• Sonuç bulunamadı

3.1 Tarihsel Nitelikli Alanlar

3.1.3 Tarihsel Nitelikli Alanlara İlişkin Koruma Kriterleri

Kentlerde karşımıza çıkan tarihsel nitelikli alanların günümüze ve gelecek nesillere aktarılabilmesi, ancak alana ilişkin verilen koruma kararları ve oluşturulan uygun politikaların doğru uygulanması sonucu mümkün olabilmektedir.

Burada amaç, her tarihi nitelikli alanın, kendine özgü nitelikleri göz önüne alınarak koruma kriterlerinin oluşturulabileceği göz önüne alınarak, bunun dışında genel bazı koruma kriterlerini saptamaktır.

Tarihsel nitelikli alanların korunmasına ilişkin kriterlerden biri korunacak alan ile ilgili mevcut özelliklerin detaylı bir biçimde ortaya koyacak çalışmaların gerçekleştirilmesidir. Bu çalışmalardan bazıları ise (UNEP, 1988);

- Alanın kent içindeki konumunun belirlenmesi,

- Alanın kent içindeki işlevini ve kendi içindeki arazi kullanımının ve tasarım ilkelerinin ortaya konması,

- Alan ile ilgili tarihi yazılı ve görsel kaynakların toplanması,

- Alana ilişkin daha önceden yapılmış olan müdahalelerin incelenmesi,

- Alanın kentsel ve mimari gelişimini etkilemiş olan doğal, sosyo-ekonomik, demografik, etnolojik, siyasi, teknolojik ve savaşlar ve depremler gibi istisnai tüm unsurların belirlenmesi olarak sıralanabilir.

Bu incelemeler sonucunda atılacak en önemli adım ise korunması uygun görülen alanın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından sit alanı ilan edilmesidir.

Tarihi nitelikli alanların korunmasına ilişkin diğer bir kriter ise alanın özelliklerini öne çıkaran, tarihi dokunun korunmasını zorlaştıracak değil aksine kolaylaştıracak ve gerekli kılacak planlama çözümlerinin yapılmasıdır. Bu çözümlemeler, sit alanı ilan edilmiş alanlara koruma planları yapmakla sağlanabileceği gibi, imar planları ile de desteklenmelidir. Bununla birlikte bu alanlarda koruma amaçlı imar planları oluşturuluncaya kadar, koruma projeler dışındaki yeni yapılaşmalara izin verilmemesi de alana ilişkin değerlerin korunması açısından önemlidir.

Koruma amaçlı planların oluşturulma aşamasında ise şehir plancısı, mimar, arkeolog, sanat tarihçisi, peyzaj mimarı gibi temel ve zorunlu uzmanlık alanı temsilcileri de etkin ve sorumlu olarak bu planın içinde yer almalıdır.

Bu temsilciler, plan alanı içindeki mimarlık, arkeoloji, sanat tarihi, doğal değerler ve peyzajlar açısından koruması gerekli kültürel mirasın niteliklerini ve koruma koşullarıyla yaşatma ilkelerini, birikimleriyle belirlenmeli planda bunların gözetileceği kanunların alınması da ortak yükümlülük üslenmektedir (Altunsoy, 2005).

Bunun yanında, koruma amaçlı imar planları, tarihi nitelikli alanın bütün özelliklerini göz önünde bulundurarak alanın tümü için ve hatta tek yapı ölçeğinde detaylı önerilerde bulunmalıdır.

Ayrıca Koruma Amaçlı İmar Planları, korunacak alanlara ilişkin bazı müdahale politikaları da geliştirmelidir. Bu amaçla öncelikle tarihi nitelikli alanların geçmişten gelen özelliklerinin yaşatılabilmesi, kültürel devamlılığının sağlanabilmesi ve alanın özgünlüğünün korunabilmesi açısından farklı müdahale türlerinin uygulanması gerekmektedir.

Zeren (1981), “Kentsel Alanlarda Alınan Koruma Kararlarının Uygulanabilirliği: Türkiye‟de Tarihsel Değerlerin Korunmasında Uygulanmakta Olan Yöntem Çerçevesinde Uygulayıcı Kuruluşların Görüşlerine Dayanan Bir Araştırma” isimli doktora çalışmasında beş farklı müdahale türünden bahsetmektedir.

Özgün Niteliğinde Olduğu Gibi Saklama (Protection): Bu koruma türü korunacak tarihi bölgenin mevcut kültürel ve sosyal yapısını korumak amacıyla uygulanır. Alan kontrol altına alınarak sadece fiziksel çevre koşullarının geliştirilmesi yoluna gidilir.

Genellikle korunacak bölgedeki sosyal ve kültürel yapıda önemli değişiklikler olmadığı durumlarda veya mevcut kullanımların fonksiyonel ihtiyaçlarının yapılarda önemli değişiklikler gerektirmediği durumlarda bu koruma yöntemi tercih edilir.

Yapıların strüktürel durumlarının özgün ve sınırlı onarımlar ile düzeltilmesi ve yapı çevresinin fonksiyonel ve fiziksel niteliğinin yükseltilmesi temel müdahale şeklidir.

Sağlıklaştırarak Koruma (Restoration): Bu yöntem daha çok fiziksel olarak hasar görmüş yapılar için uygulanmaktadır. Amaç özgün niteliği değişik bozulma ve

eskime türleri ile zayıflamış yapıların orijinal değerinin belgelere ve orijinal malzemelere dayanarak yenilenmesidir.

Korunacak olan yapıların yapısal hasarlarının aslına uygun olarak düzeltilmesi, aslına ait olmayan ve özgün niteliği bozan ilavelerin kaldırılması ve özgün tasarımlanması eylemleri restore ederek korumanın niteliğini oluşturmaktadır.

Çağdaş Koşullara Uyarlayarak Koruma (Modernization): Tarihsel varlılara ve alanlara ekonomik işlerlik ve kendi özgün ortam ve estetiklerine uygun işlevler sağlayarak günün gerektirdiği konfor koşullarını oluşturarak yaşayan bir kent parçasının korunmasının sağlanması bu eylemin içerdiği düşünce yapısıdır.

Bu koruma eyleminde, işlevin gerektirdiği yapısal ve strüktürel değişimleri gerçekleştirmek için izin verilen ölçülerde genişletme, yükseltme, eklenme ve bölümlenme yapılması söz konusu olabilmektedir. Bu aynı zamanda diğer eylem türlerini de içermektedir.

Kaybolan veya Kaybolma Olasılığı Olan Kültürel Değerlerin Aslına Uygun Olarak Yeniden Yapılması Yoluyla Yaşatılması (Reconstruction): Bu koruma eylemi yok olan kültürel değerin bir bölümünün veya tümünün özgün ve belgelere dayalı olarak yeniden inşa edilmesi ve eskisinin yerine konulması yoluyla yaşatılmasını amaçlayan bir koruma eylemidir.

Bu yöntemle çok büyük bir kısmı yok olmuş veya özelliklerini yitirmiş tarihi yapılar her türlü doküman ve kaynaktan yararlanılarak aslına en yakın şekilde yeniden yapılmaktadır.

Çevresel Karakterin Ölçü, Oran, Malzeme, Renk Belirlenmesi ve Denetlenmesi Yoluyla Korunması (Rebuilding-Redesign): Bu tür koruma eylemi, korunacak bölgenin yakınındaki gelişme alanlarını da yapılacak yapıların diğerleri ile görsel uyum içinde olmasını amaçlar. Böylece korunması amaçlanan bölgede yeni yapılacak yapıların, bölgenin görsel bütünlüğünü bozmaması sağlanır.

Koruma altındaki bölgenin genel karakteristiğine aykırı olarak önceden yapılmış olan yeni yapıların, gerekli müdahalelerle koruma alanının genel karakteristiğine uygun hale getirilmesi ve devamlılığının sağlanması yine bu koruma eylemi türünün içerdiği bir müdahaledir (aktaran Erdem,1999).

“Kültürel önemdeki alanların korunması için Avustralya ICOMOS Bildirgesi (Bura Charter)”a göre ise koruma; tarihsel alana ilişkin kültürel önemi sürdürmek için gerekli süreçlerin tümüdür ve benzer biçimde; bakım, saklama, restorasyon, yeniden inşa ve uyarlama eylemlerini kapsar (Göksu, 1993).

Bakım (Maintenance): Dokunun sürekli koruyuculuğu demektir. Yaşamın sürdürülmesi için gerekli müdahaleleri içerir. Bu anlamda onarım değildir.

Saklama (Preservation): Alanın dokusunun mevcut haliyle ve bozulmayı erteleyerek bakımının yapılmasıdır. Daha çok arkeolojik alanlar için geçerli olup, onarım tekniklerinden biri ile birlikte düşünülebilir.

Restorasyon (Restoration): Yeni malzeme katmadan mevcut elemanların yeniden birleştirilmesi veya olumsuz eklemelerin temizlenmesi yoluyla alanın mevcut dokusunun bilinen en özgün duruma dönüştürülmesidir.

Yeniden İnşa Etme (Reconstruction): Eski ve yeni malzeme kullanılması yoluyla alanın olabildiği ölçüde bilinen en özgün durumuna getirilmesidir.

Uyarlama (Adaptation): Yapının, alana en uyumlu kullanıma dönüştürülmesidir. Uyarlama alanın korunmasının başka biçimde başarılamadığı ve önerilen uyumlu kullanımın alanın veya yapının kültürel önemini olumsuz yönde etkilemediği durumlarda kabul edilir. Ancak ileride geri dönülebilir olması önemlidir.

Sonuç olarak tarihsel nitelikli alanların korunmasına ilişkin belirlenecek olan kriterler, öncelikle alanın özgün yapısına ilişkin niteliklerinin ortaya konması ile

başlamalıdır. Çünkü tarihsel değeri olan bir alan aynı zamanda bulunduğu yörenin, kentin, bölgenin kültürünü yansıtan farklı özellikler taşımaktadır ve taşımaya devam etmelidir. Alanın özgünlüğünün korunabilmesi ve gelecek nesillere taşınabilmesi için gerekli müdahale türü veya türleri titizlikle belirlenmeli ve bu konuda tek yapı ölçeğine kadar inen detaylı kararlar alınmalıdır. Alanın özgün niteliklerinin belirlenmesinin ardından bu nitelikleri devam ettirmeyi amaçlayan detaylı politikalar ve koruma kararları oluşturulmalı ve bu kararların doğru uygulanmasına yönelik bir denetleme mekanizma oluşturulmalıdır. Ancak tüm bu bileşenlerin bir araya gelmesi ve doğru bir biçimde uygulanması sonucunda tarihi kimliklerimizin sürdürülebilmesi söz konusudur.