• Sonuç bulunamadı

Tanrısal/Hâkim Bakış Açısı ve Anlatıcı

3 ÖYKÜLERDE YAPI VE İZLEK

3.4 RIZIK

3.4.1.1.1 Tanrısal/Hâkim Bakış Açısı ve Anlatıcı

Hâkim anlatıcı, kahramanın psikolojik durumunu, içinde yaşadığı korku, kaygı, mutluluk, sevinç ve üzüntü gibi tüm duyguları bilir ve görür. “Tanrısal/ yazar anlatıcı, öykü dışındadır; her şeyi bilen, gören, kişilerin iç dünyasını serimleyebilen sınırsız bir görüş alanına sahiptir” (Deveci, 2012: 41). Anlatıcı, olayların dışındadır, fakat her şeyin bilicisi olarak karşımıza çıkar. Olayları ve kahramanların durumunu en ince ayrıntısına kadar bilir. Rızık öyküsü Tanrısal/hâkim bakış açısıyla kurgulanmıştır. Olaylar anne Nasipkan ve torunu Kanıbek etrafında döner. Nasipkan’ın torunu Kanıbek’e olan sevgi ve bağlılığı, onunla ilgili hisleri Tanrısal/hâkim bakış açısıyla kurgulanır. “Nasipkan büyük torunu Kanıbek’i çok seviyordu. Şu ailede sevdiği, aradığı tek insan o sekizinci sınıftaki çocuktu. Diğerlerini de seviyor ama bu kolhozda, yaz işlerinde çalışan çocuğu ayrıca seviyordu. Konuşuyorlar, kimseye söylemediği bir sırları var, gizli dünyaları vardı” (H.R.: 1). Nasipkan’ın torununa olan içsel bağlılığı, sevgisi ve içtenlik duyguları ikisi arasında kopmaz bağların oluşmasına sebep olur. Nasipkan diğer torunları karşı aynı duyguları beslemez. Onun için yalnızca Kanıbek vardır. Ne kendi oğluna ne gelinine karşı sevgi besler. Bütün umudu, geleceğe bırakacağı mirası yalnızca Kanıbek’tir.

Anlatıcının her şeyi bildiği ve gördüğü öyküde Nasipkan karakteri olayın merkezindedir. Torununa olan düşkünlüğü, onun için yaptığı yemekler ve ona ulaşmayışı tedirginlik sinyali verir. Oğlu Kapar ile kolhozda çalışan torununa yemek gönderen Nasipkan ulaşıp ulaşmadığı konusunda düşünceli tavırlarıyla dikkat çeker. Oğlundan haber alınamamasına rağmen kendi oğlunu değil torununa yemeğin ulaşıp ulaşmadığını düşünür. “Tam bir hafta geçti. Kapar’dan haber yoktu. Yarın geleceğim demişti. Köyleri gezerken karısına telefon açıyormuş. Sadece bu. Evine de haber göndermiyordu. Çocuğu buldu mu, yemeğini verdi mi, onu çocuk yedi mi? Hiç haber yoktu. Nasipkan sürekli bunları düşünüyordu” (H. R.: 2). Alıntıdan da anlaşıldığı üzere Nasipkan’ın dünyası Kanıbek’in etrafında döner. Bütün coğrafyası, hayatı ve ruhsal bütünlüğü onun etrafında şekillenir. Nasipkan’ın Kanıbek’i içselleştirmesi, onu hayatının bir parçası haline getirişi öykü boyunca devam eder ve bu yazar tarafından Tanrısal/hâkim bakış açısıyla anlatılır.

3.4.2 Öyküde Zaman

Rızık öyküsünde hem sıradizimsel bir zaman hem de geriye dönüş tekniği kullanılarak geriye doğru giden bir zaman vardır. Yazar bu kısa öyküsünde bir aile panoraması çizer. Öyküde vaka zamanı, başkişi odak noktası olduğu için onun etrafında döner. Öyküde sıkıştırılmış bir anlatım gerçekleştirilir. “Böylece anlatıdaki olaylar kısa bir zaman dilimi içerisine yerleştirilir” (Demir, 2002: 88). Nasipkan’ın etrafında gerçekleşen bu kısa zaman dilimleri çoğu yerde gün içindeki vakitleri kapsar. Yazar, anlatımı daha gerçekçi kılmak için bu zaman dilimlerine başvurur. “Nasipkan sabah erkenden uyandı. Uyurken düşündüğü şeyler hala aklındaydı. Aceleyle kalkıp, hemen yüzünü yıkadı ve mutfağa girdi” (H.R.: 1). Alıntıdan da anlaşıldığı üzere “sabah” ifadesi zamanın saati hakkında da fikir edinmemizi sağlar. Yazarın sık sık böyle zaman yapılarına başvurması Nasipkan’ın bir an olsun torunundan ayrı kalamayışından dolayıdır. Zaman, gün içerisinde gerçekleşse de Nasipkan için uzun ve yorucu bir zaman olarak karşılık bulur. Öykünün geriye kalan kısımlarında da sıradizimsel zaman devam eder. “Bugün”, “akşamüstü” gibi ifadeler bu yargıyı doğrular niteliktedir.

Öykü zamanında “bir zamanlar”, “tam bir hafta geçti” ve “geçmişe özlem” gibi ifadelerin bulunması geriye dönüşlerin yaşandığının belirtisidir. Bu duruma artsüremsel

öyküleme denilmektedir. “Artsüremsel öyküleme, öyküleme zamanı ile öykü zamanı arasında geriye doğru bir aralığın olması durumudur” (Bolat, 2012: 54). Hâkim bakış açısıyla anlatılan başkişi Nasipkan’ın görüntüsü geçmiş ve şimdiliğin arasında kurulan köprüdür. “Evin içinde onunla konuşacak arkadaşı yoktu. Oğlunun üç çocuğu var. Bir zamanlar oğlu onun her şeyi idi. Sonra oğul dediğimiz büyüyünce annesinden uzaklaşarak karısına gidecekmiş. Şimdi oğlu Kapar annesiyle ara sıra başını sallayarak selam veriyor, çocukluk günlerindeki gibi konuşma olmuyordu. Meğer çocuklar küçükken tatlıymış” (H.R.: 1). Nasipkan’ın “bir zamanlar” oğluna çok düşkün oluşu, hayatındaki yeri zamanla değişime uğrar. İnsanoğlu değişir ve değişerek gelişir. Bu değişim yine geriye dönüşle çocukluğa gider. Oğlu Kapar’ın yerini torunu Kanıbek alır.

3.4.3 Öyküde Mekân

3.4.3.1 Dar/Kapalı ve Labirentleşen Mekânlar

Rızık öyküsü genel itibariyle köyde geçen bir öyküdür. Öykü kısa olduğu için olaylar, zaman ve mekân kısıtlıdır. Nasipkan torununa olan düşkünlüğünden dolayı onu aklından bir an olsun çıkaramaz. Gerek ev içinde gerekse dışarıda sürekli gözü ondadır. Uzak bir yere gittiğinde dahi düşüncesinde yine Kanıbek vardır. Kanıbek’in kendinden uzaklaşması Nasipkan’ın bulunduğu mekânı darlaştırır. “Tam bir hafta geçti. Kapar’dan haber yoktu. Yarın geleceğim demişti. Köyleri gezerken karısına telefon açıyormuş. Sadece bu. Evine de haber göndermiyordu. Çocuğu buldu mu, yemeğini verdi mi, onu çocuk yedi mi? Hiç haber yoktu. Nasipkan sürekli bunları düşünüyordu” (H.R.: 2). Nasipkan bu durumdan endişelendiği için ruhsal dünyası bir çöküntüye uğrar. Nasipkan’ın kendini bulduğu ve içselleştirdiği kişi olan Kanıbek’ten haber alamayışı onu bulunduğu mekânda içinden çıkılmaz bir hale sokar. Huzurun merkezi olan ev onun için cehenneme dönüşür.

Nasipkan, sürekli düşünen ve irdeleyen bir kadın kahraman olduğu için etrafında dönen tüm olaylar onun için rahatsızlık vericidir. Gelini ile arasındaki iletişimsizlik yine ev mekânını darlaştıran unsurlar arasında yer alır. “Gelini de evinde durmuyor, erkenden aceleyle çıkıyor, akşam tekrar aceleyle dönüyordu. Mutfağa girer bulaşıkları karıştırır, çocuk odasına gider kızlara kızardı. Banyoyu içerden kilitleyip gece gündüz yıkanıyordu” (H.R.: 2). Ev içindeki iletişimsizlik bireyler arasında kopuşa neden olur.

Nasipkan ve gelin arasındaki bu sınır ev mekânını darlaştırmaktadır. Kapar ve Kanıbek’in durumlarını dahi gelinine soramaz. Bu durum Nasipkan açısından sorunlar yumağına dönüşür. Huzur bulmaya çalıştığı mekânlar onu iyice dibe, karanlığa ve yalnızlığa çeker.

3.4.3.2 Açık/Geniş Mekânlar

Rızık öyküsünde açık/geniş mekân olarak nitelendirilecek bir durum söz konusu değildir. Öyküde geçen “ev, tarla, ilçe köyler ve Karakol” mekânları anlamsal açıdan incelendiğinde açık/geniş mekân olarak nitelendirilemez. Başkişi Nasipkan’ın ruhsal durumuna göre şekillenen bu mekânlar dar/kapalı mekân olarak nitelendirilir.

3.4.4 Öyküde Kişiler Dünyası

Rızık öyküsü kısa olduğundan dolayı geniş bir kişiler dünyası yoktur. Olaylar Nasipkan anne, Oğlu Kapar’ın, gelininin, kız torunları ve erkek torunu Kanıbek etrafında geçer. Fakat Nasipkan, Kapar ve Kanıbek dışındakiler anlamı gerçekçi kılmak için kullanılan fon karakterlerdir.

Benzer Belgeler