• Sonuç bulunamadı

2.3 Kentsel Tasarım

2.3.3 Postmodern Durum ve Kentsel Tasarım Kavramı

Postmodernizmle başlayan değişim süreci üretimde, tüketimde, kentleşmede, şiirde, edebiyatta ve kültürelde kısacası hayatın her alanında kendini hissettirmiştir (Yılmaz ve Çetin, 2006).

Modernizmin toplumsal hak ve sorumlulukları olan birey tanımı ve bu tanım dolayısı ile bireylere yönelik etik yükümlülükleri değiştirme görevi post- modernitenin asal işlevi olmuştur. Post-modern felsefenin yaratmayı amaçladığı, bireye; örgütlülüğe ihtiyaç duymayacak kadar bağımsız ve özgü, kendi çözümün ancak kendisi yaratabilecek kadar yalnız ve dünyanın bireyin etrafında ve bireysel inisiyatifi ile döndüğüne inandığı bir dünya olduğu mesajı verilmeye başlanmıştır (Özcan, 1997).

Postmodern durumun bireye yüklediği anlam, onu toplumsal yapıdan soyutlayıp tekil varlıklar olarak algılatma çabası, kentsel mekânda da yankısını bulmaktadır. Kentsel alana bütüncül bakmak yerine daha parçacıl çözümlerin kentlere biçim vermede daha verimli sonuçlar ortaya koyacağını savunmaktadır.

Harvey (2006), kentsel alanda postmodern durumun kendini bulma biçimini şöyle açıklamıştır:

―Mimarlık ve kent tasarımı alanında postmodernizmin, kabaca, planlama ve gelişmenin geniş ölçekli, metropol çapında, teknolojik bakımdan rasyonel, ve etkin planları üzerinde yoğunlaşması gerektiği konusunda ısrar eden ve bunu kesinlikle yapmacıklıktan uzak bir mimari ile destekleyen (―uluslararası üslup‖ türü modernizmin sade ―işlevselci‖ yüzeylerini düşünün) modernist düşünceden bir kopuş anlamına geldiğini düşünüyorum. Bu anlayışa karşıt olarak, postmodernizm kentsel dokuyu zorunlu olarak parça bölük görür…. Metropolün tamamını hakimiyet altına almak olanaksız olduğuna göre, kent tasarımı basit biçimde bölgesel geleneklere, yerel tarihçilere, tikel istek, ihtiyaç ve fantezilere

duyarlı olmayı amaçlar; böylece, uzmanlaşmış, hatta büyük ölçüde müşterinin zevkine göre biçimlenmiş mimari biçimler yaratılır (Harvey, 2006)‖

Tekeli (1999), ise postmodern durumun planlamaya ve kentsel mekâna bakışını şu biçimde açıklamaktadır:

―Postmodernizm mekânın otonom ve bağımsız olduğu, estetik amaç ve ilkelerle biçimlendiği, bu biçimlenmenin toplumsal amaçlarla ilişkisi olmadığı varsayımına dayanmaktadır. Çıkarlarla yoğrulmamış güzellik, tek başına, amaç haline gelebilmek için yeterli bulunmaktadır. Kentin bir bütün olarak görülmesinden ve bu bütüne ilişkin hedeflerin konulmasından vazgeçilince kent; parçalı, geçmişin değişik formlarının üst üste geldiği, değişik kullanışların bir kolajından oluşan, bir çok öğesinin de geçici olduğu bir oluşum olarak algılanmaktadır. Kentin böyle algılanması halinde rasyonel kapsamlı planlama anlayışının yerini değişik projelerden oluşan bir plan anlayışı almakta ve kentsel tasarım projeleri ön plana çıkmaktadır. Postmodernist çizgide daha radikal bir tutum takılırsa, tam katılımcı, plancının oyunun belirleyici olduğu değil, oyunun bir parçası haline geldiği bir planlama anlayışı ortaya çıkacaktır (Tekeli, 1999).‖

Modern sonrası şehircilikle ortaya çıkan önemli husus, topyekün mekânsal organizasyon yerine daha netleşmiş mekânsal tahsislerin yapılmasıdır. Bu yolla ortaya çıkan eylem ise, kentsel toplumun gelişmesinin detay planlar, büyük proje çalışmaları, kentsel düzenleme operasyonları ile sağlanmasıdır. Bu yeni şehircilik, yön verici şematik planların yapılmasına olanak veren, tüm iradeciliği terk ederek ve kenti bir bütün (ünite) olarak inşa etme düşüncesinden vazgeçerek, kent planlamanın neo-liberal sonuçlanması olmaktadır. Böyle bir ele alış, eylemsel planlama- operasyonel planlama anlayışıyla da birleşmekte ve yatırımlar için elverişli ekonomik mekân olarak kent mekânını organize etmek ve kent toplumunun kimliğini belirlemek için de sosyal mekân olarak kentsel mekân organizasyonunu yapmaktır. (Çubuk, 1997).

Kentleri güzelleştirme yaklaşımı her zaman mevcut olsa da bu tür yaklaşımların postmodern durum ile ülke ölçeğine oranla yükselen kent ve bölgelerin ön plana çıkması ve ülkeler arası rekabetin kentler arası rekabete dönüşmesiyle beraber farklılaşıp ön plana çıktığı söylenebilir. Yarışmacı kentler, pazarlanan kent anlayışını gündeme getirmiştir. Bu da tercih edilme için daha nitelikli kentler ortaya çıkarma telaşını yaratmıştır. Artık estetik sıradan hayatlarımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş, mekânlarımız da artık sadece işlevsel değil bir takım estetiksel özellikleri yansıtır hale bürünmüşlerdir (Yılmaz ve Çetin, 2006).

Postmodern durum, kenti yaşama mekânı olarak seçmekte, modernizmdeki büyük ölçekteki planlama yerini küçük planlara bırakmaktadır. Kentsel tasarım ölçeği, postmodern durumun kentsel tasarıma bakışında (Örs, 2011):

- Koruma, restorasyon, kentle güncel bütünleşme, tarihi yeniden yaratmaya

yönelmekte, tarihsel verilerden yararlanarak yeni bir sentez denenmektedir.

- Mahalle fikrinin yeniden canlandırılması, sosyal ve yönetsel açıdan önem

kazanmaktadır.

- Yerellik önemli bir tasarım temasıdır. İklim, doğal değerler, kültürel

simgeler öne çıkmaktadır.

Bu noktada Tankut (1991), “Planlama-postmodernizm yaklaşımları üzerine” adlı eserinde modernizm- postmodernizm karşıtlığı üzerine bazı tespitlerde bulunmuştur. Buna göre;

―Modernist planların belirgin fonksiyonalizmini uygulamada katı fonksiyonalist bir kentsel mimari desteklenmekte olup, tek yapı örneklerde ise enternasyonal stil mimari benimsenmiştir. Ancak modernist şehrin sorunları çözülememiş, örüntüsü de beklenen düzeye erişememiştir. Zira şehir çok kompleks bir konudur ve tümünü birden denetim altına almak ve disipline sokmak da çok zordur. Böyle bir denetim ancak şehrin parçaları üzerinde sağlanabilecektir. Ayrıca insanların yaşamlarının planlamasının da sınırları vardır. Bunlar postmodernizmin karşıt görüşleridir. Modernizmin bütüncül yaklaşımına karşı postmodernizm parçacıl

yaklaşımı öngörmektedir. Modernizmin tek düze rasyonel ve katı mimari anlatımına karşın eklektik anlatımı, globalizme karşı yerellik ‗locality‘, tarihle kopukluğa karşın tarihsellik ve gelenekselliğin yeğlenmesi planlamada modernizm – postmodernizm karşıtlığıdır (Tankut, 1991).‖

Sonuç olarak modernizm öncesi dönemde kentsel tasarım şehirlere biçim vermenin bir amacı olarak algılanırken, modernist dönemde, endüstrileşmenin de getirdiği koşullar göz önüne alındığında kentsel tasarım kavramından bahsetmenin güç olduğu, daha bütüncül bir yaklaşımla şehir planlama kavramının ağırlığının hissedildiği bir dönem olarak karşımıza çıkmaktadır. Modernizmin bir eleştirisi olarak ortaya çıkan ve günümüzde hala geçerliliğini sürdüren postmodern durumun kentlere parçacıl bir yaklaşımla bakması ve bu dönemde kentleri tasarlanarak pazarlanacak bir nesne olarak görmesi sebebiyle, bu amacı uygulamak için gerekli ve önemli bir unsur olarak kentsel tasarımı görmektedir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ÇALIġMA ALANLARININ TAġIDIKLARI FONKSĠYONLARA ĠLĠġKĠN TEMEL BĠLGĠLER