değil, tüm kentin yapısını etkilemektedir.

Benzer biçimde kentsel açık alanlar salt bir yoğunluk konusu olarak ele alınmamalı

doğrudan bir dil, ölçek ve işlev oluşturma aracı olarak görülmelidir. Böyle yaklaşıldığında kentsel açık alanlar kentsel yapılı çevreden bağımsız olarak ele alınabilecek ayrı tasarım konuları olarak algılanmamalıdır. Aksine yapılı çevre ile eş zamanlı ve aynı kavramsal çerçeveler içinde ve hiyerarşik farklılık barındırmaksızın değerlendirilmesi gereken uygulama alanlarıdır.

Özellikle kentsel ortamlarda açık alanların bir bütünlük ve süreklilik içinde ele alınması sadece açık alan düzenlemelerinin niteliğini zenginleştirmekle kalmayacak, dönüşüm içindeki kentlerin pek çok sorununun çözüm ortamını oluşturacaktır. Özellikle tarihi dokuya sahip ve modern eklemelerle karşı karşıya olan kentlerle eklektik bir gelişim gösteren kentlerde farklı ölçek, dil ve kullanım biçimlerini biraraya getirecek temel unsur açık alan düzenlemesidir.

Kentsel açık alan düzenlemeleri bağımsız alt tasarım ve alt uzmanlık alanları olarak algılanmamalıdır. Aksine planlamadan kentsel tasarıma, mimarlıktan peyzaj mimarlığına farklı disiplinlerin bir arada, hepsinden önemlisi bütün ölçeğinde oluşacak bir sürekliliği gözeterek varlık göstercekleri tasarım alanları olarak görülmelidir. Ancak böyle bir disipliner işbirliği ve bütüncül yaklaşım içinde açık alanlar kentsel ölçekte belirleyici ve dönüştürücü bir nitelik kazanabilir.

Bu çalışma iki ayrı kent örneklemesinden hareket ederek açık alanların kentsel dönüşüm üzerindeki belirleyici ve sınırlayıcı etkilerini tartışmaya çalışmıştır. Burada beklenen kesin yargı ve sonuçlar elde etmek ya da tekil bir modeli önermekten çok, farklı değerlendirme ve modellere olanak sağlayacak bir altyapı oluşturmaktır. Burada oluşturulan birikim ve değerlendirmeler aynı konuda gerçekleştirilecek farklı çalışmalarla ileriye götürülmeye açıktır.

KAYNAKLAR

Arıman, B. 2002. Antakya Kenti Tarihi Doku İçinde Tipolojik Analiz Çalışmaları.

İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi.

Barnett, J.1982. An Introduction to Urban Design. New York: Harper and Row Publishers.

Beatley, T. 2000. Green urbanism : learning from European cities. Washington DC:

Island Press.

Bilgin, İ. 1992. Konut Üretiminin Karşılaştırmalı Analizi, İstanbul: İTÜ Mimarlık Fakültesi Eğitim ve Kültür Derneği Yayını.

Corner, J. 1999. Recovering Landscape: Essays in Contemporary Landscape Architecture. New York: Princeton Architectural Press

Cullen, G. 1971. The Concise Townspace. London: Butterworth Architecture.

Curtıs, J.W.1987. Modern Architecture Since 1900. London: Phaidon

Çinçinoğlu, A. 2001. Antakya Kenti Açık ve Yeşil Alan Sisteminin Saptanması ve Peyzaj Mimarlığı Açısından Değerlendirilmesi. Mustafa Kemal Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi.

Demir, A.1996 a. Çağlar içinde Antakya. İstanbul: Akbank Yayınları.

Demir, A.1996 b. Through the ages Antakya. İstanbul: Akbank Publications.

Downey, G. 1961. A History of Antiochia in Syria. Prienceton University Press:

Prienceton.

Evyapan, G. 1993. Mimarlık ve Peyzaj. Mimarlık Dergisi, 254 Sayı: 30-34. İstanbul:

Başkent Ofset

Foss, C. 2000. Late Antique Antioch. C. Kondoleon (Ed.), Antioch: the lost ancient city (s.23-27). Princeton, N.J.: Princeton University Press.

Gargus, J. 1993. Ideas of Order: A Formal Approach to Architecture. Dubuque, Iowa:

Kendall Hunt Publishing.

Jacobs, J. 1992. The Death and Life of Great American Cities. New York : Vintage Books Edition.

Jones, A.H.M. 1998. The Greek City from Alexander to Justinian. Oxford: Clarendon Press.

Kondoleon, C. 2000. The city of Antioch: an introduction. C. Kondoleon (Ed.), Antioch:

the lost ancient city (s.3-11). Princeton, N.J.: Princeton University Press.

Lawrence, W.K. 1992 Planning the city upon a hill: Boston since 1630. USA: The University of Masacussets Press

Lang, J. 1994. Urban Design: The American Experience. United States: Van Nostrand Reinhold.

Lefebvre, H. 2003.The Urban Revolution.Minneapolis: University of Minnesota Press

Lynch, K. 1960. The image of the city, Cambridge: Technology Pr

Lynch, K. and Hack, G. 1984. Site planning. Cambridge, Mass. : MIT Press.

Maas, M. 2000. People and identity in Roman Antioch. C. Kondoleon (Ed.), Antioch: the lost ancient city (s.13-21). Princeton, N.J.: Princeton University Press.

Mıller, N. and Morgan, K. 1990. Boston Architecture 1975-1990. Prestel-Verlag, Munich

Moughtin, C. 1992. Urban Design: Street and Square. Oxford; Boston : Butterworth Architecture Press.

Norberg-Schulz, C. 1980. Genius loci : towards a phenomenology of architecture.

Rizzoli, New York

Spırn, A.W. 1998. The Language of Landscape. New Haven: Yale University Pres Sarkowıcz, H.1998. Bahçelerin ve Parkların Tarihi. Ankara: Dost Kitabevi Yayınları

Schultz, S.K. 1989. Constructing Urban Culture: American Cities and City Planning, 1800-1920. Philadelphia: Temple University Press

Sutton, S.B. 1979. Civilizing American Cities: A Selection of Frederick Law Olmsted’S Writings on City Landscape. United States: MIT Press

Scully, V. 1969. American Architecture and Urbanism. New York: Henry Holt and Company, Inc.

Talay, İ. 2006. Kent ve ekolojisi. Kentsel Çevre ve Sürdürülebilirlik Yüksek Lisans Ders Notları.

Tekeli, İ. 2000. Modernite Aşılırken Kent Planlaması. Ankara: İmge Kitabevi Yayınları

The Unıversıty Of Texas At Austin, 2002. Web sitesi:

http://www.lib.uteas.edu/maps/historical/boston_1903.jpg . Erişim Tarihi:

15.12.2006

Trancık, R. 1986. Finding lost space: theories of urban design. New York : Van Nostrand Reinhold.

Turner, T. 1996. City as Landscape: A Post-Postmodern View of Design and Planning.

London: E and FN Spon.

Uslu, T. 1996. Ütopyaların Toplu Konut Tasarımına Etkisi. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

Üçer, Z, ve Yılmaz, G. 2004. Housing typologies in the context of urban utopias. G.Ü.

Fen Bilimleri Dergisi:17(4): 133-147

Zaıtzevsky, S. 1982. Frederick Law Olmsted and the Park System. The Belknap Press of Harward University Press, United States of America

Benzer Belgeler