• Sonuç bulunamadı

2.3. Reorganizasyon Sürecinde Kullanılabilecek Örgütsel Formlar

2.3.3. Matriks Örgütler

3.1.1.1. Tarihçesi

Cleman Huart “Bir millette inzibat teşkilatı, o milletin devlet olarak tesis edildiği anda başlar” diyerek bir devletin oluşumuyla birlikte iç ve dış güvenlik teşkilatlarına olan ihtiyacının önemini ifade etmiştir. Devlet olmanın gereklerinden birisi de iç güvenliğin sağlanmasıdır. Bu husus bir devletin olmazsa olmazları arasındadır. Devlet, kontrol ettiği toprak parçasında yaşayanların asayiş ve güvenliğinin sağlanması hususunda tek sorumlu unsurdur (Şahin, 2018:2-3). Modern devletin görevlerinin başında, halkının iç ve dış tehlikelerden korunması gelmekte olup bu kapsamda kolluk örgütleri, kamu düzenini korumak, kollamak, suç ve suçlulukla mücadele etmek için zor kullanma yetkisine sahip, kanunların verdiği yetkiler dâhilinde görev ifa eden kamu örgütleridir (Alpar, 2013:80). Türkiye’de iç güvenliğin sağlanması görevi, kanunen İçişleri Bakanlığı’ndadır. 3152 sayılı kanun ile İçişleri Bakanlığı bu görevini bağlı kuruluşları Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) ve J.Gn.K.lığı aracılığıyla yerine getirmektedir (Tataroğlu ve Subaşı, 2009:81). Ülkemizde genel kolluk örgütlerinin silahlı bir örgüt olan Jandarma ve Polis

Teşkilatlarından ibaret olduğu, 2803 sayılı Jandarma kanununun 3. maddesinde belirtilmiştir. Bu kanunda Jandarmanın tanımı “Türkiye Cumhuriyeti Jandarması, emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan ve diğer kanunların verdiği görevleri yerine getiren silahlı genel kolluk kuvvetidir.” şeklinde yapılmaktadır.

Jandarmanın tarihçesine, tanımında belirtilen güvenliğin ve asayişin tarifi ile başlamak gerekirse; Alpar (2013:79)’a göre, güvenlik, “bir toplumda yaşayanların, tehlikelerden uzak ve korkusuzca yaşayabilme durumudur”. Emniyet ise, 2803 Sayılı Jandarma Yönetmeliğinin 3. maddesinde tarif edilmiş olup “devlete, topluma, kişilere, mal ve eşyalara yönelik tehlike, kaza ve sabotajları önlemek için alınan, hukuka uygun önlemlerin tümünü ve bu önlemlerin alınmış bulunduğu hali” belirtmektedir. Emniyet tarifinde belirtilen “bu önlemlerin alınması sonucu, toplumda dirlik ve düzenin varlığı konusunda oluşan yerleşik ve yaygın inanç ise asayiş” olarak tanımlanmaktadır.

Türk milleti kurduğu, her biri yarım dünya gibi olan devletlerinin iç huzurunu korumak için öncelikli olarak askeri nitelik ihtiva eden görevlilerden faydalanmıştır. Bunların en önemlisi “subaşı” rütbesini haiz ve savaş zamanında askerlere kumanda eden, barış zamanında ise zabıta amiri olarak görev yapan rütbeli şahıstır. Onların emrinde bulunanlar ise, ilk kurulduğunda “yasavul” olarak adlandırılan, Türklerin batıya göç ederek geldikleri Anadolu topraklarında, dillerinde meydana gelen değişimler sonucunda “ yasakçı” olarak tabir edilen inzibat görevlileri olmuştur. Büyük Hun İmparatorluğunda ve daha sonraları kurulan Türk devletlerinde, iç güvenliğin sağlanmasında “Yasavul/ Yasavol” adlı iç güvenlik birimi görev aldı. MÖ 209 senesinde kurulan ve bünyesinde devrinin ünlü ordusunu barındıran Hun İmparatorluğunun Başbuğu olan Mete Han, orduya verdiği önemin benzerini de iç güvenlik birimine verdiği, devletinin uzun yıllar zayıflığa düşürülmeden yaşatılmış olmasında anlaşılmaktadır. İç güvenliğin sağlanmasında subaşılarına önemli görevler vermekle birlikte, bu dönemde kurulan ve iç güvenliğin sağlanmasında görev alan yasavul/yasavol yapılanması da hayata geçirilmişti (Şahin, 2018:3,7).

Orhun Kitabeleri’nde, hakanların emniyet ve asayişini sağlayan “Yargan” olarak adlandırılan bir kurumun bulunduğu belirtilmektedir. Selçuklular’da “Sürta”, Osmanlılarda “Subaşı”, daha sonra “Zaptiye ve Jandarma”; komutan veya eyaletlerin başında olanların bazen emrinde, bazen de yanında olarak emniyet ve asayiş görevlerini sürdürmüşlerdir. Osmanlı Devleti’nde idari teşkilata göre; kazalarda kadı emrindeki subaşılar, sancaklarda mirliva/sancak beyleri, eyaletlerde ise mirmiran/beyler, emrindeki askerlerle zabıta faaliyetlerini yürütmüşlerdir (Okçabol, 1939:58; Alyot, 1947:10;

Hammer, 1996:5). Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 1826 yılına kadar geçen süre içerisinde, emniyet ve asayişten sorumlu birlikler arasında, emir komuta birliği kurulamamış, kolluğun görev ve yetkisini düzenleyen bir yasa çıkarılamamıştır (Koparan, 2007:6).

Yeniçeri Ocağının 1826 yılında kaldırılmasından (Vaka-i Hayriye) sonra, emniyet ve asayiş hizmetleri, “Asakir-i Muntazama-i Hassa” ve “Asakir-i Muntazama-i Mansuri” teşkilatları, 1834 yılından itibaren de “Asakir-i Redife” adı altında kurulan askeri teşkilatlar tarafından yürütülmüştür (İren, 2006:27; Şahin, 2018:7). Tanzimat Fermanı’nın 1839’da ilan edilmesi ile birlikte, diğer devlet kuruluşlarında yapılan ıslahat hareketlerine paralel olarak, zabıta hizmetlerinde de yeni bir düzenleme yapılmış ve bugünkü anlamda ilk Jandarma teşkilatı oluşturularak, halkın huzur ve sükûnunun sağlanması görevi, eyalet ve sancaklarda valiliklerin emrine görevlendirilen subaylar tarafından yürütülmüştür (Koparan, 2007:7).

Sadrazam Sait Paşa tarafından, 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbinden sonra, Seraskerlik makamına bağlı, “Umum Jandarma Merkezîyesi” kurulmuştur. Teşkilat, 1909 yılında Harbiye Nezareti’ne bağlanmış ve yeniden düzenlenerek “Umum Jandarma Kumandanlığı” adını almıştır (Mutlu, 2006:23-24). Jandarma, Birinci Dünya Savaşı ile Kurtuluş Savaşında hem iç güvenlik görevlerini sürdürmüş hem de birçok cephede, yurt savunmasına iştirak etmiştir (Koparan, 2007:99).

Cumhuriyetin ilanından sonra, bir plan çerçevesinde Jandarma teşkilatında reorganizasyon çalışmalarına başlanılmıştır. Bu kapsamda, Jandarma Bölge Müfettişlikleri ve İl Jandarma Alay Komutanlıkları ile Seyyar Jandarma Birlikleri yeniden teşkilatlandırılarak güçlendirilmiştir. Jandarma teşkilatı bugünkü hukuki statüsüne, 10 Haziran 1930 tarihinde çıkarılan 1706 sayılı Jandarma Kanunu ile sahip olmuştur (Mutlu, 2006:27). Buna göre, Jandarma teşkilatı; Sabit ve Seyyar Jandarma Birlikleri, Eğitim Birlikleri ve Okullar olmak üzere dört birim olarak yeniden düzenlenmiştir.

1966-1967 yıllarında, birden fazla İl Jandarma Alay Komutanlığını kapsayacak şekilde Jandarma Bölge Müfettişlikleri kurulmuştur.

1983 yılında yürürlüğe giren 2803 sayılı kanunda yapılan düzenlemelere göre, J.Gn.K.lığı şehirlerin dışındaki kırsal alanlarda emniyet ve asayiş hizmetleri ile görevlidir. Ülkemizde dış mihrakların menfaatleri doğrultusunda, dış istihbarat servislerinin yönlendirmesi ve teşviki ile yapılmaya çalışılan başarısız 15 Temmuz 2015 darbe girişimi sonunda, Jandarma teşkilatının TSK’leri ile bağlantısı tamamen

sonlandırılmıştır. Bu tarihten sonra tamamen İçişleri Bakanlığının kontrolüne giren Jandarma teşkilatı; 2018 Jandarma Karakolu, her ilçe merkezinde konuşlu ve o ilçenin adı ile oluşturulan 933 İlçe Jandarma Komutanlığı, yine her il merkezinde konuşlu ve o ilin adı ile oluşturulan 81 İl Jandarma Komutanlığı ile 5 ila 6 İl Jandarma Komutanlığının bağlı olduğu 6 Jandarma Bölge Komutanlığı, ayrıca bu birliklerinin araç, gereç, malzeme ve bakım ihtiyaçlarının karşılanması için Ankara’da Jandarma Lojistik Komutanlığı, eğitim-öğretim ihtiyaçlarının karşılanması için de Aydın İlinde J.Gn.K.Yrd.lığı ve Ankara/Beytepe’de J. ve Shl. Güv. Akd. Bşk.lığı ile kara havacılık faaliyetlerine yönelik Jandarma Havacılık birliklerinden oluşmaktadır.

Dünyada bir kısım ülkelerde Polis veya Jandarma olarak tek kolluk gücü mevcut iken, bazılarında ise Türkiye’de olduğu gibi hem polis, hem de Jandarma olmak üzere ikili bir yapı marifetiyle emniyet ve asayiş hizmetleri yürütülmektedir. AB ülkelerinden Hollanda, İtalya, Fransa, Portekiz, Romanya ve İspanya’da halen ikili kolluk yapısı muhafaza edilmekte, Jandarma birlikleri genel olarak; mülki, adli ve askerî görevleri yanında, otobanlar dâhil olmak üzere; trafik, havaalanı güvenliği, elçiliklerin ve kritik tesislerin korunması, sahil güvenlik ve mali olayların takibi dâhil geniş görevler üslenmektedir. Jandarma teşkilatı bulunan diğer ülkelerden Şili’de, ülkenin tamamının emniyet ve asayişinden Jandarma sorumlu iken, İtalya’da sorumluluk alanı sınırlaması olmayıp, müracaat esasına göre ihtiyaç sahipleri Polis veya Jandarmaya başvurarak, güvenlik hizmeti almaktadırlar. Ayrıca; Fransa, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerde ise, belli bir nüfusun altındaki şehir merkezleri ile belediye sınırları dışındaki yerleşim yerlerinin tamamı, nicelik ve nitelik olarak güçlendirmiş ve geniş yetkilerle donatılmış Jandarma teşkilatlarının sorumluluğundadır (Alpar, 2013:95). Türkiye’de, genel olarak belediye sınırları içinde Polis, belediye sınırları dışında ise Jandarma sorumludur (2803 s.kn. Md.10).