• Sonuç bulunamadı

Tarım İle İlgili Gelişmeler

4 1923-1938 DÖNEMİ DOĞU ANADOLU 4.1.Lozan Antlaşması ve Doğu Anadolu

4.7. Doğu Anadolu’da Bayındırlık Faaliyetler

4.7.1. Tarım İle İlgili Gelişmeler

Mustafa Kemal Paşa, 1 Mart 1922’de TBMM’yi açarken köylü ve tarım sorunlarına eğilerek Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisinin üretici olan köylü olduğunu, herkesten daha fazla refah, mutluluk ve servete layık olduklarını söylemiştir.810 Atatürk İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı konuşmada tarımın önemi

üzerinde durarak kılıç kullanan kolun yorulsa bile saban kullanan kolun her gün kuvvetleneceğini belirtmiştir.811 Sürekli isyanlarla asayiş problemlerinin yaşandığı,

coğrafi ve toplumsal yapıdan kaynaklı sorunların geçit vermediği Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri yinede en çok yatırım yapılan yerler olmuştur.812 Ramazan Topdemir Atatürk’ün Doğu-Güneydoğu Politikası ve GAP adlı kitabında Atatürk’ün yurdun her tarafında halkın huzuru ve güvenliğinin sağlandığını, kalkındırma adına büyük yatırımlar yaptığını, özellikle tarımla uğraşan köylüye büyük kolaylık sağladığını söylemiştir. Köylünün uzur ve güvenle içinde çalıştıklarına değinen Topdemir, iki buçuk milyon liralık tarım aletleri dağıtıldığını ve dağıtılacağını, ekonomi, eğitim, sosyal yardım alanlarında güzel dönütler olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Bursa, Balıkesir, İzmir, Adana, Erzincan’da beş yeni tarım okulu açıldığını, savaşın etkisiyle işleyemeyen Ziraat Bankasının çalışır hale getirildiğini böylece GAP’ın alt yapısı hazırlandığını anlatmıştır.813Atatürk,

Diyarbakır, Malatya, Elazığ ve Tunceli gezisinde yanında olan Sabiha Gökçen’e ülkede fabrikalar, ekilmiş tarlalar, düzgün yollar, elektrikle donanmış köyler, küçük, fakat canlı tertemiz, sağlıklı insanların yaşayabileceği evler, büyük yemyeşil ormanlar, iyi giyimli ve sağlıklı çocukların okuduğu okullar görmek istediğini söylemiştir. Yurdun her tarafını aynı medeniyete kavuşturmak için devletin ve milletin, birbirinin yapamadığını işleri yapması gerektiğini dile getirmiştir.814

Atatürk’ün güneydoğu Anadolu bölgesine yönelik en önemli projesi vefatının ardından hayata geçirilen ve temeli 1934’te atılan GAP Projesi olmuştur. Atatürk’ün talimatıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki su kaynaklarından elektrik elde

810Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ekonomisi (1923-1978), Akbank Kültür Yayınları, Apa Ofset

Basımevi, İstanbul,1980, s.77-82.

811Alptekin Müderisoğlu, Kurtuluş Savaşının Mali Kaynakları, s. 67.

812Sait Aşkın, Atatürk Döneminde Doğu Anadolu, (1923-1938), Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi,

S. 50, C.XVII, Temmuz, 2011

813Ramazan Topdemir, Atatürk’ün Doğu-Güneydoğu Politikası ve GAP, Truva Yayınları, İstanbul,

2011, s 113.

814Rahmi Doğanay, 1930-1945 Dönemi Doğu Anadolu Bölgesinde Uygulanan Sanayi Politikaları,

153

edilmesi için 1936’da Elektrik İşleri Etüt İdaresi kurulmuş; Keban Projesi ile Fırat Nehri'nin incelenip sonuçlarının tespiti için rasat istasyonları oluşturulmuştur.815

Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yarı-feodal üretim ilişkileri devam etmekte, 1923’te GSMH içindeki tarım payı %43.1, sanayi payı %10.6, hizmet payı %46.3 olarak belirtilmiş; toplam istihdamda tarım payı %80’in üstündedir ve ihracat gelirlerinin %85’i tarımsal ürünlerden sağlanmaktadır.816 17 Şubat 1923’te toplanan İzmir İktisat Kongresi’nin açılış konuşmasında Mustafa Kemal ülkeye ekonomi ve bilimin yol göstereceğini 817 vergi sisteminde, kredi kuruluşlarında reformlar yaparak ve tarımı geliştirerek millî bağımsızlıktan ödün vermeyen ekonominin oluşturulacağını söylemiştir.818

Atatürk, doğudaki feodal yapıyı kırmak adına toprak ağası ve aşiret reislerinin topraklarını ellerinden alarak yoksul köylüye dağıtacakları toprak reformunun planlamasını yapmış; 1925’te çıkarılan kanunla köylüyü topraklandırmak için bedeli yirmi yılda ödenmek üzere toprak dağıtılmış, Ziraat Bankası küçük çiftçilere kredi vermiş ve faiz oranını düşürülmüştür. Hükümet kooperatifçiliğe önem vererek ülkede Tarım Kredi Kooperatifleri, Ziraat Okulları, Yüksek Ziraat Enstitüsü, tohum ıslah istasyonları, numune çiftlikleri açılmış; ucuz alet ve makine dağıtımı yapan hükümet traktör kullanımı teşvik etmiş, Mustafa Kemal Atatürk, çiftlikler kurup, modern yöntemler uygulayarak çiftçilere örnek olmuştur. I. Beş Yıllık Sanayi Kalkınma Planı’nda tekstil, kendir-keten, suni ipek, selüloz ve kâğıt tesisleri, şeker, süngercilik ve gül sanayileri yer almış ve planın uygulanmasına 1934 yılında başlanmıştır. Bu dönemde devlet un, şeker, pamuğu yurt içinde üreterek döviz tasarrufu sağlayarak dışa bağımlılığı azaltmak amaçlanmıştır.819

Mustafa Kemal, Ankara Keçiören Ziraat Mektebi öğretmenlerinden Ali Numan Bey’e eleman yetiştirilmesi ve çağdaş ziraat üretimi için öneride bulunmuş, ardından Ankara’da Gazi Çiftliği kurulmuş; Yüksek Ziraat Enstitüsü’ne girecek öğrencilere de çiftlikte staj yapma zorunluluğuyla tarım teknikleri ve tarım makinelerini kullanmada yetişmeleri sağlanmıştır.827 1926’da Orman Çiftliği

815Ramazan Topdemir, Atatürk’ün Güneydoğusu, Hürriyet, 24 Eylül 2009

816Necdet Oral, Türkiye Tarımında Kapitalizm ve Sınıflar, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

Yayınları, Ankara, 2006.

817Rıfat Uçarol, Siyasi Tarih (1789-1994), Filiz Kitabevi, İstanbul,1995, s. 396-397.

818Ahmet Mumcu, Tarih Açısından Türk Devriminin Temelleri ve Gelişimi, İnkılâp Kitabevi,

İstanbul,1994, s. 153.

154

arazilerinde tarımsal üretimle birlikte tarımsal ve hayvansal ürünlerin işlenebilmesi için fırın, deri ve demir atölyeleri, pastörize süt, üzüm suyu, bira, şarap fabrikaları açılmış;1927 yılında yapılan Cumhuriyetin ilk nüfus sayımında 13 648 000 kişi olan nüfusun % 47.71’ini çiftçiler (4 368 061) teşkil etmiştir.820 1927 yılında

gerçekleştirilen nüfus, tarım ve sanayi verilerine göre 65.245 işletmeden % 43.5’i tarım, evcil hayvanlar, balık ve av ürünleri alanında,642 yabancı işveren,702 yabancı memur ve 347 yabancı işçi çalışmaktadır. Bunun yanında 155 iş yerinde 100’den fazla kişi istihdam edilmekte, işletmelerinin % 96’sı organik güç kullanmakta,2822 işletme motor gücü kullanmaktadır.821 İçişleri Bakanlığı yapan Şükrü Kaya, toprak ağalarının devletin arazisini metruk arazi olarak muhacire verip imar ettirdiğini, sonra sahibi gibi çıkıp mülkü olarak göstererek muhaciri sokağa attığını söylemiştir.822 1934’te iktisatçı İsmail Hüsrev’de topraksız köylü yahut muhacirlerin

devletin verdiği bataklık arazileri kurutarak imar ve ıslah ettikten sonra işlediği arazinin sahibi olduğunu iddia eden kişilerin toprakları köylüden alarak, onları ortakçı olarak kullandığını823 senelerce işlediği toprağın elinden gittiğini gören

köylününde toprakla mahsulle alakadar olmadığını dile getirmiştir.824 Cumhuriyet

dönemi yöneticilerini bu konuda harekete geçiren olay 1925’de doğuda çıkan Şeyh Sait İsyanı olmuştur. Ayaklanmalarda elebaşı olan ailelerin, güçlerini doğuda hüküm süren feodal üretim tarzından aldığı anlaşıldığından,1927 yılında idari ve askeri nedenlerle 1500 ailenin Doğu Anadolu’dan batıya nakli için bir kanun çıkartılmıştır. Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun kabulüne kadar Türkiye’de toprak dağıtımı ile ilgili ilk ciddi adımlar 2 Haziran 1929 tarihinde 1505 sayılı Şark Mıntıkası Dâhilinde Muhtaç Zürraa Tevzi Edilecek Araziye Dair Kanun ile başlatılmıştır. Atatürk’ün direktifiyle 1929 yılında Şarkta muhtaçlara arazi dağıtılması için çıkarılan bu kanunla 1927’deki yasa gereği hazineye intikal etmesi gereken araziden köylü, aşiret efradı, göçebe ve muhacirlere dağıtılanların onlarda bırakılmasına karar verilmiş ; 825

Hükümet doğu illerinden batıya göç ettirilen kimselerin arazisini, köylü, aşiret efradı, göçebe ve muhacirlere verme yetkisine sahip olmuştur.826 Başbakan İnönü’nün 9

820Mustafa Aysan, a.g.e., s. 86.

821Ali Coşkun, Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türkiye Ekonomisi, Atatürkçü Düşünce Dergisi, Sayı 4,

Kasım, İstanbul,2003, s.72-77.

822Erdinç Tokgöz, Türkiye’nin İktisadi Gelişme Tarihi (1914-2004), İmaj Yayınevi, Ankara, 2004,

s.90.

823TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: 5, Cilt 6, s. 58.

824İsmail Hüsrev Tökin, Türkiye’de Köy İktisadiyatı, Kadro Mecmuası Yay., İstanbul, 1934, s.196. 825Ömer Lütfi Barkan,Türkiye’de Toprak Meselesi:Toplu Eserler I, Gözlem Yay.,İstanbul, 1980, s. 60. 826Ömer Lütfi Barkan, Türkiye’de Toprak Meselesi: Toplu Eserler I, s. 454.

155

Kasım 1929 günü Meclisteki konuşmasında verdiği bilgilere göre, kanunun çıktığı yıl doğuda 20 000 dönümü büyük arazi sahiplerinden kamulaştırılan alanlar olmak üzere, 110 000 dönüm tarım arazisi topraksız köylülere dağıtılmış, özel mülkiyetin kamulaştırılarak muhtaç çiftçilere dağıtılması siyasi amaçlarla ve doğu illerine özgü bir uygulama olarak kalmış, toprak ağalarına ait arazi çok az yer tutmuştur.827 Atatürk 1937’de toprak reformunun ilkeleriyle ilgili konuşmasında, milli ekonominin temelinin ziraat olduğunu, ciddi etütlere dayanan ziraat siyasetini tespit edeceklerini, köylünün ve vatandaşların uygulayabileceği ziraat rejimi kurmanın şart olduğunu söylemiştir. Topraksız çiftçi bırakılmamasını, çiftçinin ailesini geçindirebilecek toprağın hiçbir sebeple bölünememesini, büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliğini arazinin bulunduğu bölgelerin sınırlanması gerektiğini dile getirmiştir.828

Atatürk Çiftlikleri’nin yönetilmesi için 01.01.1938 tarihli, 3308 sayılı yasa ile Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu (DZİK) kurularak bütün taşınmazlar buraya devredilmiş ve çiftlikler, bu statülerini 11 yıl devam ettirmiştir.07.06.1949’da 5433 sayılı yasayla, DZİK Zirai Kombinalar İdaresiyle birleştirilerek Devlet Üretme Çiftliği olarak yeniden yapılandırılmış, Orman Çiftliği dışındaki çiftlikler kapatılmış, Orman Çiftliği, 24.03.1950 günlü, 5659 sayılı yasa ile Atatürk Orman Çiftliği olarak adlandırılıp, Tarım Bakanlığına bağlı tüzel kişilik olarak kabul edilmiştir.829 1923-

1938 yıllarında 246.431 aileye 9.983.750 dekar toprak dağıtılmış, Vakıflar İdaresi’nin sattığı topraklar ise Ziraat Bankası tarafından satın alınıp çiftçilere dağıtılmıştır. Atatürk’ün hayatında dağıtılan toprak miktarı bu dönemde dağıtılan toprakların % 91’i gibi çok büyük bir kısmı oluşturmakta, bu durum Atatürk’ün muhtaç çiftçiyi topraklandırma konusundaki hassasiyetini göstermektedir.