• Sonuç bulunamadı

4. ÇALIŞMA KAPSAMINDA İNCELENEN CAMİLER

4.1 Kaya Bey Camisi

4.1.3 Tarihçesi

Caminin yapım tarihi net olarak bilinmese de 1471 yılının öncesindeki 15 yıllık bir dönem içinde yapıldığı tahmin edilmektedir. O yıllarda şehrin kuzey tarafında günümüzdeki adı Kayabey olan Oruçgazi Mahallesinde Candaroğullarından Kasım Bey’in oğlu Kaya Bey tarafından inşa ettirilmiştir. Mescit olarak inşa edilen Kayabey Camisinin inşa edildiği ve hatta Kaya Bey'in vefat ettiği yıllarda, caminin yakın çevresi bağ, bahçe ve tarla ile çevrilidir. Kaya Bey'in vakfiyesindeki ifadeye göre, vakfedilen tarlalardan birisi mescidin hemen bitişiğindedir. Mescidin etrafının boş olması nedeniyle cemaatinin olmaması ihtimalini düşünen bânî Kaya Bey, mescidin bitişiğine dokuz odadan oluşan bir ev yaptırmıştır. Dokuz odalı bu evde oturacak kişilerin mescide cemaat olacak kişilerden olmaları şartı konulmuştur (Sevim, 1994). Kaynaklarda bahsedilen camiye bitişik olarak yapılan dokuz odalı ev günümüze kadar ulaşamamıştır. Yapılan araştırmalarda bahsedilen bu eve ilişkin fotoğraf ve belgelere rastlanılmamıştır.

Mescit daha sonraları büyük olasılıkla vakıf gelirlerinin de artmasıyla 1593 tarihinde Sultan III. Murad’ın emriyle minber eklenerek camiye çevrilmiştir. Böylece Yıldırım ve Zağnos Paşa Camisinden sonra şehirde cuma namazı kılınabilen üçüncü cami haline gelmiştir. XVIII. yüzyıla ait belgelerde caminin ismi Kaya Bey Camii olarak geçmektedir (Sevim, 1994).

Caminin doğu giriş kapısı üzerinde mermer malzeme üzerine, ilk altı satırı iki kartuşa bölünerek ve yedi satır olacak şekilde, kabartma tekniği kullanılarak, celî ta’lik yazı türüyle Osmanlı Türkçesi ile yazılmış bir kitabe bulunmaktadır (Sözlü, 2014, Şekil 4.4).

42

Mermer kitabeye (Şekil 4.5) göre caminin inşası 1907 yılında II. Abdülhamid’in sayesinde tamamlanmıştır. Muhtemelen 1898 tarihli büyük Balıkesir depreminde birçok yapı gibi hasar gören cami padişahın da yardımıyla tamir ettirilmiştir (Mutaf, 1996).

Kitabenin okunuşu:

1- Hazret-i Abdülhamid Han-ı diyanetperver’in / Sayesinde bu Kaya Bey Camii oldu tamam

2- Kainatavaz tekbir ile oldukça şad / Revnakendaz serîr-i saltanat’da olsun müdâm

3- Ruhbahşa-i Liva Mehmed Ali Beğ bende’si / Eyledi inşasına bu secdegâh’ın sa’i tam

4- Mazhariyetle Hüdâ’nın feyz-i bî pâyânına / Şâh-ı gâm olsun iki âlemde bir vıfk-ı merâm

5- Zâtına peyru olup cüda hamiyetperverân / Kıldılar ezher-i hamiyet bezl-i nukûd ihtimam

6- Cümlesi nezd-i Hudâ’da ola meşkûr’al amel / “Men Bena” sırrıyla olsunlar darih ve şâd-ı gam

7- Gevherasa parladı tarih hasbi, kalem’den / 1325 Hak’ın avniyle bu cami oldu makrun-ı hitam (1907) Ketebe gaffur el hazım (Eren, 1990).

43

Kitabenin açıklaması:

1- Dinimizin koruyucusu Abdülhamid Hazretlerinin, sayesinde bu Kayabey Camii tamamlandı

2- Bu camide “Allah-hü ekber!” sesleri yükseldikçe, O da hükümdarlık makamında devamlı otursun

3- Vilayetimizi güzelce yöneten mutasarrıf Mehmet Ali Bey, bu caminin yapılmasında tam bir gayret gösterdi

4- Allah’ın sonsuz rahmet ve bereketine sahip oldukça, O dünyada ve ahirette isteklerine ulaşsın, mutlu olsun

5- Onun önderliğinde gayretli hayırseverler, paralarını ve emeklerini bol bol bağışladır

6- Cümlesi, ettikleri hayırın sevabına ulaşsın, “Ben onlar için cennet’te köşk yaparım” müjdesiyle sevinsinler

7- Ey Hasbi, kaleminden cevher gibi tarih parladı, bu caminin yapımı Allah’ın yardımı ile 1325’de bitti

1907 (Eren, 1990).

Kitabenin açıklamasından Kaya Bey Camisinin H. 1325 / M.1907 yılında Sultan II. Albdülhamit Han sayesinde tamir ettirildiği, tamir edilmesinde Mutasarrıf Ali Bey’in büyük gayretlerinin olduğu anlaşılmaktadır. Kitabenin şairi Hasbi Efendi, hattatı Hâzim Efendidir (Sözlü, 2014).

1960 yıllarına ait Vakıf Eski Eser fişinde (Şekil 4.6) caminin H. 876 tarihinde inşa edildiği, H.1325 yılında esaslı onarım geçirdiği belirtilmektedir. Ayrıca caminin çatısının çökerek dört duvarının kaldığından, H.1325 yılında esastan onarım geçirdiği için barok tesirini tamamen yitirdiğinden ve bu tarihte minaresinin olmadığından bahsedilmektedir (Şekil 4.7).

Caminin kuzeyinde konumlanmış Üçpınarlıoğlu Türbesi kullanılan malzeme ve yapım tekniği açısından Erken Osmanlı dönemine tarihlendirilmektedir. Yapı üzerinde özgün bir kitabe bulunmamaktadır. Güney cephesindeki Türkçe olarak yazılı mermer kitabede “Hayrüddin Hoca Efendi Üçpınarlıoğlu Fatih Sultan Mehmed ile oğlu Sultan Beyazıd devirlerini yaşamış, ulu bilginlerden Kutb-ül Arifindendir. Hicri-886 Miladi-1481” yazmaktadır (Şekil 4.8).

44

Üçpınarlıoğlu Hayreddin Efendinin ilim adamlığının yanı sıra büyük bir manevi şahsiyet olduğunun en büyük göstergesi 1629 tarihli bir belgede kendisinden “Kutbü’l-Arifin” ve “Şeyh” diye bahsedilmesidir. Balıkesir’de bulunduğu sırada muhtemelen Kaya Bey Cami civarında bir zaviye yaptırmıştır. Üçpınar ve Çayırhisar köylerinin gelirlerini de buranın hizmetlerinin iyi yürüyebilmesi için vakfetmiştir (Balıkesir Vakıflar Bölge Müdürlüğü arşivi).

Şekil 4.6: Kaya Bey Cami Vakıf Eski Eser fişi

(BKVKBK arşivi). Şekil 4.7: Kaya Bey Cami minaresinin günümüzdeki durumu.

45

Türbenin içerisinde 978 Hicri tarihli bir mezar bulunmaktadır ki bunun, Ayaspaşa oğlu Mahmut Bey’e ait olduğu söylenir (Erken, 1977). Sabih Erken her ne kadar türbe içerisinde H.978 tarihli bir mezar taşı olduğunu söylese de günümüzde türbe içerisinde mezar taşı yoktur. Mezar taşı türbenin dışında giriş kapısına yakın bir yerde bulunmaktadır (Şekil 4.9).

Mezar taşı mermer malzemeye kabartma tekniğiyle celi sülüs yazı türüyle Arapça yazılmıştır. Üstüvani formlu (silindirik) taşın yüzeyine üç satır halinde hakkedilmiştir. Yazı Erken Osmanlı dönemi celi sülüs üslubunu yansıtmakta olup Bursa-Edirne-İstanbul çevresinde gelişen karaktere sahiptir (Balıkesir Vakıflar Bölge Müdürlüğü arşivi).

Metni:

1- Kad intekale’l- merhûm el-mağfûr 2-Mahmûd Bey bin Ayas Paşa fî evâyili

3-Şehri Receb sene semânin ve seb’ine ve tis’imie

Anlamı: Rahmete ve mağfirete ulaşmış Ayas Paşa’nın oğlu Mahmud Bey,

H.978/ M.1570 yılının Recep ayının başlarında ahire göçmüştür (Balıkesir Vakıflar Bölge Müdürlüğü arşivi).

46