• Sonuç bulunamadı

3. ANTAKYA VE BOSTON KENT MERKEZLERİNİN SÜREKLİLİK VE

3.6 Boston Liman Kenti Örneği

3.6.1 Tarihsel gelişim ve planlama sürecinin irdelenmesi

Boston kenti, merkezdeki dar sokak tipolojisi ve taş ile tuğla malzemenin ağırlıklı olarak kullanıldığı yapı stoku ile Avrupa kentlerini anımsatarak diğer Amerikan kentlerinden farkılaşmaktadır. İngiltere kentlerinin dokusunun planlamada ağırlıklı olarak kullanıldığını ve bir Pazar alanı etrafında (günümüzde Eski Hükümet Binası olarak anılan) odaklaşan yerleşim özelliği ile kent gelişmeye başlamıştır (Lawrence 1992).

Boston kentinin ilk planları İngiliz plancı Thomas Graves tarafından yapılmıştır. Graves planı, Winthrop ve beraberindeki binlerce kişi için yeni yerleşim modelini kurar. Ailelere yaklaşık 8’er dönüm arazi tahsis edilir. Bu ilk yerleşimler günümüzde kuzey-uç denilen bölgede başlar. Hanover ve Salem caddeleri ortaya çıkar. 1676 ‘daki yangından sonra bu caddelerin genişlikleri 22 feet’e arttırılır. 1676 yangını kentin planlamasındaki kilometre taşı olur. Caddelerin genişliklerinin arttırılması ve yapıların taş veya tuğla malzemeyle tasarlanma zorunluluğu bu tarihden sonra gerçekleşmiştir. Roxbury kara parçasına bugünkü yerinde Washington caddesinin bulunduğu doğrultuda, dar ve uzun parça ile bağlanan korunaklı yarımada.yerleşim için uygun bir alan olarak seçilmiştir. Yerleşim alanının peyzajını hakim kılan ve “Trimountain” üçdağ, olarak anılan “Pemberton”, “Beacon”, ve

“Mount Vernon” tepeleridir. Kentin orijinal topoğrafyasından anıtsal öğe olarak bugün sadece “Beacon Hill” kalmıştır. Sömürgeciler çok kısa bir süre içerisinde bu bölgeyi Londra kentinin küçük ölçekli, basit bir adaptasyonuna çevirirler. Onbeş yıl içerisinde sokaklar ve kalıcı konutlar inşaa edilir. En önemlisi, kıyı çizgisi, “Town Cove” ve “Mill Pond” antrepolarının inşaa edilmesi ile değişir.

Puritanlar Trimountain ile Boston limanı arasında kalan ve 1630 da Boston olarak adlandırılan Shawmut yarımadasına yerleşirler. Günümüzde bu alan “North End” Kuzey Uç ve Merkezi İş Alanıdır (Central Bussiness District) ( Zaitzevsky 1982).

Bu döneme ait yerleşim alanları Şekil 3.29, 1722 Bonner Haritasında görülmektedir.

3.6.2 18. yüzyılda Boston kenti

Sam Bass Warner, 17. yüzyıldaki Boston ve benzeri yerleşimleri “yerel planlama” olarak tanımlamaktadır. Ortaçağ İngiliz kent planlama geleneğinin özellikle burjuva toplumu gözönünde bulundurularak, yerel ve dini ideolojilerle bütünleşen ortak biraradalığıyla biçimlenir. Toplum dini sosyal ve ekonomik çerçevede uzlaşmıştır (Lawrence 1992).

Şekil 3.29 Boston, Massachusetts. 1722 Bonner Haritasi (Miller and Morgan 1990)

Uluslararası deniz ticaretinin 1720’lerden sonra gelişmesi buna paralel olarak ve Amerika ile Avrupa arasında deniz ticaretinin gelişmesi özellikle Boston’ın kentsel gelişmesini etkilemiştir. 1800’lerin ortalarında, zengin bir liman kenti olarak gelişen Boston, limana paralel kentsel dönüşümünü başlatır. Belli başlı tarihi yapılarından, Hükümet binası (State House), Faneuil Hall, Cradle of Liberty, Beacon Hill bölgesindeki tuğla yapılar ve liman çevresindeki planlı gelişmiş kent dokusu ile özellik kazanmıştır (Şekil 3.46).Ancak kent sınırlarında kalan lineer liman yapıları ile kentin iç bölgelerindeki yoğunluğun artması

nedeniyle iki farklı kent dokusu oluşmaya başlamıştır. 1840’larda tarihi haritalardan elde edilen bulgular yeni gelişen kent ile liman yapılarının formları arasındaki ayrımı belgelemektedirler. Bonner’in 1722 tarihli haritasında (Şekil 3.29) kent formunun iskelelere doğru yayıldığı ortaya çıkmaktadır.

Pelham tarafından 1777 yılında yapılan haritada (Şekil 3.30) görüldüğü gibi Boston kenti esasında bir su kenarı yerleşkesidir. Gelişme sürecinde topoğrafyasının değiştirilerek doğal tepelerin yok edildiği görülmektedir. Bataklık alanlar ile kıyı alanların doldurulması yolu ile kentin sınırları zaman içerisinde genişletilmiştir. Pelham haritasında, bölgenin doğal topoğrafya özellikleri ve yerleşim alanının detayları açıkça görülmektedir.

Şekil 3.30 1777 yılında Henry Pelham tarafından yapılan Boston ve çevresini gösteren plan (Miller and Morgan 1990)

Limana doğru yönlenen “Long Wharf” “Uzun Antrepo”, diğer antrepolara göre daha belirgin bir konumdadır. Mill Pond, su bendi ile sınırlanmış durumdadır. Her ne kadar liman bölgesinde karmaşık düzende sokak ağı oluşmuş olsa da, sadece Trimountain’dan batıya doğru yayılmış az sayıda yerleşim ve bahçeler görülmektedir. “Blaxton Farm” (iyi suyun bulunduğu yer)’ ın bir parçası olan “Boston Common”, kentsel bir özellik göstermektedir. Tremont caddesi boyunca iki sıra ağaç dizisi ayrıca da Park ve Beacon caddeleri boyunca tek sıralı ağaçlandırmalar yapılmıştır (Şekil 3.46).

Common bölgesinin suya yakın olan alanları yabani ve bataklık alanlardır. Gel-git (medcezir) olayının gerçekleşmediği zamanlarda, bu alan muazzam genişlikte balçık bloklarına maruz kalmıştır. Bu balçık alanlar neredeyse esas yarımada kadar geniş bir alanı kaplamaktaydı. Bu balçık alan, Boston boğazı, Stony Brook dönemecindeki tuzlu çayırlar,

“Muddy River”, Çamurlu nehir ve “Charles River” Charles nehri ile çevriliydi. Charles nehrinin nehir ağzındaki koy alanı (haliç) o zamanlarda Roxbury Flats olarak bilinmekteydi. Günümüzde bu alan “Back Bay” olarak anılmaktadır (Şekil 3.46).

Boston’dan karaya tek bağlantı Roxbury’e veya Brookline’a “Neck” boğaz ile veya Charles Town’a feribotla sağlanmaktaydı.

Pelham haritasında bariz bir şekilde yakın kırsal çevre ifade edilmiştir. Boston yerleşimi hakkında elde edilen bilgilerin ötesinde Brookline ve Cambridge bölgesinin de söz konusu dönemlerde sulak alanlar ve tuzlu çayır alanları olduğu izlenmektedir.

Doğu Boston (Noddle’s Island) Boston kentine 1630 yılında katılmıştır. Bu alan, 1777 yıllarında henüz yapılaşamamıştır. Aynı şekilde Charles Town’ da az sayıda yapı bulunmaktadır. Haritanın üst kısmında kalan Cambridge, Harvard College civarında sıkışmış durumdadır. Brattle caddesi etrafında Water Town’a doğru geniş mülkiyetler görülmektedir. Charles Nehri cephesinde ve Brighton olarak bilinen karşı cephedeki bölgede yine tuzlu çayır alanlar yer almaktadırlar.

Tarım yapılabilecek arazinin kısıtlı oluşu nedeniyle uzunca bir dönem yalnız Brookline bölgesi ve Roxbury ‘de üretim yapılabilmiştir. Haritanın sol altında oldukça geniş uzayıp giden Dorchester bölgesindeki çayır alanlar da bugün “South End” olarak bilinmektedir.

1777 yılında Boston yarımadasındaki tüm bataklık alanlar doldurulmuştur (Zaitzevsky 1982).

Nüfusun artması ve kentin genişlemesiyle birlikte daha üniform bir planlama gereksinimi doğmuştur. Yerel otoritenin rolü artmaya başlamıştır. 20.yüzyıl perspektifinden bakıldığında yönetim otoritesinin toplumsal sorunlara dahil olmasına çok rastlanmamakla beraber , Boston kentinde bu durum sivil toplumun kentin planlanma süreçlerinde katılımcı ve yönlendirici olduğu görülmektedir (Lawrence 1992).

Boston’un nüfusu 1790’larda 18.320 olmuştur. Charles Town ve Cambridge ile köprülerle birleşen kent Taşra kimliğinden uzaklaşmaya başlamıştır. 1795’de Beacon Hill’de, Boston Hükümet Binası inşaa edilir. Bu tarihden sonraki yirmibeş yıl içerisinde kentleşme hızlanır, kilise yapıları, kamusal yapılar inşaa edilir. Ağırlıklı olarak tuğla olan yapılar kentin ilk profesyonel mimarı Charles Bulfinch tarafından tasarlanır. Trimountain bölgesinin konut bölgesine dönüşümü ile topoğrafya ile ilgili değişiklikler yapılır. Bitişik nizamda konutlar tasarlanır. Trimountain tepe özelliğini yitirir ve buradan kaldırılan toprak Charles Caddesi’nin dolgu malzemesi olarak kullanılır.

3.6.3 19. yüzyıl: kentte yaşanan mekansal dönüşüm

1801 yılında başka bir öneri daha geliştirilir. Boston boğazına merkezinde oval bir yeşil alan bulunan ızgara plan uygulanmıştır. Bu alan günümüzde Blackstone ve Franklin meydanlarıdır. 19.yüzyılın ikinci çeyreğinde demiryolu yapımı ve kentleşme hız kazanmıştır. Daha sonraki yıllarda hızlı nüfus artışı ve arazi ihtiyacı nedeni ile geniş çapta gerçekleşen dolgu alanlarla yüzyılın ikinci yarısında kent iyice genişler. South End ve Back bay alanları elde edilir (Şekil 3.46).

Bugün “North Station”, kuzey istasyonunun bulunduğu yerde Mill Pond doldurulunca, Back Bay bölgesinde yeni baraj inşaa edilerek ve fabrikalar yapılır. Bu bölge beklendiği kadar sanayi bölgesine dönüşemez, zira aynı tarihlerde Merrimack nehri çevresi Massachussets’in tekstil endüstri merkezi haline gelmiştir. Mil Dam, Mil barajı 1821 de tamamlanır. Brookline yönünde Beacon Hill’e kadar genişletilir. Cross barajı da Back Bay’i ayırarak havzaya ulaşır. Back Bay bölgesinin okyanustan direkt olarak erişilebilirliğinin yok edilmesinin ardından, su durağan hale gelir. 1830-1840’ larda demiryolları için yapılan geçitler bu alanlarda ekolojik açıdan olumsuz durumlar oluşturur (Şekil 3.46).

Konut alanları elde edebilmek amacıyla sürekli olarak dolgu yöntemiyle yeni alanlar kazanılmaya devam edilir. Back bay ve South End bölgeleri için bu açıdan daha detaylı olarak bilgi vermek gerekir. Şöyle ki; Shawmut yarımadasında bulunan, Back Bay bölgesi 1.822.500 m2 alanı kapsamaktadır (Boston boğazı, Brookline, Roxbury, tuzlu çayırlar, ve Charles nehri). Bu geniş alanlar 19.yüzyıl sonlarında tamamen doldurulmuştur.

Şekil 3.31 1850 Boston Kenti haritasında doldurularak elde edilen alanlar görülmektedir.

(Lawrence 1992)

Güney Uç`un ise (South End) merkezi ince bir bant şeklindeki olan kara parçası yani Boston boğazıdır. İki yöne, güneye ve kuzeye doğru dolgu ile genişletilmiştir (Şekil 3.31).

Bu dolgu işlemleri yaklaşık olarak aynı zamanlarda gerçekleşmiştir. Guney Uç (South End) bölgesinde dolgu işlemleri 1850 yıllında, Back Bay de 1857 yıllarında gerçekleşir.

Şekil 3.32 1855 Boston Kenti Colton haritasi (Zaitzevsky 1982)

Colton haritasında (Şekil 3.32), bu alanların sınırları bellidir. Güney Uç, (South End) oldukça gelişmiş, Back Bay’in hala tasarlanmakta olduğu görülmektedir. Her iki bölgede ızgara plan uygulanmış olmakla birlikte , bu bölgelere ait sokaklar arasında bir ilişki yoktur. Bu iki bölge birbirinden Providence ve Worcester demiryolu izi ile ayrılmıştır.

Back Bay’in ana caddeleri Mill Dam’a paralel, South End’in caddeleri Washington caddesine paralel konumlanmıştır. Birbirinden ayrılmış olan bu mahalle veya bölgelerin,

planlama ilkeleri benzer olmakla beraber, gelişim süreçleri birbirinden tamamen farklı olmuştur (Zaitzevsky 1982).

Her iki bölge de ağırlıklı olarak konut bölgesi olarak gelişmiştir. Kiliseler, kamu yapıları bulunmaktadır. Sokaklar, Beacon Hill’deki gibi sıraevlerin oluşturduğu düzendedir.

Aslında Güney Uç (South End) orijinal olarak ayrık nizam yapılarla gelişmeye başlamıştır.

Boston Boğazı Bulfinch planı dogrultusunda 1801 gelişmiştir. South End için yapılan plan 4 aşamalı olarak hayata geçirilmiştir (1850-1875).

Back Bay’de bulunan konut alanları gerek mimari gerek kent planlaması açısından olumlu özelliklere sahiptir. Coğrafi açıdan sınırları, Arlington ve Charles nehri, Charlesgate’in doğusu ve güneyi, Copley meydanı, ve Boylston caddesine uzanır. Bu konut bölgesi 810.000 m2 civarındadır.

Şekil 3.33 Boylston Arlington caddelerinin 1860 yıllarinda Public Park`dan görünüşü (Miller and Morgan 1990)

Dolgu ile yapılan alanlarda görülen düzlük bu bölge de de monoton bir durum yaratmıştır.

Bu anlamda bölgedeki açık alan tipolojisinin de dönüşmeye başladığından bahsedilebilir.

Uzun bulvarlar sonsuza gider gibi tanımsız kalmıstır. Haussmann’ın Paris yaklaşımının etkisi ile tasarlanan Colombus caddesi sonsuz vistasının sonunda bir kilise ile odaklanır.

Back Bay alanı 1929’lara kadar konut bölgesi olarak cazibesini korumuştur. Bu bölgede birçok farklı mimari tarzda yapıya rastlanmaktadır. Colombus caddesi dışında kalmak üzere güney bölgesi (South End) planı, 18.yüzyıl Londra kent planını yansıtır. Bunun yanısıra Back Bay planının mimarı Arthur Gilman ise Fransız etkisindedir.

Güney bölgesi (South End) saydam ölçeği ve caddelerin bütünleştirici etkisinin yanında az sayıda konut yapısı barındırmaktadır. Bunun nedeni dolgunun merkezden dışarı doğru yapılması ve aksların yönlendirici olmamasına bağlanabilir. Bu bölgenin sınırlarıda amorf bir biçimde gözükmektedir. Az sayıda anıtsal işaret bulunması da yönlenmeyi zorlaştırmaktadır. Buna karşın Back Bay bir düzen içerisindedir. Commonwealth caddesi, merkezindeki alışveriş binasıyla hakim bir aksı tanımlamaktadır. Bu aks bölgenin çoğu yerinden algılanabilmektedir. Köşelerde konumlanan kilise yapıları veya diğer özgün yapıların varlığı nedeniyle tanımlı mekanlar oluşmuştur. Güney ucun aksine burada, mimari yapıların çeşitliliği de alanın kimliğinin ve tanımlanmasının nedeni olmaktadır.

Back Bay planında başlangıçta doğu-batı aksında bir sınır olmayışı da 1860 yılında gerçekleştirilen “Public Garden” halk bahçeleri (Şekil 3.33), Back Bay Fens, ve Charles nehri kıyısında yapılan açık alanlar ve parklarla bu sınırlar tanımlı hale gelmiştir. Sonuç olarak Back Bay bölgesi üç tarafı parklarla çevrili bir durumdadır. Esas planın bir parçası olmayan “Copley” meydanı da (Şekil 3.34) Back Bay’in güney sınırını oluşturur.

Providence ve Worcester demiryolu izi de güneydeki sınırları desteklemiştir.

Şekil 3.34 Copley Meydanı (Lawrence 1992)

Şekil 3.35 1870 Boston Kent haritasında 1850 yılından sonraki hızlı büyüme görülmektedir. (Lawrence 1992)

O dönemlerde açık alanların korunmasına yönelik kaygılardan bahsedilemezdi. Diğer sömürge yerleşimleri gibi Boston’da, sınırları tesadüfen oluşmuş, patikaların sokaklara dönüştüğü, kırsal görünümlü çayır, mera alanlarından oluşmuştur.

Sınırlara paralel ağaçlandırmalar kentsel peyzaja dair tek izlerdir. 19.yüzyıl sonlarına doğru Boston ağaçlıklı alanlara sahip olmuştur. Bugün belediyeye ait parklardan en cazip park olan “Boston Public Garden” Halk Bahçesi (Şekil 3.36), 1859 yılına kadar park alanı olarak resmen sağlanamamıştı. Back Bay gibi bu park alanı da dolgu alanlar üzerinde inşaa edilmiştir (Şekil 3.30’da bu alanların var olmadığı gösterilmektedir) (Şekil 3.46).

Şekil 3.36 George F. Meacham tarafından 1859’da yapılan “Boston Public Garden”planı (Zaitzevsky 1982)

Benzer Belgeler